๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis te Metin Tenkidi Metodları => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 15 Haziran 2011, 20:18:09



Konu Başlığı: İdrac
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Haziran 2011, 20:18:09
1. İdrac


Müdrec, "Edrece" kökünden ism-i meful olup dürülen şey anla­mına gelir. Nitekim denir ki, bunun sözlük anlamı elbi­se ve kitabı dürdüm, demektir [332].

Hadis terimi olarak idrac, ravi tarafından söyleyeni zikredilmeden hadisin metin veya senedine ilave edilen sözdür. Bu durumu farketmeyen kimse, söz konusu ilaveyi bilemez ve tamamını hadis zanneder [333].

Hadisi işitenlerin anlaması amacıyla hadis metinlerindeki herkes tarafından bilinmeyen bazı garip kelimelerin açıklanması idracın en yaygın sebebi olarak kabul edilmektedir. Zira insanların Peygamber döneminden uzak olması ve Arap olmayan milletlerle karışmaları, Hz. Peygamber'in hadislerinin çoğunun anlamlarını kavrayamamalarına sebep olmuştu. Böyle durumlarda ravi, anlaşılmayan lafzın anlam ve maksadını kendisinden hadisi alanlara açıklamayı istemiş, ondan dinleyen de söz konusu açıklamayı Resûlullah'ın hadisi sanarak kitabına bu şekilde yazmış veya böylece ezberlemiş, daha sonra talebelerine de böylece rivayet etmiştir. Bunun Hz. Peygamber'in sözü ve hadisi olmadığını ise ancak Allah'ın kendisine anlayış verdiği kimseler farkedebilmişlerdir.

Bazan bir kelimenin raviye ait olduğunu bildiği halde, hadisi işittiği gibi -herhangi bir değişiklik yapmadan- emanet kabul etmesi sebebiyle aynen rivayet edenler de olmuştur. Nitekim Eş'as'dan nakledildiğine gö­re o şöyle anlatmaktadır:

"Hasan-ı Basrî, İbn Şîrîn ve Şa'bî'den hadis ezberlerdim. Hasan-ı Basrî ve Şa'bî ma'nen rivayet ederlerdi. İbn Şîrîn ise lafzen rivayet ederdi. Hatta dil hatası yapılmış olan ifadeleri bile aynen naklederdi [334].

Hocasından işittiğine riayet ederek hadiste dil hatasına yer veren kimsenin, söz konusu hocasından işittiği her sözü aynen dil hatasıyla nak­ledeceğinde şüphe yoktur. Nitekim Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah şöyle demektedir:

"Babam önemli bir dil hatasına rastlarsa onu düzeltir, basit bir dil hatası ile karşılaşırsa olduğu gibi bırakır ve hoca böyle söyledi derdi" [335].

İdracın sebeplerinden birinin hadiste geçen, fakat herkes tarafından anlaşılmayan (garib) kelimelerin anlamlarını açıklamak olduğunu düşü­nürsek, onun (idracın) Hz. Peygamber'in sözü olmadığını anlamak son derece kolaylaşır. Zira sorulmadıkça hadisini tefsir etmek veya açıklamak amacıyla (ikinci) bir beyanda bulunması Resûlullah'ın adeti değildi.

Hadislerde idracın bulunduğuna dair birçok örnek vardır. Aşağıda onlardan bir kısmını zikredeceğiz:

Vahyin başlaması hakkında Hz. Âişe'nin "Hz. Peygamber Hira mağarasında 'tehannüs' ederdi ki o 'ibadet etmek (teabbüd) demektir" tarzında rivayet ettiği hadiste "teabbüddür" ifadesi Hz. Âişe'nin açıkla­ması olup müdrectir.

"Ben cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim [336] anlamındaki Fadâle hadisinde geçen ve lafzını açıklayan ifadesi de ravinin açıklaması olup metne ilave edilmiş (müdrec) tir.

Bu iki örnekte müdrec olan lafzı tespit etmek, son derece kolaydır. Zira böyle bir durumda herhangi bir hadisin farklı rivayetlerini birbirine arzetmeksizin, müdrec olan lafzı tespit etmek mümkün olup rivayetleri birbirine arzetmek bunu sadece teyit eder.

İdracın başka sebepleri de vardır ki, bunlarda idracın olup olmadığı herhangi bir hadisin farklı rivayetlerinin tümünü karşılaştırmak suretiyle anlaşılabilir. Bu da son derece zor bir iştir. İdracın tespitinde bazan muhaddisler arasında ihtilaf olabilmektedir. Bazılarına göre bir lafzın, hadisin bir veya birkaç rivayetinde bulunup onun müdrec olduğuna delalet eder. Hadisteki bu ilavenin (idracın) ravilerden birine ait olduğu, ya rivayette bizzat isminin zikredilmesi veya başka bir delil ile bilinebilir. Diğer bir kısım muhaddislere göre ise, böyle bir lafız veya ibare hadise ait olup müdrec değildir. [337]



[332] Feyyûmî, el-Misbâhu'l-münîr, s. 191.

[333] Hakim, Ma'rife s. 39-41; İbnü's-Salâh, Mukaddime, s. 208; İbn Kesîr, İhtisara Ulâmi'l-hadis, s. 73; Irakî, et-Tabsire, I, 246; Sehavî, Fethu'l-mugîs, I, 226; Suyûtî, Tedrîb, I, 268; San'anî, Tavdîh, II, 50; es-Semâhî, el-Menhecü'l-hadîs, s. 214-215.

[334] Hatîb, el-Kifâye, s. 285.

[335] Hatîb, el-Kifaye, s. 265-287. Bazı âlimler Ahmed b. Hanbel'in manen rivayetin caiz olduğu görüşüne sahip olduğunu söylemektedir.

[336] Suyûtî, Tedrîb, l, 271.

[337] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 116-118.