> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Allahın Gazabı ve Rızası > Allah Yolunda Cihad
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah Yolunda Cihad  (Okunma Sayısı 2175 defa)
30 Haziran 2010, 20:16:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 30 Haziran 2010, 20:16:35 »



ALLAH YOLUNDA CİHAD




Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri, cumanız mübarek olsun... Allah-u Teàlâ Hazretleri sizi gönlünüzce dünya ve ahirette aziz ve bahtiyar eylesin, mutlu eylesin muratlarınıza nâil eylesin... Sevdiği kul olarak yaşayıp, huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasib eylesin...

Bu sohbetimdeki ilk hadis-i şerif mücahidlerle ilgili olacak ama, önce her zaman olduğu gibi hadis sohbetimi nereden yaptığımı belirteyim; Almanya'nın ortasında Essen şehrine yakın Wuppertal diye bir şehir var, konuşmamı yine oradan yapıyorum.

Hafta arasında yaptığım ziyaretlerde bakıyorum, mâşâallah Almanya'nın hangi küçücük köyüne, kasabasına gitsem bile başörtülü müslüman, mütedeyyin Türk aileyle karşılaşıyorum. Hattâ arabayla yolda giderken bile gözümüze çarpıyor, karşılaşıyoruz. Yâni ummadığınız dağ başındaki bir kasabada bile, bakıyorsunuz iki tane cami var. Bunlar müjdeli haberler... Demek ki, Almanya'da çalışan kardeşlerimizin bir kısmı ibadetlerine bağlılıklarını devam ettirmişler, camiler yapmışlar, Almanya'nın her yerine dağılmışlar, bayağı bir hatırı sayılır yekün tutuyor. Allah kendilerini İslâm'da dâim eylesin, yaptıkları hayırları kabul eylesin... Bunları gördükçe dua ediyorum, seviniyorum.

Tabii bize de buralarda büyük hizmetler düşüyor, inşaallah irşad, tebliğ, eğitim, öğretim hizmetleri yapmayı Allah bize nasib eylesin...


a. Mücâhidin Sevabı


Buharî ve Müslim'den rivâyet edilmiş bir hadis-i şerifle sohbetime başlamak istiyorum, mübarek metnini okuyalım, dinleyin:

(Meselül-mücâhidi fî sebilillâhi --vallàhu a'lemü bimen yücâhidü fî sebîlihî-- kemesilis-sàimil-kàim ve tevekkelallàhu lil-mücâhidi fî sebîlihî in teveffâhu en yüdhilehül-cennete ev yurciahû sàlimen mea ecrin ev ganîmeh.) Sadaka rasûlüllàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Bu hadis-i şerif cihadla ilgili; cihad eden kimseye mücâhid deniliyor, mücâhidle ilgili bir hadis-i şerif... Biliyorsunuz mücâhid demek, Allah yolunda cihad yapan kimse demektir. Savaş yapan kimse demekten daha geniş bir anlam taşıyor. Cihad savaştan daha geniş... Arapça'da savaşmaya kıtal deniliyor, melhame deniliyor, harb deniliyor, muhârebe deniliyor. Yâni cihad savaşın dışındaki, başka İslâmî çalışmalara da, ter döküp, gayret gösterip, koşuşturmalara da verilen bir isim, daha geniş kapsamlı bir isim. Ama ilk başta mücâhidi fî sebîlillâh deyince; malını canını ortaya koyup Allah'ın dinini yaymak, korumak veya müslümanları muhafaza etmek, İslâm'ı korumak için çarpışan, savaşan, uğraşan, ter döken kimse demek...

Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki: (Meselül-mücâhidi fî sebilillâh kemesilis-sàimil-kàim)"Allah yolunda mücahid olan, cihad eden kimse, sàim ve kàim kimse gibidir." Sàim ne demek? Savm yapan, yâni oruç tutan kimse demek... Kàim ne demek?.. Yâni kıyam yapan, kalkıp namaz kılan demek. Gündüz oruç tutulur, öyle kimselere sâim diyoruz.

Kàim kıyam yapan, yâni kalkıp namaz kılan kimse demek. Namaz gündüz de kılınır, farz namazları zaten herkes kılacak. Fakat asıl önemli olanı, daha ziyâde geceleyin herkes uyurken kalkıp, Cenâb-ı Mevlâ'nın dîvanına durup, ayakta el pençe dîvan bağlayıp, uzun uzun rekâtlarla, güzel güzel teheccüd namazı kılan kimse için kullanılır. Böyle namaz kılmaya da kıyâmül-leyl ismi verilir.

Es-sâimül-kàim denilince bunu daha ziyâde gündüz oruç tutup farz vâzifeleri, sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarını kıldıktan sonra, geceleyin de uykusundan fedâkârlık yapıp namaz kılan kimse diye anlamak uygun... Yâni gündüzleri oruçlu, geceleri de münâsip miktarlarda uykusundan fedâkârlık yapıp teheccüd namazları kılan kimse demek.


Yâni, "Allah yolunda cihad eden kimse, mücahid gündüz oruç tutup sevap kazanan, gece farz olmadığı halde, sevap diye, uykusunu bırakıp göz yaşlarıyla güzel güzel teheccüd namazları kılıp ibadet eden kimsenin sevabını alır." Ama Efendimiz araya bir cümle-i mu'tarıza, yâni tire arasından bir cümle eklemiş oluyor, buyuruyor ki:

(Vallàhu a'lemü bimen yücâhidü fî sebîlihî) "Kendi yolunda kim cihad ediyor, kim etmiyor, kimin cihadı makbul bir cihaddır, kim hakîkî mücahiddir, kim öyle göründüğü halde havaya çalışmıştır; hakîkî mücahidi Allah bilir." diye araya o cümleyi ekliyor. Yâni, "Allah yolunda cihad eden; geceleri sabahlara kadar namaz kılan, gündüzleri akşamlara kadar oruç tutan kimse gibi sevap alır ama, kimin böyle kimse olduğunu kimin mücâhid olduğunu Allah bilir." diyor.

Tabii doğrudur. İnsan bir ibadeti yapıyor, biz, başka insanlar ona dış görünüşüyle bakıyoruz. İbadet ediyor, oruç tutuyor, namaz kılıyor, zekât veriyor, hacca gitmiş, gelmiş... Biz burasını biliriz amma, içini Allah bilir, kalbini Allah bilir, niyetini Allah bilir. O ibadeti nasıl yaptığını, hangi duygularla yaptığını Allah bilir. Yâni içindeki duygularından dolayı, niyetinden dolayı sevap kazanabilir veya sevabı kaybedebilir veya günaha girebilir. Aslolan içidir, kafasıdır, niyetidir, kalbinde beslediği fikirlerdir. O fikirlerden dolayı namaz, oruç, zekât, hac, ibadet makbul olur veya bâtıl olur, boş olur, hava olur, hebâen mensûra olabilir. Efendimiz: "Hangi ibadeti kabul etmiş, hangi ibadeti kabul etmemiş; onu Allah bilir." diyor.

Tabii biz boynu bükük, ürpererek, titreyerek: "Eyvah durumumuz böyle olmasın!" diye Cenab-ı Mevlâ'ya ilticâ ederek, "Rabb'imiz bizim ibadetlerimizi, sizin ibadetlerinizi kabul etsin... Ameli kabul olmayan, reddedilen, yapanın suratına çarpılan, sevimsiz kimse durumunda, böyle ibadet etme durumunda olmaktan bizleri korusun... Bu durumda olanları da kurtarsın!" diye dua ederiz. Demek ki cihad çok önemli, çok sevaplı...


Tabii aziz ve muhterem kardeşlerim, "İslâm'da ruhbanlık yoktur." diye bir söz var. Herkes bunu kullanır ama, bunun hudutları, anlamı, derinliği nedir, bilmez. İslâm'da ruhbanlık yoktur ama, bir ruhban sınıfı yoktur, bir rahipler sınıfı yoktur. Bütün müslümanlar ruhbandır, hepsi İslâm için çalışacak, yâni belli kimseler görevi, onlar çalışacak ta, ötekiler duracak değil demektir. "İslâm'da ruhbanlık yoktur." demek bir bakıma bütün müslümanlar Allah yolunda, İslâm için çalışacaklar demektir.

Tabii bir mânâsı da eski kavimlerden bazıları Allah'dan korktukları için, Allah'a güzel ibadet edeceğim diye, cemiyeti terk etmişler, cemiyetteki görevleri terk etmişler, toplumda irşad, tebliğ, eğitim, öğretim, nasihat vazifelerini bırakmışlar; dağ başlarına, mağaralara çekilip, cemiyetten kaçarak, gece gündüz ibadet ederek sevap toplamağa çalışmışlar. Zaten râhibe - yerhebü - ruhban, yâni rahip kelimesinin çıktığı mânâ, fiil, kök, korkmak mânâsına geliyor. Yâni Allah'dan korktukları için, takvâlarından dolayı toplumlarından kaçmışlar veya toplumda günah işlenir diye korktuklarından kenarlara çekilmişler.

İslâm'da böyle şey yok! İslâm'da insan toplumun içindeyken, toplumdaki görevlerini yaparken iyi müslümanlığını devam ettirecek. Herkes kenara çekilir, bir tarafa dağılır, kaçarsa, toplum çöker ve toplumun vazifelerini yapacak insan olmadığı için, toplumdaki vazifeler başkalarının eline geçer, gayr-i müslimin eline geçer, münafığın eline geçer, fâsıkın, fâcirin eline geçer, daha fenâ olur. Çünkü emânetler ehline verilmelidir, ehlinin elinde olmalıdır. Emâneti o işe ehil olan kimse almalıdır ve ehliyetle, bilgiyle, selâhiyetle, hakkâniyetle, mükemmel bir şekilde yapmalıdır. Tabii iyiler bir kenara çekilirse: "Aman efendim, yok efendim, ben korkarım, vebal olur." bilmem ne filân diye, o zaman işler vebalden korkmayan, arsız, yüzsüz insanlara kalır, onlar da toplumu batırırlar...


Onun için İslâm'da toplumdan kaçmak yoktur, toplumun içinde olup, toplumu islah etmek, toplum vazifelerini yapmak, toplumu düzeltmeye çalışmak vardır ve toplumda yaşamak, dağ başlarında tek başına inzivâya çekilmekten daha sevaplıdır, daha makbuldür. Ruhbanlık yoktur denildiği zaman, bir de o anlaşılıyor.

Ama bir taraftan da, "Ruhban sınıfı yoktur, herkes ruhbandır. Yâni herkes İslâm'a çalışacak!" gibi de, çok rahat çok kesin bir şekilde, hiç şeksiz şüphesiz söyleyebiliriz. İslâm'da herkes cihadla vazifelidir. Herkes İslâm için çalışmalı, Allah'ın dinine yardım etmelidir. Herkes Kur'an-ı Kerim'in hizmetinde olmalıdır. Herkes, İslâm yayılsın diye yapılacak müesseseleri geliştirmeye gayret etmelidir, para vermelidir, bu müesseseleri kurmalıdır. Dini öğrenmelidir, öğretmelidir, nasihat etmelidir.

Şimdi bir hakîkati çok zayıf bir şekilde, hafif bir sesle, bir cılız kimse birazcık söylerse; toplum onu duymaz. Ama yirmi kişi, otuz kişi, elli kişi, yüz kişi gür sesle söylerse, bilmeyen de bilir, sağır sultan da duyar. Herkes, "Haa, İslâm'ın emri buymuş, bu günahmış, bunu yapmayalım!" der.


O halde müslümana konuşmak düşüyor, İslâm'ı anlatmak düşüyor. Yâni yılmadan, bıkmadan İslâm'ı yâd etmek, öğretmek düşüyor, her yerde söylemek düşüyor. Herkesin söylemesi gerekiyor. Ben söyleyeceğim, siz dinleyeceksiniz. Siz başkasına söyleyeceksiniz, o dinleyecek, o başkasına söyleyecek... O duydu oğluna söyleyecek, hanımına söyleyecek, ailesine, çocuğuna, komşusuna, arkadaşına söyleyecek, tekrar tekrar söyleyecek... Onun o bilgiyi söylemesi gerektiği her yerde, kalkıp söyleyecek.

Çok söylendiği zaman toplumda herkesin bildiği müteârif, herkesin bildiği bir genel hakîkat haline gelecek, gerçek haline gelecek. Hiç kimse bilmeyince, yalan yanlış şeyler halkın arasında yayılıyor, millet de onu İslâm'mış sanıyor. O yanlış şeyi İslâm'ın kendisi sanıyor. Halbuki İslâm'da öyle bir şey yok,. Olmayan şeyi birisi söylemiş, herkes öyle sanıyor.

Meselâ, "Güzele bakmak sevaptır." diye harama bakıyorlar. "Güzele bakmak sevaptır." diye birisi söylemiş, nerden söylemiş, âyet yok, hadis yok, mantığı İslâm mantığına ters... Ama çok söylendiği için, herkes sırıta sırıta, yılışa yılışa ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah Yolunda Cihad
« Posted on: 28 Nisan 2024, 12:54:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah Yolunda Cihad rüya tabiri,Allah Yolunda Cihad mekke canlı, Allah Yolunda Cihad kabe canlı yayın, Allah Yolunda Cihad Üç boyutlu kuran oku Allah Yolunda Cihad kuran ı kerim, Allah Yolunda Cihad peygamber kıssaları,Allah Yolunda Cihad ilitam ders soruları, Allah Yolunda Cihadönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes