Bir gün, çok uzak bir yerden Mekke-i Mükerreme'ye doğru yola çıktım. Yolda soğuk ve fırtına başladı. Etrafa baktım, ne bir köy ne de bir başka şey vardı. İlerde bir mağara gördüm. O gece orada kalmak için mağaraya gittim.
Gidip baktığımda, mağaranın hakikaten gece kalmak için sıcak bir yer olduğunu gördüm. Bu sırada, dikkatli bakınca, dehşetli bir aslanın mağaranın kapısından içeri girdiğini gördüm. Allah-u Zülcelal'in aslanı dile getirmesiyle, aslan:
"Ben yemek için senin gibi birini arıyordum." dedi. Allah-u Zülcelal'in kuvvet vermesiyle İbrahim bin Ethem:
"Ben senin misafirinim." dedi. Böyle deyince aslan, kendi yerine oturdu. İbrahim bin Ethem'de namazına, niyazına, ibadetine başladı. Ta sabaha kadar ibadet etti. Sabahleyin, İbrahim bin Ethem ayrılmak üzere iken, aslan ona şöyle dedi:
"İbrahim! Sana kibir ve ucup gelmesin. Ben üç gün üç gecedir, hiç bir şey yememiştim, dolayısıyla eğer sen benim misafirim olmasaydın, seni yiyecektim."
Biz İbrahim bin Ethem'in bu hikayesinden ibret almalıyız. Aslanın onunla konuşması ve İbrahim bin Ethem'in ondan muhafaza olunması, onun Allah'tan korkmasının ve takvasının sonucudur. O Allah-u Zülcelal'den korktuğu için Allah-u Zülcelal aslanı ona mülayim yaptı.
İnşaallah bizlerde Allaha kul olur onun rızası dışında hareket etmez kulluk şuuru içinde yaşayanlardan oluruz.
Allah razı olsun
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın