> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Allahın Gazabı ve Rızası > Sabır Dua ve Zafer
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sabır Dua ve Zafer  (Okunma Sayısı 4863 defa)
30 Haziran 2010, 20:20:01
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 30 Haziran 2010, 20:20:01 »



SABIR, DUA VE ZAFER




Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühü!..

Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri!..

Geçen hafta size Mekke-i Mükerreme'den seslenmiştim, şimdi Medine-i Münevvere'den sesleniyorum.


a. Medine-i Münevvere'nin Görünüşü


Medine-i Münevvere'de konumu çok güzel olan bir otelde bulunuyoruz. Peygamber SAS Efendimiz'in mescidini yukarıdan, kuş bakışı gibi, yandan görüyoruz; eski kısım, Osmanlılar'ın yaptırdığı minareler, ondan sonra yapılan minareler, bu en son genişlemede eklenen minareler, bütün mescid-i şerif önümüzde tepsi gibi, masa gibi bulunuyor. Mescidin hafif basık, yirmi yedi tane kubbesi var. Yeni yapılan kısmın bazı yerlerini kubbeli yapmışlar ve bu kubbeler bulunduğu yerlerden raylı olarak, kayarak altlarındaki kapattıkları kısmı bazen açabiliyorlar. Bunları hep görüyorum.

Bir de karşıda Peygamber SAS Efendimiz'in, kabr-i saadetinin olduğu el-Kubbetül-Hadrâ hemen gözümün önüde, çok duygulandırıcı bir manzara... Peygamber SAS Efendimiz'in türbesinin çatısı yeşil renkli olduğu için, Arapça'da yeşil mânâsına gelen hadrâ kelimesiyle sıfatlanıyor, el-Kubbetül-Hadrâ deniyor. Yâni yeşile boyalı kubbe, yeşil kubbe; Peygamber Efendimiz'in türbesinin üstü...

Biliyorsunuz, bir de Osmanlı'da ve bizim şimdiki Türkiye'mizde bir Kubbe-i Hadrâ daha var, o da Konya'da... Mevlâna Celâleddin-i Rûmî Hazretleri'nin kümbet şeklinde yapılmış kubbesinin üstünün rengi de yeşil olduğu için, ona da her halde bu Peygamber Efendimiz'in türbesine sevgiden dolayı, yeşilliğinden dolayıKubbe-i Hadrâ ismini vermişler.

Bu manzaralar gözümüzün önünde, Allah'a çok hamd-ü senâlar olsun. Böyle güzel şeyleri görmeyi nasib ediyor, elhamdü lillâh... Mescidimizin böyle tepeden, eski ve yeni kısımlarını, her şeyini görmek mümkün oluyor.


Mescid-i Nebî, Peygamber SAS Efendimiz'in mescidi... Kat kat, tekrar tekrar, asırlar boyunca büyütülmüş ve en son büyütülmesi de bu Suud hükümeti zamanında olmuş. Önleri, arkaları, çevre arazi de bahçe hâlinde istimlak edilmiş, binalar yıkılmış, dört kat kadar yerin altına garajlar filân yapılmış durumda... Arabalarımızı bazen o garajlara bıraktığımız oluyor, yürüyen merdivenlerle üste çıkıyoruz. Çok güzel bir genişletme tabii... Her taraf mermer döşeli, direkler mermer, gayet güzel... Gelenler bilir, gelmeyenlere Allah yakın zamanda buraları ziyaret etmeyi nasib etsin...

Odamızın bir penceresinden de meşhur, herkes tarafından bilinen, Medine'i Münevvere'nin Bakì' Kabristanı görünüyor. Bakì'; be, kaf, ye ve ayın ile; yâni bâkî, ebedî mânâsına gelen kelime değil de ayın ile bakì'... Aslı Bakì'ul-Garkat Kabristanı'dır. Yanlız garkat kelimesi bırakılarak Cennetül-Bakì' deniliyor. Cennet bahçe demek. Bakì' bahçesi, yâni Medine'de vefat eden mübareklerin gömüldüğü bahçelik gibi olan kabristan demek oluyor. Bakì' Kabristanı'nı da yukarıdan görüyoruz.

Tabii Osmalılar zamanıda burdaki meşhur kişilerin hem kabirlerinin neresi olduğu belli imiş, hem de kabirlerini üstünde türbeler varmış. Hz. Osman Efendimiz'in türbesi, sahabeden meşhur kimselerin türbesi, Peygamber Efendimiz'in kızlarının, zevcelerinin türbeleri... her şey belliymiş. Şimdi yukardan, ağaçsız, dümdüz, bize göre çok yadırgadığımız bir şekilde, sadece kumluk gibi, etrafı duvarlarla çevrilmiş bir düzlük olarak görünüyor.

Halbuki biz, kabristan deyince hep böyle selvi ağaçları, yeşillikler, kabir taşları filân düşünürüz. Kabristan kelimesi zihnimizde böyle yerleşmiştir. Bu Bakì' Kabristanı'nda hiç böyle bir iz, alâmet yok. Bu biraz, buralardaki insanların, kabre karşı, türbeye karşı, kabir taşına karşı fikirleri olduğundan kaynaklanıyor. Onların üstündeki türbeleri yıkmışlar, kabir taşlarını almışlar, dümdüz bir alan görünüyor. Tabii altında asırlar boyu buralarda yaşamış, vefat etmiş nice nice mübarek evliyaullah; sahabe-i kiramdan, Peygamber Efendimiz'in zevcelerinden, kızlarından, mübarek evlatlarından, nice nice mukarreb kullar var. Allah şefaatlerine erdirsin...


Yâni bir camımızdan da burayı görüyoruz, boydan boya her tarafı görebiliyoruz. Peygamber Efendimiz'in mescidini görebiliyorum, hem de Cennetül-Bakì'nin her tarafını görebiliyorum. Böyle bir güzel bir yerde, sizlere en güzel dileklerimizi, temennîlerimizi sunarız. Her şeyden önce Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin rızasına ermenizi dileriz. Peygamber SAS Efendimiz'in şefaatine nâil olmanızı dileriz. Buralara, haclar ve umreler yapmak üzere, sevaplı ibadetler yapmak üzere gelmenizi dileriz. Çünkü bu Peygamber Efendimiz'in mesicidinde bir namaz, başka yerde kılınan bir namazdan bin kat daha sevaplı...


b. Müslümanları Sevmek ve Yardımlaşmak


Bu bin kat daha sevaplılığı noktaladıktan sonra, altını çizdikten sonra, Abdullah ibn-i Amr ibnül-As RA'dan rivâyet edilen ilk hadis-i şerifi size okumak istiyorum... Biliyorsunuz bu Abdullah dört Abdullah'dan birisi --rıdvânullàhi aleyhim ecmaîn-- Mısır fatihi Amr ibnül-As'ın oğlu Abdullah rivâyet etmiş ki, Peygamber SAS Hazretleri şöyle buyurmuşlar:

(Nazarur-racüli ilâ ahîhi alâ şevkın hayrun min i'tikâfihî seneten fî mescidî hâzâ) Bakın şimdi bu mescidde namaz kılmak bin misli sevaplıdır deyince, arkasından bu hadis-i şerifi ne kadar anlamlı bulacaksınız. (Nazarur-racülü ilâ ahîhi) "Adamın kardeşine bakışı..." Burdaki adamdan maksat müslüman olan kişi, kardeşten maksat da din kardeşi... Yâni bir müslümanın din kardeşine bakışı...

Nasıl bakış?.. Bakışlar çeşit çeşit olabilir. Sevgiyle olur, düşmanlıkla olur, kinle olur, dik dik olur, yan yan olur... Nasıl bir bakış? (Nazarur-racülü ilâ ahîhi alâ şevkın) "Şevk üzerine, yâni o kardeşini severek, ona sevgi ve muhabbet göstererek, yakınlık duygularıyla, İslâmî güzel duygularla bakışı..." Kendi mescidini işaret buyurarak: (Hayrun min i'tikâfihî seneten fî mescidi hâzâ) "Benim bu mescidimde bir sene i'tikâf etmesinden daha hayırlıdır."


İ'tikâfı belki dinleyici olan bazı kardeşlerimiz bilmeyebilir. İ'tikâf; bir mescidde, ibadet etmek maksadıyla bir zaman kalmağa niyet etmeye ve kalmaya denir. Biliyorsunuz, sünnet olan i'tikâf Ramazan'da... Ramazan'ın son on gününde mescide gelirler; bazı ibadete düşkün, sevap kazanmak isteyen, durumu müsâid olan müslümanlar gelirler, on gün mescidde kalırlar. Eve gitmek yok, geceleyin de mescidde kalırlar, ibadet ederler. Ramazan'ın son on gününde böyle i'tikâf etmeye Peygamber Efendimiz de riâyet etmiş. Peygamber Efendimiz'in sünnetidir, hem de kuvvetli bir sünnettir. Hem de bir beldede hiç kimse, o beldenin mescidinde böyle itikâf etmezse, bütün belde ahâlisi, "Niçin bu sünneti yerine getirmediniz?" diye sorumlu olur ama, bazıları yapınca; "Eh bu beldeden de, bu sünneti yapanlar oldu." diye ötekilerinden sorumluluk kalkar. Sünnet-i kifâye deniliyor.

İ'tikâf çok sevap, çünkü artık evini de bırakıyor insan, eşini de bırakıyor, dünya işlerini bir tarafa bırakıyor ve bütün gününü yirmidört saatini mescidde ibadetle geçiriyor. Tabii belli, münâsib zamanlarda istirahat etme hakkı var... Bu çok sevaplı, yâni Türkiye'deki bir mescidde de sevaplı, cuma namazı kılınan bir mescidde daha sevaplı... Mahalle mescidinde de olabilir.


Bir de düşünün; bu sevaplı güzel ibadetin Peygamber Efendimiz'in mescidinde olmasını... Peygamber Efendimiz'in mescidinde olunca namazlar bin misli sevaplı ise, her halde i'tikâflar da bin misli sevaplı olur. Peki i'tikâf ne kadardı?.. Sünnet olan Ramazan'ın son on gününde, on günlük veya dokuz günlüktü; Ramazan'ın yirmi dokuz veya otuz çekmesine göre... Ama Peygamber Efendimiz burada diyor ki, hadis-i şerifindeki ifâde nasıl: (Min i'tikâfihî seneten) "Bir sene itikâf etmesinden..."

O zaman bayağı çok oluyor. Yâni kamerî seneyi 350 küsür gün, 354 gün, 355 gün olarak kabul edersek; 35, yirmidokuzdokuz gün de çektiğini düşünürsek 35-40 defa Ramazan itikâfı yapmak gibi sevap olacak.

Tekrar hadisin başına dönelim, hatırlayalım, nedir bu kadar sevap olan şey: Bir müslümanın, öteki müslüman kardeşinin yüzüne şevk ile, sevgi ile, merhametle, iyi duygularla, dostâne bir şekilde bakması... Burdan görüyorsunuz, müslümanın müslümanı sevmesi ne kadar sevap!..


Bunun karşılığında tabii, eski konuşmalarından dinleyen kardeşlerimiz hatırlarlar, başka hadis-i şerifler hatırlarına gelecektir; Kâbe-i Müşerrefe'nin ne kadar kıymetli, sevaplı, mukaddes, muazzam, heybetli olduğu belli... Ama bir müslümanın kalbini kırmak, Kâbe'yi yıkmaktan daha günah, daha tehlikeli!.. Onun için gönül yıkmamağa çalışmak lâzım, müslümanın müslümanı sevmesi lâzım!..

Buradan şu çok mühim noktaya ulaşıyoruz: Dinimizde müslümanın müslümanı sevmesi bir ibadettir, çok sevaplı ibadettir, çok kıymetlidir. Müslümanların birbirlerini böylece dinî duygularla, bu kadar candan sevmesi lâzım! Yâni ben müslümanım, Türkiye'de bulunuyorum, ama Bosna'daki kardeşimi de aynı muhabbetle severim, Özbekistan'daki, Kazakistan'daki kardeşlerimi de severim, İsveç'teki, Amerika'daki, Afrika'daki, Pakistan'daki, Malezya'daki, Avusturalya'daki kardeşimi de aynı muhabbetle severim. Çünkü Allah'a inanmışız, Allah'ın birliğini kabul etmişiz, tevhid akidesine bağlıyız, "Lâ ilâhe illallah" diyoruz, Peygamber SAS Efendimiz'e bağlıyız, bağlılığımızı ifâde ediyoruz.


(İnnemel-mü'minûne ihvetün) Bütün müslümanlar kardeş oldukları için, kardeşâne birbirlerimizi sevmemiz lâzım.

Tabii, sevme bir kuru ifâdeden ibâret değildir. Seven insan sevdiği için her şeyi yapar, her iyiliği yapar, her ikrâmı yapar, her fedâkârlığı yapar, her yardımı yapar. Onun için hepimizin bu kardeşlerimize yardım etmemiz lâzım! Yâni dünyanın neresinden olursa olsun, zengin olsun, fakir olsun, zenci olsun, beyaz olsun, sarı olsun, çekik gözlü, yuvarlak yüzlü olsun, mavi gözlü olsun; bütün müslümanların düşünülmesi lâzım, yardımına koşulması lâzım!.. Somali'deys...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sabır Dua ve Zafer
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:55:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sabır Dua ve Zafer rüya tabiri,Sabır Dua ve Zafer mekke canlı, Sabır Dua ve Zafer kabe canlı yayın, Sabır Dua ve Zafer Üç boyutlu kuran oku Sabır Dua ve Zafer kuran ı kerim, Sabır Dua ve Zafer peygamber kıssaları,Sabır Dua ve Zafer ilitam ders soruları, Sabır Dua ve Zaferönlisans arapça,
Logged
20 Aralık 2015, 04:02:14
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #1 : 20 Aralık 2015, 04:02:14 »

Amin.. Allah razı olsun ..sabır ve dua mümin olarak bizlerin en büyük en kuvvetli silahıdır. Sabrın sonu selamettir. Sıkıntılar karsısın sabır göstermek , sıkıntının Allahtan geldiği bilincinde olup duaya sımsıkı sarılmak, zafere en hayırlı bır sekilde ulastırır. Rabbim acizane yaptıgımız duaları kabul eylesın insaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
20 Aralık 2015, 04:10:47
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 20 Aralık 2015, 04:10:47 »

Sonucunun mutlaka hayırla sonuçlanan sabir ,bütün peygamberlerimizin ortak sıfatıdır. Peygamberimizin mubarek hayatına baktıgımızda da  bastan sona en güzel sabır orneginı gormekteyiz..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mart 2016, 00:28:24
Melike 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 284


« Yanıtla #3 : 26 Mart 2016, 00:28:24 »

Eger sonunda mutlu olmak istiyorsak sonuna kadar sabretmeliyiz.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mart 2016, 00:34:50
Hatice 08
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 378


« Yanıtla #4 : 26 Mart 2016, 00:34:50 »

Bismillah
Sabrın sonunda mutlaka mutluluk vardır.sabredn kişi elbet istediği sonuca ulaşır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes