> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü  > Mevzu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevzu  (Okunma Sayısı 1053 defa)
27 Haziran 2011, 15:59:51
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Haziran 2011, 15:59:51 »



Mevzu:



Sözlükte koymak, bir kimseyi mertebesinden aşağı düşürmek, borcundan bir miktar eksiltmek, hakaret etmek, uydurmak manalarına gelen vada'a kök fiilinden alınma bir kelimedir. 678Birçok hadis ıstılahı gibi ismi mef’ul kalıbında gelmiştir.
Hadis ıstılahında uydurma manâsıyla alakalı olarak çeşitli maksatlarla uydurulup Hz. Peygamber (s.a.v.)'e iftira ve nisbet edilerek rivayet edilen sözlere denir.
Az ilerde söz konusu edileceği üzere İslâm düşmanlığı, fırka ve mezhep taassubu, kabile, dil, belde veya peşinden gidilen kişileri öğme düşüncesi, mevki ve dünyalık hırsı, cahillik gibi sebeplerle Hz. Peygamber (s.a.s)'in ağzından hadis uydurulmuştur. İsnadsız hadis kabul görmeyeceği için de tamamen Hz. Peygamberin ağzından uydurulan bu sözlere rağbet sağlamak üzere düzme isnadlar ekleyerek halk arasında yayılmıştır. İşte bu şekilde Hz. Peygambere iftira edilerek onun ağzından uydurulan sonra da uydurma isnadlarla müslümanlar arasında yayılan rivayetlere mevzu hadis adı verilmiştir. Mevzu hadislere az olmakla birlikte aynı manada muhtalak denildiği de olur. Mevzu hadislerin Hz. Peygamberle hiçbir ilgisi yoktur. Bu yüzden bunlara hadis denmesini doğru bulmayan âlimler vardır. Mevzu hadislerin Hz. Peygamber'e ait olanlara benzeyen tek yönü, onların da isnad ve metinden ibaret oluşudur. Ancak hadis diye uydurulmuş sözlerin isnadı da düzmedir ve Peygamberimizin ağzından uydurulan sözlerin derecesine yükseltmek için uydurulmuştur.
Mevzu hadislerin ne zaman ortaya çıktığını kestirmek güçtür. Ancak, Hz. Peygamber'in terbiyesi altında yetişmiş; varını yoğunu İslâm Dini uğruna feda etmiş bullunan Sahabenin bu kötü işi ilk defa başlatanlar olduğu düşünülemez; çünkü onların imanı Hz. Peygamber'in ağzından hadis uydurup uydurduklarını müslümanlar arasında yaymalarına engel teşkil eder. Ayrıca hepsi de Hz. Peygamber'in şu sözlerini bilen insanlardır.
“Şüphe yok ki benim ağzımdan yalan söylemek başka bir kimsenin ağzından yalan söylemek gibi değildir. Kim benim ağzımdan kasıtlı olarak yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın”679 Ayrıca Sahabîlerin büyük çoğunluğu İslâm Dini'nin esasları olan Kur'ân-ı Kerim ve Sünneti yaymak konusunda olağanüstü gayret göstermişlerdir. Hepsi de bu iki aslın gereğince hareket etmişlerdir. Dolayısıyla onlara aykırı hareket ederek Hz. Peygamber'in ağzından asılsız şeyler uydurmuş olmaları akla yatkın değildir.
Sahabenin hadis uydurmuş olması ihtimali söz konusu olmayınca geriye İslâm düşmanları kalır. Bunlar, Hz. Peygamber zamanında Cenâb-ı Hak vahiy gönderip yalanlarını açığa çıkardığı için seslerini kısmak zorunda kalmışlardı. Hz. Peygamberin ölümüyle vahiy kaynağı kesilince kısa zamanda müslümanlar arasında ikilik çıkarmaya muvaffak oldular. Üçüncü Halife Hz. Osman'ın şehid edilmesiyle başlayan olaylar İslâm birliğini parçaladı. Hz. Ali devrinde yapılan Sıffîn Savaşından sonra müslümanlar hariciler (havaric), Şi'a ve cumhur olmak üzere başlıca üç gruba ayrıldılar:
1. Hariciler (Havaric): Hz. Osman'ın şehid edilmesini; Sıffîn Savaşındaki hakem olayını bahane ederek Hz. Ali'ye karşı çıkanlardır. Bunlar Hz. Ali'yi tekfir edecek kadar ileri giderek sonunda onu şehid etmişlerdir.
2. Şi'a (Hz. Ali taraftarları): Hz. Ali Peygamber'in damadı, amcasının oğlu dindar, yiğit, âlim bir kimseydi. Bu meziyetleriyle sahabe arasında önemli bir yeri vardır. Bazı kimseler onun Kureyş'in haşim oğulları koluna mensup olmasını da hesaba katarak halife olmasını istediler. Sıffîn savaşından sonra İslâm Dinî'ni içinden yıkmak için çalışan münafıklarla Yahudilerin tesiriyle, bu isteği ileri götürenler oldu. Bunlar önce Hz. Ali'nin Hz. Peygamber tarafından vasi tayin edildiğini ileri sürdüler. Sonra daha ileri giderek onunla ilgili itikad esasları uydurdular. Hz. Ali adına uydurulan itikad esasları içinde onu uluhiyet derecesine yükselten sapık fikirler bile vardır. Zamanla Hz. Ali fikri etrafında toplananlara Şi'a denilmiştir.
Şi'aya mensup olanlar, aralarına sızmış bulunan İslâm düşmanlarının tesiriyle kendilerini destekleyecek yollara başvurarak hadis uydurma yoluna gittiler. Buna göre İslâm tarihinde ilk hadis uydurma işini Şi'a başlatmış oldu. Hz. Ali'yi olağanüstü vasıflarla öğen, Hz. Mu'aviye ve Emevîleri yeren hadislerin hemen hepsi Şi'a'nın uydurmasıdır. Bu çeşit hadislerden bir kaç örnek:
“Ben ve Ali aynı nurdan yaratıldık. Cenâb-ı Hak Adem'i yaratmadan iki bin yıl önce biz arşın sağında idik. Allah sonra Adem'i yarattı bizi de erlerin sulbüne koydu..” 680
“Ali insanların en üstünüdür demiyen (insanların en üstünü olduğuna inanmayan) kâfir olur..” 681
“Kalbinde Ali'ye karşı kin besleyerek ölen bir kimse Yahudi ve Hristiyan olarak ölmüş olur.” 682
“Mu'âviye'yi mimberimde gördüğünüz zaman hemen öldürünüz.” 683
Hz. Ali taraftarları onun lehine, Emevîler ve Hz. Mu'aviye aleyhine hadis uydurunca karşı taraf da aynı yola başvurmakta gecikmedi. Her iki tarafın uydurduğu hadislerin sayısı bir hayli fazladır.
Emevîlerden sonra İslâm âlemine hakim olan Abbasiler devrinde de hadis uydurma işi devam etti. Bu kısa bilgi bizi hadis uydurma işinin Şi'a tarafından başlatıldığı, diğerlerinin onların açtığı Çığırdan yürüdükleri sonucuna götürmektedir. Nitekim Şi'a taraftan bir alim bu gerçeği şöyle anlatır: “Bil ki fedâ'il (bir kimsenin faziletleri) konusundaki yalan hadislerin aslı Şi'a tarafından gelmiştir. Onlar başlangıçta imamları hakkında çeşitli hadisler uydurmuşlardır. Onları hadis uydurmağa iten sebep hasımlarının düşmanlığı idi. Diğerleri bu faaliyeti gördükleri zaman, Şi'anın uydurma hadislerine karşılık onlar da kendi imamları hakkında başka hadisler uydurdular.” 684
3. Cumhur (Tarafsız Müslümanlar): Çoğunlukla Hz. Ali veya Haricîler tarafını tutmayanlardır. Tarafsız olan bu grubun içinde başka sebeplerle hadis uyduranlar -az da olsa- çıkmıştır.
Şi'a tarafından başlatılan hadis uydurma işi yukarıda değindiğimiz gibi daha sonraları alabildiğine devam etti. Bu arada hadis uydurma sebepleri arttı. Başlangıçta yalnız siyası maksatla hadis uydurulduğu halde sonraları kabile, milliyet, dil, ülke, mezhep, mezhep imamları konularında da hadis uydurulduğu görüldü. Bütün bu sebeplere müslümanları ibadete teşvik etmek heyecanlı va'zlarla halkı coşturup dünyalık elde etmek; halife ve valilerin gözüne girmek gibi sebepler eklenince hadis uydurma faaliyeti daha yaygın bir şekil aldı.
Kim olursa olsun hadis uyduranları bu kötü işi yapmaya sevkeden bazı sebepler vardır. Bunlara esbâbu'1-vaz' denir. Hadis uydurma sebeplerinin belli başlıları şunlardır:
1. İslâm Düşmanlığı:
Hz. Peygamberin Medine'ye hicretinden sonra kurulan İslâm Devleti kısa bir zamanda çok güçlenmişti. Bu devlet onun vefatı üzerinden çok geçmeden bütün Arabistanı kapladığı gibi İran ve Horasan içlerine kadar yayıldı. Yıkılan imparatorluklar, devrilen saltanatlar, bozulan menfaatlar kısa bir süre sonra İslâm düşmanlığına döndü. Öte yandan İslamiyeti yıkamayanlar, kuvvetlenmesine engel olamadıkları gibi onu içinden yıkmak için inanç esaslarına fesad sokmak; böylece, İslâm birliğini parçalamak yoluna gittiler. Çoğu müslüman olmuş görünerek birçok yabancı fikir ve hurafeleri hadis kılığında İslâm Dini'ne soktular.
2. Fırka, Mezhep, Kabile, Dil Ya da Beldeyi Yahut Mezhep İmamlarını Savunma İsteği:
Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra ortaya çıkan çeşitli fırkalar, fikirlerin yayabilmek için iki kaynağa başvurdular: Kur'ân-ı Kerim ve hadisler... Yaptıkları iş şöyleydi: Kur'ân-ı Kerim'i kendi fikirleri doğrultusunda te'vll etmek; görüşlerini destekleyen hadisleri yaymak; görüşlerine uymayan hadisleri zoraki te'vil etmek; Nihayet fikirlerine uygun hadis yoksa uydurmak... Tevbe etmiş bir ihtiyar haricinin şu sözü bunu gösterir: “Dininizi kimlerden aldığınıza dikkat edin, çünkü biz bir şey istedik mi onu hadis şekline koyuverirdik.” 685
3. İslâm Dini'ne Hizmet Etmek Arzusu:
Müslümanları iyiye, doğruya, güzele yöneltmek; kötülüklerden uzaklaştırmak, böylece güya İslâm'a hizmet etmiş olmak için binlerce hadis uydurulmuştur. Amellerin faziletlerine, Kur'ân okumaya, nafile ibadete teşvik maksadıyla uydurulan sözler bu konuda tipik örnekler verir. Bir tanesini görmek yeterli bilgi verecektir.
“Her kim pazartesi günü dört rekat namaz kılar ve her rekatta Fatiha, Ayetu'l kursî, Kul huvallahu ahad, Kul e'ûzu bi'rabbi'l felak, kul e'ûzu bi'rabbi'n-nâs'ı birer defa okur; selam verdiğinde on defa istiğfar eder; on defa da salavât getirirse, bütün günahları affolunur. Allah Te'âlâ ona Cennette beyaz inciden yapılmış on odalı bir köşk verir. Her odanın uzunluğu ve genişliği üçer bin arşındır. Birinci oda beyaz gümüşten, ikincisi altından, üçüncüsü inciden, dördüncüsü zümrütten, beşincisi zebercetten, altıncısı iri incilerden, yedincisi parlayan bir nurdandır. Odaların kapılan anberden yapılmış olup her kapının önünde za'ferandan bin tane örtü vardır. Her odada kâfurdan yapılmış bir karyola; her karyolanın üzerinde bin yatak vardır...”
Bu maksatla hadis uyduranlar, gariptir ki, müslümanlara hizmet ettikleri inancı içindeydiler. Böyleleri yaptıkları işi mazur göstermek için de, Hz. Peygamber aleyhine, ona isnad ederek yalan uydurduklarını değil; lehine yalan söylediklerini iddia ediyorlardı.
4. Şahsî Menfaat Kaygısı:
Va'izlerin cami ve mescidlerde yaptıkları va'zları daha tesirli bir hale getirmek için baş vurdukları yollardan birisi halkı heyecanlandıracak hadisler uydurmaktır. Böyleleri halka hitaplarında onların dini duygularını ve heyecanlarını kabartarak dine karşı ilgilerini artırmak gayesi güderler. İçlerinde bu yolla meşhur olup şöhret ve servet elde etmek peşinde olanlar da vardır. Bunlara kıssacı anlamında kassâs denilir. Çoğulu kussas gelir. (Bk. Kussas). Kıssacı vaizlerden birinin meşhur iki muhaddis, Ahmed b. Han...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevzu
« Posted on: 18 Nisan 2024, 21:47:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevzu rüya tabiri,Mevzu mekke canlı, Mevzu kabe canlı yayın, Mevzu Üç boyutlu kuran oku Mevzu kuran ı kerim, Mevzu peygamber kıssaları,Mevzu ilitam ders soruları, Mevzuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes