๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkamüs Sultaniye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2011, 13:04:47



Konu Başlığı: Zekât ve zekât idaresi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2011, 13:04:47
ON BİRİNCİ BOLUM
Zekât Ve Zekât İdaresi


ZEKÂT VE SADAKA İŞLERİNİ İDARE

A- ZEKÂTA TABİ AÇIK MALLAR, ZEKÂT MEMURLUĞU



Zekât da sadaka anlamınadır. Zekât ve sadaka isim olarak ay­rı ayrı kelimelerse de her ikisi aynı şeye isim olarak verilmiştir. Bir müslümamn malından zekâttan başka bir dînî vergi alınmaz. Hadîs-i şerifte de:

"Malda, zekâttan başka bir hak yoktur.'[107] buyurulmuş-tur.

Zekât, hakikaten veya hükmen çoğalma kaabiliyeti olan, sa­hibi tarafından meşru yollardan kazanılan mallardan alınan, lâyık olanlara bir yardım anlamını taşıyan farz ibâdettir. Zekâta tâbi mallar iki kısımdır.

a) Açık mallar (Emvâl-i Zahire), b) Gizli mallar (Emvâl-i Bâtına) Açık mallar: Gizlenmesi imkânsız olan mahsuller, mey­veler, hayvanlar gibi mallardır. Gizli mallar, ise: Gizlenmesi mümkün olan altın, gümüş ve ticâret mallandır. Zekâtla görevli memurun gizli mallara bakma imkânı yoktur. Mal sahibi bu mal­ların zekâtını hesaplar ve isteyerek zekât memurlarına verir. Me­mur hesapta onlara yardım eder, yol gösterir. Zekât memurunun açık mallara bakma yetkisi vardır. Mal sahibine, zekâtı kendisine vermesini emreder.

Zekât isteyen şahıs gerçekten zekât memuru ise zekâtın ken­dine verilmesini emretmesinde iki görüş vardır. 1- Emir anlamı­nadır, bağlayıcı ve yerine getirilmesi gerekir. Mükellefler zekâtın verilmesini geciktiremezler, zekât hazırlanmış s a vermemezlik edemezler. 2- İtaati gösterme yönünden müstehap bir emirdir. Mükellefler zekâtı vermekten kaçınırlarsa cezalandırılırlar. Bu görüş içinde de iki ayrı görüş vardır. Bir görüşe göre, zekât ver­mekten kaçınanlarla Hz. Ebû Bekr'in savaştığı gibi savaşılır. Çünkü zekât vermemekle âmirlere, idarecilere itaat etmemiş olurlar. Diğer görüşe göre, (ki, Ebû Hanîfe'nin görüşüdür) kendi kendilerine zekât vereceklerine söz vermişlerse, savaşılmaz.

Zekât memurluğu için aranılan şartlar: Memur olacak şahıs hür, âdil, müslüman, (tam yetkili zekât memuru ise) zekât hü­kümlerini bilen biri olmalıdır.

Muayyen miktarları toplamak üzere işleri takip ve yürütme (Tenfîz) yetkisi verilmişse zekât hükümlerini bilmesi aranmaz. Zekât memuru olacak şahıs, zekât verilmesi gereken fakir kimse­lerden olmamalıdır. Şu kadar var ki, memurun geçimine yetecek kadar bir miktar mal almasında mahzur yoktur.

Bir kimse zekât memurluğuna tâyin edilince üç görevi söz ko­nusudur.

a) Zekâtı hem toplamak, hem de dağıtmak için tâyin edilir. İki işde de yürütme yetkisi mevcuttur.

b) Zekâtı toplamaya tâyin edilir. Taksim ve dağıtma yetkisi verilmez. Her iki yetkiyi taşıyan memurun taksimi geciktirmesi günâhtır. Taksim yetkisi başkasına aitse toplamayla görevli me­murun topladığını o şahsa vermesi gerekir.

c) Zekât işleri için genel bir tâyin yapılır, taksim işi ile ne em­redilir ne de yasak edilir, men edilirse böyle bir tâyin hem toplama ve hem de taksim yetkisini içine alır. Topladığı zekâtları dağıtabi­lir. Yukarıda, a ve b sıkkındaki usûlle tâyin edilenler ileride açık­lanacaktır.

Zekât toplama işinde zekâta tâbi mallar şunlardır:[108]




[107] İbnMâce, zekât 3.

[108] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 218-220.