- Alimlerin Şükür Hakkındaki Görüşleri

Adsense kodları


Alimlerin Şükür Hakkındaki Görüşleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Sun 18 July 2010, 03:54 pm GMT +0200

بســـم الله الرحمن الرحيم
 
 
Alimlerin Şükür Hakkındaki Görüşleri

 
 
Alimlerden bir kısmı:

"Şükür" nimet veren Allah Teala'nın nimetlerini boyun bükerek itiraf etmektir" demişlerdir.
 
 
Denildi ki:

"Şükür", kulun kendisine yapılan iyiliği anmakla iyilik yapanı övmesidir.

"Kulun şükrü", kendisine yapılan iyiliği anmakla Allah Teala'ya hamd-ü sena etmesidir.

Nimetin şükrü; minnet ve ihsanı, görmek, hürmet ve tazimi muhafaza etmek, nimet verenin hizmetinde bulunmaktır.

Nimetin şükrü; kendini nimette tufeyli görmendir.

"Şükür", kulun şükürden aciz olduğunu bilmesidir.

"Şükür" üzerine şükretmek, şükürden daha mükemmeldir. Yani, kulun yapmış olduğu şükrünü, Allah'ın tevfiki ve inayetiyle yapmış olduğunu görmesidir. Allah'ın bir kulunu şükretmeye muvaffak kılması, nimetlerin en büyüklerindendir.

Bir kulun şükür üzerine şükretmesi, sonra bu şükür üzerine Allah'ı şükretmesi kendini nimete ehil ve layık görmemesidir.

"Şükür", kulun güç ve takatini Allah'a ibadet ve taat etmekte sarf etmesidir.
 
 
Denildi ki:

"Şakir", elinde mevcud olan nimete şükredendir. "Şekür" ise, elinde mevcud olmayan nimete şükredendir.

"Şakir", verilince şükredendir. "Şekür" verilmeyene şükredendir.

"Şakir", menfaata şükredendir. "Şekür" men olunana şükredendir.

"Şakir", bağış ve ihsana şükredendir. "Şekür" ise, belaya şükredendir.
 
 
Cüneyd dedi ki:

"Ben Seriyyü's-Sakati'nin yanında oynuyordum. Henüz daha yedi yaşındaydım. Orda bir cemaat şükür hakkında konuşuyordu. Seriyyü's-Sakati bana:

"Ey çocuk şükür nedir?" diye sordu. Ben de:

"Nimetle Allah'a isyan etmemendir" dedim. Bunun üzerine o da:

"Korkarım ki, bu sözü dilinle söylüyorsun, bu söz senin kalbine inmiş değildir" dedi Ben:

"Seriyyü's-Sakati'nin bu sözünden dolayı ömür boyu ağladım" dedi.
 
 
Şibli:

"Şükür", nimetleri görmek değil, nimeti vereni görmektir" demiştir.

Bu söz bence doğru değildir, çünkü nimeti, nimet verenden görmek şükrün tamamındandır.

Denildi ki:

"Şükür", mevcud olan nimeti bağlar, mevcud olmayan nimeti avlar.
 
 
Ebu Osman dedi ki:

"Avam yediği, içtiği ve giydiği nimetlere şükreder, havas ise, kalblerine gelen feyiz ve ilhamlara şükrederler."             
 
 
Hükümdar, bir adamı hapsetti, o adamın arkadaşı ona:

"Allah'a şükretsin" diye haber yolladı. Adam dövüldü yine , arkadaşı ona:

"Allah'a şükretsin" diye haber gönderdi.

Bir mecusi de onun yanına hapsedildi. Mecusinin ayağına zincir vuruldu. Bu zincirin bir ucu da bu adamın ayağına bağlandı. Mecusi ishalden rahatsızlık çekiyordu. Her helaya gidişinde bu da gidiyor, o işini bitirinceye kadar başında bekliyordu. Arkadaşı yine ona:

"Allah'a şükretsin" diye haber gönderdi. Hapsedilen adam arkadaşına:

"Ne zamana kadar Allah'a şükredeceğim, bundan daha büyük bir bela olabilir mi?" dedi. Arkadaşı ona:

"Mecusinin ayağına bağlanan zincirin bir ucunun senin ayağına bağlandığı gibi onun belinde olan zünnar (küfür alameti) senin beline bağlansaydı, halin nice olurdu? Bundan dolayı Allah'a şükret" diye haber gönderdi.
 
 
Bir kimse Sehl b. Abdullah'ın yanına girip ona:

"Evime hırsız girdi, eşyalarımı alıp götürdü" dedi.

Bunun üzerine Sehl ona:

"Allah'a şükret eğer şeytan kalbine girip imanını çalsa ne yapardın?" dedi.
 
 
Denildi ki: şükür, bir kulun layık olmadığı halde kendisine verilen atiyye ve nimetten dolayı Allah Teala'ya yapmış olduğu hamd-ü senadan lezzet almasıdır.
 
 
Denildi ki: sana yapılan iyiliğin karşılığını vermekten aciz olursan dilinle şükretmeye devam et.
 
 
Denildi ki: dört şey vardır ki, faydası yoktur:

1. Sağırla istişare etmek,

2. Şükretmeyen kimseye nimet vermek,

3. Çorak yere tohum ekmek,

4. Gün ışığında kandil yakmak.
 
 
Şükür; kalb, dil ve azalarla yapılır.

- Kalp; tanımak ve sevmek içindir.

- Dil; sena ve hamd etmek içindir.

- Azalar ise; Allah'ın taatında kullanılmak ve O'na isyandan uzak tutulmak içindir.

Nitekim bir şair şöyle demiştir:

"Benim üç azam sizin nimetinizi anlatır.

Elim, dilim ve içimde gizli olan kalbim."
 
 
"Şükür", fiillere mahsustur. "Hamd" ise, kavillere mahsustur.

Hamdin sebebi, şükrün sebebinden daha umumidir.

Şükür bağlı bulunduğu nimet itibariyle ve yapıldığı aza itibariyle hamdin yapıldığı azalardan daha umumidir.

Allah'a hamd edilecek şeyler ise, şükredilecek şeylerden daha umumidir. Çünkü, Allah Teala'ya, isimlerinden, sıfatlarından, fiillerinden ve nimetlerinden dolayı hamdedilir.

Hamdin yapıldığı azalar, şükrün yapıldığı azalardan daha azdır, çünkü şükür hem kalple, hem dille ve hem de diğer azalarla yapılır. Hamd ise, kalple ve dille yapılır.