> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Ahkamüs Sultaniye > İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi  (Okunma Sayısı 1378 defa)
02 Mart 2011, 16:47:26
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Mart 2011, 16:47:26 »



B- İŞLENMİŞ ARAZİNİN ŞAHSÎ MÜLKİYETE ÇEVRİLMESİ

 

İmâr görmüş arazi 2 kısımdır:

a) Mâliki belli olan, fakat halifenin hazîne malı olarak kabul ettiği topraklar.

Bu nevi arazi kendi içinde de şu kısımlara ayrılır.

aa) İslâm ülkesinde ise sahibi ister müslüman olsun, ister zımmî olsun durum değişmez.

bb) Harp ülkesinde ise, müslümanların da o yer üzerinde mâlik olduğu bilinmiyorsa, halîfe zaferden sonra, mülkiyeti, işle­mesi mümkün olsun diye parçalamak istiyorsa bu caizdir.

"Temîmu'd-Darî, fetholunmadan önce Şam tarafında bulunan bir bölgenin arazisinin kendisine verilmesini Resûlüllah (s.a.v)' den istemiş, o da o yeri Temîm'e vermiş­tir."

"Ebu Sa'lebet'il-Huşenî de Resûlüllah (s.a.v)' den Rum­ların elinde bulunan bir arazinin kendisine tahsis edilme­sini istemiş, Resûlüllah (s.a.v) de ona hayret etmiş ve:

- Dikkat et ne söylediğini işitmiyor musun? buyurmuş. Oda,

- Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, Rum ülkesini fethedeceksin, demiştir. Bunun üzerine Re­sûlüllah (s.a.v) de o yerin Ebu Sa'lebe'ye verilmesini bir ya­zıyla tesbit etmiştir.[177]

Bu vak'alarda olduğu gibi, bir kimse halîfeden harp ülkesin­deki bir araziyi, esirleri, zürriyetlerinin (çocuklarının) kendisine verilmesini isterse o ülke fetholunduğunda bağışlanan için o yer ve esirler üzerinde tercih ve takdim hakkı vardır. Her ne kadar burada bağışlama işi meçhul, henüz elde bulunmayan bir şey üze­rinde yapılıyorsa da âmme işlerine taalluk etmesi sebebiyle bu caizdir. Şa'bî'den rivayet edildiğine göre:

Hureyme b. Evs. b. Hâriseti't-Tâî, Resûlüllah (s.a.v)'e, "Şayet Hire'nin fethini Allah sana kısmet ederse Nufeyle kızım bana ver." demiştir. Zamanla Hirelilerle, Hâlid sulh anlaşması yap­mak isteyince, Hureyme, Hâlid'e:

- Resûlüllah (s.a.v), Nufeyle kızım bana verecekti. Onun için anlaşma yapma veya Nufeyîe kızını anlaşma hükmüne dâhil et­me, dedi.

Ayrıca bu mesele için de Beşir b. Sa'd ve Muhammed b. Mesle-me'yi şahit gösterdi.

Bunun üzerine anlaşmadan Nufeyle kızı çıkartıldı, Hurey-me'ye verildi. Tekrar 1000 dirheme Hureyme'den satın alındı. Nu­feyle kızı yaşlı, çocuk yapmadan kesilmiş bir kadındı. Bir rivayete göre de, Hureyme'ye denilmiştir ki:

- Yazıklar olsun sana. Sen, onu kabilesine hemen bırakmasay-dın onlar aldığın şeyin iki mislini vereceklerdi. Hureyme de,

- Zannetmiyordum ki verecekleri şey 1000 dirhemden fazla ol­sun, demiştir.

Harbten önce, Mukâtaa suretiyle bir arazinin mülkiyet hak­kını ferde vermek böylece hukuken muteber olduktan sonra, fet­hin mâhiyetine bakılır, arazi sulh yoluyla alınmışsa o zaman şah­sa ait olur. Sulh anlaşmasından hariç tutmak gerekir. Fetih, silâh zoruyla olmuşsa, arazi verilen kimse verilen araziye, bağışlanan mala hak sahibi olurlar. Diğer savaşçılardan üstün hakları var­dır.

Savaşçıların durumuna gelince: Fetihten önce, arazinin bir parçasının bir şahsa verileceğini biliyorlarsa, verilen arazi için bedel isteyemezler. Biliniyorlarsa, halîfe veya komutan diğer sa­vaşçıların memnun kalıp kabul edecekleri bir kısım ganimetleri de onlara verir. Ebû Hanîfe'ye göre: Halîfe hibede ve arazi verilme­sinde genel bir menfaat görüyorsa diğer savaşçılara bu durumda hoşlanacakları ganimetleri vermesi gerekmez.

b) Mâmur yerlerden ikinci kısım: Mâliki ve hak sahipleri bilinmeyen yerlerdir ki 3 kısma ayrılır.

aa) Fetholunan ülkelerde halîfenin hazîne için ayırdığı mülkler: Bunlar, ya 1:5 hak olarak alır. Yahut savaşçıların şahıs­larını temiz tutmak için o malları tamamen hazîneye alır. Hz. Ömer Irak arazîsini alınca, İran hükümdarının, saray adamları­nın mallarını, kaçan mal sahiplerinin mülklerini veya harap ol­muş mülkleri hazîneye mal etmiştir ki, para olarak değeri 9.000.000 dirhemdir. Bütün bu kıymetleri müslümanlarm işine harcamış, her hangi bir şahsa bir arazî parçası vermemiştir. Son­ra Hz. Osman bu mülkleri şahıslara dağıtmıştır. Zira malların ge­lirinden parçalara ayırıp, şahıslara vermenin ve buna karşılık fey hakkı olarak; ücret almanın faydalı olacağını görmüştür. Bu şekil­de mülk vermek Iktâı Icâre: Kira ile verilen arazi olup ıktâı tem­lik Mülkiyeti devredilen bir arazi değildir. Böylece îcâr bedeli söy­lenilene göre: 50.000.000 dirheme ulaşmıştır. Bu paradan yar­dımlarda, bağışlarda bulunmuştur.

Hz. Osman'ın tatbikatı 82 hicrî yılında Eş'as oğlunun fitnesi zamanına, Cemâcim senesine kadar devam etmiştir. İsyanda ara­zi kayıtlarını ihtiva eden defterler yanmış, her kavim kendine ait araziyi almıştır.

Mâmur toprakların bu gurubunda, mülkiyet hazîneye bırakı­lıyor. Bütün müslümanlarm mülkü oluyor. Arazînin mülkiyeti daimî bir vakıf hükmünde olarak sürüp gidiyor. Faydalanmak ise, haklarına riâyet edilerek kullanılan bir mal oluyor. Halîfe bu tür arazî de muhayyerdir. Dilerse arazinin gelirini hazîneye aktarır. Hz. Ömer'in yaptığı gibi. Dilerse araziyi işleyip îmar edeceklere, gelire göre, haraç karşılığı kiraya verir. Hz. Osman'ın yaptığı gibi. Böyle durumlarda haraç ücreti topluma harcanır. 1: 5 (beşte bir) olarak ganîmet maksadıyla almıyorsa ganimete hak kazananlara harcanır.

Şahsî mülkiyet haklanın haracı, meyveler ve ekinler üzerine konulursa, Resûlüllah (s.a.v)'in Hayberlilerden hurmaların yarı­sını aldığı gibi haraç alınır. Ekinlerden alınması ise, yetkililerin mütâlâasına göre olur. Yetkili, ekinlerden alınacağını belirtirse haraç ahmr. Şahsî mülkiyet hakkı (Mukâtaa) vergisi alınmaz der­se, haraç da alınmaz. Bir görüşe göre de: Şahsî mülk (Mukâtaa) vergisi alınmazsa da haraç alınır. Bilirkişiler genel menfaate da­yanarak haracı reddederse o zaman ekinlerden Öşür alınır. Mey­velerden alınmaz. Çünkü ekin yalnız ekenin mülküdür. Meyveler ise, daha önce arazi üzerinde bulunması sebebiyle bütün müslü­manlarm müşterek malıdır. Onların menfaatına harcanır.

bb) Haraç arazi: Bu arazinin mülkiyeti de temlik edilemez.. Kendi içinde 2'ye ayrılır, aaa) Bir kısmının mülkiyeti vakıftır, ha­racı da ücrettir.'Vakıfların temliki, mülkiyetinin aktarılması doğ­ru değildir. Satılıp bağışlanamaz da, bbb) Bir kısmının da mülki­yeti, şahsa aittir. Haracı da cizyedir. Mâliki belli olan bir malın iktâı: Mülkiyetinin bir başkasına verilmesi sahih olmaz. Haracı­nın devri, verilmesi ise mahsûlünün verilmesi bahsinde anlatıla­caktır.

cc) Sahipleri ölüp de, mirasçıları, hak sahipleri bulun­mayan mâmur yerler: Bütün müslümanlar için mîras olarak hazîneye kalır, müslümanlarm işlerine harcanır. Ebû Hanîfe'ye

göre: Mirasçısı olmayan kimsenin malları, ölenden bir sadaka ola­rak yalnızca fakirlere harcanır. Şafiî'ye göre: Bu malların toplum işlerine harcanması daha geneldir. Her ne kadar, husûsî bir mal ise de hazîneye geçtikten sonra genel mallardan, âmme emlâ­kinden olur. Şafiî'nin taraftarları, Hazîneye geçen malın rakabe-si: Kuru mülkiyetinin hazîneye intikâl ile vakıf olup olamıyaca-ğmda ihtilâf göstermişlerdir. İki görüş vardır. Bir görüşe göre: Masrafı umuma (genel) olduğundan malların kendisi de vakıf olur. Herhangi bir özel duruma, statüye konulamaz. Bir görüşe göre: O malların birisine devri muteber olmaz. Diğer görüşe göre: Halîfe vakfetmedikçe arazî vakıf olamaz. Buna göre, malın hazîneye geçmesindense, satılmasını uygun görürse, satar. Bede­lini kamu işlerine fey ve zekât ehline mensub ihtiyaç sahiplerine harcar. Yine bu görüşe göre, malı birine vermek caizdir. Madem ki bedeli ihtiyaç sahiplerine münasip görülen işlere harcanmakta­dır, birine malın aynının verilmesi, mülkiyetini devretmesi de caizdir. Bedelini temlik mümkün olunca, mülkiyetinin temliki de mümkündür. Bir fikre göre de, malın mülkiyetinin birine verilme­si caiz değildir. Her ne kadar ücret karşılığı satmak caizse de be­delsiz tahsis, caiz değildir.

Her iki görüş arasında fark oldukça zayıftır. Arazînin ve mal­ların, şahsî mülkiyete çevrilmesi hakkındaki söz bu kadardır.[178]




[177] Müsned-i Ahmed, 1/192. Ebu Davud, imâre 36. Tirmizî, ahkâm, 39. vs.

[178] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 359-363.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:04:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi rüya tabiri,İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi mekke canlı, İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi kabe canlı yayın, İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi Üç boyutlu kuran oku İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi kuran ı kerim, İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi peygamber kıssaları,İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesi ilitam ders soruları, İşlenmiş arazinin şahsi mülkiyete çevirilmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes