Konu Başlığı: Hisbe işlerinde muhakeme Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Mart 2011, 20:35:04 B- HİSBE İŞLERİ (BELEDİYE İŞLERİ) NDE MUHAKEME Hisbe işlerindeki yargılama ile ilgili hükümler, genel yargılama ile fevkalâde yargılama hükümleri arasında orta bir yer işgal eder. a) Hisbe ile genel yargılama işleri arasındaki müşterek husus 2 yöndedir. 2 yönden de genel yargılama işlerinden ayrılır. Hisbe teşkilâtıyla genel yargılama işleri arasındaki müşterek hükümler şunlardır: aa) Dâva için Muhtesibe müracaat etme, davacının insan haklarını ihlâle âit olan dâvasını dinlemek hakkı vardır. Bu yetki bütün dâvaları içine almaz. Muhtesib üç gurup dâvaya bakar. 1- Ölçü ve tartı konusundaki eksik tartma, yanlış ölçme, fazla alıp az verme konularındaki şikâyetler. 2- Mal ve ücretteki hîleli, karışık durumlara âit dâvalar. 3- İmkân olmasına rağmen hak edilmiş bir borcu geciktirmek, hususundaki dâvalar. Muhtesib yalnız bu üç gurup dâvaya bakabilir. Çünkü bunlar kötü hareketlerdir. Kendisi de iyilikler sahasında bilgi, ihtisas sahibi olup görevi de budur. Hisbenin konusu da vazifelerin yapılması, hakların yerine getirilmesi, yerine getirtmede gerekli yardımı sağlamadır. Muhtesib, hâzırla gâib arasında olan veya yuka-ndakilerin dışında bir dâvaya bakamaz. Birinci benzerlik budur. bb) Dâvâlıyı, yerine getirmediği görevi yerine getirmesi için zorlar. Bu durum her dâvada söz konusu olmaz. Ancak muhtesibin dinleyebileceği dâvalarda, şikâyetlerde olur. Borçlunun durumu müsâid, imkânları olduğu zaman borcu da itiraf etmesi üzerine borcunu vermesi için zorlanır. Çünkü imkân varken geciktirme kötü iştir. Muhtesib de işte bunu gidermek için tâyin olmuştur. Umumî muhakeme usullerinden daha özel, ayrı 2 durum ise: aa) Alacaklar, borçlar, birtakım haklar akidler ve muameleler konusundaki açıkça kötülüğü anlaşılamıyan bütün dâvaları din-leyememesidir. Sözü geçen dâvalara bakması doğru olmadığı gibi, haklar konusundaki (kıymeti 1 dirhemden az veya çok olan) dâvalara bakamaz. Şayet açıkça bu konularda bâzı dâvalara bakma yetkisi verilmişse bu ek göreve hâkim sıfatıyla bakar. İşin mâhiyeti genel yargı ve hisbe konularını ihtiva etmelidir. Bu durumda muhtesibin içtihad yapacak biri olması gerekir. Mutlak hisbe işlerine bakabilecekse hâkimler daha geniş yetkili olmaktadır. bb) Muhtesib, itiraf edilen haklara âit dâvalara bakar, inkâr ve kaçınmayı ihtiva eden dâvalara bakamaz. Hâkim, inkâr edilen yerlerde deliller dinler, yemin verir. Muhtesib ise delil dinleyemez, yemin de veremez. Hâkimler, deliller dinleme ve yemîn ettirmede tam yetkilidirler. Yargı hükümlerinden farklı ve fazla olan 2 husus ise: aa) Muhtesib: Baktığı dâvalarda dâvâlı hazırda olmasa, gıyabında iyiliği yapmasını, kötü işlerden kaçınmasını emredebilir. Emretmesi için kendisine, dâvâlı hazır da olmasa, dâva arze-dilir. Hâkim böyle yapamaz, hasmın hazır bulunmasından sonra dâvaya bakar. Hasmı hazır olmayan bir dâvaya bakmak, yetkisi dışıdır. Görevine ait kuralları çiğnemiş olur. bb) Hisbe işlerine bakan memur, Devletin kötülükler konusundaki hususlarda himaye ve üstünlüğünü bahşettiği yetkiyi hâizdir. Hâkimlerde bu yetki yoktur. Hisbe teşkilâtı halkı korku içinde murakabe için kurulmuştur. Muhtesib, Devletin kendisine vermiş olduğu yetkiyi daha ileri götürüp zulüm ve kahretmeye yeltenemez. Hâkimlik ise insaf ve mülâyemet, vakar için kurulmuş bir kuruldur. Hisbe işleri sebebiyle Muhtesib yumuşak davranamaz ama haklara da tecâvüz edemez. Hâkimlik ile muhtesib-lik ayrı ayrı şeylerdir. Her biri kendi yetkisini kötüye kullanırsa haddi tecâvüz etmiş olurlar. b) Hisbe ile Fevkalâde Muhakeme (mezalim) işleri arasında bir kısım benzerlik ve ayrılıklar vardır. Hisbe ile fevkalâde yargılama arasındaki benzer hususlar 2'dir: 1- Her iki teşkilât da mevzuu kesin şecaate, iktidarın üstünlüğüne dayanan konuları âmme işlerini yürütür. 2- Amme menfaati sahasındaki ihtilâfları, münâkaşaları, işittikleri açık düşmanlıkları, kötülükleri önlerler. Hisbe ile fevkalâde yargılama arasındaki farklar da 2 yöndedir: 1- Fevkalâde yargı memurluğu hâkimlerin âciz kaldığı yerlerde o işleri görmek için kurulmuştur. Hisbe görevi ise, hâkimlerin işlerini hafifletmek için kurulmuştur. Bu sebeble fevkalâde yargı (mezâlim) hâkiminin rütbesi en üst, hisbeninki (Muhtesibinki) ise en aşağıdır. 2- Fevkalâde yargılama görevlisi, hâkimlerin ve muhtesible-rin görevini yapabilir, hâkimler, fevkalâde yargılama görevlisinin işine bakamaz. Kendi işine ve muhtesibin işine bakar. Muhtesib ise yalnız kendi işine bakar, fevkalâde yetkili hâkimin baktığı işe ayrıca muhtesib el koyamaz.[213] [213] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 450-453. |