Konu Başlığı: Hırsızlık ve cezası Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Mart 2011, 22:50:02 HIRSIZLIK VE CEZASI (MAL ALEYHİNE CÜRÜM) Hırsızlık: "Etrafı çevrili olan bir yerden, belirli bir kıymeti bulan, başkasına âit bir malı, âkil, baliğ bir şalısın alıp götürmesidir. Alan kimsenin; malı başkasına âit olduğu, bulunduğu yerin malın korunması için yapıldığı hususunda şüphesi de yoksa işlediği fiil hırsızlıktır." Alan kimsenin sağ eli bileğinden kesilir. Eli kesildikten sonra yine aynı veya bir başka malı çalarsa sol ayağı ayak bileğinden kesilir. Üçüncü defa yine hırsızlık ederse Ebû Hanîfe'ye göre, artık herhangi bir uzvu kesilmez. Şafiî'ye göre: 3'üncü defa sol eli bileğinden kesilir, 4'üncü defada sağ ayağı bileğinden kesilir. Beşinci defa hırsızlık ederse ta'zir cezası verilir, öldürülmez. Hırsızlık cezası uygulanmadan müker-reren hırsızlık etmiş, aynı suçu işlemişse hepsi için bir tek ceza verilir, tek bir defa eli veya ayağı kesilir. El kesmeyi gerektiren çalınan malın miktarı konusunda hukukçular ayrı ayrı görüştedirler. Şafiî'ye göre: Piyasada geçerli olan dinarlardan 4 dinar veya daha çok kıymette bir mal ise eli kesilir. Ebû Hanîfe'ye göre 10 dirhem veya 10 dinar kıymetinde olan malı çalmak el kesmeyi gerektirir. Bu kıymetten az olursa el kesilmez. İbrahim Nehaî'ye göre 40 dirhem veya 4 dinar kıymetinde olan bir malı çalmak el kesmeyi gerektirir. İbn Ebî Leylâ'ya göre, 5 dirhem miktarı, Mâlike göre, 3 dirhem miktarı (kıymeti) olan malı çalmak el kesmeyi gerektirir. Dâvûd-ı Zahirîye göre, çalman malın kıymeti ne olursa olsun, az çok önemli değildir, çalan kimsenin eli kesilir. Hukukçular el kesmeyi gerektirici malların vasfı konusunda da ihtilâf etmişlerdir. Şafiî'ye göre: Hırsıza haram olan her malı çalmak, el kesmeyi gerektirir. Ebû Hanîfe'ye göre: Aslı mubah olan av, odun, ot gibi mallan çalmak el kesmeyi gerektirmez. Şafiî'ye göre: Bu gibi mubah mallar temellük edildikten sonra çalındığında el kesilir. Ebû Hanîfe'ye göre: Yaş yiyeceklerde el kesilmez, Şafiî kesilir der. Ebû Hanîfe'ye göre, kitap çalanın eli kesilmez. Şafiî'ye göre kesilir. Yine Ebû Hanife'ye göre mescidin kandillerini, Kâ'benin örtüsünü çalanın eli kesilmez. Âkil olmayan küçük bir köleyi veya konuşmasını bilmeyen bir yabancıyı çalarsa Şafiî'ye göre, çalanın eli kesilir. Ebû Hanîfe'ye göre, kesilmez. Küçük hür çocuğu çalarsa el kesilmez. Mâlik'e göre, kesilir. Hukukçular "etrafı çevrili yer" anlamında ihtilâf etmişlerdir. Dâvûd-ı Zahirîye göre: Mal nerede olursa olsun alanın eli kesilir. Büyük bir hukukçu gurubu da: Elin kesüebilmesi için malın, koruma altına alınmış olmasını aramışlardır. Etrafı çevrili olmayan bir yerden mal almak el kesmeyi gerektirmez. Resûlüllah (s.a.v) den rivayet olunduğuna göre: "At çobanının eli, at ahırına (Tavlasına) girinceye kadar kesilmez. Atı tavladan çalmışsa eli kesilir."[200] buyurmuşlardır. Bunun gibi, ariyet mal alan inkâr etse el kesme cezası tatbik edilmez. Ahined b. Hanbel'e göre, uygulanır. Hırsızlığın tam meydana gelişinde etrafı çevrili olmanın derece ve miktarının ne olduğu konusunda hukukçular farklı görüştedirler. Ebû Hanîfe'ye göre: Etrafı çevrili olan malın kıymetinin az veya çok oluşu sınıra tesir etmez. Bütün malların sınırı aynıdır. Şafiî'ye göre: Malın kıymetine göre malın etrafının çevrili olma şekli değişiktir, örfle çevre tesbit edilir. Odun talıta gibi kıymeti az olan şeylerde etrafı çevrili olma gayet hafiftir. Pek muhkem olması istenmez. Altın, gümüş gibi kıymetli olan şeyler ise çok muhkem, çivili şeyler içinde saklanır. Odunun saklandığı yer ile altın ve gümüşün saklanıldığı yer bir olamaz. Tahtanın bulunduğu yerden alınması el kesmeyi gerektirir ama aynı yerden altın veya gümüşü alma el kesmeyi gerektirmez. Kefen soyucuların eli de kesilir. Çünkü ölüler için muhafaza yeri örfe gör, mezarlardır. Her ne kadar mezar ölülerden başka şeylerin korunacağı bir yer değilse de. Ebû Hanîfe'ye göre: Mezar, kefenden başka şeyler için koruma yeri olmadığından kefen soyu-cunun eli kesilmez. Bir kimse âdet üzere malını yürüyen bir hayvan üzerine bağ-lasa, hırsız da kıymeti 4 dinar veya daha fazla olan bu malı hayvan üzerinden alsa eli kesilir. Sebebiyse: Âdet üzere bir yere konulan eşyayı çalmıştır. Hayvan sırtı, o mal için koruma yeridir. Hayvanı eşya ile beraber çalarsa, eli kesilmez; zira eşyayı ve konduğu yeri-beraberce çalmıştır. Altın ve gümüşten olan kapları kullanmak her ne kadar ya-saksa da mülkiyete konu olduklarından çalınmaları hâlinde hırsızın eli kesilir. İçinde yemek yenilsin, yenilmesin, yemek olsun, ol-masm önemli değildir. Ebû Hanîfe'ye göre: Bu tip kaplar içinde yemek veya içilecek su var iken çahnmışsa hırsızın eli kesilmez. Eğer içinde yemek ve su yok iken çahnmışsa eli kesilir. İki şahıs hırsızlık işinde ortaklık etse de biri gözcülük yapıp diğeri de malı çalsa, malı alanın eli kesilir, gözcününki kesilmez. Yine iki şahıs hırsızlık yapmak için anlaşsalar da biri gözcü olsa mal almasa, diğeri de kollanıp gözetilmediği hâlde malı almasa o ikiden herhangi birinin eli kesilmez. Şahıs, malın bulunduğu yere girse, orada malı harap etse, zarar ziyan verse malın bedelini öder, eli kesilmez. Hırsız cezalandırılınca elde bulunan mal ne kadar ise o mal sahibine verilir. Hırsız cezalandırıldıktan sonra, gider aynı malı konduğu yerden İkinci defa yine alırsa yine cezalandırılır. Ebû Hanîfe'ye göre: Aynı malı ikinci defa çalmada hırsız cezalandırılmaz. Hırsız çaldığı malı yok etse cezalandırılır ve çaldığı mal kadar borçlandırılır. Ebû Hanîfe'ye göre: Cezalandırıl irs a malı ödemez, mal ödetilirse cezalandırılmaz. Malı çalman kimse, çalman malını hırsıza bağışlarsa hırsız yine cezalandırılır. Hîbe cezayı düşürmez. Ebû Hanîfe'ye göre: Mal sahibi malı bağışlayınca hırsızdan ceza düşer, eli kesilmez. Mal sahibi elinin kesilmesinden afvederse afiv ile ceza düşmez. Safvan b. Umeyye ridâ (palto) sini çalan birini afvetti. Bunun üzerine Resûîullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Allah benden afVetmedi ben de afvedemem, dedi ve elinin kesilmesini emretti.[201] Anlatıldığına göre, Hz. Muâviye'ye bir gurup hırsızlar getirilmiş, hepsim cezalandırmış, son biri kalmış, o da cezalandırılmak üzere huzura getirilince şu şiiri okumuştur. "Ey Emire'l-Mü'minin! Göz Önünde tatbik edilen cezadan sağ elimin kurtulması için afvına sığınıyorum. Elim kesilip örtüldüğünde evet güzel olacak ama sen böyle kesilip güzel olan eli kötülükler yapan bu ele tercih etme. Sağı ayrılan sol el ile dünyânın hayrı yoktur. Ve artık kötü gelir." Bunun üzerine Muâviye, - Arkadaşlarının elini kesmişken seni nasıl afvedebilirim, der. Hırsızın annesi: - Onun bu günâhını da Allah'a tevbe edeceği günahları arasına bırak, der. Muâviye, de onu cezalandırmaz. İşte Islâmiyette ilk terk edilen ceza bu hadisedeki cezadır. El kesme cezası tatbikinde erkek, kadın, hür, köle, müslüman, kâfir hepsi müsavidir. Çocuğun, delinin hırsızlık yapmalarında elleri kesilmez. Efendisinin malını çalan kölenin ve babasının malını çalan oğulun elleri kesilmez. Dâvûd-ı Zâhirî'ye göre: Bunların da eli kesilir.[202] [201] Neseî, sân1-. 4, 5. Kbû Davud, hudûd 4,16. v.s. [202] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 423-427. |