๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 15 Ağustos 2010, 05:26:50



Konu Başlığı: Temettü Kıran ve Îfrad Arasında Tahyir
Gönderen: Zehibe üzerinde 15 Ağustos 2010, 05:26:50
Temettü', Kıran ve Îfrad Arasında Tahyir ve Bunlardan Efdal Olanı
 

Bilindiği gibi, hac ibadetine şu üçünden birine niyet ederek aşlanır: Hacc-ı Temettü, Hacc-ı îfrad ve Hacc-ı Kıran.

Birincisi, önce umreye niyet edilip ihrama girilir ve umre yerine etirildikten sonra ihramdan çıkılır. Sonra Zilhicce'nin sekizinci veya ökuzuncu günü farz olan hacca niyet edilerek tekrar ihrama girilir e böylece hem sünnet, hem de farz olan hac ayrı ayrı yapılarak ye-ine getirildiğinden dolayı bir kurban kesilir.

İkincisi, yalnız farz olan hacca niyet edilerek ihrama girilir ve tec menasiki tamamlanıncaya kadar ihramlı kalınır. Sadece farz hac fa edildiği için kurban kesmek gerekmez.

Üçüncüsü, hem umreye, hem de hacca birden niyet edilip ihra-na girilir ve bu iki hac tamamlanıncaya kadar ihramdan çıkılmaz, kişini bir arada yapma imkan ve kudretini bahşeden Cenab-ı Hakk'a ükür olsun diye bir kurban kesilir.

Ancak bu üç çeşit hacdan hangisi efdaldır? Bu hususta nüctehidlerin farklı tesbitleri, görüş ve ictihadları söz konusudur. 3iz önce ilgili hadisleri nakletmeyi, sonra da onların görüşlerini be-irtmeyi uygun gördük ve böylece hangi haccm kime göre efdal olduğu ortaya çıkmış olacak. [184]

 

İlgili Hadisler
 

Hz. Aişe(r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçenin şöyle haber verdiği tesbit edilmiştir: “Resulüllah (s.a.v) Efendimizle beraber (hac için Medine'den) çıkmış olduk. Derken Efendimiz şöyle buyurdu: "Sizden kim hem hac, hem de umre için niyet ederek telbiye ile sesini yükseltmek istiyorsa öyle yapsın. Kim de yalnız hac için niyet edip telbiye getirmek istiyorsa, öyle yapsın. Kim de yalnız umre için niyet edip telbiye getirmek is­tiyorsa, o da öyle yapsın."

Hz. Aişe devamla diyor ki: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yalnız hacca niyet edip telbiye getirdi. Onunla beraber olan­lardan bir kısmı da yalnız hacca niyet edip telbiye getirdiler. Beraberinde olanlardan bir kısmı da hem hac, hem de umreye niyet edip telbiye getirdiler. Bir kısmı da sadece umreye niyet edip telbiye getirdi. Ben ise, umreye niyet getirenler arasında bulunuyordum.”[185]

İmran b. Husayn (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen diyor hk

"Mut'a (hacc-ı temettü') ayeti Allah'ın kitabında indi ve bizler de Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber (bu hacca niyet edip menasiki) yaptık. Artık bunu, Resulüllah (s.a.v.) ve­fat edinceye kadar haram kılan veya yasaklayan bir Kur'an ayeti inmedi." [186]

Müslim ve Âhmed'in tesbit ettikleri rivayette ise, hadis şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Mut'a ayeti Allah'ın kitabında indi, yani hacc-ı temettü' ve Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz bize onunla emretti. Sonra da, Resulüllah (s.a.v.) vefat edinceye kadar müt'atü'1-hac ayetini nesheden (hükmünü kaldıran) bir ayet inmediği gibi, onu yasaklayan bir ayet de inmedi."

Abdullah b. Şakik'den yapılan rivayete göre: Uz. Ali (r.a.) üt'a ile emrederdi; Hz. Osman (r.a.) ise, bundan men'ederdi. iunun üzerine Hz. Osman bir söz söyledi. Hz. Ali de ona: "And Isun, bilirsin ki biz Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber acc-ı temettü' yaptık.." Onun bu sözüne karşılık Hz. Osman tiyle cevap verdi: "Ama biz (o günlerde) korku içinde bulu-uyorduk.." [187]

îbn Abbas (ı\a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle emiştir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz umreye niyet edip telbiye getirdi; O'nun ashabı ise hacca niyet edip telbiye getirdi. O »akımdan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ve O'nun ashabından iady (kurbanlık hayvan)ı sevkedenler ihramdan çıkmadılar, [eriye kalanlar ihramdan çıktılar." [188]

Diğer bir rivayette hadis şu lafızla nakledilmiştir: "Resulüllah s.a.v.) Efendimiz, Ebu Bekir, Ömer ve Osman (r.a.) temettü' saptılar. Hacc-ı Temettü'ü ilk men'eden Muaviye oldu." [189]

Hz. Hafsa (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle lemistir;

"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'e, insanların durumu ne ki hramdan çıkmış bulunuyorlar, sen ise umreni (yaptıktan ionra) ihramından çıkmadın?" diye sorduğumda şu cevabı verdi: "Ben hedyimi belirleyip boynuna (alamet) taktım, başımı da (saçlarımı biraraya getirip) toplayıp sıkıca tuttum; o bakımdan hac (menasikini tamamlayıp) ihramdan çıkmayacağım (ihramh olarak bulunacağım)." [190]

Zuhri'den, o da Salim'den, o da babasından rivayet etmiştir. Sa-' lim'in babası şöyle haber vermiştir: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Veda Haccı'nda umre ile temettü' edip hacca yönelmiştir ve hazırladığı hady (kurbanlık hayvan)ı beraberinde Zülhuleyfe'den sevketmiştir. Böylece Resulüllah (s.a.v.) önce umreye niyet edip telbiye getirdi; sonra da hac için niyet edip telbiye getirdi ve insanlar da Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'le beraber temettü' niyetiyle umreye ve (arkasından) hacca tel* biye getirdiler. Böylece insanlardan bir kısmı kurbanlık hay­van alıp onu (Mina'ya) şevketti; bir kısmı ise hedy (kurbanlık hayvan) alıp sevketmedi. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Mekke'ye gelince insanlara şöyle buyurdu: "Sizden kim hedy alıp sevkettiyse, artık haccını yerine getirinceye kadar kendi­sine haram olan hiçbir şey helal olmaz.. Kim de hedy alıp sevk etmediyse, artık o Beytullah'ı (umre için) tavaf etsin; Safa ile Merve arasında sa'yetsin ve saçlarını kırksın (kırpsın) ve ih­ramdan çıksın. Sonra da hac için niyet edip ihrama girsin ve hedyini (kesip) yerine getirsin.. Bu durumda kurbanlık hay­van bulamayan kimse üç gün hacda, yedi günde evine döndüğünde oruç tutsun."

Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Mekke'ye geldiğinde ilk şey olarak rüknü (Hacerü'l-esved'in bulunduğu rüknü) selamladı; sonra yedi şavttan üçünü seğirterek yaptı ve arkasından dört şavt daha yapıp (yediyi tamamladı). Tavafını tamamlayıp ye­rine getirince Makam-ı İbrahim'in yanında iki rekat namaz kıldı ve selam verdikten sonra ayrılıp Safa tepesine geldi, Safa ile Merve arasında yedi tavaf (sa'y) yaptı ve haccını ta­mamlayıp yerine getirinceye kadar ihramdan çıkmadı ve kendisine haram olan bir şeyi (ihramdan çıkarak) helal kılmadı. Bayram günü kurbanını kesti ve arkasından Beytul-lah'a yönelip gelerek (ziyaret) tavafını yaptı; artık kendine haram olan her şeyi ihramdan çıkarak helal kıldı. Hac ibadeti için gelenlerden kurbanlık alıp sevkeden herkes de Re-sulüllah'ın (s.a.v.) yaptıklarını aynen yaptılar." [191]

el-Kasım'ın Hz. Aişe (r.a.) dan yaptığı rivayete göre: Peygam->er (s.a.v.) Efendimiz hacc-ı ifrad yaptı denilmektedir, [192]

Nafi'in İbn Ömer (r.a.) dan yaptığı rivayette, adı geçen şöyle lemistir:

"Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber hacc-ı ifrad için üyet edip telbiye getirdik." [193].

Ebu Bekir el-Müzenı'den, onun da Enes (r.a.) den yaptığı rivay­ete göre, Enes (r.a.) şöyle demiştir: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimizin hac ve umre için birden telbiye getirdiğini, (Lebbeyke haccen ve umreten) dediğini işittim."[194]

Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"(Evimizden) çıktık ve hac ile sesimizi (lebbeyke diyerek) yükselttik. Ne vakit ki Mekke'ye geldik, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz bunu umreye çevirmemizi emretti ve buyurdu ki: "Eğer yöneldiğim husustan geri dönebilseydim, ben de bu niy­et ve yönelmemi umreye çevirirdim; ama ne var ki ben ku-banlık hayvanımı alıp sevkederek hacla umreyi birarada yap­maya, niyetlendim, (hacc-ı kırana niyet ettim)." [195]

Ömer b. Hattab (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:

"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'den işittim ki, kendisi Vadi'l-Akik'te bulunuyordu, buyurdu ki: "Bu gece Rabbım ta-rafından biri bana geldi ve şöyle dedi: "Bu mübarek vadide ih­ramından çık ve 'Hacca dahil umre!" söyle.." [196]

Bu da Rasulüllah'm hacc-ı kıran yaptığının bir diğer delili ola­rak bulunuyor.

Mervan b. el-Hakem'den yapılan rivayete göre; adı geçen şöyle diyor ki:   

"Hz. Osman ile Hz. Ali'nin yanında bulunuyordum ki, Hz. Osman müt'a (hacc-ı temettü') yi men'etti ve böylece umre ile haccı birleştirmeyi, (ikisini peşpeşe yapmayı) da yasakladı.

Hz. AH (r.a.) onun bu tutumunu görünce, hem umre, hem de hac için niyet ederek telbiye getirdi ve şöyle dedi: "Ben he­rhangi bir kişinin sözüne bakarak Resulüllah'm (s.a.v.) sünnetini terkedecek değilim." [197]

Subeyy b. Ma'bed'den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Ben nasranı (hrıstiyan) bir adam idim, İslâmiyet'i seçip onu din olarak kabul ettim ve hem hacca, hem de umreye niy­et edip tehlil ve telbiye getirdim. Benim telbiye sesimi bu şekilde işiten Zeyd b. Sunan ve Selman b. Rebi'a şöyle dediler: "Bu adam, kendi ehlinin devesinden daha şaşkındır!" Onların bu sözü sebebiyle üzerime bir dağ yükletilmiş gibi oldum ve dönüp geldiğimde durumu Hz. Ömer b. Hattab'a bildirdim. Bunun üzerine Hz. Ömer o iki kişiye dönüp onları hayli kınadı ve sonra yüzünü bana çevirerek şöyle buyurdu: "Sen, Peygamberini Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sünnetiyle doğruyu seçip bulmuş oldun." [198]

Süraka b. Malik (r.a.) anlatıyor: Resulüllah (s.a.v.) Efendi-miz'iıı şöyle buyurduğunu işittim: "Umre kıyamete kadar hac­ca dahil olmuştur."

Ravi devamla diyor ki: "Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz Veda Haccı'nda hacc-ı kıran yaptı." [199]

 

Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre: Üç çeşit hac vardır; Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Temettü', Hacc-ı İfrad.

Bunlardan efdal (en üstün) olanı, Hacc-ı Kıran'dır. Arkasından Hacc-ı Temettü' ve sonra da Hacc-ı İfrad gelir.

Hacc-ı Kıran, umreyle hacca birden niyet edip ikisini, ihramdan çıkmaksızın yerine getirmekle gerçekleşir. Şöyle ki, bu haccı yapmak isteyen kişi, mikata geldiğinde veya mikata gelmeden umre ve hacca niyet edip ihrama girerek telbiye ile sesini yükseltir. Aynı zamanda mikata geldiğinde önce umreye niyet edip telbiye getirir ve Mekke'ye gelip henüz umrenin ilk dört şavtım yapmadan önce hacca da niyet ederse, yine de Hacc-ı Kıran'a niyetlenmiş sayılır.

İhrama girince iki rek'at namaz kıldıktan sonra şöyle niyet edip İuada bulunması sünnettir: "Allah'ım! Şüphesiz ki ben hac ve umre [ibadetini) yapmak istiyorum; onları bana kolaylaştır ve benden ka­bul buyur." Sonra bu ikisine niyet ederek telbiye getir-meye başlar.

Mekke'ye gelince, Önce umre için tavaf yapar, sonra iki rek'at tavaf namazı kılar. Arkasından Safa ile Merve arasında sa'yeder ve traş olmaksızın ihramlı olarak "Tavaf-ı Kudüm", yani Mekke'ye ayak basıp gelme tavafını yapar ve vacip olan sayı yerine getirir.

Hacc-ı Kıran'a niyet eden kimse Mekke'ye gelince, biri umre, diğeri kudüm tavafı olmak üzere iki tavafı peşpeşe yapar ve sonra Safa ile Merve arasında biri umre, diğeri hac için olmak üzere iki say yaparsa, bu caiz olmakla beraber sünnete uygun olmayan bir iş işlemiş olur. Ancak bu fiilden dolayı kan akıtmak veya herhangi bir ceza gerekmez.

Karın (Hacc-ı Kıran'a niyet eden kimse), diğer menasiki (ibadetleri) yapıp bayramın birinci günü cemreye taş attıktan sonra, şükür olsun diye bir kurban keser. Buna gücü yetmediği takdirde, bayramdan Önce son günü arafeye rastlamak üzere üç gün oruç tut­ması ve ehline (ev halkına) döndüğünde de yedi gün oruç tutarak on günü tamamlaması gerekir. Bununla beraber hac vazifesini tamam­layıp Mekke'de bir süre daha kalacak olursa, o yedi günlük orucu Mekke'de de tutabilir.

Bayramdan önce üç g\Xn oruç tutmayacak olursa, kan akıtması artık kesinleşip vacip olur. Bu durumda ne evine döndüğünde, ne de Mekke'de kaldığı takdirde yedi gün oruç tutması gerekir, [200]

İleride mali imkan bulduğunda, üzerinde vacip olarak kalan kurbanın parasını güvenilir bir adama vermek suretiyle hayvanın Mina'da kesilmesini sağlar.

Hacc-ı Temettü', Hacc-ı îfrad'dan efdaldır. Bu çeşit haccı yerine getirmek için hac aylarında veya daha önce umre niyetiyle ihrama girilir ve hac aylarında Mekke'ye gelinip umre için tavaf yapılır, ar­kasından Safa ile Merve arasında sa'yedilir ve tabii tavaftan sonra iki rek'at namaz kılınır. Sa'y görevi bitince traş olup ihramdan çıkılır. Ama daha önce kurbanlık alıp Mina'ya sevketmişse, o takdirde hac menasikini tamamlayıncaya, yani kurban k^sip traş oluncaya kadar ihramdan çıkmaz.

Tavafa başlarken artık telbiyeyi keser.

Sonra ya Terviye (Zilhicce'nin sekizinci) günü veya ondan önce hacca niyet edip ihrama girer ve sesini telbiyeyi yükseltir. Tabii ihra­ma Mekke'de girer; bunun için Harem sınırlarının dışına, yani hil kesimine çıkması gerekmez. Artık bu durumda Hacc-ı îfrad'ı yapan kimsenin yerine getirdiği her şeyi o da yerine getirir ve Hacc-ı Kıran yapan kimse gibi o da birinci gün şeytanı taşladıktan sonra kurban keser. Buna mali imkanı olmazsa, üç gün orada, yedi gün de evine döndükten veya kaldığı takdirde Mekke'de oruç tutar. Tabii üç günlük orucu bayramdan önce tutup son gününü Arefe gününe tes­adüf ettirir. Bununla beraber bu üç günlük orucu, umre tavafım yap­madan önce de tutması caizdir. Ama ihrama girmeden önce bunu tut­ması caiz değildir.

Mekke ehli (Mekke yerlileri, orada eyleşenler) için kıran ve te­mettü1 haccı söz konusu değildir. Onlar yalnız Hacc-ı İfrad yaparlar. Mikat dahilinde olanların da durumu böyle, yani onlar da Hacc-ı Kıran veya Hacc-ı Temettü' yapmazlar, sadece Hacc-ı İfrad yaparlar. [201]

Böylece Hanefîler bu konuda 286 nolu Ebu Bekir el-Müzeni, 287 nolu Enes, 288 nolu Ömer b. Hattab, 289 nolu Mervan ve 291 nolu Süraka hadisleriyle istidlal ve ihticac etmişlerdir.

b) Şafiîlere göre: Hac ile umre üç vecih üzere eda edilir:

1- İfrad: Hacc-ı İfrad, kişinin hac aylarında kendi beldesiyle il­gili mikattan niyet edip ihrama girmesiyle başlanılmış olur. Bu du­rumda olan kimse, farz olan haccın bütün amellerini (menasikin hep­sini) yerine getirdikten sonra umre için niyet edip yeniden ihrama girer. [202]

2- Temettü': Bu hac, hac aylarında kişinin yolunun üzerindeki inikatta niyet edip ihrama girmekle, kişi bu defa ya Mekke'de veya umre için niyet edip ihrama girdiği mikatta veya kendisine en yakın olan bir mikattan hac için niyet edip ihrama girer.

Böylece bu hacca, "Hacc-ı Temettü'" denilir. Çünkü kişi bu du­rumda iki nüsük arasında ihramdan çıkarak ihramlı iken mahzurlu olan şeylerden temettü' etmiş (yararlanmış) bulunuyor..

3- Kıran: Bu, hem hac, hem de umre için hac mikatmdan niyet edip ihrama girmekle gerçekleşir. Bu da ister kendi memleketiyle il­gili mikat olsun, isterse geçtiği yol üzerinde bulunan mikat olsun fark etmez.

Kendisi Mekke'de ise, hem hac, hem de umre için birden niyet üip ihrama girerse yine de karın (Hacc-ı Kırana niyet etmiş) Eyüır.Umre için ayrıca hü kesimine çıkması gerekmez. Çünkü bu kınımda olanın umresi hacca dahil olmuş bulunuyor.

Bunun gibi, ister hac aylarında, isterse o aylar girmeden kişi [mre için niyet edip ihrama girer, sonra hac ayları girince haccet­meye de niyet eder ve ondan sonra umre tavafını yaparsa, Hacc-ı Çıran'a başlamış olur.

Sözünü ettiğimiz bu üç hacdan efdal (en üstün olanı), Hacc-ı frad'dır. Ondan sonra Hacc-ı Temettü1, sonra da Hacc-ı Kıran'dır. kncak umreyi de o yıl içinde yerine getirirse, bu böyledir. Umreyi yapmayıp ikinci yıla geciktirirse, o takdirde hacc-ı ifrad efdal olmaz ve umreyi geciktirmesiyle kerahet işlemiş olur.

Hacc-ı Kıran'a niyet eden kimsenin, hem hac, hem de umre için 3ir tavaf ve bir sa'y yapması kafi gelir. Yani Hacc-ı Kıran'a niyet eden dmse, her iki nüsük (ibadet) için bir tavaf ve bir sayı yetinir; her biri .çin ayrı tavaf ve ayrı sa'y yapmaz. [203]

Şafiüer bu son meselede Tirmizî'nin rivayet ettiği şu hadisle is­tidlal etmişlerdir: "Hac ve umre için niyet edip ihrama giren kimseye ihramdan çıkıncaya kadar bir tavaf ve bir sa'y kafi­dir".

Tirmizî bunun isnadının sahih olduğunu belirtmiş ve Şafiüer de onu delil olarak seçmişlerdir.

Hacc-ı Temettü' ve Hacc-ı Kıran yapan kimse için hedy (kurban kesmek) gerekir. Kurban kesecek mali imkanı olmayan kimse on gün oruç tutar. Üç gününü, hac için ihrama girince tutup tamamlar, yedi günü ise, vatanına dönünce tutar. Hacdan sonra Mekke'de kalacak olursa, yedi gün orucunu orada tutar. [204]

Şafiîler bu konuda 277 nolu Aişe, 284 nolu Kasım ve 285 nolü Naiî1 hadisiyle istidlal ve ihticac etmişlerdir.

c) Hanbelîlere göre: İhrama girmek isteyen kimse, temettü', kıran ve ifrad haclarından birine niyet etmekte muhayyerdir. Ancak bu üç çeşit hacdan efdal olam, hacc-ı temettü'dür; sonra ifrad, sonra da kırandır. [205]

Hanbelîler, Hacc-ı temettü' ve Hacc-ı ifrad hususunda Şafnlerle birleşirler.                                                                                 

d) Malikilere göre: Şahmın diyor ki: "İbn Kasım'a sorduriı: İmam Malik'e göre, Hac-ı kıran mı efdaldır, yoksa Hacc-ı îfrad mi? Cevap verdi: İmam Malik'e göre Hacc-ı İfrad efdaldır." [206]           

Hacc-ı İfrad'a niyet eden kimse, bu husustaki menasiki (ibadetleri) tamamladıktan sonra yeniden ihrama girip umre için niy­et eder.                                                                                     

Bu mezhebe göre de hacc-ı temettü' ve hacc-ı kıran yapan kim­seye kurban kesmek gerekir. Mali imkanı olmadığı takdirde üç gününü hacda, yedi gününü evine dödüğünde olmak üzere on gün oruç tutar. [207]                                                                       

 

Tahliller ve Diğer Rivayetler
 

277 nolu Hz. Aişe hadisi sahihtir. Resulüllah (s.a.v.) Efendi-miz'in hacc-ı kıran, hacc-ı temettü' ve hacc-ı ifrada izin verdiğine de­lalet etmekte, bu üç hacdan birini seçmekte kişinin serbest olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda hacc-ı ifradı yerine getiren kimsenin, bunu müteakiben umre için niyet edip yeniden ihrama girmesinin de caiz olduğu anlaşılıyor. Nitekim müctehidlerin çoğu bu cevaz üzerinde birleşmiştir.

Ashaptan bazı kimselerin hacc-ı temettü'ü m en'ettiklerin e dair yapılan rivayetleri ise, müctehid imamlar tevil ederek sözü edilen üç türlü haccın caiz olduğuna kail olmuşlardır. Nitekim îmran b. Hu-sayn hadisi bunun cevazına delalet eden sahih rivayetlerden biridir. Bu konuda müt'ayi nesheden bir ayet inmediği gibi, sarih bir hadis de mevcut değildir.

Hz. Ali'nin bu konuda Hz. Osman'a karşı çıkması da bu deliller­inin ikincisini oluşturuyor.

Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'in yaptığı haccm hangi çeşit olduğu ihtilaf konusudur: İbn Ömer, Aişe, Cabir, İbn Abbas, Ömer b. Hattab, Bera' b. Azib, Hz. Ali, îmran b. Husayn, Ebu Katade'ye göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz hacc-ı kıran yapmıştır. Nitekim bu sa­habelerden yapılan rivayetler, Buharı, Müslim, Ebu Davud, Muvat-ta', Tirmizi, Nesâî ve Darekutnî'de yer almıştır. Bunların isnadındaki ricalin hepsi sahih ricaldir. Resulüllah'm (s.a.v.) hacc-ı temettü' yaptığına dair, Buharı ve Müslim'in Hz. Aişe ile ibn Ömer'den;

Müslim ve Ahmed ise Ali ve Osman'dan, Tirmizî ve Ahmed İbn Ab-i'dan rivayet etmişlerdir. Hac-ı İfrad yaptığına dair, 277 nolu Hz. ie hadisinde belirtildiği üzere beyan yer almaktadır. Aynı zamanda Lslim ve Ahmed'in îbn Ömer'den naklettikleri bir rivayet bulunuy-

Hattabî bütün bu farklı gibi görünen rivayetleri bir araya geti-ı, dinde kolaylık olsun diye Resulüllah'm (s.a.v.) herbirine bu hu-gta -kişinin durumuna göre- bir emir verdiği ve kendisinin de hacc-rad yaptığı anlaşılıyor diyerek görüşünü ortaya koymuştur. [208]

Ancak Resulüllab'm (s.a.v.) hacc-ı kıran yaptığı te'vil türmeyecek kadar açıktır; ama hacc-ı ifrad ve hacc-ı temettü' ptığı te'vil edilebilir. Aynı zamanda O'nun hacc-ı kıran yaptığıyla ;ili rivayetler daha çoktur.

Rivayetlerin muhtelif olmasından dolayı müctehid imamların t farklı yorum ve ictihadlan olmuştur. Ebu Hanife, îshak, Nevevî, üzenî, İbn Münzir, Ebu İshak el-Mervezî ve Takiyüddin es-Sübkî ıcc-ı kıran'm efdal olduğunu belirtmişlerdir. İmam Malik, İmam tımed, İmam Bakır, Ahmed b. İsa, İsmail b. Cafer es-Sadıka göre, acc-ı temettü' efdaldır. Şafıîlerden bîr grup, Ehl-i Beyt'ten el-Hadî, -Kasım, İmam Yahya ise hacc-ı ifradm efdal olduğuna kail olmuşlardır.

İmam Ebû Yusuf a göre, hacc-ı kıran ile hacc-ı temettü' efdaliytte eşittirler.

282 nolu Ümmu'l-mü'minin Hz. Hafsa hadisi sahihtir. Bu, önce mreye niyet edip ihrama giren kimse, eğer bu arada kurbanlık hay­an alıp Mina'ya sevketmişse, artık farz haccı yapıncaya kadar ih­amdan çıkamayacağına delalet etmektedir. Nitekim Resulüllah s.a.v.) öyle yapmıştır.

283 nolu Zuhrî hadisi sahihtir. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'in ince umre için niyet edilmesini ve onun hacdan önce yerine getirilme­lini emrettiği anlaşılıyor.

284 nolu Aişe hadisi de sahihtir. Resulüllah'm (s.a.v.) hacc-ı if-•ad yaptığı belirtiliyorsa da, bundan önce hacca niyet edip onu yerine getirdiği, sonra da tekrar ihrama girip umre yaptığı da anlaşılabilir. \ncak 285 nolu İbn Ömer hadisi, Resulüllah'm (s.a.v.) hacc-ı ifrad yaptığına açık delil gösterilebilir.

286 nolu Ebu Bekir el-Müzeni hadisi, Resulüllah'm hacc-ı kıran yaptığına delalet etmektedir.

287  nolu Enes hadisi, ihrama girince telbiye getirmede sesi yükseltmenin cevazına delalet etmektedir. Nitekim İmam Malik'in Muvatta'da rivayet ettiği, Tirmizî'nin, ibn Huzayme ve el-Hakim'm sahihlediği hadiste bunu kuvvetlendirir anlamda varid olmuştuk: "Cebrail bana geldi ve ashabıma, telbiye getirirken seslerim yükseltmelerini emretmemi söyledi." [209]                             

Ayrıca Enes hadisi, hacc-ı temettü'ün efdal olduğuna delalet et­mektedir,                                                                                   

288 nolu Ömer b. Hattab hadisi sahihtir. Bu Resulüllah (s.a.vl.) Efendimiz'in hacc-ı kıran yaptığına delalet etmektedir. Ancak bak ilim adamları, Resulüllah'm (s.a.v.) o yıl önce hac yaptığını, sonrja umreye niyet ettiğini göstermektedir diyerek ayrı bir yorum ortaya koymuşlardır.                                                                           

289  nolu Mervan hadisini Ebu Davud tahric etmiş ve gerek |d, gerekse el-Münzerî bu rivayet üzerinde bir görüş ortaya koymamıştır. Ancak yapılan ciddi tesbitlere göre, hadisin isnadı sahihtir;;o bakımdan ihticaca elverişlidir.                                                     

290 nolu Subeyy hadisi sahihtir ve hacc-ı kıranın efdaliyetine delalet etmektedir.                                                                     

291 nolu Süraka hadisinin isnadında Davud b. Yezid el-Evdi bu-. lunuyor ki, bu zat zayıftır. Zehebî bu zat hakkında şu bilgiyi top­lamıştır: "îmam Ahmed onun zayıf olduğunu belirtmiş, İbn Main de ona katılmıştır. Ebu Hatim onun kaviy olmadığına dikkat çekmiş; Nesâî ise, onun sika olmadığını söylemiştir. [210]

Buna benzer bir rivayete işe, İmam Ahmed, Müslim, Ebu Davud îbn Abbas'dan (r.a.) rivayet etmişlerdir. [211]                                       

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Üç çeşit hac vardır: Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Temettü', Hacc-ı İfrad

2- Bunlardan efdal olanı, hacc-ı kıran'dır. Bu Hanefîlere göredir.

3- Hacc-ı Kıran, umreyle hacca birden niyet edilir; mikatta veya oraya gelmeden buna niyet edip ihrama girilir. Mekke'ye gelince, önce umreyi yerine getirir. Sonra Tavaf-ı Kudüm yapar ve ihramdan çıkmayıp o vaziyette haccı yerine getirinceye kadar bekler.

4- Hacc-ı Kıran'a niyet eden kimsenin Mekke'ye gelince, bir umre, diğeri kudüm olmak üzere iki tavafı ardarda yapması mekruh­tur. Bunun gibi ikisine ait sa'yi de peşpeşe yapması da mekruh sayılmıştır.

5- Hacc-ı Kıran yapan kimse, bayram günü cemreye taş attıktan sonra bir kurban keser, bu onun için vaciptir.

6- Kurban kesecek mali imkanı yoksa, son günü Arefeye rast­layacak şekilde üç gün hacda, yedi günü de evine döndüğünde oruç tutar.

7- Hacdan sonra Mekke'de bir süre kalmaya niyet eden kimse, o yedi günü Mekke'de tutar.

8- Hacc-ı Temettü' Hacc-ı İfrad'dan efdaldır. Bu, Hanefîlere göredir.

9- Tavafa başlanırken telbiye kesilir

10- Hacc-ı Temettü'e niyet eden kimse, önce umre menasikini (ibadetlerini) yerine getirir ve ihramdan çıkar. Sonra Zilhicce'nin sek­izinci veya daha önce hacca niyet edip ihrama girer.

11-  Bu durumda hac için Mekke'de veya Harem dışında niyet edilip ihrama girilir

12- Mekke halkı ve orada eyleşenler için sadece hacc-ı ifrad söz konusudur.

13- Mikat dahilinde oturanların da sadece hacc-ı ifrad yapma­ları yeterlidir.

14- Umre veya hac için, ya da her ikisi için niyet ve ihram mi­latta yerine getirilebileceği gibi, mikata varılmadan da yapılabilir.

15- Hacc-ı ifrad'a niyet eden kimse, bunu yerine getirdikten sonra umre için yeniden niyet edip ihrama girer ve umre menasikini verine getirir. Bu, daha çok Şafıîlerle Malikîlere göredir.

16- Hacc-ı Temettü' efdaldır. Bu, Hanbelîlere göredir.

17- Mekke'de oturan kimse bulunduğu yerde hem hac, hem de umre için niyet ederse, bu durumda karın (yani hacc-ı kırana niyet eden kimse) gibi sayılır. Bu, Şafiîlere göredir.

18-  Hacc-ı Kıran ve Hacc-ı Temettü1 yapan kimselere kurban kesmek vacip olur.

19- Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'in sözünü ettiğimiz üç hacdan hangisini yaptığı ihtilaf konusudur. Ashab-ı Kiram her üç çeşit haca da yapmışlardır.

20- Hacc-ı Temettü'ün neshedildiği, yani yasaklandığı üzerinde durulmuş ve ashab-ı kiramdan bir kısmı buna kail olmuşsa da çoğu neshe dilmediğine kaildir. Sahih olan da budur. [212]