> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Ahkamüs Sultaniye >  Şartları değişik bölgeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şartları değişik bölgeler  (Okunma Sayısı 1638 defa)
09 Mart 2011, 12:43:39
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 09 Mart 2011, 12:43:39 »



ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şartları Değişik Bölgeler


A- BÖLGELERİN TASNİFİ VE BİRİNCİ DERECEDE ÖNEMLİ OLAN YASAK BÖLGE (HİCAZ ÜLKESİ)
 

İslâm ülkesi toprakları statü bakımından 3 kısma ayrılır.

a) Haram: Mescid-i Haram ve çevresi. (Tam yasak bölge),

b) Hicaz bölgesi,

c) Diğer İslâm ülkesi bölgeleri.

a) HARAM (MUHTEREM) BÖLGE: Mekke ve etrafını çevre­leyen yerlerdir. Allah Teâlâ da bu yeri Kur'an-ı Kerim'de iki isimle

anmış tır.

1- MEKKE ve 2- BEKKE.

1- MEKKE ismi ile andığı âyet-ikerîmede:

"O sizi Mekke'nin karnında onlara karşı sizi muzaffer kıldıktan sonra onların ellerini sizden, sizin ellerinizi on­lardan çekendi..." (K K. 48: 24) buyurmuştur. Mekke kelimesi, Arapların (Kemik iliğinin kemikten sorulup massedilmesi) sözün­deki Temekkede (Massetmek, noksanlaştırıp yok etme) kelime­sinden alınmıştır. Çünkü günahkâr olan oradan çıkarılır, uzak­laştırılır. Usmuî de şiirinde:

"Ey Mekke, günâhları öyle helak et ki, onun günâhı artık kal­masın. Fakat helak ederken de şiddetli ve üzücü olma." demiştir.

2- BEKKE: Âyet-i kerîmelerde Bekke ismi de geçmiştir. Bu husustaki âyet-i kerîme şöyledir;

"Şüphesiz âlemler için, çok feyizli ve hayırlı ve ayn-ı hidâyet olmak üzere konulan ilk ev (mabet) elbette Bek-ke'de olandır." (K. K. 3:96) buyurulmuştur. Usnıuî'ye göre Bek­ke demlisinin sebebi de: Orada insanların bâzısının, diğer bâzılarını kovmaları, def etmeleri, bunun sonucu olarak da izdihamın meydana gelişidir. Bu hususta da:

"Başkasıyla içki içen kimseyi, bir anda şiddet tuttu. Bu sebeb-le arkadaşımı uzaklaştırıverdim." şiirini okumuştur.

İnsanlar bu iki isimde ihtilâf etmişlerdir. Mücâhid'e göre: Her ikisi de aynı yere verilmiş birer isimdir. Çünkü Araplar telâffuz yakınlığı sebebiyle "Mim" harfini "Be" harfine değiştirerek konu­şurlar. "Dövmek gerektir" sözünün Arapçasmı söylerlerken "Lâzım" kelimesini "Lâzib" şeklinde telâffuz ederler. Bir diğer gu­ruba göre de: Her iki isim de iki ayrı şeye birer ad olarak verilmiş­tir, isimlerin değişikliği, isim verilen şeylerin de değişik oluşunu gerektirir. İsim verilen şeylerin ayrı olduğunu savunan bu görüş sahipleri de ikiye ayrılır. Birincilere göre: Mekke ismi, bir mıntı­kanın tamâmına verilen bir isimdir. Bekke ismi ise, Beytuîlah'm (Kabe'nin) ismidir. Bu görüşü savunanlar, İbrahim Nehâî, Yahya b. Ebî Eyyûb'dur. Zührî ve Zeyd b. Eslem'in savundukları ikinci görüşe göre: Mekke, muhterem olan (Yasak bölgenin) yerin tamâmının ismi; Bekke ise, Mescid-i İbrahim'dir.

Mus'ab b. Abdullahı z-Zübeyrî'nin anlattığına göre: Câhiliyet devrinde emniyetli olduğundan, halk için tehlikelerden kurtuluş yeri Mekke idi. Ebû Süfyân b. Harb b. Umeyye'nin İbn Hadrâmîye olan sözünü de şu şekilde şiir hâline getirmiştir.

"Ey Eba Matar, Kurtuluşa gel, Kureyş'ten özür dilemen sana yeterlidir.

Dâima azîz olan ülkeye inersen, ordu komutanının seni ara­masından, yakalamasından emîn olur, kurtulursun."

Mücâhid'in anlattığına göre: Mekke'nin isimleri arasında "Zahmet Annesi: Ümmü Zahm", "Sürgün Annesi: Ümmül-Ba-se" vardır. Zahmetler annesi denilmesinin sebebi, insanlar Beyti ziyarete geldiklerinde, izdihamlı kalabalık bir şekilde bir arada bulunmaları ve ziyarette güçlük çekmeleridir. Sürgün Annesi de­nilmesinin sebebi de, Mekke'de kötülük, sapıklık çıkaran şehir­den dışarı çıkarılır* bir neyi sürgün edilir. Hatta cezası ölüm de olabilir. Âyet-i kerîmede de:

"Dağlar didik didik parçalanmıştır." (K K 56: 5) buyurul-muştur ki, söküp atmak demektir.

Bâzan da "Sürgün annesi: Ümmü Nase" derken "Nun" harfi ile de söylendiği olur. Mânâsı yine aynı olup insanları sapıtanların tard edildiği yer demektir.

Mekke'nin aslı ve muhterem oluşu; Allah'ın Beytini muhte­rem yapışmdandır. Ayet-i kerîmede de işaret buyurduğu üzere evin temellerini atmayı, o yeri bütün köşe, bucaklardaki kulları için kıble yapışı sebebiyle ülkelerin annesi olmuştur.

"Bir de şehirlerin anası olan Mekke ile bütün çevresin­deki insanları azâb ile korkutmak için..."(K. K. 6: 92J âyet-i kerîmesinde de bu husus belirtilmiştir.

Cafer b. Muhammed'in babası Muhammed b. Ali'den anlattı­ğına göre: Beyt'i inşâ etmenin ve tavafta bulunmanın sebebi, Al­lah'ın, meleklerine şu şekilde hitap buyurmasıdır:

"Şüphesiz ben yer yüzünde bir halîfe yaratacağım de­mişti de, Melekler de, biz seni hamd ile tesbîh ve seni takdis edip dururken orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? demişlerdil Allah (c.c) da, "Sizin bi-lemiyeceğinizi her halde ben bilirim." demişti." (K. K. 2: 30) Onlar da arşa sığınarak 7 defa tavaf ettiler. Rablerinin rızâsını is­tediler. Allah da onlardan razı oldu. Bunun üzerin Allah Teâlâ da onlara,

- Benim için yer yüzünde bir ev inşâ edin ve insan oğullarından günâh işleyenler, ona sığınsın, onun etrafında, sizin arş etrafında tavaf ettiğiniz gibi, tavaf etsinler, buyurdu.

Melekler de Allah rızâsı için Beyti: Kabe'yi yer yüzünde kur­dular. Böylece insanlık için yer yüzünde Kabe ilk yapılan ev oldu. Allah Teâlâ bu hususu âyette de açıklamıştır:

"Şüphesiz âlemler için, çok feyizli, ve ayn-ı hidâyet ol­mak üzere konulan ilk ev (ma'bed) elbette Mekke'de olan­dır." (K. K 3: 96) buyurmuştur.

Alimler, ibâdet için ilk yapılan binanın Kabe olduğunda aynı fikirdedirler. Ancak başka maksadlarla Kabe'den önce yapılan bina var mıdır? Sorusunda aralarında fikir ayrılıkları vardır. Ha­san b. Salih ve bir gurup kimselere göre: Kabe'den önce yer yüzün­de pek çok bina vardı. Mücâhid ve Katâde'ye göre: Kabe'den önce yeryüzünde bir bina yoktu. Ayet-i kerîmede geçen "Mübarek" te­riminde iki mânâ vardır. 1- Sevâb kasdı ile hareket edip, bol sevâb kazandırmasıdır. 2- Kabe'ye giren emîn olur, kötülük görmez, vahşî, kurt, ceylân da olsa hayâtı emniyyettedir. "Alemler için ayn-ı hidâyet olması..." hükmünde de, 1- İnsanları tevhide, birliğe götürür. 2- Hacc ve namazda doğruya ulaştırır, şeklinde iki türlü açıklama vardır.

"Orada apaçık âyetler, alâmetler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse emîn olur." (K. K 3: 97) buyurulan bu âyet-i kerîmede, İbrahim makamındaki alâmet, sert taş üzerindeki Hz. İbrahim'in ayak izlerinin belirtisidir. Hz. İbrahim'in makamı dışındaki alâmetler ise, korkanlar, korkudan kurtulur. Bakar bakmaz insanın büyük bir heybet içinde binayı görmesi, kuşların, bina üzerinden uçmayışı, orada suç işleyenin, haddi aşa­nın derhal cezalandırılması, Câhiliyyet devrinde Ashab-ı Fiyi (Ebrehe orduları) e olduğu gibi. Beytin azametinden ötürü câhiliyyet devri Araplarının kalbi derhal yumuşardı. Ehl-i Kitap veya her hangi bir dinle bağlı olmayan biri bir suç işler, adam öldü­rür, Kabe'ye sığınırsa, öldürdüğü şahsın kardeşi, katili Kabe'de yakalıyamaz. Orada katilden intikam alamaz. İşte bütün bunlar Allah'ın birer alâmetidir. Kullarının kalbine bunları iyice yerleş­tirmiştir.

İslâm'dan sonra emîn bir yer oluşuna dâir.

"Kim oraya girerse taarruzdan emîn olur."(K. K. 3: 97)

buyurulmuştur. Bu âyet-i kerîme hükmüne iki türlü mânâ verilir.

1- Yahya b. Ca'de'ye göre: Ateşten emîn olur.

2- Öldürülmekten emîn olur. Çünkü Allah Teâlâ, oraya gire­cek olanın ihramlı olmasını emretmiş, ihramlı durumu ihlâl etme­yi, bozmayı da yasaklamıştır. Resûlüllah (s.a.v) da, Fetih günü Mekke'ye girdiğinde şöyle buyurmuştur:

"Bana bîr ân helâl edildi ki: Benden öncekilere hiç helâl edilmediği gibi, benden sonrakilerine de helâl olmaz.'[144]

Burada Mekke'ye ihramlı girmenin şart olduğunu belirtmişler, ancak fetih günü böyle bir istisna olarak ihramsız girmeye izin ve­rildiğine işaret buyurmuşlardır.

"Ona bir yol bulabilenlerin, Beyti hacc ve ziyaret etme­si, Allah'ın insanlar üzerine bir hakkıdır." (K. K. 3: 97) âyet-i kerîmesi ile, namaz için Beytin kıble oluşundan sonra orayı ziyaretin farz olduğuna hükmedilmiştir. Çünkü kıble olan Kabe'ye dönüş 2'inci hicret yılında, Hacc farzı ise 6'ncı hicret yılın­da kesinleşmiştir. Kabe sayesinde Mekke üe alâkalı iki esaslı, bü­yük ibâdet emredilmiştir. Bunlar da namazda Kıbleye yönelmek, Hacc için Kabe'yi ziyaret. Mekke, muhteremliği ile diğer bölgeler­den ayrılmıştır.

Kabe'nin inşâsına gelince: Tufandan sonra Kabe'nin idarecile­ri, İbrahim ve İsmail (a.s) dir. Âyet-i kerimede de:

"Hani İbrahim o beytin temellerini İsmail Üe yükselti­yordu da ikisi de şöyle duâ etmişlerdi: Ey Rabbimiz, bizden şu hizmeti kabul buyur." Şüphesiz hakkıyla işiten, kemâliyle bilen sensin sen." (K. K. 2: 127) buyurulmuştur. Âyet-i kerimede her ikisinin binanın kabul olunmasını isteyişleri, inşaatıyla görevlendirilmiş olmalarıdır. Ululuğu sebebiyle de "Kabe" denmiştir. Ve Arapların "Kadın büyüdü" sözünde, göğüs­lerinin büyüdüğünü belirtmek için "Kabe" fiilini kullanırlar. Kabe kelimesi de büyümek, yücelmek mânâsına olan sözü geçen fiilden alınmıştır.

Hz. İbrahim'den sonra, Kabe Cürhüm ve Amalika kabileleri elinde yıkıhncaya kadar kalmıştır. Âmir b. Haris, bu durum için şu şiiri okumuştur.

"Safa ile Hacûn dağları arasından bir dost çıkmadı ve bir hikayeci Mekke'nin hâlini anlatıp dile getirmedi.

Evet, bizler, o şehrin yerlileriyiz. Fakat gecelerin durmadan geçişi, Yemenlilerin baskısı bizleri usandırdı."

Cürhüm ve Amalika'hlardan sonra, Kureyşliler çoğalınca, zil­letten sonra yükselince idareyi ele geçirdiler, peygamberliğin ara­larından fışkınp çıkması uğruna evi yeniden inşâ ettiler. İbrahim Peygamberden sonra, Kabe binasını ilk yenileyen Kureyş'li Ku-say b. Kilâb...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şartları değişik bölgeler
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:38:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şartları değişik bölgeler rüya tabiri, Şartları değişik bölgeler mekke canlı, Şartları değişik bölgeler kabe canlı yayın, Şartları değişik bölgeler Üç boyutlu kuran oku Şartları değişik bölgeler kuran ı kerim, Şartları değişik bölgeler peygamber kıssaları, Şartları değişik bölgeler ilitam ders soruları, Şartları değişik bölgelerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes