Konu Başlığı: Cuma imamlığı kıldırma usûlü Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Mart 2011, 13:10:04 C- CUMA İMAMLIĞI, KILDIRMA USÛLÜ Cuma namazına imam tâyini hususunda hukukçular ihtilâf göstermişlerdir. a) Ebû Hanîfe ve Iraklı diğer hukukçulara göre: Cuma imamlığı devlet reisinin yapması gereken işlerdendir. Cuma namazı ancak Devlet Reisinin veya naîb tâyin edeceği birinin hazır bulunması ile sahih olur. b) Şafiî ve Hicazlı diğer hukukçulara göre de: Cuma namazına imam tâyini sünnettir. Devlet Başkanının hazır bulunması cumanın şartından değildir. Namaz kılanlar Cumanın şartlarına göre namazı edâ ederlerse, namazları muteberdir. Her ne kadar imam tâyini uygun olmazsa da kölenin Cuma imamı olması caizdir. Çocuğun Cuma imamlığı hakkında iki görüş vardır. Bir fikre göre: Köy olsun, şehir olsun, ancak zaruri sebeplerle etrafa gidilebilen bir yer ise ve kış-yaz gidilip gelinmiyorsa o yer sakinlerine çocuğun imamlığı muteberdir. Ebû Hanîfe'ye göre Cuma yalnız şehirlerde kılınır. Bu bakımdan çocuğun köylerde imamlığı caiz değildir. Burada sözü geçen şehir teriminin hukukî tarifi ise: İdâri ve cezai kaideleri yürüten bir idarecinin, kazaî hükümleri yerine getiren bir hâkimin bulunduğu yerlerdir. Ebû Hanîfe şehir dışında oturanlara cuma farz değildir, Şafiî ise şehir dışındakilere şehirde okunan ezan sesi duyuluyorsa onlara da cuma farzdır, der. Cuma namazı kılınacak yerdeki cemaat adedinde de ihtilâf vardır. Şafiî'ye göre: Cuma namazı farz olan topluluktan kadınlar, köleler, misafirler çıktıktan sonra 40 kişinin bulunması gerekir. Şafiî mezhebi hukukçuları imamın bu miktara dâhil olup olmadığı konusunda ihtilâf etmişlerdir. Bir kısmı imamdan başka 40 kişinin bulunması gerekir, bir kısmı da imamla birlikte 40 kişinin bulunması gerekir, derler. Zührî ve Muhammed b. Hasan'a göre, imamdan başka 12 kişinin bulunması gerekir. Ebû Hanîfe ve Müzenî'ye göre, imamla birlikte 4 kişinin bulunması gerekir. Leys b. Sa'd ve Ebû Yusuf a göre, biri imam olmak üzere 3 kişi ile cuma namazı kılınır. Ebû Sevr'e göre de, diğer namazlar gibi Cuma namazı da bir imam ve bir kişi de cemaat olmak üzere 2 kişi ile kılmabilir. İmam Mâlik'e göre, Cuma'nm kılınabilmesi için adet mühim değildir. Mühim ve muteber olan, çoğu seferi olmayan kimselerden olmasıdır. Cemâat olacak şahısların orada uzun süre oturması gerekir. Yolculukta ve şehir dışında cuma farz değildir. Ancak bir beldenin, evlerine ulaşınca cuma farz olur. Şehir geniş ve köylere evleri bitişik, halk da kalabalıksa şehrin diğer namaz kılınan yerlerinde Cuma namazı kılınır. Binaların bitişik oluşu bu şekil harekete engel teşkil etmez; Bağdat gibi. Bir şehrin camisi genişse, halkın tamâmım da alabiliyorsa, (Mekke gibi) o zaman yalnız bir yerde namaz kılınır. Şehrin evleri bitişik, camisi de kalabalık yüzünden cemâatin tamâmım alamıyorsa, (Basra gibi), Şafiî'ler halkın kalabalık oluşu zaruretine binâen birden fazla bir yerde cemâatle namaz kılınıp kılınamıya-cağı hususunda fikir ayrılığı göstermişlerdir. Bazıları cuma namazı başka yerde kılmak da caizdir der, bir kısmı da, yer darsa genişletilsin, dışarılarda, caddelerde cuma kılsınlar, başka bir yerde cuma namazı kılmak olmaz, topluluğu bölmeye, muhtelif yerlerde cuma namazı kılmaya bir mecburiyet yoktur, derler. Bir şehirde, iki yerde cuma namazı kılınırsa ora halkı namazı vakit yönünden ayırt etmemelidirler. Bir ayrılık olursa bu mes'elede iki görüş vardır. Bir görüşe göre, namazı ilk kılanlannki yerine gelmiştir. Greç kılaniannki yerine gelmemiştir. Yeniden öğle namazını iade etmeleri gerekir. İkinci görüşe göre, camilerden büyük olanın ve Sultanın hazır bulunmuş olduğu yerde kılman cuma namazı muteberdir. İsterse burada kılman namaz Önce kılınsın, isterse sonra kılınsın. Küçük namazgahta, camide kılman namaz, yerine gelmemiştir. Ora cemâati öğle namazını iade ederler. Cuma namazına imam tâyin edilen, beş vakit namazı kıldıra-maz. Beş vakit namaza imam tâyin edilenin Cuma namazım kıl-dırabilip kıldıramıyacağı hakkında görüş ayrılığı'vardır. Yalnız Cuma namazım başlı başına bir ibâdet kabul edenlere göre, beş vakit namaza imam tâyin edilen, cuma namazına imam olamaz. Cuma namazını o günün öğle namazına sayanlar, beş vakit namaz için tâyin edilen imamın cuma namazına imamlığı caizdir, derler. İmam olan şahıs, Cuma namazının 40 kişiden aşağı cemaat olunca namazın kıhnamıyacağı görüşünde ise, gerçekten cemâat de 40 kişiden aşağı ise, cemaatın görüşü de 40 kişiden aşağı da olsa cuma namazının kılınacağı noktasında ise, Cuma imamı, onlara imam olamaz. İşte o zaman cemaat arasından, cemâatin görüşünde olan birini kendine halef tâyin eder. O, cumayı kıldırır. İmam, 40 kişiden az olunca da cuma namazı kılınabileceği görüşünde, cemâat de aksi görüşte ise ve cemâat de 40'dan azsa imam ve cemâate cuma namazı kılmak gerekmez. Çünkü cemâat, 40'dan fazla olunca cuma namazının sahih olacağı görüşünde, imanı ise cemâat 40'dan az olduğu için cuma namazı kılacak cemâat bulamamaktadır. Cuma imamı tâyin eden halîfe imama, "40'dan az cemâate namaz kıldırma" demişse, imamın mezhebine göre 40'dan az cemâatle cuma namazı kılınacak da olsa namazı kıldıramaz. Çünkü cuma imamlığı 40 kişi için muteber, 40'dan aşağı da ise muteber değildir. Yalnız 40'dan az olunca kendisi imamlıktan men edilmesine rağmen cemâatten birini kendisine halef tâyin eder, o, cumayı kıldırır. Tâyin eden başkan "40'dan az cemaate Cuma namazı kıldırmasını" emretmişse, imamın mezhebi de aksi görüşte ise iki durum vardır. İmamın yönünden cuma namazı kılınamıyacağından, cumayı kıldırması bâtıldır. İkinci görüşe göre, cemaattan "cemâat 40 kişiden de az olsa cuma namazı kılınır" görüşünde olan birini imamlığa halef tâyin eder, o cuma namazını kıldırır. Böylece Cuma namazı da muteber olmuş olur.[99] [99] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 199-202. |