๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Ağustos 2010, 06:32:34



Konu Başlığı: Suyun Temizleyici Vasfının Ortadan Kalkması
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Ağustos 2010, 06:32:34
Suyun Temizleyici Vasfının Ortadan Kalkması

 

Suyun temiz ve temizleyici vasfının ortadan kalkması üç şey­den biriyle gerçekleşir:

1- Renginin değişmesi,

2- Kokusunun değişmesi,

3- Tadının değişmesi,

Bundan, suyun iki durumunun mevcudiyeti anlaşılıyor: Birin­cisi, suyun üç halinden hiç birinin değişmemesi, mutlak şekilde kal­masıdır. İkincisi, üç vasfından birinin değişmesiyle mutlakıyetini kaybetmesidir.

Bu konuda ilim adamlarının dayanak olarak seçtikleri hadîsi Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle nakletmiştir:

"Sizden biri, cünüb olduğu halde durgun suda elbette guslet­mesin!"[29]

Ahmed b. Hanbel ile Ebû Dâvud buna yakın şu rivayeti tesbitle nakletmişlerdir:

"Sizden biri elbette durgun suya idrar etmesin ve suda cenabetten dolayı gusletmesin!"

Bunun üzerine dediler ki:

"Ya Ebâ Hüreyre! O zaman (cünüb kimse) ne yapar?"

"Elini uzatıp (avuçlayarak veya bir kaba doldurarak) alır", diye cevap verdi.

Hadis-i şerifin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:

1- Durgun suda gusletmek men'edilmiştir.

2- Durgun suda gusletmek suyu necis yapar; diğer bir tabir­le müsta'mel hale sokar.

3- Durgun suya gusletmek üzere giren kimse bedeninden bir kısmını yıkamakla suyu müsta'mel, kullanılmaz hale getirir. Böy­lece guslünü tamamlayamaz.

4- Durgun suya idrar etmek, onu necis edeceğinden men'edilmiştir.

5- Durgun suda abdest almak aynı hükme, yani gusletmekle ilgili hükme girer mi?

Müctehid imamların istidlal, görüş ve tesbitleri:

Durgun suda gusletmek veya abdest almak suyu müsta'mel du­ruma getirir. Müsta'mel su ise ikinci bir daha abdest ve gusül için kullanılamaz. Bu, İmam Ahmed b. Hanbel'in, Leys'in, Evzâî'nin, Şa­fiî ve İmam Mâlik'in ictihad ve görüşüdür. Yapılan bir rivayette ise İmam A'zam da aynı görüştedir. Sözü edilen imamlar belirttikleri hükmü bu hadîse ve bir de, erkeğin, kadının abdest suyunun artanıyla abdest almasın, mealindeki hadise dayanarak ihticac etmişler­dir.

Böyle bir durumda abdest veya gusül için mutlak su bulunma­dığında teyemmüm edilir. Sözü edilen su ise, müctehid imamlardan Hasan Basri, Zührî, Nahaî, Mâlik, Şafii ve Ebû Hanife'ye göre müsta'meldir, fakat necis değildir. Ebu Sevr ile Zahirî imamları da aynı görüştedir.[30]

Durgun suda gusletmek men'edilmiştir; çünkü müctehid imam­lardan çoğuna göre o su müsta'mel olur ve müsta'mel su ile ne gus­ledilir, ne de abdest alınır, ancak necis sayılmaz. Rengi, kokusu ya da tadı değişmedikçe temiz olma vasfını kaybetmez.

İmamların bir kısmı ise, durgun suya gusletmek üzere giren ve bedeninden bir kısmını o niyetle yıkayan kimse, suyu bir anda müs­ta'mel duruma sokarda guslünü tamamlayamaz. Bir kısmına göre ise, guslünü yerine getirdikten sonra su müsta'mel duruma girer. Çünkü gusül, bedenin tamamını yıkamaktır. Bir kısmını yıkamak­la gusletmiş ve böylece suyu müsta'mel duruma sokmuş sayılmaz. Sahih olan da budur...

Durgun suya idrar etmek onu murdar yapar. Ancak unutma­mak gerekir ki, durgun suyun azlığının ve çokluğunun bu hükmün değişmesinde te'siri vardır. Nitekim ileride bu husus açıklanacak­tır.

Durgun suda abdest almak da aynı hükmü gerektirir, yani su­yu müsta'mel duruma sokar, artık o sudan abdest alınmaz, gusle­dilmez.

Kadının abdest veya gusül suyunun fazlasıyla erkeğin abdest alması veya gusletmesi konusuna gelince, bununla ilgili hadislerin tamamını biraraya getirdikten sonra neticeye varmak mümkündür. Biz sıhhatlarında şüphe olmayan iki hadîsi nakletmekle yetiniyoruz:

Birincisi Müslim ve Ahmed'in İbn Abbas'dan (r.a.) naklettikleri rivayettir:

"Şüphesiz ki, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, (ezvac-ı tahirattan) Meymune'nin (abdest veya gusül suyunun) fazlasıyla guslederdi..."

Ayrıca Ahmed b. Hanbel ve İbn Mâce ikinci bir rivayeti buna benzer bir anlatımla nakletmişlerdir.

İkincisi, Ahmed, Ebû Dâvud, Nesâî ve Tirmizi’nin sahîh kabul edip naklettikleri rivayettir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in zevce­lerinden bazısı büyükçe bir çanak veya teştte gusletti. Az sonra ab­dest almak veya gusletmek üzere Resûlüllah (a.s.) Efendimiz geldi. Eşi ona:

"Ya Resûlellah! Ben cünüb idim," deyince, Efendimiz (a.s.):

"Şüphesiz ki su cünüb olmaz."

Gerek yukarıdaki birinci hadiste "suyun fazlası" tabiri, gerekse ikinci hadîste büyükçe çanak veya teşt, tabiri bize ipucu vermektedir. Şöyle ki, Resûlüllah'ın (a.s.) eşi evdeki mevcut kaptan su alıp guslettikten sonra o kapta su artakalmış, Resûlüllah da (a.s.) arta kalan o su ile gusletmiştir ki, mevcut su müta'mel olmamıştır. İkin­ci hadîsi bununla birleştirip aynı hükmü çıkarmamız mümkündür. Çünkü durgun olup az suya girip abdest almak veya gusletmek men'edilmiş ve suyun müsta'mel olacağı belirtilmiştir. Resûlüllah (a.s.) hem bundan men'eder, hem de kendisi böyle bir suya girip gusleder mi?

Nitekim Ebû Dâvud ile Nesâî'nin sahih isnadla çıkardıkları şu hadîs-i şerif yukarıdaki yorumumuza ışık tutmakta ve isabetini kuvvetlendirmektedir:

"Peygamber'e (a.s.) sahabilik etmiş bir adamdan rivayet edili­yor. O zat şöyle demiştir: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz kadının erkek­ten artan su ile, erkeğin de kadından artan su ile gusletmesini men’etti. "Beraberce suyu avuçlayarak alıp yıkansınlar",  (buyurdu)."

Râvi burada "beraberce" diye çevrisini yaptığımız "cemî'ân" tabirini kullanmıştır. Bu, beraberce, birlikte, hep beraber, gibi söz­lerle terceme edilebilir. Hadîsin asıl delâlet ettiği hüküm şudur: Bü­yükçe bir teşt veya çanakta yıkanan kadın veya erkek, o suyu müs­ta'mel etmiş olur. Ama kadın ve erkek birlikte o sudan gusledecek olurlarsa, her ikisi de suyu müsta'mel etmemeye özen gösterir ve da­ha önce yıkayıp temiz tuttukları avuçlarıyla onu dikkatle kullanır­lar.[31]

Burada Ebu Hüreyre'nin "yetanavelü tanavülen" tabiri hatıra gelir. Durgun suda gusletmeyin, diyerek Peygamber (a.s.) mü'minleri bundan men'ettiğini söyleyince, kendisine "o takdirde ne yapı­lır?" diye sorulunca, tenavül tabirini kullanmış, yani elini uzatıp alır da öylece gusleder. Ezvac-ı tahirat da yanlarına koydukları bü­yükçe çanak veya teştten ellerini uzatıp su alarak gusletmişler ve kapta kalan fazla su müsta'mel duruma gelmemiş, böylece Resûlül­lah (a.s.) Efendimiz o suyla gusletmiş veya abdest almıştır. Buna İbn Abbas (r.a.) "yağtesilü bi-fazli Meymunete..." cümlesini ifade ederek kendine has bir tabir kullanmıştır.


Konu Başlığı: Ynt: Suyun Temizleyici Vasfının Ortadan Kalkması
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Nisan 2015, 14:16:12
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.Su saf ve temizdir.Ve insanın vücud temizliğini giderir.Ama durgun suda insan kendini temizleyemez.Ve de gusül alamaz.


Konu Başlığı: Ynt: Suyun Temizleyici Vasfının Ortadan Kalkması
Gönderen: Sefil üzerinde 26 Nisan 2015, 22:11:59
Ve aleyküm selam ; İnşaallah bu kaideler üzerinde hassasiyetle duran amel edip istifade eden kullardan olabilmek duasıylâ...
Allah razi olsun