Konu Başlığı: Hâkimin yetkileri Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Mart 2011, 14:40:07 B- HÂKİMİN YETKİLERİ (SALÂHİYETLERİ) Şafiî mezhebinde olan bir şahıs, Hanefî mezhebindeki bir şahsı hâkim tâyin edebilir. Çünkü hâkim kendi görüşü ile hükmeder. Olaylarda ve hükümlerde mezhebinin icâbını yapmak mecburiyeti yoktur. Şayet içtihadı Ebû Hanîfe'nin görüşünü almayı gerek-tirmişse alır, hükmeder, Şafiî'nin görüşünü tutuyorsa alır, onunla da karar verir. Bazı hukukçular bir mezhepte olanın diğer mezhepten bu türlü istifâdesini uygun bulmaz. Bu sebeple, Şafiî olan Hanefî görüşü ile, Hanefî olan Şafiî görüşüyle hükmedemez. Her ne kadar içtihadı böyle yapmayı gerektirirse de. Çünkü hüküm ve kararlarda tenkidi îcâb ettirir durumlar ortaya çıkar, derler. yaç yoktur. Tekidli de söylese, söylemese de oralardaki tâyin sahihtir. b) Kapalı sözler ise; bazı Şafiî hukukçuları 7'dir derler. 1- Muhakkak sana güvendim, 2- Muhakkak sana meylettim, 3- Muhakkak sana işleri gönderdim, 4- Muhakkak işleri sana bıraktım, 5- Muhakkak seni yetkili kıldım, 6- Muhakkak sem vekil tâyin ettim, 7- Muhakkak sana itimad ettim. Bu türlü kapalı sözlerin önünde veya sonunda hâkimlikle, hüküm vermeyle ilgili sözler mevcutsa hâkimliğe tâyin anlammadır. Böyle bir belirti yoksa hâkimliğe tâyin anlamına gelmez. Meselâ: Sana güvendiğim hususlarda hüküm ver" cümlesi hâkimliğe tâyin sayılır. Ama "Bâzı hususlarda sana güvendim" hâkimliğe tâyin anlamına gelmez. Gerek açıkça, gerek kapalı yol ile, gerekse yazışmayla yapılan tâyinlerde tâyin işlemi kabul ile tamâm olur. Sözlü tâyinde kabul hemen bildirilmelidir. Mektupla, yazışmah tâyinlerde gecikme normaldir. Sözle veya yazıyla kabulünü normal bir süre içinde bildirir. Bâzı hukukçular yazışmayı da sözlü gibi kabul ederler. Diğerleri de böyle bir şey olmaz demişlerdir. Kabul beyânına rağmen tâyinin tamam olması için 4 şart vardır: 1- Tâyin eden tâyin edeceği şahsı tanımalıdır. Bilmeden yapılan tâyin muteber değildir. Tâyin edilenin durumunu sonradan öğrenirse, bu tâyine itibar edilmez. Yeni-den tâyin gerekir. 2- Tâyin edenin tâyin edeceği şahsın hâkimliğe ehil olup olmadığını bilmesi. Bu vasıfları bâzan umumî haberlere dayanarak da öğrenir. 3- Tâyin eden şahsın tâyine âit söz ve yazılarından neye tâyin ettiği anlaşılmalıdır. Meselâ: Hâkim olarak mı, idareci mi yoksa vergi toplamak için mi? Eğer tekliften (mucib emrinden) bu anlaşılmıyorsa tâyin fâsiddir. 4- Tâyin olunanın tâyin olduğu yeri bilmesi, tâyin işleminde, yerin de belirtilmesi gerekir. Bilinmiyorsa tâyin yine muteber değildir. Bu sayılan şartlar varsa tâyin işi tamamdır. Başka şartlara lüzum yoktur. Bunun yanında tâyin edene itaatli olması, hürmette bulunması ve vazifeli olduğunu halka ilân etmesi gibi şartlar tâyin işleminin icâbıdır. Tâyin işlemi bu şekilde tamamlanınca vekâlet akdi gibi bir akit yapılmış sayılır. Tayin eden ve tayin olunan yönünden birbirini ilgilendiren bir husus yoktur. Tâyin eden, istediği zaman azledebileceği gibi, tâyin olunan da kendini istediğinde azlettirir. Şu kadar var ki tâyin eden makam, hâkimi rast-gele azledemez. Müslümanların haklarını ihlâl edici bir durum varsa, o takdirde azleder. Azletme yahut azlolunmada azil işlemi açıklanmalı ki bundan sonra azioîunan hâkime dâvalar gelmesin. Azledilen hâkim bunu bildiği halde hükmederse, hükmü geçerli değildir. Azledildiğini bilmeden hükmetmişse vekâlet akdindeki ihtilâflarda olduğu gibi, verdiği hüküm geçerlidir.[75] [75] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 141-145. |