๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 13 Ağustos 2010, 14:08:27



Konu Başlığı: Selem
Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Ağustos 2010, 14:08:27
Selem (Bedelini Peşin Ödeyerek Evsafı Belirnen Bir Malı Belirlenecek Bir Süre Sonra Teslim Almak)
 

İslâm hukukuna göre, mevcut olmayan bir malın satışı caiz değilse de, halkın ihtiyacı dikkate alınarak selem şeklinde cereyan eden alış-verişe cevaz verilmiştir. Nitekim selem işlemi İslâm'dan önce de Medine ve çevresinde çok yaygın idi. Buna çok alışan ve ih­tiyaçlarını bu yolla karşılayıp durumlarını düzelten halkı bu yaygın alım-satımdan men'etmenin birtakım sıkıntılar doğuracağı kesinlik arzediyordu. İslâm, üreticinin haksızlığa uğramaması, malın bedelini peşin veren alıcının da mağdur olmaması için selemi birtakım şartlara ve kurallara bağlamış ve böylece bu konuda da adil bir düzenleme getirmiştir.

Şüphesiz İslâm bu adil düzenlemeyi getirirken de diğer yandan müslüman cemaati ticari ahlak konusunda eğitip iman ve takva düzeyinde onları yönlendirmeyi ihmal etmemiştir. Zira en çok su-i isti'male müsait olan konulardan biri ve belki de başta geleni ticari işlemlerdir. O bakımdan İslâm fıkhında buna ağırlık verilmiş ve kon­ulan kurallar, Kitap ve Sünnet'e göre eğitilip yetiştirilen toplumlara yönelik özellikte düzenlenmiştir. Bu nedenle İslâm, kitap ve sünnete göre eğitilip yetiştirilmeyen, ticari ahlaktan habersiz olup aşırı ka­zanç hırsı içinde bulunan kişilerin ticaretle uğraşmasına izin vermez. [287]

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İbn Abbas (r.a.)' dan yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki:

"Resulüllah (s.a.v.y Efendimiz Medine'ye (hicret edip) gel­diğinde, Medine'liler meyvem ve diğer gıda maddeleri) alım-satımmda bir ve iki yıl üzeri ide (vadeli) satış yapıyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: "Kim bedeli peşin vadeli satış yaparsa belli ölçü ve tartıya belirli süreye görejyapsın."[288]

Abdurrahman b. Ebzâ ve Abdullah b. Ebî Evfa'dan yapılan ri­vayete göre, bu iki zat şöyle demişlerdir: "Bizler Resulüllah (s.a.v.) Efendimizle beraber birtakım ganimetler elde ederdik ve bu sırada Şanı dolaylarında yaşayan Nebît kavminden bazı (tacir) kişiler bize gelir ve biz de onlara belli bir süreye kadar vadeli olarak buğday, zeytin yağı ve arpa hususunda bedeli peşin vererek alış-verişte bulunurduk.." Bunun üzerine bu iki zata soruldu: "Onların ziraatı var mıydı, yok muydu?" Sözü edilen iki zat şu cevabı verdiler: "Bizler onlardan bu hususu sormazdık” [289]

Diğer,bir rivayette ise şöyle buyurulmuştur:

"Bizler Peygamber (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer zamanında buğday, arpa ve zeytin yağı hususunda vadeli mal alır peşin para öderdik ve satış akdi yaptığımız kimselerin yanında o maddelerin (olup olmadığına bakmaz) görmezdik." [290]

Ebu Said’den yapılan rivayete göre, adı geçen, Resulüllah (s'd.v.)'Efendimiz 'in şöyle buyurduğunu haber ver­miştir: "Kim bir şeyde selem işlemi yaparsa, artık (belli süre sonra alacağı) malı başkasına çevirip (satmasın) ve onunla başka bir akidde bulunmasın." [291]

îbn Ömer (r..a.)' dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kim bir şey ile selemdu bulunur­sa, onun sahibi üzerine ödemesinden başka bir şart getirme­sin."

Diğer bir lafızla şöyle buyurulmuştur:

"Kim bedelipeşin olmak üzere belli vadeli bir mal satın alırsa, artık vadesi (ve cinsi, evsafı) belirlenen maldan başka bir şey almasın, aksi halde (satıcı başka mal ge-tirip teslim et­mek isterse, selem yapan alıcısı) re'sü'1-malı (ödediği bedeli) alsın." [292]

 

Hadislerin Işığında Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre: Selem, vadeli malı peşin parayla satın al­maktır. Bu da ancak sıfatı ortaya konabilen, miktarı belli olan mal­larda caizdir. Sıfatı zapdedilemeyen, yani beliıienemiyen ve miktarı meçhul olan bir malda selem işlemi caiz değildir.

Altın ve gümüş dışında kalan ve ölçü ile tartıya giren her mal Lakkında selem işlemi caizdir. Altın ve gümüşe gelince, İslâmî ticari isteme göre, bu ikisi nakit para kabul edilir. Taneleri birbirine yakın ilan sayı kapsamına giren ceviz ve yumurta gibi maddelerde de bu şlem caizdir.

Bu mezhebe göre, selem işleminin caiz olabilmesi için sekiz jartın gerçekleşmesi söz konusudur:

1- Teslim edilecek vadeli malın cinsinin belirlenmesi,

2- Nev'inin belirlenmesi,

3- Evsafının belirlenmesi,

4- Miktarının belirlenmesi,                 

5- Vade süresinin belirlenmesi,

6- Re'sul-malın miktarının belirlenmesi,

7- Malın teslim edilmesi gereken yerin belirlenmesi

8- Re'sü'l-malın (verilen bedelin) kabzedilmesi.. [293]

b) Şafiîlere göre: Selem, zimmette mevsuf olan bir satıştır ki, alış-verişte şart olan hususlardan başka şu şartların gerçekleşmesi söz konusudur:

1- Re'sü'1-mal (satın alınacak mala karşılık verilen bedel) m me­cliste teslim edilmesi,

2- Satın alınacak malın vadeli olması,

3- Teslim edilecek yerin belirlenmesi,

4- Vade süresinin belirlenmesi,

5- Satılan malın teslimine kudretin yetmesi,

6- Malın miktarının belirlenip açıklanması,

7- Malın evsafının belirlenmesi.. [294]

c) Hanbelîlere göre: Zimmette mevsuf olan ivaza karşılık ivaz (bedel) ı teslim etmek, yani mal vadeli olup zimmette vasıfları belir­lenmiş bulunan ve bedeli olan para mecliste teslim edilen bir satış muamelesine "selem" denir.

Selemin caiz olması için şu altı şartın gerçekleşmesi söz konusu­dur:         

1-  Satın alman vadeli malın sıfatları zaptedilebilir cinsten ol­ması,

2- Satın alınan vadeli malın evsafının belirlenmesi,

3- Belli ve belirli bir ölçek ve tartı veya sayıda olması,

Yani vadeli olarak satın alman malın- ölçü, tartı ve sayısı belli olup çerçevesinin çizilmesi,

4- Vadeli malın teslim edilecek sürenin belirlenmesi,

5-  Satın alman   malın mahallinde mevcut cins   ve türden ol­ması,

6-  Peşin olarak Ödenecek paranın mecliste teslim edilmesi.. [295]

Görüldüğü gibi, mezhep imamlarının bu husustaki görüş ve is­tidlalleri ve ictihadları arasında çok az fark bulunyor. Belli şartlarda hemen hepsi birleşmiş oluyor.

d) Malikîlere göre: Sahnûn'un İbn Kasım'dan yaptığı tesbit-lere göre, İmam Malik selem konusunu üç bölümde işlemiştir: Ne gibi eşya ve maddelerin selem işlemine girebileceği, selemi bozan şeylerin neler olduğu ve vadenin belirlenmesinde gereken açıklamanın yapılması.. Bu başlıklar altında birçok fer'î meseleye yer verilmiş ve fakat konu metodlu biçimde işlenmemiştir. [296]

 

Tahliller Rivayetler
 

Selem, hem vezin, hem de mana bakımından selef olarak tanımlanır. Selef, vadeli satış anlamına gelir; daha çok mal vadeli, bedeli olan para peşin şekilde yorumlanır ki selem de bu demektir.

993 nolu İbn Abbas hadisinde daha çok şu üç şart üzerinde du­rulmuştur: Belli ve belirli ölçü, belli ve belirli tartı, sonra da belirli vade süresi.. Nitekim cumhur da te'cilin itibar edilmesi konusunu bu hadise dayanarak istidlalen belirtmiştir.    .

Ancak bu anlatım tarzının, peşin bir selem olamıyacağı istidlal edilebilir mi? Bu hususta ilim adamlarının ihtilafı vardır. Peşin ol­maz diyenler îbn Abbas'm şu sözünü dejil olarak göstermişlerdir: "Bahşiş verilinceye kadar veya tahılın hasad zamanına kadar selefte bulunmayın, vadeli mal alıp satmayın, her- halde bir süre belirleyin.."         

Peşin olur diyenler ise buna itiraz ederek, yapılan nakl îbn Ab-jas'a aittir, yani hadis mevkuftur ve istidlale salih değildir elemişlerdir.

Satın alman malın teslimi için belirlenen sürenin miktarı da ih­tilaflıdır: Ebû Hanife'ye göre, bu hususta yakm ve uzak süre arasında fark yoktur. îmanı Malik'in arkadaşları ise, belli bir süre gereklidir, ancak pazarlar ve ticari muhitlere göre süreler değişebilir. Ama en az süresi üç gündür demişlerdir. el-Hadî ve Ibn Kasım'a göre onbeş gündür. Ayrıca İmam Malim selemi tahılın hasad zamanına veya hacıların ilk kafilesinin hacdan dönünceye kadar bir şarta bağlamak da caizdir. İmam Malik bu hususta Hz. Aişe'nin şu hadisiyle istidlal etmiştir: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bir Yahudiye adam göndererek "bana iki elbiseyi elim genişleyinceye kadar (vade tanıyarak) gönder" demiştir." İbn Münzir, Nesâî'nin naklettiği bu ri­vayeti sahih görmemiş, ta'ııda bulunmuştur.

994 ve 995 nolu Abdurrahman ile Abdullah b. Ebî Evfa hadisleri sahihtir ve ihticaca salihtir. Böylece vadeli olarak teslim edilecek malın, selem akdi yapılırken parayı peşin alanların yanında veya ülkelerinde veya belde ve kasabalarında belirlenen malın mevcut olup olmadığına bakılm ayacağı, yani bunun şart olmadığı istidlal edilmiştir. Nitekim İbn Reslan diyorki: "Kendisiyle selem akdi yapılan kimsenin yanında madum (yok) olan bir malın başkası yanında mevcut olduğu ve bunun için de o tür bir malın selem yoluy­la öatışmın caiz olacağında hilaf bulunmadığı söz konusudur."

İmam Ebû Hanife selem yoluyla satılan bir malın akid anından mevcud olması, yani kendisiyle selem akdi yapılan kişinin oturduğu belde ve yörede o tür malın mevcut olduğu ve olacağı şarttır diyerek diğerlerinin görüşüne katılmamıştır. Sevrî ve Evzaî de bu hususta imam Ebû Hanife'ye muvafakat etmişlerdir. Ancak cumhur bu görüşün hilafını benimsemiş ve bir mal, bir madde hakkında selem akdi yapıldıktan sonra o mal kesintiye uğrarsa, akid münfesih olmaz demişlerdir. İmam Şafiî'den yapılan bir rivayete göre, bu durumda akid fesh olur. İmam Ebû Hanife ile onun görüşünde olanlar şu hadi­sle istidlal etmişlerdir: "Peygamber (s.a.v.) zamanında bir adam diğerine peşin bedel verip vadeli hurma satın alarak selem işleminde bulundu. Ne var ki o yıl hurma olarak o adam bir şey çıkarmamış oldu. O yüzden davalaştılar ve durumu Hz. Peygamber'e (s.a.v,) ar-zettiler. Resulüllah (s.a.v.) hurma verecek zata: "Şu adamın malını ne sebehle kendine helal kılıyorsun? Aldığın bedeli (parayı- ona) geri ver!" buyurdu ve sonra ilave etti: "Hurmanın olgunlaşmadıkça vadeli satışını yapmayın.."

Ebû Davud'un rivayet ettiği bu hadis sahih kabul edilerek istid­lale salih görülmüştür. Hurma hakkındaki bu nassa diğer maddeler kıyas edilir.

997 nolu İbn Ömer hadisinin isnadında meçhul bir adam vardır. Çünkü Ebu Davud bu hadisi Muhamnıed'den, o da Süfyan'dan, o da Kesir b. îshak'dan, o da Necranh bir adamdan, o da İbn Ömer'den ri­vayet etmiştir ki, Necranh adamın kim olduğu bilinmemektedir. İsnadında meçhul bir ravi bulunan bir hadisle ihticac edilmez.

Böylece selem işlemiyle vadeli olarak verilecek malın halen mevcut olmasının anlamı, kendisiyle selem yapılan kişinin bulun­duğu belde ve yörede o tür bir yiyecek maddesinin mevcut olması veya yetiştirilmekte olduğu demektir.

Sora vadesi dolup mal teslim alınmadan onu başka bir kimseye satmak caiz değildir. Selem akdinden başka bir cihete çevrilemez. Nitekim İmam Ebu Hanife İmam Malik ve el-Hadî de aynı görüştedirler. İmam Şafiî ile İmam Züfer'e göre, başka bir cihete sarfı caizdir. Çünkü bu zimmette karar kılan bir ivazdır, tıpkı karzda olduğu gibi..

Fukahanın çoğuna göre, selem işleminde mal teslim edilin-ceye kadar bir şey rehin alınabilir. Nitekim Tabiîn'den Said b. Cübeyr bu konuda alınacak rehin mazmun riba olur ^demiştir. İbn Ömer, Evzâî ve el-Hasen'den de bu manada rivayet yapılmıştır. İmam Ahmed'den yapılan iki rivayetten biri de buna delalet etmektedir. Diğer ilim adamları ve müctehidler ise buna ruhsat vermişlerdir. Bu ikincilerin dayanağı ise, Hz. Aişe'nin (r.a.) yaptığı şu rivayettir: "Doğrusu Pey­gamber (s.a.v.) Efendimiz bir Yahudiden bir miktar yiyecek maddesi­ni vadeli olarak satın aldı ve buna karşılık demirden bir zırh rehin ol­arak ona bıraktı.."

Buharı bu konuda bir başlık koyarak "Babü'r-Rehni Fi's-Selem" demiş ve bu hadise yer vermiştir. [297]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Mevcut olmayan bir malın satışım yapmak caiz değilse de se­lem işlemi bu konuda bir istisna teşkil eder.

2- Selem, para peşin mal vadeli olmak üzere ihtiyaçtan kaynak­lanan bir satış muamelesidir. Dört mezhebe göre de caizdir,

3-  Selem işleminin caiz olabilmesi için imamların ictihadları bölümünde açıkladığımız üzere birtakım şartların gerçekleşmesi söz :onusudur.

4- Hadiste ise, daha çok şu şartlara yer verilmiştir: teslim edile-;ek malın belli Ölçü ve belli tartıda olması ve ona göre belirlenmesi, lynı zamanda vade süresinin belirlenip açıklanması..

5- Teslim edilecek malın, kendisiyle selem akdi yapılan kişinin yanında, evinde ve bulunduğu yerde mevcut olup olmadığını sorup öğrenmek şart değildir. Fukahadan bir kısmına göre, o malın belirti­len noktalarda mevcut olması, yani üretilip pazarlanması gerekir. Aksi halde selem işlemi caiz olmaz.

6-  Teslim edilecek malın, teslim alınmadan başka bir cihete sarfı caiz değildir. Müctehidlerden bir kısmına göre caizdir.

7-  Selem  işleminde rehin olarak bir  şey  almak  caizdir. Müctehidlerin bir kısmına göre caiz değildir.

8- Selem işleminde gabn-i fahiş1 ten, mal sahibini ihtiyaç içinde bulunduğundan bilistifade sömürmekten kaçınmak hem takvanın, hem de ticari ahlakın gereğidir.

9-  Selem işleminin sağlıklı ve insaflı biçimde yürütülebilmesi için, toplumun çok iyi eğitilmesi söz konusudur. Zira îslam bu gibi işlemlere cevaz verirken önce iyice eğitilmiş bir müslüman cemaati­nin oluşmasına dikkat eder. [298]


Konu Başlığı: Ynt: Selem
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 06 Mart 2014, 21:14:13
Selemin caiz olması için şu altı şartın gerçekleşmesi söz konusu­dur:          

1-  Satın alman vadeli malın sıfatları zaptedilebilir cinsten ol­ması,

2- Satın alınan vadeli malın evsafının belirlenmesi,

3- Belli ve belirli bir ölçek ve tartı veya sayıda olması,

Yani vadeli olarak satın alman malın- ölçü, tartı ve sayısı belli olup çerçevesinin çizilmesi,

4- Vadeli malın teslim edilecek sürenin belirlenmesi,

5-  Satın alman   malın mahallinde mevcut cins   ve türden ol­ması,

6-  Peşin olarak Ödenecek paranın mecliste teslim edilmesi.. [295]


Selam vermek ve gülmek de birer sadakadır.ALLAH sadakalarımızı kabul etsin..


Konu Başlığı: Ynt: Selem
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Haziran 2014, 20:29:01
Selem konusu ayrıntılarıyla çok güzel bir şekilde anlatılmış. Online alışverişler de bi nevi selem satış o halde.