๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 02 Ağustos 2010, 12:02:54



Konu Başlığı: Şakayla veya Zorlanarak veya Sarhoş İken Karısını Boşayanların Boşaması Geçerli
Gönderen: Zehibe üzerinde 02 Ağustos 2010, 12:02:54
Şakayla veya Zorlanarak veya Sarhoş İken Karısını Boşayanların Boşaması Geçerli Sayılır Mı?
 

Bilindiği üzere talâkın dört rüknü vardır: Birincisi koca sıfatını alan erkeğin olması. O bakımdan nikâh akdine sahip olmayan bir ya­bancının talâkı vaki sayılmaz. Çünkü talâk nikâh akdinin kaldırılması anlamına gelen bir kavramdır. O bakımdan akid gerçekleşmedikçe talâkın mahiyeti de gerçekleşmez. "Eğer evlenecek olursam Zeyneb boştur" diyen ve sonra da Zeyneb'le evlenmeyen kimsenin talâkı vaki sayılmaz. Nitekim Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Adem oğlu için mâlik olmadığı şeyde nezir (adak) yoktur. Yine mâlik olmadığı şeyde azad et­mek ve mâlik olmadığı şeyde talâk da olmaz" buyurmuştur. [56]

Böylece talâkın bazı şartlan erkeğe, bazısı kadına, bazısı da kul­lanılan söze dayanır.

Boşamanın geçerli olabilmesi için evli olan erkekte aranan şartlar

şunlardır: 

a) Aklî dengesi yerinde olması ve ergenlik çağma girmiş bulun­ması,

b) Uyku halinde olmaması,

c) Ölüm tehdidi altında tutulmaması.

O halde aklî dengesi bozulup cinnet getiren kimsenin talâkı vaki sayılmaz ve aklı başına geldikten, sonra da onun cinnet dönemindeki spzlerme itibar edilmez.

Ama alkollü madde içen; afyon, kokain, eroin ve benzeri uyuşturucu bir madde kullanan kimsenin bundan dolayı aklı perdele­nir, bir bakıma mecnun durumuna düşer ve böyle bir durumda iken karısını boşarsa, talâk vaki olur. Ama bunlardan birini bilmeden kul­lanır veya yakalandığı hastalığı giderici olduğu söylendiğinden alıp içer ve o yüzden aklı gaib olur da karısını o vaziyette iken boşarsa, ilim adamlarından kayda değer bir cemaate göre talâk vaki olmaz.

İçildiği, kullanıldığı takdirde insanı günakhâr eden her uyuş­turucu ve alkolden dolayı kişi aklım kaybedip saçmalar ve bu arada karısını boşarsa, talâk vaki yani geçerli sayılır.

Ancak sarhoşluk derecesi üzerinde durulmuştur. Müctehid imam­ların bu hususta farklı yorumları vardır. Az aşağıda ilgili hadisler faslında onların yorum ve görüşlerini nakledeceğiz.

Evlendirilen çocuk henüz ergen olmadan kendisiyle nikâh akdi rapılan kızı boşayacak olursa talâk vaki olmaz. Ergen olduktan sonra da onun ergen olmadan söylediği söz bir hüküm ifade etmez.

Ölüm ile tehdit edilip bu tehdit altında karısını boşayan kimsenin de talâkı vaki sayılmamıştır. Çünkü olay iradesi dışında cerayan etmiş ve istemeyerek bu sözü sarfetmek zorunda bırakılmıştır. Gerçi Ha-neftlere göre, tehdit edilip zorlanan kimsenin de talâkı vakidir; ama diğer üç mezheb vaki olmadığına kaildirler.

Kadında aranan şartlar:

a) Kadının ismetinin devam etmesi, yani bir talâk-i bâin ile boşanmışsa, iddeti bitmeden ikinci veya üçüncü talâk vaki olmaz. Çünkü birinci bâin talâkta kocanın onun üzerinde bir velayetti kal­mamıştır.

b) Kadının sahih bir akidle evlenmiş olması.

O halde bâtıl bir akidle yapılan evlilik geçerli sayılmaz ve bu tak­dirde erkeğin boşaması bir şey ifade etmez. Zaten yapılan akid geçersizdir. Meselâ adam evli bulunduğu kadının kız kardeşini, de ni­kahlarsa, bu nikâh fasid bir akiddir ve adamın .onu boşaması bir anlam ve hüküm taşımaz. Bunun gibi dört karısı hayatta olan adamın bir beşinci kadınla, evlenmeye kalkışarak akid yapması da geçersizdir. Zira dörtten fazla evliliğe cevaz yoktur.

Talâkın sıhhati hususunda İslâm şart değildir. Meselâ zimmî (gayr-ı muslini vatandaş) karısını bpşarsa, talâk vaki olur. Ancak İmam Mâlik'e göre, kâfirin talâkı vaki değildir,»itibar edilmez. [57]

Talâk hususunda kelimede aranan şartlar:

a) Kullanılan lafzın ya sarih ya da kinaye olarak talâka delâlet et­mesi,

O bakımdan talâk birtakım fiillerle,, davranış ve tavırlarla vaki ol­maz'. Meselâ, karısına fazla kızıp onu bahasının evine göndermesi ve ar­kasından onun birtakım eşyasını ve mehrini göndermesi boşadığına delâlet etmez. Zira bu arada talâka delâlet eden ne sarih, ne de kinaye yollu bir söz söylememiştir.

Bunun gibi mücerred niyet ile de boşama gerçekleşmez. Yani adam karısını boşamayı düşündü, ama bu niyetini açığa vurmadı ve boşamaya delâlet eden ne açık, ne de kapalı bir söz söylemediyse, o takdirde karısı boşanmış olmaz.

Dilsizin işareti ve yazmasıyla talâk vaki olur mu? Bu hususta üctehidlerin görüş ve içtihadı farklıdır.

a) Hanefİlere göre, dilsizin işareti anlaşılıyor, bir anlam ifade ediy­orsa talâk vaki olur. Aynı zamanda dilsiz* yazı yazmasını biliyorsa, raücerret işaretle talâk yine vaki olmaz, yazılı olarak ortaya koyması gerekir.

b) Mâlikilere göre, anlaşılır olan dilsizin işareti ve bir de konuşma eteneği olan kimsenin bu husustaki işareti geçerlidir, talâk vaki olur.

ioıcak dilsizin  anlaşılan işareti    sarih,    dilsiz  olmayanın işareti ki-Laye kabul edilir.

c) Şâfiilere  göre,  konuşmasını  bilen bir  kimsenin  işaretle oşamaya kalkışması hiç bir veçhile muteber değildir.[58]

 

Hadis ve Rivayetlerin Işığı Altında Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
 

Talâk'm dört rüknünü ve bu arada ilim adamlarıyla müctehid imamların görüş ve yorumunu kısaca belirttikten sonra karısını şaka ;yollu veya tehdît altında kalıp zorlanarak veya alkollü içki ya da uyuşturucu madde alıp iyice sarhoş ve dengesiz hale gelerek boşayan kimsenin boşamasının geçerli olup olmadığı hakkında müctehid imam­ların, daha doğrusu mezheb imamlarının görüş ve istidlallerini Özetleyerek nakletmekte fayda görüyoruz. Şöyle ki:

a) Hanefi mezhebine göre, alkollü içki içip sarhoş olan kimse­nin talâkı vakidir; isterse sarhoşluğu gökle yer arasını ayırt etmeyecek safhaya varmış olsun. Bu, İmam Ebû Hanife'nin görüşüdür. İmam Ebû jYusuf ile İmam Muhammed'in de sonradan bu görüşe katıldıkları belir­tilmiştir. [59]

b)'Mâlikilere göre, sarhoşluk haddi kişiyi hezeyana itip gökle yer arasım, kadınla erkek arasını tefrik edemiyecek dereceye ulaşırsa, talâk vaki olmaz. Bu sınırın altındaki sarhoşun talâkı ittifakla vaki sayılır. [60]

c) Hanbelîlere göre, alkollü içki ve uyuşturucu (afyon, kokain, eroin gibi) almaksızın aklî dengesini kaybeden kimsenin talâkı vaki değildir. Nitekim Hz. Ali, Hz. Osman ve Tabiîn'den Saîd b. Müseyyeb, el-Hasan, İmam Nahaî, İmam Şa'bi, Ebû Kalabe, Katade, Zührî de aynı görüştedirler. Mezheb sahibi dört imam ve onlara uyan ilim adam­larının da ictihad ve görüşleri bu doğrultudadır.

Bunun gibi uyku halinde iken. karısını boşayamn yani bu tür sözleri sarfedenin de talâkı bütün imamlara göre vaki değildir. Çünkü Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Kalem üç kimseden kaldırılmıştır: Uyku­da olan uyanıncaya kadar, ihtilâm oluncaya kadar çocuktan, kendine gelinceye kadar cinnet getirenden." [61]

Ebû Hüreyre'nin yaptığı rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) "Her talâk caiz (geçerli)dir, ancak bunayıp aklî dengesini kaybeden kimsenin caiz (geçerli) değildir."

Ancak bu hadîs üzerinde görüş ve tesbitini belirten Tirmizî, biz bu rivayeti sadece Atâ' b. Aclan tarikıyla biliyoruz ki bu zat zahibü'l-hadîs'dir, demiştir. [62]

Baygınlık halinde karısını boşayıp sonra kendine geldiğinde neler dediğini hatırlıyorsa, talâkı vaki olur, hatırlamıyorsa vaki olmaz.

Sarhoşun talâkı vaki olur mu? Bu konuda birkaç rivayet tesbit edilmiştir: Birine göre vaki olmaz, birine göre vaki olur, birine göre de üzerinde durularak tereddüt edilmiştir.

Çocuk talâkı akl edebiliyorsa, o takdirde talâkı vaki sayılır. [63]

Tehdid edilip karısını boşamaya zorlanan kimsenin talâkı vâki değildir. İmam Ahmed'den bunun hilâfına bir rivayet tesbit edilme­miştir. Nitekim ashabdan Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Ömer, İbn Abbas ve İbn Zübeyir (Allah hepsinden razı olsun) aynı görüştedirler. Tabiînden îkrime, el-Hasan, Cabîr b. Zeyd ve Şüreyh, Atâ, Tavus ve Ömer b. Abdilazîz'in de görüş ve içtihadı bu anlamdadır. Bunların delili ise daha çok şu hadîs-i şeriftir: "Şüphesiz ki Cenâb-ı Hakk ümmetimden ha­tanın, nisyamn (unutmak) ve zorlandığı şeyin (günah ve hükmünü veya yanlız hükmünü) kaldırmıştır," [64]

Aynı hadîsi Fazlut-Temîmi kendi Fevâidinde ibn Mace'ye isnaden

nakletmiştir ki ricalinin hepsi sikadır. [65]

Nitekim Hz. Aişe (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "İğlâkda talâk yoktur" buyurmuştur. Metinde geçen "iğlâk" kelimesinin "ikrah" yani zorlayıp tehdit etme olduğu ağırlık ka­zanmıştır. Hadîsi Ebû Dâvud ile el-Esrem rivayet etmişlerdir. [66]

İkrah (tehdît ve zorlama)nm sınırı nediî"? Hanbelî fukahasma gö­re, işkence, dayak, boğmaya teşebbüs ve benzeri şeylerdir. O bakımdan sadece sözlü tehditten dolayı kişi karısını boşamada^ kendini mazur gösteremez. Hapis, suya sokup boğma teşebbüsü, ateşi dokundurup yakma fiili de tehdît ve zorlama kapsamına girer.

O bakımdan ilim adamları ikrah (zorlama ve tehdît)in üç şartı söz konusudur demişlerdir:

a) Tehdît edip zorlayanın hükümdar veya.benzeri gücü olup dediğim icra safhasına, yani uygulama alanına sokabüen bir kimse ol­malıdır,

b) Zorlayanın teklifine olumlu cevap vermediği takdirde tehdît edildiği şeyin başına geleceğine zann-ı galip hasıl olmalıdır.

c) Yapılan tehdidin kendisine cidden büyük zarar vereceği türden olmalıdır. Yoksa sövüp-saymak türünden bir zorlamaya olumlu cevap verilmez.

Şâfiiler de aynı görüş ve ictihaddadırlar. Ancak bunlar ikrah hu­susunda üç değil beş şart ileri sürmüşlerdir. Zorlananın âciz kalması, tehdît edenin dediğini uygulayacak güçte olması, tehdît edilen kişinin yapılan tehdît sonucu karısını boşamadığı takdirde kendini tehditten kurtaramayacağına kanaat getirmesi, ikrah (zorlama) bir hak karşılığında olmaması, kaç talâkla boşamaya zorlanıyorsa ancak onu dil ile söylemesi ve aynı zamanda kalben talâka niyet etmemesi. [67]

Yine Şâfiilere göre, namaz ve hudud kendisine farz olan kimsenin talâkı vaki olur. O bakımdan henüz ergen olmayan çocuğun talâkı vaki değildir. Bunun gibi bunayıp ne dediğini bilmeyen, cinnet getiren kim­senin de talâkı vaki sayılmaz. Ama içki içip sarhoş olan kimsenin talâkı vâkidir. Sarhoşun durumu, hasta olup aklî dengesi karışan kimseye kıyas edilemez. [68]

 

Bu Konuda Rivayet Edilen Hadisler
 

Ebû Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: ırÛç şeyin ciddisi ciddi, şakası da cid­didir: Nikâh, talâk ve ric'a." [69]

Hz, Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki, Resûlüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum: "Tehdit ve zorlama hususunda ne-talâk, ne de itak (köle azat etme) geçerlidir." [70]

Mâiz kıssasında Büreyde hadîsinde, Mâiz'in şöyle dediği rivayet olunmaktadır:

'Ya Resûlallah! Beni temizle. " Efendimiz ona sordu: "Seni neden temizleyeyim?" Cevap verdi: "Zinadan." Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.): "Bu adamda cinnet mi var, aklını mı kaçırdı?" diye sordu. "Hayır onda cinnet diye bir şey yoktur" denildi. Efendimiz: "Yoksa içki mi içmiş?" diye sordu. Bunun üzerine bir adam kalkıp Mâiz'in ağzını kokladı, fakat içki kokusu alamadı. Resûlüllah (s.a.v.) ona: "Sen zina mı yaptın?" diye sordu. O da: "Evet" diye cevap verince, Efendimiz emretti, adam recmedildi." [71]

Hz. Osman (r.a.) bu ve diğer bazı rivayetleri gözönünde bulundu­rarak delinin ve sarhoşun talâkı vaki değildir demiştir. İbn Abbas (r.a.) da "Sarhoşun iVe tehdit edilip zorlanan kişinin boşaması geçersizdir" demiştir.

Hz. Ali ise: "Her talâk caiz (geçerlidir). Ancak bunayıp aklî denge­sini kaybedenim geçersizdir" demiştir. [72]

Kudame b. İbrahim'den yapılan rivayete köre, adı geçen şöyle ha­ber vermiştir:

"Ömer b. Hattab (r.a.) zamanında bir adam derin çukurdaki balı alabilmek için urganla sarkarak çukura inerken karısı gel­ip urganın üzerine oturdu ve şöyle seslendi: "Beni üç talakta bo-şamayacak olursan bu urganı keserim!" Adam karısına Allah'ı ve îslâmiyeti hatırlattıysa da fayda vermedi ve kadın diretti durdu. Bunun üzerine adam mecbur kalıp onu üç talâkla boşa­dı. Sonra oradan çıkıp Hz. Ömer'e geldi ve durumu ona anlattı. Hz. Ömer (r.a.) ona: "Evine ve ehline dön, bu bir boşama değildir" dedi. [73]

Bu konuda müctehid imamların görüş, istidlal ve yorumlarını az yukarıda nakletmiş bulunuyoruz. O bakımdan burada tekrarına gerek görmedik. [74]

 

Hadislerin Tahlilleri ve Rivayetleri
 

65 no'lu Ebû Hüreyre hadîsi hasen ve sahihtir. O bakımdan müctehidlerin önemli bir kısmı onunla istidlal etmiştir.

Böylece şakayla da olsa bir adam iki şahit huzurunda bir kadınla nikâh akdi yaparsa bu akit geçerli kabul edilir. Bunun gibi, karısını bîr talâk-ı ric'î ile boşayıp iddet bitmeden ona şakayla dönse veya şakayla "sana döndüm" dese, bu da geçerli sayılır.

356 no'lu. Hz. Aişe hadîsini aynı zamanda Ebû Ya'la, Hâkim ve Beyhakî tahrîc etmişlerdir. Hâkim bu hacîîsi sahîhlemiştir. Ancak is­nadında Muhammed b. Ubeyd b. Ebî Salih bulunuyor ki Ebû Hatim er-Râzî onun zayıf olduğunu söylemiştir. [75]

Beyhakî de aynı hadîsi başka bir tarikle rivayet etmiş ve is-' nadmda bu zatın adını anmamıştır. Aynı zamanda Hz. Aişe'den rivayet edildiğine de değinmemiştir.

Hadîs metninde geçen "iğlâk" kelimesini ikrah, cünun, gazab gibi sözlerle tefsir edenler olmuştur. Ancak en sağlıklı karşılığı "ikrah"tır. Bu da tehdit ve zorlama demektir. Gazab (öfke, kızgınlık) ile yorum­landığı takdirde birçok zorluk ortaya çıkar ve sonuç olarak hemen he­men hiç kimsenin yaptığı talâk vaki değildir demek gerekir. Zira karısını boşayanlarm önemli kısmı öfkelendikten, sinirlenip ani karara vardıktan sonra boşar. Hem öfkeye'kapılıp boşamanın geçerli olacağını ilim adamlarının cumhuru kabul etmiştir.

357 no'lu hadîste Mâiz'den "içki mi içtin" veya "içki içtin mi?" eklindeki sorudan şu sonuç otaya çıkmaktadır: "Ya sen delisin ne ediği bilmiyorsun, ya da sarhoşsun saçmalıyorsun." Şayet adam ne ediğini bilmeyecek kadar sarhoş olsaydı, belki recmedilmiyecekti. Ama ine de mesele ihtilaflıdır. O halde ne dediğini bilmeyecek ve çev-esindeki şeyleri tefrik edemiyecek kadar sarhoş olanın talâkı vaki eğildir diyenler bu hadîsle de istidlal etmişlerdir.

359 no'lü Kudame rivayeti üzerinde hayli durulmuş ve yapılan esbitlere gör Kudame'nin Hz. Ömer'e yetişmediği anlaşılmıştır. Bir iK-imal Kudame'nin babası Hz. Ömer'e'yetişmiş ve Kudame olayı nakle-lerken babasından duyduğunu söylemeye gerek görmemiştir. [76]

 

Çıkarılan Hükümler                                             
 

1-  İyice sarhoş olup yerle göğü, kadınla erkeği ayırd edemiyecek uruma gelen kimsenin talâkı geçerli değildir.

2- İmam Şafii'ye göre, geçerlidir.

3- Belirtilen derecede sarhoş olmayanın talâkı vakidir.

4-  Cinnet getirip aklî dengesi bozulan kimsenin talâkı vaki değildir.

5- Bunayıp ne dediğini bilmeyecek kadar aklı karışan kimsenin de talâkı vaki sayılmamıştır. Çünkü ağzından çıkan söz iradesi dışında cerayan etmiştir.

6- Baygınlık geçirip o vaziyette iken karısını boşayan ve ayıldığı zaman böyle bir söz sarfettiğini hatırlamıyan kimsenin de talâkı geçersizdir.

7- Tehdip edilip karısını boşamaya zorlanan kimsenin tehdidi sav-c^dK kadar gücü yoksa, âciz kalıp neticeden cidden endişe duyu yorsa, o takdirde sadece diliyle karısını boşaması geçerli sayılmaz. Zira hayat hakkı muhteremdir ve olay bir bakıma iradesi dışında cerayan ediyor.

Bu, Hanefilere göredir. İmam Şafii beş kadar şart belirleyerek bu şartlar tahakkuk ettiği takdirde tehdit edilip zorlananın talâkı vaki değildir demiştir. Diğer iki mezhebin de görüş ve içtihadı buna yakındır.

8- Ergen olmayan çocuğun talâkı vaki değildir.

9- İmam Şafii'ye göre, namaz ve hudud kendisine farz olan kimse­nin talakı vaki ve geçerlidir. Çocuğun talâkı geçerli değildir.

10-  Hanbelîîere göre. çocuk talâkı akledebiliyor, nasıl bir sonuç doğuracağım anlıyorsa o takdirde -ergen olmasa bile- talâkı geçerli sayılır.

11-  Hanefilere göre, dilsizin işareti anlaşılıyor, bir manâ ifade ediyorsa, o takdirde talâkı geçerli sayılır.

12-  Dilsiz kişi yazı yazmasını biliyorsa, o takdirde mücerred işaretle karısını boşaması geçerli sayılmaz. Bu da Hanefîlerin görüş ve içtihadıdır.

13-  Mâlikilere  göre,  anlaşılır  olan  dilzisin  işareti ve bir de konuşma yeteneği olan kimsenin boşamayla ilgili işareti geçerli kabul edilir.'

14- Şâfıilere göre, konuşmasını bilen bir kimsenin işaretle karısını boşaması hiçbir hüküm ifade etmez.

15- Öfkelenip karısını boşayan kimsenin talâkı geçerlidir.

16-  Uyumakta olan kimsenin de ağzından boşamayla ]\ş\h çıkan sözler bir hüküm ifade etmez.    .

17- Hatâ ile "seni zorladım" diyeceği yerde "seni boşadım'' derse, bu da geçerli bir hüküm ifade etmez. Çünkü hatadan dolayı^ Cenâb-ı Hak da muahaza (tenkid, azarlama) etmeyeceğini Resûlüllah'a (s.a.v.) bildirmiştir. [77]                   


Konu Başlığı: Ynt: Şakayla veya Zorlanarak veya Sarhoş İken Karısını Boşayanların Boşaması Geçerli
Gönderen: Rukiye Çekici üzerinde 30 Mart 2015, 13:28:15
Bence hiç kimse hiçbir şekilde alkol veya uyuşturucu kullanmamalıdır. Aksi halde hem haram hem de çok zararlıdır, öldürecek kadar...


Konu Başlığı: Ynt: Şakayla veya Zorlanarak veya Sarhoş İken Karısını Boşayanların Boşaması Geçerli
Gönderen: Ceren üzerinde 18 Şubat 2019, 18:26:41
Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun bilgilerden kardeşim....


Konu Başlığı: Ynt: Şakayla veya Zorlanarak veya Sarhoş İken Karısını Boşayanların Boşaması Geçerli
Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Şubat 2019, 07:32:30
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun