๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Ağustos 2010, 06:19:52



Konu Başlığı: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Ağustos 2010, 06:19:52
Üzerinde Suret Bulunan Elbise, Örtü Ve Benzeri Eşya

 

Önce "suret" nedir, ne değildir? Ayet ve hadîslerde geçen bu tabirden maksat nedir? Bilmemize gerek vardır. Aksi halde konuyu sağlıklı biçimde anlayıp kavramamız çok zor olur.

Sözlükte, timsal, şekil, kıyafet gibi manâlara gelir. Osmanlıcada timsal, suret, resim diye belirtilmiştir. O bakımdan heykele "timsal-i mücessem" denilmiştir. Kıyafet ise, bir şeyin dış görünüşü, bir kimsenin giydiklerinin bütünü, kılık gibi manâlara delâlet etmekte­dir.

Suret denilince "resim" anlaşılır mı? Her ikisi de Arapçadır. Re­sim, yazmak ve iz bırakmak mânasına delâlet eder. O bakımdan kök ve sözlük manâları bakımından birbirinden farklıdırlar. Sonraları biri diğeri yerinde kullanılmıştır. Özellikle Osmanlıcada buna sık sık rastlamak mümkün.

Kur'ân'da ise suret kelimesi altı yerde geçer. Dört yerde fiil şeklinde, bir yerde masdar, bir yerde de sıfat şeklinde zikredilmiştir. Hemen hepsi de vücut yapısını, aldığı biçimi ve üzerindeki hatları yansıtır anlamdadır. Ayrıca ruh ve karakter yapısına da dolaylı şe­kilde delâlet ettiği söylenir. Nitekim hadîs-i şerifte "Şüphesiz Allah, Adem'i kendi sureti üzere yarattı." [415] buyurulmuştur. İlim adam­ları bunu, yukarıda belirttiğimiz gibi, ikinci mânaya, basar ve basiret yeteneğine hamlederek manâlandırmışlardır ki, bunda ilâhî sıfatın tecellîsi söz konusudur.

Şeyh Mecdüddin Firuzâbadî'nin Basâir'deki açıklamasını müter­cim Asım şöyle nakletmiştir: "Suret, a'yan-i eşyanın mabihi’l-intikaş olup ve sairden mabihi'l-imtiyazı olan nesneden ibarettir. Bu da iki çeşittir: Biri mahsusdur ki, hassa ve amme, belki mutlaka insan ve ekseri hayvanatı idrak eder insanın, himar ve feresin bilmuayene suretleri gibi. Diğer ise, makuldür ki onu hasse idrâk edip amme id­rak eylemez, insana muhtass olduğu akıl ve rüyet ve her şeyin mah­sus olduğu maani gibi "Allah Adem'i kendi sureti üzerine yarattı" hadîsinde suretten murad, insanın muhtass olduğu heyet ve kıya­fettir ki, basar ve basiretle müdriktir ve Hak Teâlâ onunla insanı mahlûkatı kesîre üzere tafdîl eylemiştir ve burada Hak Teâlâ'ya izafeti ala sebilil’l-mülk olup haşa ala vechi’l-ba’ziye ve’t-teşbih değildir. Nitekim "beytullah", "naketullah" ala sebilit-teşriftir. O halde hadisin manası şöyledir: "Allah Ademi kendi sıfatı üzerine yarattı."[416]       

Hz. Aişe Vâlidemiz'den yapılan rivayette, demişti ki:

"Şüphesiz ki Peygamber (a.s.) Efendimiz, evinde üzerinde salîb (canlı resmi ve şekli) bulunan hiçbir şeyi bırakmayıp mutlaka bo­zardı."[417]

Aynı hadisi Ahmed b. Hanbel kendi müsnedinde şu lafızla riva­yet etmiştir:

"Peygamber (a.s.) Efendimiz evinde, üzerinde salip bulu­nan hiçbir elbise bırakmaz, mutlaka bozup değiştirirdi."[418]

Yine Hz. Âişe (r.a.) Vâlidemiz'den yapılan rivayete göre, ken­disi üzerinde tasvirler (canlı hayvan resimleri) bulunan bir perde asmış bulunuyordu. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz içeri girince o per­deyi kopardı. Bunun üzerine Hz. Aişe diyor ki:

"O perdeyi iki yastık yüzü yaptım. Peygamber (a.s.) Efendimiz dirseğini onlara dayayıp otururdu."[419]

Ahmed b. Hanbel'in kendi Müsned'indeki tesbit ve rivayette ise, şöyle denilmektedir:

"Ben onu dirsek dayayıp oturmaya elverişli ikî yastık yaptım. And olsun ki, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in onlardan birine yaslanıp oturduğunu gördüm ki, üzerinde suret bulunu­yordu..."[420]

Ebû Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

"Cibril bana geldi ve dedi ki: Gece sana geldim, ancak içinde bulunduğun eve girmeme hiçbir şey değil de içinde bulunan bir adam timsali bana engel oldu. Nitekim Peygamber'in (a.s.) evinde (o sırada) nakışlı bir perde ve üzerinde timsaller (resimler) bulunuyordu ve evde bir de köpek vardı. Cebrail (Peygamber'e a.s. şöyle dedi):

"Evin kapısında (ki perdede) olan timsallerin kafa kısmının kesilmesini emret de onlar ağaç şekline dönsünler ve emret de perde kesilip yere atılıp basılan iki yastık (yüzü) yapılsın ve emret de köpek dışarı çıkarılsın."

Resûlüllah (a.s.) Efendimiz de öyle yaptı ve köpeğin bir enik olduğu ve Hasan ile Hüseyin'e ait olup yatak dolabının altında bu­lunuyormuş."[421]

İbn Ömer (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efen­dimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Şu suretleri işleyip yapan­lar, kıyamet gününde azab edilecekler ve yarattığınız şeyleri diriltin denilecek..."[422]

İbn Abbas (r.a.)'dan yapılan rivayette, bir adam ona gelip de­miş ki:

"Doğrusu ben şu tasvirleri yapıyorum, bu hususta bana fetva verir misin?" İbn Abbas (r.a.) ona şöyle demişti:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den işittim buyurdu ki:

"Suret yapan herkes ateştedir ve yaptığı her surete karşılık bir nefs yaratılıp Cehennem'de ona azâb ederler. O halde sen herhalde bu işi yapmak istiyorsan, bari ağaç ve canı olmayan eşya suretleri yap..."[423]     

Hadislerin açık delâletinden anlaşılan hükümler:     

1- Evin içinde gerek duvarlarda, gerekse ev eşyası üzerinde canlı hayvan resmi bulundurmak mekruhtur.

2- Özellikle perde ve benzeri eşya üzerinde insan veya her­hangi canlı bir hayvan resmi bulundurmak yasaklanmıştır.

3- Minder, yastık gibi yere konulan ve üzerinde oturulan ve yaslanılan eşya üzerinde bulunması, hürrnet ifade etmediğinden ya­saklanmamıştır.

4- Canlılar arasında insan resminin bulunması daha da sa­kıncalıdır.

5- Evin içinde köpek beslemek mekruhtur.

6- Eşya üzerinde bulunan insan veya herhangi bir hayvan resminin başını silmekle kerahat kalkar. Çünkü o zaman bir canlı resmi olmaktan çıkar da cansız bir cisim görüntüsünü verir.

Konunun giriş kısmında suret ve timsal kavramları hakkında kısa bir açıklamada bulunduksa da bu kelime ve benzerlerinin biraz daha açıklanmasında yarar vardır. Kaynaklarıyle İslâm Fıkhı, adlı eserimizde yaptığımız izahı aynen naklediyorum:

Resim: Kâğıt ve benzeri düz alanı olan şeyler üzerine kalem, bo­ya ve başka araçlarla canlı, ya da cansız bir şeyin çizilen benzeri demektir.

Suret: Canlı, ya da cansız bir şeyin dış görünüşü, şekli ve ben­zeri anlamında daha çok kullanılır.

Timsâl: Üç buudlu, yani uzunluğu, eni ve derinliği olan ve ol­mayan yapılmış suret demektir.

Fotoğraf: Belli makina ve âletlerle gözle görülen şeylerin kâğıt ve benzeri maddeler üzerine tesbit edilen şekli ve görüntüsü demek­tir.

Kur'ân'da suret ve timsal tabirleri geçer. Hadîslerde ise, bu iki tabirle beraber bir de "salîb", "tasvir" tabirleri de geçer. İsa Pey­gamber'in yapılan kabartma veya üç buutlu şekil ve suretine o ba­kımdan "salîb" denilmiştir.

Hadislerin ışığında müctehid imamların görüş ve ictihadları:

a) Hanefîlere göre:

İmam Ebû Hanîfe'ye göre, insan veya diğer bir canlı hayvan resmini evin duvarına asmak, giyilen elbise üzerinde bulundurmak, sarık ve benzeri başa konulan şey üzerine nakşetmek, perde ve ben­zeri eşya üzerinde bulundurmak haramdır. Ama yastık, döşek, yaygı ve benzeri eşya üzerinde bulunması haram değildir; çünkü bunda hürmet yok, tahkir vardır.[424]

Bununla beraber içinde resim bulunan bir eve melek girer mi, girmez mi? hususunu ileride açıklayacağımızdan burada belirtme­ye gerek görmüyoruz.

Suret konusunda gölgesi olanla olmayan arasında, belirttiğimiz yerlere konulup konulmamasında fark yoktur.

b) İmam Mâlik'in ve İmam Sevrî'in de görüş ve ictihadı, Hanefîlerinkiyle birleşmektedir.[425]

c) Şâfiîlere göre, hayvan suretlerini resmetmek haramdır. Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:

386 nolu Hz Aişe (r.a.) hadîsini Nesâî de tahrîc etmiştir. Ha­disin zahiri, evdeki bütün eşyalar üzerinde bulunan suret ve tim­salleri, taşıdığı hükmün kapsamına almaktadır. O halde elbise, ör­tü ve yaygı gibi eşya üzerinde resim, bulunması haramdır.

Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Mekke'yi fethettiği gün Kabe'ye girdi, İbrahim ile İsmail Peygamberlerin, ellerinde fal ok­ları bulunduğu halde suretleriyle karşılaştı ve şöyle buyurdu:

"Allah putperestleri kahretsin. Vallahi İbrahim'le İsmail fal okları kullan­mamışlar ve bunlarla nasiplerini aramamışlardır."

O bakımdan İmam Nevevî, hayvanların suretlerini resmetmenin şiddetle haram olduğunu belirtmiştir.

Seleften bazı kişiler, gölgesi olan suret ve timsaller haramdır, diğerleri haram değildir, demişse de bu görüşe pek katılan olmamış­tır, aynı zamanda cumhurun görüşüne de ters düşmektedir. Çünkü Hz. Aişe'nin (r.a.)  kapısının iç kısmına asılı bulunan perdede gölgesi olmayan bir resim bulunuyordu, -iki kuş resmi olduğu söylenir- bununla  beraber Resûlüllah (a.s.) Efendimiz perdeyi yerinden koparmış ve bölüp başka bir şeyde kullanması için işarette bulunmuştu. O bakımdan İmam Zührî, resim hakkındaki yasağın umum ifade ettiğini söylemiştir.

Kadı Iyaz  ise, küçük çocukların oynaması için gölgesi olan ve olmayan suret ve resimlerin yapılması ve çocuklara verilmesi haram değildir, demiştir. Genellikle müctehidler de buna ruhsat veril­diğini belirtmişlerdir. Ancak İmam Mâlik satın alınmasını mekruh saymıştır.

Meyvalı olsun, meyvasız olsun her türlü ağaç resmine cevaz ve­rilmiştir. Tabiinden Mücahid müstesna, ilim adamlarının hemen hep­si bu hususta görüş birliği halindedirler. Mücahid ise, meyvalı ağa­cın resmini mekruh saymıştır.[426]

390 nolu Ebû Hüreyre hadisi, içinde suret ve köpek bulunan bir eve melek girmiyeceğine delâlet etmektedir. Nitekim Melek Cebrail, içerisinde enik bulunan hane-i saadete girmemiştir. Ancak sözü edi­len meleklerden maksat, bereket ve rahmet ile inen meleklerdir. Yoksa iyilik ve kötülükleri yazan ve insanları bazı görünmeyen şeylerden koruyan melekler değildir. Zira onlar her zaman insanla beraberdirler, ayrılmazlar.

Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin rivayet ettikleri diğer sahih bir hadîste şöyle buyurulmuştur:

"İçinde köpek ve timsal (resim, suret ve heykel) bulunan bir eve melekler girmez."

Üzerinde hayvan resmi bulunan perdenin, Resûlüllah'ın (a.s.) asılı bulunduğu yerden koparıp alması ve Hz. Aişe (r.a.) Vâlidemiz'in onu bölüp yastık örtüsü yapması ve yastıklardan birinin üzerinde resimlerden birinin olduğu gibi kalması; Resûlüllah (a.s.)Efendimiz'in zaman zaman o yastığa dayanıp oturması, bize şu ne­ticeyi vermektedir: Yere konan eşya üzerinde resim bulunmasından dolayı melekler girmemezlik etmezler. Çünkü eğer öğle olsaydı, Re­sûlüllah (a.s.) Efendimiz o yastığa hem kolunu dayayıp oturmaz, hem de evde bulundurulmasına müsaade etmezdi.

O bakımdan evde sırf hatıra olarak albüm ve benzeri yerlerde muhafaza edilip duvarlara ve benzeri yerlere asılmayan fotoğraf­lara ruhsat verilebilir.

İslâm dini, putperestliğin bir daha hortlamaması ve insanların yontulmuş taşlardan, şekillerden medet beklememesi için, putperest­liğe yol açan her türlü şeyin karşısına çıkmış ve çoğunu haram kılmış, bir kısmım mekruh saymıştır.

Resûlüllah (a.s.) Efendimiz devrinde daha çok üç buutlu, gölgesi olan heykeller yapılarak tapılırdı. Bunun yanısıra kabartma re­simler ve taş veya kemik, ya da benzeri şeyler üzerine çizilen su­retler vardı. Hemen hepsi de tâ'zîm edilmek, hattâ ibadete lâyık gö­rülmek üzere hazırlanırdı. Kiliselere nakşedilen melek, Meryem ve İsa Peygamber'in resimleri bu cümledendi. O bakımdan İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.) ileride müslümanların da böyle bir hataya düşmemeleri için, tâ'zîm derecesinde ne kadar heykel, tim­sal, suret ve resim varsa, (canlı mahlûka ait olmak üzere) hepsini yasakladı. Yastık üzerinde kalan kuş veya başka bir hayvan suretini pek yadırgamadı. Zira onda tazimi gerektiren bir hususiyet yoktu.

Konuyu Şevkanî biraz daha inceliyerek, hadislerin delâletinde şu sonucu çıkarıyor:

"Elbise üzerine tab'edilenle üç buutlu olan ara­sında fark yoktur. Bunu Hz. Aişe (r.a.) Validemizin hadîsi te'yîd et­mekte ve Müslim ile diğer hadîs kitaplarında nakledilen şu rivayet de kuvvetlendirmektedir:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz sedir üze­rine daha çok konulup Hz. Aişe'ye ait olan üzerinde kanatlı iki at bulunan bir örtü veya sedir döşeği, ya da elbiseyi yerinden alıp bir­kaç parçaya böldü. O sebeple Hz. Aişe onlardan iki yastık yüzü yap­tı."[427]

Yine Buharî, Müslim, Nesâî ve Muvatta'da yapılan rivayete gö­re, Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir:

"Bana ait kapının önünde gölge­likte astığım perde üzerinde suretler bulunuyordu. O sırada Resû­lüllah (a.s.) Efendimiz seferden döndü ve o perdeyi görünce tutup kopardı ve yüzünün rengi değişti. Sonra da bana şöyle buyurdu:

"Ya Aişe! Kıyamet gününde insanlardan en çok azab görenler, Allah'ın yarattıklarına benzer suretler yapanlardır."

Yine Buharî, Tirmizî ve Nesâî'nin İbn Abbas'dan (r.a.) tahric ettikleri hadîste Resûlüllah (a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Kim bir su­ret çizip tasvir ederse, kıyamet gününde Allah o surette onu ta'zîb eder, o kadar ki, ona ruh üflemesini (emreder) ama o üfleyici de de­ğildir."

Ebû Cafer et-Tahavî bu konuya ağırlık vererek yirminin üstün­de rivayet toplamıştır. Bunlardan on tanesi, "İçinde suret bulunan bir eve melek girmez." mealinde veya ona yakın manâdadır. Diğer­leri ise, suret yapanların kıyamet gününde azâb edileceklerine da­irdir.

Her iki gruptan da önemine binâen birkaç tane meâlen naklet­meyi uygun gördük:

"İçinde suret (canlı resmi veya heykeli) bulunan bir eve melek girmez."[428]

"Cebrail bana dedi ki: Şüphesiz ki biz, içinde köpek ve bir de suret ve timsal bulunan bir eve girmeyiz!"[429]

İbn Abbas (r.a.) diyor ki: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz Beyt'e (Kabe) girdiğinde, orada İbrahim ve Meryem'in suretlerini gördü. O sebeple şöyle buyurdu:

"Onlar duymadılar mı ki, melekler, içinde İbrahim sureti bulunan bir eve girmez ve İbrahim hiçbir zaman fal oklarıyla kısmet aramadı..."[430]

Melek Cebrail, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e: "Doğrusu biz, içinde suret bulunan bir eve girmeyiz" demiştir.[431]

Ebû Zer'a diyor ki, Ebû Hüreyre (r.a.) ile beraber Mervan b. Hakem'in yanına girdik. İçerde hayli timsal (suret ve resim) ler var­dı. O sebeple Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Aziz ve Celil olan Allah'ın şöyle buyurduğunu bildirdi:

"Benim ya­rattığım halk gibi halk yaratan (ona benzetmek suretiyle canlı re­simleri veya heykelleri yapan) dan daha zalim kim vardır? Haydi bir zerre yaratsınlar veya bir dane yaratsınlar veya bir arpa yaratsın­lar (bakayım)?!"[432]

"Şüphesiz ki bu suretlerin sahipleri, kıyamet gününde, onlara (ruh) üfleyinceye kadar asab edilirler. Onlara: Haydi yarattıklarını­zı diriltin denilir."[433]

el-Leys'ten yapılan rivayette demiştir ki: Salim b. Abdullah'ın yanına girdim, üzerinde resimler bulunan kırmızı bir yastığa daya­nıp oturuyordu. Aramızda şu konuşma geçti:

"Bu mekruh değil midir?"

"Hayır, sadece bundan bir yere asılanı ve dikilen timsalleri (heykelleri) mekruhtur. Üzerine basılan ve oturulanında ise bir sa­kınca yoktur."[434]

Ebû Cafer et-Tahavî sonra da, suretten maksat neler olduğu üzerinde durup canlı her şeyi kapsayıp kapsamadığını ko­nu edinerek farklı görüş ve tesbitleri nakletmiştir.

Gerek Ebû Cafer et-Tahavî'nin, gerekse diğer hadîs âlimlerinin bu konuda rivayet ettikleri hadîslerin tamamı dikkate alınınca şu sonuç çıkmaktadır: Üstünde kanatlı at veya kuş resmi işlenmiş bu­lunan perdeden dolayı Melek Cebrail'in içeri girmediği ve seferden dönen Resûlüllah (a.s.) Efendimizin o perdeyi görünce koparıp bir­kaç parçaya ayırdığı olayı, evde ister gölgesi olan üç buutlu bir can­lı timsali, ister düz bir alan üzerine işlenmiş gölgesi olmayan bir suret olsun, isterse kâğıt ve benzeri bir cisim üzerine kalemle çizilmiş bulunsun, her üç durumda da meleklerin içeri girmesine engel teşkil ettiğine delâlet etmektedir.

Nitekim Ebû Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette deniliyor ki: Melek Cebrail, içeri girmek istedi, Resûlüllah (a.s.) ona "gir!" de­yince, o da "Nasıl gireyim ki, senin evinde, üzerinde at ve adam tim­sali olan bir perde bulunuyor. Onların ya başlarını koparacaksın, yada bölüp yastık yapacaksın... Zira biz melekler, için timsaller bu­lunan bir eve girmeyiz" dedi.[435]

Bu rivayet, "timsal" denilince, canlı mahlûkun gölgesi olan ve olmayan suretlerinin evde bulundurulmasının kerahetine delâlet ediyor. Aynı zamanda rahmet ve bereket indiren meleklerin o ev­lere girmiyeceğini bildiriyor. Ayrıca üstünde suret bulunan bir ku­maşın yastık veya yaygı olarak kullanılmasında bir sakınca olma­dığını, perde ve benzeri ev eşyası üzerinde başı kesik hayvan suretlerinin bulundurulmasında kerahetin kalkacağı ifade ediliyor.

Ebû Hüreyre (r.a.) hadîslerin delâletini dikkate alarak şöyle demiştir:

"Suretten maksat, baştır. Başı olmayan bir şey suret de­ğildir."[436]

 
Çıkarılan Hükümler:

 

1- İslâm Allah'a ortak koşmayı, eşyayı ilâhlaştırmayı yasak­lamış ve bunu küfür saymıştır.

2- İslâm bir şeyi yasaklarken ona vasıta ve vesile olan şeyleri de yasaklar. İçkiyi haram kılarken,    hem bunun damlasına cevaz vermemiş, hem de buna vasıta ve vesile olan şeyleri de haram kap­samına almıştır. Putperestliği yasaklarken, ona yol açan, vasıta olan resim, heykel, timsal ve sureti de -bir canlıyı temsil ediyorsa- yasaklayıp haram kılmıştır. Budizm'in aşırı putperestliğe gidilme­sinin sebeplerinden biri ve belki başta geleni budur. Buda'ya olan aşırı ilgi ve sevgi onun suretini çizmekle hedefinden saptırılmış ve zamanla suretten heykele geçilerek ilâhlaştırmıştır. Mekke'deki putperestliğin temelinde de buna yakın bir dalgalanma söz konusudur.

3- O halde ev ve benzeri yerlerde insan veya başka bir canlı resmini, timsalini ve üç buutlu heykelini asmak, yüksekçe bir yer üzerinde bulundurmak haramdır.

4- Yaygı,  yastık,  döşek ve  benzeri  eşya üzerinde bulunan hayvan resimlerinde - ta'zim ifade eden bir husus söz konusu ol­madığından- bir sakınca yoktur.

5- Hatıra anlamında çekilen fotoğrafların, albüm ve benzeri yerlerde muhafaza edilmesine ruhsat verilmiştir.

6- İnsan veya hayvan resim, timsal ve suretlerinin başı kesikse, buna da ruhsat verilmiştir. Çünkü o durumda asıl vasfını kay­betmiş ve tazime delâleti kalkmış sayılır.

7- Ağaç veya cansız bir eşyanın resmini bulundurmakta, evin duvarına asmakta veya yüksekçe bir yere koymakta bir sakınca yoktur.

8- İçinde insan veya hayvan sureti ve heykeli bulunan ve yüksekçe bir yere konulan veya duvara asılan ve içinde köpek bu­lundurulan eve rahmet, bereket ve feyiz indiren melekler girmez.

9- Hafeze ve diğer koruyucu melekler ise, resim, heykel, tim­sal ve suret sebebiyle insandan ayrılmazlar, evlerden uzak kalmaz­lar.


Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Eylül 2011, 02:26:10
Esselamu aleykum ; günümüzde bu konuyu tam olarak algilamayan birçok kişi var dikkat edilmesi gereken bir konu.Gayet güzel ve geniş bir bilgi olmuş..Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: -merve-7d- üzerinde 04 Mayıs 2014, 14:41:42
Paylaşım için çok teşekkürler artık bu bilgileri dikkate alarak insanları uyaracağım.


Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Pelinay üzerinde 07 Haziran 2014, 20:40:36
Ve aleykumsselam; istifade ettiğim bir paylaşımdı..Mevlam razı olsun..bu konuda oldukça eksiğim varmış.inşallah artık daha özenli ve dikkatli davranacağım...
biblo ,veya diğer suretleri hallederiz inşallah ama şu anda bizim başta okul kitaplarımız olmak üzere birçok kaynak  kitaplarımız suret dolu..mecbur evde bulundurmak zorundayız.onları napıcaz..çünkü yukarıda kağıt üzerindeki suretlerin de diğerleriyle aynı konumda olduğu  belirtiliyor??



Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Haziran 2014, 20:42:47
Hanefiler'e göre mekruh olduğunu biliyordum ki harammış öğrenmiş olduk. allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Rüveyha üzerinde 21 Haziran 2014, 21:45:15
Çok dikkat edilmesi gereken bir konu.İnşaallah elimizden geldiğince süretli şeyleri kullanmamaya çalışıyoruz.Allah razı olsun kardeşim önemli bir konuya değinmişsin.


Konu Başlığı: Ynt: Üzerinde Suret Bulunan Elbise
Gönderen: Ceren üzerinde 21 Haziran 2014, 22:38:20
Esselamu Aleykum.Allah razı olsun paylaşan kardeşimiz den.Bir çok konuda hatamız olduğu gibi bu konular dada hatamız varmış Bilgilenmemize sebeb oldu.