๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 27 Temmuz 2010, 18:56:16



Konu Başlığı: Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
Gönderen: Zehibe üzerinde 27 Temmuz 2010, 18:56:16
Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
 

Allah'ın kitabında, Peygamberin sünnetinde neler helâl kıhnmışsa onlar kıyamete kadar helâldir. Neler de haram kıhnmışsa onlar da kıyamete kadar haramdır. Helâl ve haram kılındığına dair bir nass, kesin bir hüküm bulunmayan şeylere gelince, "eşyada asıl olan ibahadır" kaidesi söz konusu olur.

Bundan çıkarılacak netice şöyledir:

Bir yiyecek veya içecek veyahut başka bir nesne hakkında kesin bir tahrim hükmü yoksa, onda asıl olan mubahlıktır. Zira şer'i bir hüküm inmeden fiiller için bir hüküm söz konusu olamaz.

Hanefîlerden İmam Kerhî de bu usûle dayanarak eşyada asıl olan ibahadır demiştir. Hadîs âlimlerinden bir kısmına göre ise, eşyada asıl olan hazr (hazer) dir, yani sakınma ye çekinmedir.

Hanefîlerin bir kısmına göre, eşyada asıl olan tevvekkufdur. Yani o hususta da bir hüküm vardır ve onu araştırıp buluncaya kaçlar beklemek söz konusudur. Hidaye sahibi ise, "eşyada asıl olan ibahadır" kaidesini savunup hakkında şer'î hüküm bulunmayan bir şey muhab sayılır demiştir. [1]

Yiyecek ve içilecek maddeler arasında şüphesiz ki karada ve denizde yaşayan hayvanlar önemli bir yer tutmaktadır. O bakımdan mezhep imamları bu konuya yeterince ağırlık verip kitap ve sünnette yer alan hükümleri, beyânları, emir ve tavsiyeleri biraraya getirmek suretiyle sağlıklı bir sonuç çıkarmaya çalışmışlardır. Ancak gerek âyetteki mutlak ifadeler, gerekse hadîslerde yer alan farklı rivayetler bu konuda farklı ictihadlann ortaya çıkmasına sebep teşkil etmiştir. [2]

 

İlgili Ayetler
 

"Ey imân edenler! Akidleri yerine getirin. İhramh iken -avlanmayı helâl saymaksızın- size davarların eti helâl kılınmıştır." [3]

"Deniz avı ve onu yemek size de, gelen misafir kafilelere de helâl kılındı. Ve ihramh bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılınmıştır..." [4]

îki âyette de mutlak bir anlatıma yer verilmiş, kara ve deniz hayvanlarından hangilerinin helâl, hangilerinin haram olduğuna dair bir ayrım yapılmamıştır. O bakımdan bu iki âyetin asıl delâlet ettiği mana ve hükmü anlayabilmek için ilgili sahih hadîsleri tesbit etmemiz gerekmektedir. [5]

 

İlgili Hadisler
 

Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.) den yapılan rivayette, Resûlüllah'm (a.s.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir: "Şüphesiz müslümanların müslü-manlar hakkında cürüm bakımından en büyüğü, kendisine insanlara haram kılınmamış olan bir şeyden sorulduğunda sırf sorulduğu için o şeyin haram kılınmasıdır." [6]

Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, Peygamberimizin (a.sj şöyle buyurduğu bildirilmektedir: "Ben sizi (emir ve nehiy hususlarında kendi halinize) bıraktığım sürece siz de (benden o hususlarda birşey sormayıp) beni bırakın. Çünkü gerçekten sizden öncekiler çok soru sormaları ve peygamberlerine karşı ihtilafa düştükleri sebebiyle helak olmuşlardır. O bakımdan ben sizi bir şeyden men'ettiğim zaman o şeyden kaçının ve size bir emir verdiğim zaman gücünüz yettiği nisbette onu yerine getirin." [7]

Selmân el-Fârisî (r,a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle haber vermiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den tereyağından, peynirden ve yabani eşekten soruldu. Efendimiz şu cevabı verdi: 'Helâl, Allah'ın kendi kitabında helâl kıldığı şeylerdir. Haram da O'nun kendi kitabında haram kıldığı şeylerdir. Allah'ın (kendi kitabında) susup da söz etmediği şeyler ise, O'nun size bağışladığıdır." [8]

Ali b. Ebî Tâlib (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: 'Yol bulmaya güç getirebilen Beyt'i (Kabe'yi) kasdedip haccetmesi Allah'ın insanlar üzerine (koyduğu) bir hak ve vecîbedir. Kim bu hakkı inkâr ederse" mealindeki Al-i İmrân sûresi 97 âyet inince ashab-ı kiram: 'Ta Resûlallah! Her sene mi?" diye sordular. Peygamber (a.s.) onlara: "Hayır, her sene değil" buyurdu ve şöyle ilâve etti; "Eğer evet deseydim, o size her yıl vacip (farz) olurdu."

Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şu âyeti indirdi: "Ey imân edenler! Size açıklanınca sizi kötümser yapacak (veya üzecek) şeylerden sormayın. Ama Kur'ân (âyetleri) indirildiğinde sorarsanız size açıklanır. Allah, (daha önce bu kuralı bilmeden) sorduklarınız (dan dolayı sizi) atfetmiştir." [9]

 

Müctehid İmamların İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre, hayvanlar genel olarak, biri karada, biri de denizde yaşayanlar olmak üzere iki kısma ayrılır. Denizde yaşayan hayvanlardan sadece balık bütün türleriyle helâldir. Geriye kalanları haramdır. Balıktan da ölüp suyun üzerinde sırtüstü duranlar yenilmez.

b) Fakîhlerden bir kısmı ile İbni Ebî Leylâ'ya göre, balıktan başka kurbağa, yengeç, su yılanı, su köpeği ve domuzu ve benzeri hayvanlar da şer'î şekilde kesildikleri taktirde helâl olup yenilir. Leys b. Sa'd de aynı görüştedir. Ancak bu zata göre deniz aslanı ve domuzu helâl değildir. [10]

imam Şafiî ise, sözü edilenler şer'î şekilde kesilmeksizin yenilir demiştir. Bununla beraber Şâfîîlerin görüşünü kendi bölümünde açıklayacağımızdan burada bu kısa bilgiyle yetiniyoruz.

Denizde yaşayan hayvanların hepsinin helâl olduğunu söyleyenlerin delili şu âyet ile ilgili şu hadîstir: "Deniz avı size helâl kılınmıştır." Cenâb-ı Hak, bu âyetle umum ifade eder anlamda bir hüküm vaz'etmiştir. Denizdeki hayvanların hepsinin avlanması size helâl kılınmıştır. Herhangi bir istisna yapılmamış, bağlayıcı bir kayıt da konulmamıştır. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ise, kendisinden denizde yaşayan hayvanlardan sorulduğunda şu ceyabı vermiştir: "Onun suyu temiz ve temizleyicidir, ölüsü de helâldir." [11]

Böylece Resûlüllah (a.s.) Efendimiz denizde ölen hayvandan söz ederken umum ifade eder şekilde bir anlatıma yer vermiş ve bundan dolayı denizde yaşayanların hepsinin helâl olduğu istinbad ve istidlal edilmiştir.

Denizde ve diğer sularda yaşayan hayvanlardan sadece balığın helâl olduğunu, onun.dışında kalan hayvanların haram olduğunu iddia eden Hanefîler ise şu iki ayetle istidlal etmişlerdir: "Ölmüş (hayvan), kan, domuz eti size haram kılınmıştır." Ayette ölü hayvandan söz edilirken kara ve deniz diye bir ayrım yapılmamıştır. Böylece ister karada, ister denizde ölmüş bir hayvan haramdır yenilmez hükmü ortaya çıkmış bulunuyor.

Diğer bir âyette de: 'İyi ve temiz şeyleri onlara helâl kılar; kötü ve murdar şeyleri onlara haram kılar..." A'raf sûresi 157. âyetin meali olan bu cümleler üzerinde duran Hanefî müctehid ve fakîhleri kurbağa, yengeç, deniz yılanı ye benzeri canlıları habaisden sayıp haram olduklarına hükmetmişlerdir. Aynı zamanda âyetteki "habâis" tabiriyle hem deniz, hem de karadaki haşere ve murdar hayvanlar kasdedilmiş bulunuyor. [12]

Anlaşıldığı üzere deniz ve kara hayvanları hakkinda müctehidlerin farklı ictihadlarma sebep olan esneklik ve genel anlatım üzerinde hayli durulmuş ve karşılıklı deliller getirilmek suretiyle her müctehid kendi istinbat ve görüşünün isabetli olduğunu iddia etmiştir.

Karada Yaşayan Hayvanlara Gelince:

a) Hanefîlere göre, bunlar üç grupta toplanır:

1- Kanı olmayanlar,

2- Akıcı kanı olmayanlar,

3- Akıcı kanı olanlar...

Kanı olmayan çekirge, sinek, örümcek, akrep ve benzeri hayvanlar habâisten sayılır ve o bakımdan yenilmesi haramdır. Ancak çekirge sahih hadîsle istisna edilerek onun helâl olduğu belirtilmiştir: "Bize iki ölü helâl kılınmıştır: Balık ve çekirge." [13]

Kanı olup da akıcı olmayan yılan, keler ve diğer haşerat da haramdır. Akıcı kanı olanlar iki kısma ayrılırlar: Evcil olanlar, evcil almayanlar. Evcil olanlar deve, sığır, koyun, keçi bil-icma' helâldir. Katır ve eşek helâl değildir. Nitekim Hayber fethinde Resûlüllah'ın (a.s.) evcil eşek ile muvakkat nikâhı haram kıldığı sahîh rivayetlerle sabit olmuştur. At etine gelince, İmam Ebû Hanîfe'ye göre mekruhtur, îmameyne göre ise mekruh değildir, imam Şafiî'ye göre de mekruh değildir. Nitekim sahih rivayete göre, Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Resûlülllah (a.s.) Efendimiz zamanında at eti yedik."

Yenilmesi Mekruh Olan Hayvanlar:

Başı boş bırakılıp mahalle, sokak ve mezbelelikte gezip dolaşarak insan ve benzeri canlıların dışkısını yiyen deve, koyun, keçi, sığır, tavuk, kaz ve Ördek bu cümledendir. Bunların ekseri gıdaları pislik olduğu ve kokmaya başladıkları taktirde hüküm böyledir. Az miktarda necis yerlerse, fakîhlerin çoğuna göre kerahet söz konusu olmaz. Ancak sözü edilen hayvanlar, insan ve diğer canlıların dışkılarını yer ve bunu alışkanlık haline getirirlerse, o taktirde üç veya yedi gün dışarı salıverilmez ve temiz ot ve benzeri şeyle beslenirse, o taktirde kerahet" kalkar. [14]

b) Şâfîîlere göre, denizde yaşayan hayvanlardan balık ölü dahi bulunsa helâldir. Sahih kavle göre, balıktan başka hayvanlar da Öyle. Ölü dahi bulunsa, yenilmeleri helaldir. Şâfiîİerden bazı zayıf görüşlü olanlara göre, benzeri olan kara hayvanı yeniliyorsa, o da yenilir, yenilmiyorsa o da yenilmez. Mesela deniz köpeği ve deniz eşeği bu cümledendir. Ancak bu görüşe pek itibar edilmemiştir.

Hem karada, hem de denizde yaşayan kurbağa, yılan ve yengeç haramdır.

Karada yaşayan hayvanlardan ise, deve, sığır, koyun, keçi, at, yabani sığır, yabani eşek, geyik, sırtlan, keler, tavşan, tilki, Arap tavşanı (yaban faresi), samur helâldir yenilir. Katır, evcil eşek ve yırtıp parçalayıcı dişleri veya bu anlamda pençesi olan hayvanlar haramdır yenilmez. Meselâ aslan, kaplan, kurt, ayı, fil, maymun, doğan, şahin, kedi ve köpek bu cümledendir.

Aynı zamanda öldürülmesi mendub olan karga, fare ve her zararlı hayvanın da eti yenilmez haramdır.

Kaz, Ördek, güvercin, tavuk, devekuşu, turna ve benzeri hayvanların eti helâldir. Aynı zamanda serçe ve benzeri kuşlar da helâldir. Kırlangıç, karınca, arı sinek ve diğer haşerat helâl değildir.

c) Hanbelîlere göre, hayvanlardan haram olanlar, Kur'an'da nassan açıklananlarıdır. Hicaz ehli neyi "tayyib" olarak belirleyip anmışlarsa o helaldir. Neyi de "habîs" olarak belirleyip anmışlarsa, o da haramdır. Zira Cenâb-ı Hak Kur'an'da Peygamber (S.A.) m Araplara tayyibatı helâl, habâisi haram kıldığını açıklamıştır. [15]

Yine Kur'an'da Peygamber'e (a.s.) hitapla şöyle buyurulmaktadır: "Senden nelerin kendileri için helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Tayyibat size helâl kılınmıştır." [16]

Tayyibat, temiz pak olup zararlı olmayan, ruh ve beden afiyetini bozmayan şeyler demektir.

Habîs şeylere gelince, onlardan önemli bir kısmı şunlardır: Haşeratm hemen hepsi haramdır. Meselâ parazitler, Gübre yuvarlayan kara böcak, fare, keler, büyük keler, bukalemun, akrep, yılan, çiyan...

Kipri de haramdır. Ebû Hüreyre (r.a.) da aynı görüştedir, tmam Mâlik ile tmam Ebû Hanîfe bunu mekruh görmüşlerdir, tmam Şâfîî, Leys ve Ebû Sevr ise ruhsat vermişlerdir. [17]

Evcil eşek sahih hadîsle haram kılınmıştır. O bakımdan ilim adamlarının çoğu evcil eşeğin tahrimine kail olmuşlardır, tbn Abdilber diyor ki, "Bunun haram olduğu hakkında bugün ilim adamları arasında hilaf yoktur." İbn Abbas, tkrime ve Ebû Vâil evcil eşek etini yemekte bir sakınca görmemişlerdir. Onlar bu hususta şu âyetle istidlal etmişlerdir: "De ki: Bana vahyolunanda ölü, akıtılmış kan, domuz eti -ki o murdardır- ilâhi sınırı aşıp günah işleyerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan gayrisinin yiyecek olarak bir kimseye haram kılmdığıyla ilgili (bir emir, bir belge) bulamıyorum. (Bunlardan da) kim yemeğe muztar kalırsa, (diğer darda kalana ve başkasının hakkına tecavüz etmemek, (zaruret miktarını) aşmamak üzere yiyebilir." [18]

îbni Abbas bu âyeti okuyup belirtilenlerin dışında kalanlar helâldir demiştir. Hz. Aişe'nin de buna yakın bir görüş ve yorumu olmuştur. Oysa Reshulüllah (a.s.) Hayber'in fethinde evcil eşeği ve bir de mut'a nikahım haram kılmış, at etine ruhsat vermiştir.

Bunun gibi katır eti de haramdır. Evcil eşeğin sütü de haramdır. Ancak Atâ1, Tavus ve Zühri buna ruhsat vermişlerdir. [19]

Yırtıcı, parçalayıcı dişleri olan her canavar, yırtıcı parçalayıcı tırnak ve gagası olan her kuş haramdır, eti yenilmez. Ancak sırtlan bir istisna teşkil eder. îmam Mâlik, imam Şafiî, Ebû Sevr ve hadîs ehli de bu görüştedirler, imam Ahmed'e göre sırtlan haramdır, eti yenilmez. Maymun da haramdır. Ashabın önemli bir kısmından da onun haram olduğuna dair rivayet yapılmıştır.

Tilki hakkındaki rivayetler birbirine uymamaktadır, imam Ahmed'den yapılan rivayetlerin çoğunda tahrîmi söz konusudur. Ebû Hüreyre, îmam Mâlik ve imam Ebû Hanîfe'nin de içtihadı böyledir. Zira tilki et yiyen yırtıcılar grubuna girmektedir. Bunların aksine Atâ, Tavus, Katade, Leys, Süfyan b. Uyeyne ve Şafiî'ye-göre mubahtır eti yenilebilir. Evcil kedi hakkında Şafiî tahrimine kail olmuştur, imam Mâlik ile imam Ebû Hanîfe de aynı görüştedirler.

Resulüllah'm (a.s.) kedi eti yemeği men'ettiği rivayet edilmiş ve ilim adamlarının çoğu bu rivayetle istidlal etmiştir.

Fil eti de bu mezhebe göre haramdır, imam Ahmed "o müslümanlarm yiyeceklerinden değildir" demiştir. îmam Ebû Hanîfe ile îmam Şafiî onu mekruh kapsamına almışlardır. îmam Şa'bî fil etine ruhsat vermiştir.

Ayı eti hakkında da az farklı görüş ve ictihadlar bulunuyor, imam Ahmed'e göre yırtıp parçalayıcı dişleri yoksa yenilebilir. Varsa yenilmez. Hanefilere göre ayı da yırtıcı canavarlar grubuna girer ve eti haramdır.

At eti mubahtır yenilir. Ibn Sirîn de aynı görüştedir. îmam Şafiî, Ebû Sevr ve Saîd b. Cübeyrin de kavli bu anlamdadır. Ebû Hanîfe ile îmam Mâlik'e göre at eti mekruhtur. Evzaî de aynı görüştedir. Katır eti haram kapsamanı alınmıştır. [20]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

413 no'lu Sa'd b. Ebi Vakkas hadisi sahih olup istidlale salihtir. Hadis daha çok Resûlüllah'ın (a.s.) peygamberlik dönemiyle ilgilidir. Resûlüllah (a.s.) bilindiği üzere kendiliğinden dinî bir hüküm vaz'etmezdi. O'nun dinî konularda ortaya koyduğu her hüküm mutlaka ilâhi vahye dayanırdı. înen Kur'an âyetleri ekseriya mücmel, az kapalı, esnek ve tefsire müsait bir anlatımda olurdu. O bakımdan âyetlerin açıklanması Resûlüllah'a (a.s.) bırakılırdı. Resûlüllah (a.s.) da kendiliğinden tefsir etmez, Melek Cebrail'in verdiği talimat çerçevesinde bir açıklamada bulunurdu.

Ashabın fazla soru sorması uygun görülmemiştir. Zira Resûlüllah'ın (a.s.) ağzından çıkan bir cevap bir hüküm ifade ederdi. Allah'ın muradı ise değişik bir hüküm olabilirdi. Bu bakımdan aşhab-ı kiram uyarılmış ve ancak Kur'an âyeti indiğinde anlayamadıkları bir husus olursa Hz. Peygamber'den (a.s.) sormaları tavsiye edilmiştir.

Hadis ayrıca dini konuları az-çok bilen kimselerin sorulan dini soruları cevaplarken çok iyi araştırmaları gerektiğine işaret etmektedir. Dini meseleler şahısların mantığına ve anlayışına göre cevaplandırılmaz ve çözülmez. Bunun için başta ashab-ı kiram olmak üzere bu alanda söz sahibi olan bütün ilim adamları ve müctehidler bir mesele hakkında kesin bir araştırma yapmadan bir hüküm ortaya koymamışlar ve bilmedikleri zaman "bilmiyorum" demekten çekinmemişlerdir,

414 no'lu Ebû Hüreyre hadisi de sahih olup istidlale salih görülmüştür. Sa'd hadisiyle birbirini kuvvetlendirmektedir.

Hadis daha çok Resulüllah'ın (a.s.) vakti gelince birtakım açıklamalar yaptığına, rasgele konuşmadığına, dini meselelerde aldığı talimat uyarınca hareket edip bilgi verdiğine delalet etmektedir. Ayrıca Peygamber (a.s.) dan çok soru sormanın birtakım sakıncaları üzerinde durulmakta ve inen ilâhi hükümlerin şartları, ortamı ve olayları hedef alıp öylece indiğine işaret edilmekte ve o bakımdan mü'minlerin bu konuda aceleci olmamaları tavsiye edilmektedir.

Diğer bir yönüyle de Peygamberimizin (a.s.) mübarek ağzından çıkan her kelime ve cümleyi çok dikkatle dinlemelerine, telaffuz edildiği şekliyle hafıza arşivine yerleştirmelerine ve başkalarına aktarırken bir ilave yapmamaya çok dikkat etmelerine işaret edilmektedir.

415  no'lu Selman hadisini Tirmizi Kitabul-Libas'da nakletmiş, Hâkim ise Müstedrek'te tahric etmiştir. îbn Mâce ise değişik bir isnadla hadisi sevkederken ravileri arasında Seyf b.  Harun el-Bercumi bulunuyor ki bu zat zayıftır ve rivayeti metruktür. [21] Yahya b. Main "Sayf kayde değer bir şey değildir", Nesâi ile Dârekutni "o zayıftır", Ibn Hibban onun mevzu hadis rivayet ettiğini söylemiştir. [22]

Hadis, Peygamberin (a.s.) kendiliğinden bir şeyi haram veya helâl kılma yetkisine sahip olmadığına, helâl ve haram hakkındaki genel hükümlerin Kur'an'da yer aldığına Ve Hz. Peygamber'in de ancak o genel hükümlerin ışığı altında Melek Cebrail'in talimatı doğrultusunda bazı şeylerin haram ve bazı şeylerin de helâl olduğupu açıklama göreviyle görevlendirildiğine delâlet etmektedir. Yoksa helâl ve haram şeyler sadece Kur'an'da yer alan hükümlerle sınırlandırılmış, onun dışında başka bir ilâve söz konusu olmayacağı belirtilmiş değildir. Zira bu hadisin asıl delâlet ettiği mana ve hükmü şu sahih hadis açıklamaktadır: "Allah, kendi peygamberinin diliyle neyi helâl kılmışsa o helâldir." [23]

Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bu inceliğe temasla şöyle buyurmuştur: "Haberiniz olsun ki bana kitap ve onunla beraber bir misli (açıklama ve hüküm) verilmiştir. Dikkat edin bana Kur'ân ve onunla beraber bir misli (bilgi ve hüküm) verilmiştir." [24]

Diğer yandan Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Muâz b. Cebel'i (r.a.) Yemen'e vali ve kadı olarak gönderirken ondan sordu: "Ya Muâz orada ne ile hükmedeceksin?" O da: "Allah'ın kitabıyla" diye cevap verdi. Efendimiz, aradığını Allah'ın kitabında bulamayacak olursan ne yaparsın?" diye sorunca, o da: "Peygamber'in sünnetiyle amel eder ona göre hüküm veririm." [25]

Bütün bu sahih rivayetlerden ortaya çıkan hüküm şudur: Dinin iki ana kaynağı bulunuyor. Allah'ın kitabı ve Peygamber'in (a.s.) sünneti. İkinci kaynak birinci kaynağı tefsir edip açıklamakta ve tamamlayıcı hükümler getirmektedir. O bakımdan bu iki kaynağı birbirinden ayırmamız, sadece Kur'ân ile amel etmemizin ve ondaki hükümlerle yetinmemizin kâfi olduğunu iddia etmemiz son derece yanlış olur ve çok sakıncalı sonuçlar doğurur.

O halde ortaya çıkan bir mesele, bir olay hakkında Kur'ân'da bir hüküm aranır. Varsa onunla amel edilir. Yoksa Sünnete baş vurulur. Kitap ve sünnette helâl ve haram olduğu belirtilmeyen bir şey mubah sayılır,

416 no'lu Alâ hadîsini Tirmizî has enlemiş tir. Hâkim de tahrîc etmiş bulunuyor. Ancak bu tahrîc munkati'dir. Hafız İbn Hacer'in de tesbiti bu yöndedir.

Ancak bu babda, hacc bahsinde geçtiği üzere İbn Abbas ve Ebû Hüreyre (r.a.) den iki hadîs daha rivayet edilmiştir. Ayrıca Buharî'nin "Bab-u mâ yukrehu min kesreti's-suâl" başlığı altında bu konuya özel bir bölüm ayırdığını görüyoruz.

Hafız Bezzar da aynı hadîsi tahrîc edip senedinin salih olduğunu belirtmiştir. Hâkim'in ise Ebû Derdâ (r.a.) den rivayet edip sahihlediği hadîste bu <*mana ve hükmü kuvvetlendirir anlamda şöyle buyurulmaktadır: "Allah neyi kendi kitabında helâl kılmışsa o helâldir. Neyi de haram kılmışsa o haramdır. Sükût ettiği şey ise avf kapsamına girer. Artık siz Allah'tan O'nun af kıldıklarını kabul edin. Çünkü gerçekten Allah bir şeyi unutacak değildir."

Dârekutnî'nin Ebû Salebe hadîsinden tahrîc ettiği ise, yukarıdaki hadîsle birbirini kuvvetlendirmektedir: "Şüphesiz ki Allah farzları taktir edip belirlemiştir. Artık sizler o farzları zayi' etmeyin. Hem Allah hududu da belirleyip koymuştur. Artık siz o hadleri aşmayın. Birçok şeyler hakkında ise size rahmet olsun diye susup unutmaksızın açıklamada bulunmamıştır. Artık siz de o şeyleri aşıp bahse konu etmeyin."

Müslim'in Enes'den tahrîc ettiği hadîsle şöyle denilmektedir: "Bizler, Resulü İlah (a.s.) Efendimiz'den bir şey sormaktan men'edildik." [26]

Buhart'de ise îbn Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz sorular sormayı hoş karşılamadı ve bunu ayıpladı." [27]

Bütün bu rivayetler dinî mesele ve konularda gerek ashabın, gerekse ümmetin ilim adamlarının çok dikkatli olmalarına, lüzumsuz ve anlamsız sorular sorulmamasma yönelik bulunuyor. Aynı zamanda dinî bütün meselelerin kitap ve sünnetin ışığı altında çözülmesine dikkatlerimizi çekiyor.

414 no'lu Ebû Hüreyre hadîsinde ise bir başka Önemli konu işleniyor. O da, dinî emirleri her kişi gücünün yettiği nisbette yerine getirir hükmüdür. Ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen kimse oturarak namazını kılar. Abdest alma imkânına sahip olmayan kişi teyemmüm eder. Şüphesiz bu misalleri çoğaltmamız mümkündür... [28]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- insanlara haram kılınmamış bir şey hakkında ısrarla sormak, ince eleyip sık dokumak men1 edilmiştir.

2- Allah'ın ve Peygamberinin kitap ve sünnette haram kılmadığı bir şeyi haram kılmaya hiç kimse yetkili değildir.

3- Helâl, Allah'ın ve Peygamberinin helal kıldığı şeylerdir. Haram da Allah ve Peygamberinin haram kıldığı şeylerdir.

4- Ancak hayvanlardan bir hayvanın etinin yenilmesinin helâl veya haram olduğuna dair sarih bir beyân bulunmadığı taktirde, o hayvanın parçalayıcı, yırtıcı dişlerinin veya bu anlamda pençe ve gagasının olup olmadığına bakılır. Varsa, o gruba dahil edilerek eti haram kabul edilir. Yoksa, eti mubah olanlar arasına alınır. Bu durum da yine kitap ve sünnet dışına çıkılmamış olunur. Nitekim müctehid imamların da uyguladığı metod bu olmuştur.

5- Helâli haram kılan kimse islâm adına cürüm işlemiş olur ki bu büyük bir günah olarak vasıflandırılmıştır.

6- Bilerek  kasıtlı olarak helâli haram, haramı da helâl   kabul eden kimse dinden çıkıp murted olur.

7- Kitap ve sünnette açıklanmış, hükmü belirlenmemiş bir şey hakkında soru sormak, ısrarla soruyu tekrarlamak caiz değildir.

8- Sorulan suale kitap ve sünnetten cevap çıkarıp vermeye bilgisi ve gücü yetmeyen kişinin kendi hevesine veya mantığına göre cevap vermesi haramdır.

9- Peygamberimizin (a.s.) açıkladığı ve kesin belirttiği konularda ihtilâf edip farklı görüşler ve yorumlar ortaya koymak mesele ve konuyu çarpıtır ve sünnetin hilâfına bir sonuca götürmüş olur. Bu da ümmet için bir tehlike işareti sayılır.

10-Peygamber (a.s.) bizi neden men'etmişse, artık ondan kaçınmamız farz olur. Bize neyi emretmişse, onu gücümüzün yettiği nisbette yerine getirmemiz de farz ve vacib olur.

11-Helâl yalnız Kur'an'da helâl kılınanlar değildir. Kur'an'ın açıklaması ve gerekçesi anlamında olan hadis de helâl kılman şeyler helâl kabul edilir ve bu da Kur'an'ın bir emri sayılır.

12-Kitap ve sünnette haram olduğu açıklanmayan bir şeyin Avf kapsamına alındığım gösterir. O bakımdan Kuf'an ve Sünnet'teki ana ve külli kaidelerin kapsamına girmiyorsa kıyasa gerek kalmaz ve mubah sayılır. [29]


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Haziran 2015, 16:22:13
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.Mezheplere göre helal,haram yenilen etleri öğrenmiş olduk.Rabbim helal yiyenlerden eylesin bizleri inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 29 Haziran 2015, 16:53:34
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh.Önemli bir konuya değinilmiş.Rabbim hakkıyla öğrenebilmeyi ve uymayı nasip eylesin İnşaAllah.Rabbim haramdan uzak eylesin bizler İnşaAllah.Allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
Gönderen: İkraNuR üzerinde 29 Haziran 2015, 18:58:10
selamün aleyküm. bn annemden duymuştum bize haram kılınana bi hayvan biliyorum. onu allah c.c. etinide , sütünüde, derisinide kısaca her şeyini haram kılmış ve ona lanet etmiştir. o hayvanda DOMUZMUŞ.. allahım onu bizlere lanet kılmış haram eylemş. o hayvann herşeynden uzak duralım inşllh.


Konu Başlığı: Ynt: Yiyecek Maddeleri veEti Yenilen, Yenilmeyen Hayvanlar
Gönderen: Pelinay üzerinde 29 Haziran 2015, 20:15:37
Ve aleykumusselam ve rahmetullah..cok derin bilgiler.
Allah razi olsun.
Rabbim ilmimizi ziyadelestirsin..Rabbim ogrendiklerimizle amel edebilmeyi nasip eylesin insallah.