> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Allahın Gazabı ve Rızası > Alimlerin Şerefi ve İtibarı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Alimlerin Şerefi ve İtibarı  (Okunma Sayısı 1103 defa)
30 Haziran 2010, 20:42:40
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 30 Haziran 2010, 20:42:40 »



ALİMLERİN ŞEREFİ VE İTİBARI




Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Size Almanya'nın Ludvigshafen şehrinden sesleniyorum. Bu hafta sizenakletmek istediğim hadis-i şeriflerin ilki, Deylemî tarafından Hazret-i Ali (Radıyallàhu anh ve kerremallahu vecheh) tarafından rivayet edilmiş. Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:

(El'enbiyâü kàdetün, vel-fukahâü sâdetün ve mücâlesetühüm ziyâdetün ve entüm fî memerril-leyli ven-nehâri fî âcâlin menksah, ve a'mârin mahfuzah, vel-mevtü ye'tîküm bağteten, femen zerea hayran yahsud rağbeten, ve men zerea şerran yahsud nedâmeh.) Sadaka rasûlüllah, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.


a. Hazret-i Ali Efendimiz ve Alevîler


Dikkat ederseniz hadis-i şerifin râvisinin Hazret-i Ali Efendimiz olduğunu söylemiştim. Hazret-i Ali Efendimiz'in rivayet ettiği hadis-i şeriflere özel sevgi ve ilgi duyuyorum. Çünkü ülkemizde Hazret-i Ali Efendimiz'i, özellikle onun ismine bağlı olarak seven insanlar var, Alevî diyoruz. Tabii, bizim ülkemizde de var, başka yerlerde de var. Hazret-i Ali'ye bağlı oldukları için alevî adını almışlar. Sünnîler de Hazret-i Ali Efendimiz'e bağlı olduğundan, onu sevdiğinden, onu halife kabul ettiğinden, onu maddeten ve mânen önder ve rehber olarak gördüğünden, hepimiz bir bakıma alevîyiz, Hazret-i Ali'ye bağlıyız. Ama, alevîler özellikle ve tarihten gelen bir an'ane ile, Hazret-i Ali Efendimiz'in tarafını tutuklarını söylüyorlar.

Tarihteki olaylar nedir?.. Tarihte siyâsî, idârî olaylar olmuş, Hazret-i Ali Efendimiz RA, halife, yâni müslümanların devlet başkanı olmuş Peygamber Efendimiz'in makamına müslümanları idare etmek üzere seçilmiş, ona halef olmuş bir kimse... Emîrül-mü'minîn ve imâmül-müslimîn olduğu halde, bazı kimseler Hazret-i Ali Efendimiz'in emirliğini, önderliğini, reisliğini kabul etmemişler.

Bu ibretli bir hadise... Hazret-i Ali Efendimiz giöbi bir mübarek zâtın, devlet başkanlığı hiç kabul edilmez mi?.. İmkân var mı, insan tasavvur edemiyor, nasıl olur böyle bir şey?..


Çünkü her yönden pek çok meziyetlere, üstünlüklere sahib bir kimse Hazret-i Ali Efendimiz. İlk müslüman olan çocuklardan. Bence en önemli özelliklerinden birisi, Peygamber Efendimiz onu, babasının evinden kendi evine almış. Evlât edinir gibi... Amcası Ebû Tàlib çok çocuklu olduğundan, ona geçim bakımından hafileme olsun, yardım olsun diye Hazret-i Ali'yi küçükken yanına almış, erkek evlâdı gibi yanında büyütmüş.

Peygamber Efendimiz'in evinde büyümüş, yanında büyümüş, evlâdı gibi büyümüş. Ondan sonra da Peygamber Efendimiz Fâtıma anamızı ona vermiş, ikisini evlendirmiş. Böylece Peygamber Efendimiz'in damadı olmuş. Bu da çok büyük bir meziyet... Fâtıma anamız cennetlik hatunların başta gelenlerinden birisi... Cennetlik Fâtıma anamızla, cennetlik Hazret-i Ali Efendimiz'in evlâdından nice şeyyidler, şerifler gelmiş bu zamana kadar, elhamdü lillâh ne kadar güzel mübarek insanlar yetişmiş.


Tabii, Hazret-i Ali Efendimiz genç olduğundan, Ebûbekr-i Sıddîk Efendimiz, Ömerül-Fâruk Efendimiz, Osman-ı Zinnûreyn Efendimiz devletin yönetiminde görev almışlar. Öyle seçilmişler, onlar işaret olunmuşlar, uygun görülmüşler, onlar halifelik yapmış.

Daha sonra Hazret-i Ali Efendimiz halife olunca, Şam'daki kimseler, oraları fethetmiş olan kimseler, oralara hakimiyet kurmuşlar, Şam valisi olmuşlar; onlar bu hilâfete itiraz etmişler, "Devletin başkanı o olmasın, biz olalım!" demişler. Bir çekişme, bir çatışma başlamış.

Hazret-i Ali Efendimiz, birlik ve beraberliği sağlamak için çalışmış, hattâ gerektiği zaman savaşlar yapmış ve dördüncü halife olarak İslâm tarihine geçmiş büyüğümüzdür.


Bizim bütün sevdiğimiz, saydığımız alimler, büyük insanlar, hepsi Hazret-i Ali Efendimiz'in yanında idi. Hazret-i Ali Efendimiz'in karşısında olanlar, ona muhalefet edenler, onunla çarpışanlar başka kimselerdi. Biz bugün onları tasvib etmiyoruz. O devirde de o zamanın has müslümanları tasvib etmemişler, onların tarafını tutmamışlar. Hazret-i Ali Efendimiz'in tarafını tutanlara alevî deniliyorsa, demek ki tarihte sünnîler de alevî imişler.

Peki Hazret-i Ali Efendimiz'in taraftarlarının, şia-i Ali'nin karşısında olanlar kimlermiş?.. Emevîlermiş. O zaman bugünün sünnîleri Emevîlerin torunları mı?.. Hayır! Bugünün sünnîleri yine Hazret-i Ali Efendimiz'i sevenlerin torunları... Binaen aleyh, Hazret-i Ali Efendimiz'in sevgisi sünnîleri de, alevîleri de, şîîleri de aslında derleyip topluyor.

Onun için ben Hazret-i Ali Efendimiz'e önem veriyorum. Onunla ilgili konuşmalar, konferanslar yapıyorum.


Türkiye'de bir alevî-sünnî çekişmesi, çatışması meydana getirilmek isteniyor. Bunlar birbirlerine düşsün, kardeş kardeşi vursun diye düşmanlar temennî ettikleri için, tarihteki ayrılıkları başka türlü ortaya koyarak, birbirlerine düşman göstermeğe çalışıyorlar.

Hazret-i Ali'yi karşı çıkanlar bugünkü sünnîler değildir. Bu ayrılığı gayrılığı silmemiz lâzım, tarihteki Emevî-Alevî ihtilâfını günümüze mantıksız olarak taşımamamız lâzım! Bu bir...

İkincisi: Alevî kardeşlerimiz Hazret-i Ali'yi sevdiğine göre, Hazret-i Ali Efendimiz'in yolundan gitmeli, dinimizin emirlerine uymalı!..


Bunu niçin söylüyoruz?.. Çünkü, dinimizin emirleri adetâ bazı alevîler tarafından kaldırılmış gibi oluyor. Bunun müşahhas, elle tutulur, somut örnekleri var... Meselâ, bizim arabamız bozulmuştu bir seyahatte, yakın köyde namaz kılalım diye gittik. Tertemiz, pırıl pırıl, badanalı, boyalı, muntazam güzel bir köy... Her şeyi güzel. Dedik ki:

"--Köyün yoluna girelim, içine gideriz, çarşısının ortasında camisi vardır, namazı kılarız."

Dolandık sokaklarda, çarşısına geldik. Arabamızla ordan geçerken herkes bize bakıyor, biz onlara bakıyoruz. Arandık, şöyle bir camiyi görürsek gireriz, namaz kılarız diye; bulamadık. Sonra kenardakilere sorduk, dedik ki:

"--Burda cami var mı, nerde, bulamadık, arada mı kaldı?"

"--Yok, burda cami yok, yandaki köye gideceksiniz." dediler.

Sonradan öğrendik, meşhur bir alevî köyüymüş. Demek ki namaz kılmayı istemiyorlar, uygun görmüyorlar ve yapmıyorlar.


Halbuki Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:

"--Bir yerde beş tane müslüman aile toplanmış olursa ve orada ezan okunmazsa, namaz kılınmazsa; şeytan oraya hakim olur, orayı istilâ eder. Oranın insanlarını esir alır, avucuna alır. Şeytanın esiri olurlar, şeytanın hükmü altına girerler. bet bereket gider, hayır gider, yâni iyi bir durum olmaz."

Peygamber SAS'in bildirdiğine göre Allah istiyor ki, kullar kendisine ibadet etsinler, ezan okunsun, namaz kılınsın! Şimdi o kılınmadığı zaman bir eksiklik oluyor.

Hazret-i Ali Efendimiz kılardı. Yâni Hazret-i Ali Efendimiz'i seven insanlar, Hazret-i Ali Efendimiz'in sözlerine, hareketlerine uymak isterler sevdikleri için... Tabii, o da Allah'ın arslanı, Peygamber Efendimiz'in damadı, halifelerin dördüncüsü, İslâm'ın önderi, irfanın, tasavvufun da önderi, şîr-i Yezdân, Allah'ın arslanı, şâh-ı merdân, mertlerin şahı, mübarek bir insan... Elbette canımız fedâ, yolunda gideriz.

Yolu ne?.. İşte yolunun iyi anlaşılması için, Hazret-i Ali Efendimiz'in rivayet ettiği hadis-i şenifleri okurken, böyle bir özel ilgi ve sevgi duyuyorum ben... Kardeşlerimiz bilsinler, "Hazret-i Ali Efendimiz böyle buyurmuş, böyle nakletmiş, böyle yaşamış, böyle yapmış; biz de öyle yapalım!" desinler diye...


b. Peygamberler ve Alimler


Bu uzun girişten sonra geçelim hadis-i şerifin izahına... Peygamber Efendimiz ne buyurmuş, Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği bu hadis-i şerife göre:

(El-enbiyâü kàdetün) Kàde, kàid kelimesinin çoğulu; komutanlar demek... Kıyâdet masdarından geliyor bu kelime; yâni bir topluluğa, bir orduya önderlik eden, komuta eden, ona emir veren komutan demek...

"Peygamberler komutanlardır." Yâni, ne oluyor?.. İnsanlara Allah'ın emirlerini tebliğ etmek üzere, vazifeli olarak gönderilmiş, ahiret adamı mübarek peygamberler komutanlardır. Yâni, insanlar onların emirlerin tutacaklar, emirlerine uyacaklar.

Bazıları, "Din bir duygudur, inançtır, yaşamla ilgisi yoktur. Herkes bir şeyler hisseder içinde, inancı vardır, Allah'a inanır, yönelir, yakarır, yalvarır; kâfi..." filân gibi düşünüyorlar. Burdan anlıyoruz ki, öyle değil! Peygamberler bir şeyi söylemek için gelmişlerse, o halde peygamberlere uyulması lâzım! İnsanların uyacağı asıl komutan onlar...

Peygamberlerin varisleri de, asıl komutanlar... Peygamberin varisi; onun emirlerini, buyruklarını, öğrettiklerini insanlara anlatan kimseler. Onlar da komutan!.. Hazret-i Ali Efendimiz de Peygamber Efendimiz'in ashabı olmak dolayısıyla vârisi, alim bir kişi olmak dolayısıyla fakih, kadı, hakim bir kimse idi, dini bilen bir kimse idi; o da komutan...

Demek ki devleti, milleti, halkı yöneten insanlar Allah'ı bilecek, Allah'a itaat edecek, Allah'ın emirlerini söyleyecek, adalet edecek; kendisi haramdan, günahtan kaçınan kimse olacak, başkalarını da kaçındıran, sakındıran, kötülükleri engelleyen, hayırları yapan, yaptıran kişi olacak... Çok önemli!..

Peygamberler komutanlardır.

(Vel-fukahâü sâdetün) Fakih, yâni din alimi, dini iyice öğrenmiş, ayeti biliyor, hadisi biliyor, konunun inceliklerini biliyor, teferruatını biliyor; iyice dinin ruhunu anlamış, mantığını kavramış alim insan... "Fakihler de seyyidlerdir."

Sâde kelimesi de, Arapçada seyyid kelimesinin çoğuludur. Sâdât diye de gelir. Mevlid okunurken duymuşsunuzdur, mevlidhanlar bazen şöyle girişirler kendilerine ait kısmı okumaya:


Seyyidüs-sâdât, şefîül-usât, muhammed Mustafâ râ salevât!..


Seyyidüs-sâdât ne demek, seyyidler sseyyidi demek... Şefîul-usât ne demek...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Alimlerin Şerefi ve İtibarı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:24:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Alimlerin Şerefi ve İtibarı rüya tabiri,Alimlerin Şerefi ve İtibarı mekke canlı, Alimlerin Şerefi ve İtibarı kabe canlı yayın, Alimlerin Şerefi ve İtibarı Üç boyutlu kuran oku Alimlerin Şerefi ve İtibarı kuran ı kerim, Alimlerin Şerefi ve İtibarı peygamber kıssaları,Alimlerin Şerefi ve İtibarı ilitam ders soruları, Alimlerin Şerefi ve İtibarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes