> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Ahkam Hadisleri > Zıhar ve Taşıdığı Hüküm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zıhar ve Taşıdığı Hüküm  (Okunma Sayısı 2643 defa)
02 Ağustos 2010, 11:58:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 02 Ağustos 2010, 11:58:07 »



Zıhar ve Taşıdığı Hüküm
 


Zıhar sözlükte sırt mânasına delâlet eden "zahr" kökünden 1 türetilen bir kelimedir. Sonraları bu kelime daha çok adamın karısına "sen bana anamın sırtı gibisin" demesine delâlet eden bir terim haline gelmiştir. Cahiliyye devrinde kullanıldığı gibi İslâm'da da Aile Hukuku bölümünde kullamlagelmiştir. Ancak İslâmiyet zıhar hükmünü meşru çevçeve içine, alıp bu hususta da hem aileyi, hem de kadının vakar ve şahsiyetini korumuştur.

"Anamın sırtı gibisin"den maksat, cinsel temasta adam her ne ka­dar karısının göbeği üzerine uzanır, bir bakıma o cihetle bir biniş ya­parsa, da, zıhar kavramıyla buna sırt denilerek bir benzerlik sağlan­mıştır. Diğer canlıların sırtına binildiği halde cinsel temasta kadının sırtına değil göbeğine binilir.

Böylece bir teşbih (benzetme) söz konusudur.

Cahiliyye devrinde adam karısına "sen bana anamın sırtı gibisin" dediği takdirde o kadın ona müebbeden haram olurdu. Böylece kadın birçok haklarını ve bununla birlikte şahsiyetini kaybeder, perişan olur­du. İslâm gelince, cahiliye devrinin kötü âdetlerini vahiy yoluyla kal­dırıp kökünü kazırken güzel olup ahlâka mugayir olmayan ve halk tarafından güzel olduğu için benimsenen âdetlere dokunmadı. Islâh edilecekleri islâh edip verimli, faydalı bir düzeye getirdi. Zihar ıslaha muhtaç bir âdetti. O bakımdan İslâmiyet onu uhrevî ve dünyevî hükümlere bağladı, birtakım müeyyideler koydu. Uhrevi hükmü, yani müeyyidesi, bu yola başvurmanın günah olduğunu belirtti. Dünyevî hüküm ve müeyyidesi ise, keffaret vermedikçe adamın karısına cinsel açıdan yaklaşması yasaklanıp haram kılınmasıdır.

Zıhar hükmünün teşriine gelince buna şu olay sebep olmuştur:

"Evs b. Sâmit'in karısı Havle binti Salebe (r.a.) namaz kılıyordu. Kocası da onu namazda görünce bekledi ve kadıncağız selâm verince, Evs onunla cinsel temasta bulunmak istedi. Kadın istemedi. Bunun üzerine Evs fazlasıyla öfkelendi ve ziharda bulundu. Böylece karısını kendisine ebediyen haram kıldı. Bunun üzerine fazlasıyla üzülen Havle kalkıp Resûlüllah'a (s.a.v.) geldi ve şöyle dedi: "Şüphesiz ben genç ve çekici bulunduğum bir zamanda ve yaşta benimle evlendi. Ne vakit ki yaşını ilerledi ve karnım (çocukları) dışarı attı, yani çocuklarım çoğaldı, bu defa kalkıp beni anasına benzetti." Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz onu dinledikten sonra şöyle buyurdu: "Senin durumunla ilgili yanımda bir hüküm bulunmuyor. Çünkü Cehab-ı Hak insanların üzerinde durduğu zıharı ibtal eder anlamda bana bir vahiy indirmedi." Kadın bundan elem duydu ve halini Cenâb-ı Hakk'a şikâyet edip Resûlüllah'a (s.a.v.) şunu söyledi: "Ya Resûlallah! Doğrusu benim küçük çocuklarım bulunuyor. Onları kocama bırakacak olursam zayi olup giderler. Kendi yanımda tutarsam aç kalırlar." Resûlüllah (s.a.v.) da ilk söylediği sözü tekrar söyledi ve her ne kadar kadın bu çıkmazdan kurtulmak için söz söylediyse Peygamberimiz (s.a.v.) de aynı cevabı tekrarladı. Kadın her defasında aynı cevabı alınca şöyle diyordu: "Ben fakirlik, yalnızlık ve perişanlığımı Allah'a şikayet ediyorum!" Bunun üzerine Allah'ın şu emri indi:

"Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve (hâlini) Allah'a arzederek şikâyette bulunan kadının sözünü Allah duydu. Allah karşılıklı konuşmanızı da duymaktaydı. Şüphesiz ki Allah işiten ve görendir.

Sizden kadınlarını (eşlerini annelerinin sırtına benzete­rek) zıhar yapanlar (bilsinler ki) karıları onların anaları değildir. Anaları ancak onları doğuranlardır. Şüphesiz ki sözün çirkinini ve uydurmasını söylüyorlar. Allah elbette çok affeden, çok bağışlayandır.

Karılarını (öz analarına benzetip) ziharda bulunduktan sonra sözlerinden dönenler, eşleriyle cinsel yaklaşmada bulun­madan önce bir köle azâd etmeleri gerekir. Bununla size Öğüt verilir. Allah yaptıklarınızdan haberlidir.

Kim azâd edecek köle bulamazsa, yine eşiyle cinsel yak­laşımdan önce iki ay ardarda oruç tutsun. Kimin de buna gücü yetmezse, altmış yoksulu (fakir ve muhtacı) doyursun. Bu keffa-retler Allah ve Peygamberine inanmanızla ilgilidir ve bunlar Allah'ın koyduğu (dinî) sınırlardır. İnkarcılar için elem verici bir azap vardır." [150]

 

İlgili Hadisler
 

Seleme b. Sahr (r.a.) den yapılan rivayete göre şöyle haber verdiği tesbit edilmiştir: "Ben öyle bir kişiydim ki, kadınlarla cinsel temas­ta başkasına verilmeyen kudret bana verilmiştir. Ramazan gi­rince, ramazan çıkıncaya kadar karımla cinsel temasta bulun­mamaya yemin ettim. Bu husustaki endişem ise, gecemde cinsel temasa başlarım da gündüz oluncaya kadar bunu peşpeşe sür­dürüp kendimi o halden çekip alamayacağım ihtimali idi. Sonra ramazan gecesinde karım bana hizmet ederken onun bedenin­den bir kısmı benden yana açılmış oldu. (Kendimi tutamadım) ve kalkıp karımın üzerine atıldım. Sabah olunca kalkıp kav­mime gittim ve olup bitenleri onlara anlattım ve şöyle dedim: Kalkın benimle birlikte Resûlüllah'a gidelim; ben durumu O'na haber vereyim. Onlar ise: "Vallahi biz öyle yapamayız: hakkı­mızda Kur'ân (âyeti) inmesinden veya Resûlullah'ın (s.a.v.) üze­rimizde ar olup kalacak bir söz söylemesinden korkarız" dediler ve ilâve ettiler: "Ama Sen kendin git de nasıl uygun görürsen Öyle yap." Bunun üzerine çıktım, tâ ki Peygamber (s.a.v.) Efendi­mize vardım ve haberimi O'na anlattım. Resûlüllah (s.a.v.) bana "Sen öyle mi yaptın?" diye sordu. Ben de: "Evet ben Öyle yaptım" dedim. Resûlüllah (s.a.v.) bu sözü üç defa tekrarladı ve ben de aynı cevabı verdim ve devamla şöyle dedim: "İşte ben buyum.

Aziz ve Celîl olan Allah'ın hükmü ne ise onu uygula, ben o hükme sabrederim." Peygamber (s.a.v.) Efendimiz "Bir köle azâd et!" buyurdu. Ben elimle boynumun kenarına vurdum ve şöyle dedim: "Hayır, seni hak ile gönderen zata yemin ederim ki bugün için yanımda karımdan başka bir nesnem yoktur." Efen­dimiz bana: "O halde iki ay üstüste oruç tut" buyurdu. Bunun üzerine ben: 'Ta Resûlallah! Şu başıma gelen şey ancak oruç sebebiyle gelmedi mi?" dedim. Peygamber (s.a.v.): "O halde ta-saddukta bulun" buyurdu. Ben: "Seni hak ile gönderen zata and olsun ki biz bu gecemizi akşam yemeğimiz olmadığı halde aç geçirdik" dedim. Peygamber (s.a.v.) öyle ise Beni Zürayk'm zekât sahibine git de sana zekât vermelerini söyle. Öylece o zekâttan bir vesk hurmayı altmış miskine dağıt. Geriye kala-ıııyla da hem kendine, hem de çoluk çocuğuna yardımcı ol" bu­yurdu. Ben de kalkıp kavmime başvurdum ve onlara şöyle de­dim: "Sizin yanınızda darlık ve kötü bir görüş buldum. Rasulul-lah'm yanında ise genişlik ve bereket buldum. Resûlüllah bana sizin zekâtınızı emretti." Onlar da zekâtlarını bana verdiler." [151]                                                 '       .

Seleme b. Sahr (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz zıharda bulunan kimsenin keffaretten Önce karısıyla cinsel temasta bulunabileceğini belirtmiştir. [152]

Ebû Seleme'den, o da Seleme b. Sdhr (r.a.) den yaptığı rivayete göre Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz içinde onbeş sa' hurma bulunan bir zenbili ona verdi ve şöyle buyurdu: "Bunu altmış miskine yedir ve bu her miskin için bir müddür. (Müdd: İki avuç dolusu kadar bir Ölçü)." [153]

îkrime'den, o da îbn Abbas (r.a.) dan rivayet etmiştir: Bir adam eygamber'e (s.a.v.) geldi ki o, karısına ziharda bulunduktan sonra hunla cinsel temasta bulunmuştu. Şöyle dedi: "Kanma ziharda bu-ıindum ve arkasından henüz keffaret Ödemeden onunla cinsel emasta bulundum." Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona: Ulah sana merhamet eylesin, seni buna hamleden neydi?" diye ordu. O da: "Ay ışığında onun halhalini gördüm" diye cevap erdi. Peygamber (s.a.v.) ona: "Allah'ın sana emrettiğini yerine etirinceye kadar ona yaklaşma!" buyurdu. [154]

Nesâî de aynı hadîsi mursel olarak rivayet etmiş ve son kısmını eğişik lafızla şöyle nakletmiştir: "Senin üzerine gereken (keffareti) ye-ine getirinceye kadar karından kendini uzak tut!"   

Bu iki rivayet keffaret ödemeden cinsel temasta bulunmanın ahrîmine delâlet etmektedir. Aynı zamanda keffaret ödemeden cinsel temasta bulunan kimsenin keffaret zimmetine kalır ve mutlaka yerine etirmesi gerekir hükmü de ortaya çıkıyor. Havle binti Mâlik b. Sa'lebe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, âdı geçen şöyle demiştir: "(Kocam) Evs Sâmit bana ziharda bulundu, O sebeple Resûlüllah'a (s.a.v.) geldim şikayette bulundum. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz de bu hususta bedimle biraz tartışarak şöyle diyordu: "Allah'tan kork, o senin amcan oğludur. Rasulullah (s.a.v.) bu sözünde ısrarla dururken Kur'an (ayeti) adi: "Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve (halini) Allah'a arzedrek şikâyette bulunan kadının sözünü Allah duydu." Bunun üzerine

tesûlüllah (s.a.v.): "Kocan bir köle azâd eder" buyurdu. Kadın da:

Kocam  köle bulamaz"  dedi.  Peygamber (s.a.v.):  "O halde iki ay aralıksız ardarda oruç tutar" buyurdu. Kadın: "Ya Rasulallah! Doğrusu kocam yaşlı bir adamdır, oruç tutacak kudreti yoktur" dedi. Peygamber

s.a.v.): "O halde   altmış miskini doyurmaya baksın" buyurdu. Kadın:

Kocamın yanında tasaddukta bulunacak bir şeyi yoktur" dedi. Derken “sırada bir arak (altmış sa) dolu hurma getirildi. Kadın şöyle dedi: "Ya tesûlallah! Ben   başka bir arak (altmış sa) dolu hurma ile kocama ardıma olacağım." Peygamber (s.a.v.): "Çok güzel (bir yardımda) bulutursun! Şimdi git de o iki arak hurma ile kocandan yana altmış miskini edir ve öylece amcan oğluna dön" buyurdu. [155]

 

Müctehidlerin Görüş İstidlal ve İhticacları
 

a)  Hanefîlere göre,   zıhar: Kocanın kendi karısının şayi olan (bakılması haram kabul edilen) bir organını veya tamamına delâlet eden bir cüz'ünü aralarında ister süt emme, isterse sıhriyetten dolayı sonsuza kadar mahremiyet bulunan (evlenme engeli söz konusu olan) yakınlarından bir kadına veya onun bakılması haram olan bir organına benzetmesidir.

Adamın karısı ister hür, ister ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zıhar ve Taşıdığı Hüküm
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:59:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zıhar ve Taşıdığı Hüküm rüya tabiri,Zıhar ve Taşıdığı Hüküm mekke canlı, Zıhar ve Taşıdığı Hüküm kabe canlı yayın, Zıhar ve Taşıdığı Hüküm Üç boyutlu kuran oku Zıhar ve Taşıdığı Hüküm kuran ı kerim, Zıhar ve Taşıdığı Hüküm peygamber kıssaları,Zıhar ve Taşıdığı Hüküm ilitam ders soruları, Zıhar ve Taşıdığı Hüküm önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes