Konu Başlığı: Meyvelerin zekatı Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2011, 13:00:21 2- MEYVELERİN ZEKÂTI Zekâta tâbi ikinci gurup açık mallar hurma ve diğer ağaçların meyveleridir. Ebû Hanîfe'ye göre, bütün ağaçların meyveleri zekâta tabidir. Şafiî'ye göre, yalnız hurma ve üzüm zekâta tabidir. Diğer meyveler zekâta tabi değildir. Meyvelerin zekâtı için iki şart mevcuttur. 1- Meyvelerin ol-gunlaşmasıdır. Olgunlaşmadan koparılanlar zekâta tabi değildir. Bu türlü hareketle zekât vermekten kaçınmak mekruhtur. Zaruret sebebiyle yapılmışsa bir sorumluluk yoktur. 2- Beş vesk'a ulaşmasıdır. (Bugünkü ölçülerle 1000 kg. eder.) Şafiî'ye göre 5 vesktan az miktara zekât verilmez. 1 vesk 60 Sa'dır. 1 Sa'da 5 batman ve 1 batman üçte iki (2: 3) kg.dır. Ebû Hanîfe'ye göre, meyvelerin miktarı az olsun çok olsun zekâtlarını vermek gerekir. Ebû Hanîfe'ye göre, meyveler birbirine eklenmez. Şafiî'ye göre muhtaçlar düşünülerek meyveler biribirine tahvil edilir. Peygamber (s.a.v) meyvelerin zekâtını toplamak için memur gönderdiklerinde şöyle buyurmuştur: "Mallardan zekâtı hafif alınız. Çünkü inalda vasiyet etme, hayatta iken duâ celbi için bahşiş verme, yoldan geçenlerin yemeleri için bırakılma ve meyvelere âfetin gelme durumu söz konusudur.[112] Basra'nın meyveleri: Üzümcülükte diğer ülkeler gibidir, zekâtları alınır. Zor olması sebebiyle hurmayı az ekerler. Ektikleri şeyden de oradan geçenlerin yemelerini mubah sayarlar, zekât alınmazdı, l'inci hicrî asırda Cuma günleri toplanılan hurmaların 1: 2 veya 2: 3 gibi bir miktarı fakirlere dağıtılırdı. Meyvelerin iyisinden 1: 2 seçilirdi. Ve Basra'nın görevli memuruna gönderilir, verecekleri öşürlerden sayılması istenirdi. Basra'lıların bu hâli başka yerlere uymaz ve bağlayıcı da değildir. Hurma ve üzümün zekâtı olgunlaşmaya başladığında alınır. Zekât memuru mal sahiplerinin malı saklamadan zekâtlarını vereceklerinden eminse hurma ve üzümün kurusundan zekât alır, değilse yaşından alır. Hurma ve üzümün zekâtı: Arazî kendiliğinden yağmur ve sel sularıyla sulanıyorsa, çıkan mahsulün onda biri verilir. Kuyularla, dolaplarla sulanıyorsa yirmide birdir. Bu miktarlar zekât olarak alınır. Toprak her iki su ile de sulanıyorsa bir görüşe göre, zekâtta yüksek olan miktar üzerinden hesap yapılır. Diğer görüşe göre de her iki miktarın ortalaması üzerinden zekât alınır. Arazînin sulanması konusunda mal sahibi ile zekât memuru ihtilaf ederlerse, mal sahibinin sözü ile hareket edilir. Amil (zekât toplama memuru) isterse yemin ettirme hakkına sahiptir. Yemin etmezse de beyan ettiğinden fazlası alınamaz. Çünkü zekât memuru, sadece bulunduğu zaman ve duruma göre konuşmuştur. Meyveler az ve zayıf olursa mükellefin ifâdesine göre zekât alınır. Hurmalardan bir nevi diğer nevi hurmaya ilâve edilir, üzüm için de durum aynıdır. Çünkü hepsi de bir cins teşkil ederler. Cins ayrılığı sebebiyle hurma üzüme eklenemez. Hurma ve üzümün kurusundan zekât alınacaksa, kurumaları tam sona erince zekât alınır. Yan yaş bir durumda zekâtları alınmaz. Hurma ve üzümden yaş iken zekât alınacaksa, daldan indirilip satılacak duruma gelince zekâtı alınır. Zekât alacaklar hurma ve üzümün yaşına muhtaçsa bu şekilde yapılır. Muhtaç durumları yoksa, tercihe değer olam, kurularından zekât almaktır. Zekâta tâbi meyvelere, daldan indirilmek üzere iken yahut henüz indirilmişken bir âfet gelmiş, zekâtını ödemek imkânı kalmadan elden çıkmışsa zekât borcu düşer. Zekâtını verme imkânı varken, ödemeden felâket gelmişse zekâtı, mükelleften alınır.[113] [112] Buharı, müsâkât 64, 66. Ebu Davud, büyü 38. v. [113] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 225-227. |