Konu Başlığı: Rükunun Şekil Ve Sureti Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Ağustos 2010, 15:46:58 Rükunun Şekil Ve Sureti
İslâm, ibâdeti hem âdetten, hem keyfi hareket ve sözlerden ayırmak, ona ciddiyet ve resmiyet kazandırmak için birtakım ölçüler koymuş, kurallar getirmiştir. O bakımdan hemen her ibâdette o ölçü ve kurallara riâyeti gerekli kılmış ve ibâdetin kabul olunması için onların bir kısmını şart, bir kısmını rükün, bir kısmını vâcib, bir kısmını da sünnet ve adâb çerçevesi içine almıştır. O bakımdan rükû'un şekil ve sureti de belirlenmiş, Resûlüllah'ın (a.s.) kavli ve fiili sünnetiyle bunun sınırları çizilmiştir. İlgili hadîsler: Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amîr'den yapılan rivayette: "Ebu Mes'ûd rükû'a vardığında ellerini (kollarını) yanlarından biraz uzaklaştırıp uzak tutar, iki elini dizlerinin ön kısmının üzerine koyar, parmaklarının arasını açık tutar ve şöyle derdi: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'i böyle namaz kılarken gördüm."[175] Diğer bir rivayette, Rîfaâ b. Râfi'in (r.a.) Peygamber (a.s.)’den naklettiği haberde, Peygamber (a.s.) buyurdu ki: "Rükû'a vardığında iki elinin iç kısmını dizlerin üzerine koy!"[176] Mus'âb b. Sa'd (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki: "Babamın yanıbaşında namaz kılıyordum, iki elimin içini üstüste getirdikten sonra iki uyluğumun arasına koyuyordum. Babam beni böyle yapmaktan men'etti ve şöyle dedi: Biz de öyle yapıyorduk, ama ellerimizi dizler üzerine koymakla emrolunduk."[177] Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Rükû'a eğildiğinde kolları biraz açık tutmak, parmaklar arasını hafif açık bulundurarak elleri dizlerin ön kısmını kaplar şekilde koymak sünnettir. 2- Rükû'da ellerinin iç kısmını birleştirip uyluk arasına koymak mekruhtur. Hadîslerin ışığında müctehit imamların görüş, istidlal ve ihticacları: a) Hanefîlere göre: Rûkü'da elleri diz kapakları üzerine koymak sünnettir. Bu, Ashab-ı-Kiram’ın hemen hepsinin görüş ve amelidir. İbn Mes'ud (r.a.) ise, iki elin içini biraraya getirip uyluklar arasında koymanın sünnet olduğunu söylemişse de, sahîh kabul edilmemiştir. Hanefîler bu konuda Enes (r.a.)’den yapılan şu rivayetle istidlal etmişlerdir: "Rükû'a gittiğinde iki elin içini dizlerin üzerine koy, parmakların arasını açık tut.."[178] b) Şafiîlere göre: Rükû'da iki elin içiyle diz kapaklarını tutmak ve parmaklar arasını açık bulundurarak kıbleye tevcih etmek sünnettir..[179] c) Hanbelilere göre: Rükû'a giden kimseye, ellerini dizleri üzerine koyması vâcibdir. Bu, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet yoluyla sabit olmuştur. Aynı zamanda Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Sa'd, İbn Ömer ve Tabiinden önemli bir cemaat de böyle yapmışlardır. İmam Sevrî, İmam Mâlik, İshak b. Rahuye ve rey tarafdarları da aynı görüştedirler.[180] Ancak ismi geçenlerden bir kısmına göre, vâcib, bir kısmına göre sünnettir. Seleften bir gruba göre, ellerinin içini birbirine kavuşturup uyluk arasında tutmak vâcîb veya sünnettir. Ancak İslâm'ın ilk yıllarında bu böyle idi, sonra neshedildi, yani böyle yapmak kaldırıldı. Mus'ab hadîsi de buna delâlet etmektedir.[181] d) Mâlikilere göre: Sahnûn'un İbn Kasım'dan naklen tesbitine göre, İmam Mâlik rükû' hususunda bir had koymamış, bunu bid'a saymış ve herkes nasıl rükû' yapıyorsa öyle rükû' yapılır, demiştir.[182] Abdurrahman el-Ceziri ise, bu meseleyle ilgili Mâliki mezhebinin görüşünü şöyle nakletmektedir: "Elleri dizlerin üzerine koymak, kolları yanlardan biraz açmak menduptur, sünnet değildir. Rükû'da parmakların arasını açmak veya kapamak söz konusu değildir, kendi haline bırakılır, sadece temkini sağlamak için eller iyice diz kapaklarına dayatılır."[183] Diğer üç mezhebe göre, kadınlar rükû'da kollarını yanlarından açık tutmazlar, bilâkis tam yanlarına bitiştirerek rükû' yaparlar. Bunda, ittifak vardır. Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller: Ebu Cafer et-Tahavi bu meseleyle ilgili, farklı rivayetleri naklederek rükû'da elleri nasıl tutmanın sünnet olduğunu belirtmeye çalışmıştır. Önce, iki elin içini birbirine dayayıp uyluk arasında tutanların istidlal ettikleri rivayetleri şöyle sıralamıştır: Alkame ve el-Esved'den yapılan rivayette, bu iki zat, Abdullah'ın yanına girmişler. Abdullah onlara, "bunlar sizin arkanızda namaz kıldılar mı?" diye sormuş, onlar da "evet..." diye cevap vermişler. Bunun üzerine Abdullah kalkıp namaza dururken birini sağına, diğerine soluna almıştır. Alkame ile Esved devamla diyorlar ki, bizler ellerimizi dizlerimiz üzerine koyup rükû'u yerine getirdik. O eliyle ellerimize vurdu ve ellerimizin içlerini bitiştirdi, sonra da kendi ellerini bitiştirip uylukları arasına koyduktan sonra şöyle dedi: "İşte Peygamber (a.s.) da böyle yapardı." Aynı rivayet iki ayrı tarikden daha yapılmıştır. Bazıları bu rivayetlerle ihticac ederek rükû'da ellerin içlerini bitiştirip uyluk arasına konulması görüşünü savunmuşlardır.[184] Ebu Abdurrahman'ın yaptığı rivayete göre, Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Ellerinizle dizlerinize iyice tutunun, çünkü diz kapaklarına iyice tutunmak size sünnet kılınmıştır." Ata' b. Sâib, Salim el-Birad'dan rivayet ediyor ve "Salim benim yanımda kendi nefsimden daha sika (güvenilir) dir" diyor. Salim şöyle demiştir: Ebu Mes'ud el-Bedrî bize dedi ki: "Size Resulüllâh'ın (a.s.) nasıl namaz kıldığını göstereyim mi?" Bunu müteakip uzun bir hadis nakletti ve sonra şöyle dedi: "Resûlüllah (a.s.) rükû'a vardı, iki elinin içlerini dizleri üzerine koydu ve parmaklarını diz kapaklarının altına doğru açık bir vaziyette bulundurdu."[185] Amir b. Atâ' da diyor ki: "Ebu Humayd es-Sâidî'den işittim, o, biri Ebu Katâde olmak üzere on tane ashabın yanında belirtilen şekilde rükû' yapıldığını söylemiş, hepsi de doğru söylüyorsun diye onu tasdik etmişlerdir." Mus'ab b. Sa'd'in de kendi babasından buna benzer bir rivayet yaptığı, namazda ellerinin içini üstüste koyup uylukları arasında tutunca, babası ona mani olmuş ve "oğulcağızım, biz de öyle yapıyorduk. Sonra Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, ellerimizin içini dizlerimizin üzerine koymamızı emretti," demiştir. Ebu Cafer bu mana ve hükümde birkaç rivayet naklettikten sonra rükûda elleri dizlerin üzerine koymanın sünnet olduğu neticesini istidlal ederek aksine olan rivayetlerin hükmünün kaldırıldığını belirtiyor. Enes b. Mâlik (r.a.) diyor ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e on yıl hizmet ettim, hiçbir gün beni dövüp azarlamadı, eliyle beni itmedi ve ağır bir söz söylemedi ve yüzünü bile olsun ekşitmedi..." Enes anlattıklarını uzun uzadıya ifade ettikten sonra şöyle dedi: "Peygamber (a.s.) bana: "Oğulcağızım, rükû'a vardığında ellerin içini dizlerin üzerine koy ve parmakların aralarını açık bulundur, kollarını da iki yanından açıp biraz yüksekçe tut..." Bu hadîsi Taberâni el-Mucemü's-Sağîr'inde, Ebu Ya'lâ el-Mevsalî kendi Müsned'inde rivayet etmişlerdir. Bu manada bir diğer hadîsi İbn Adiy el-Kâmil'de, el-Akiylî ve İbn Hibban Kitabu'z-Zuafa'da Kesir b. Abdullah Ebu Hâşim el-Âmâli'den rivayet etmişlerdir. Ancak İbn Adiy ve el-Akiylî hadisin zayıf olduğunu belirtmişler; râvilerinden Kesir b. Sâlim'in hadîs uydurduğunu İbn Hibban söyleyerek güvenilir bir kişi olmadığına dikkatleri çekmişlerdir.[186] Ebu Velîd Muhammed b. Abdullah el-Erzakî Mekke Tarihi'nde İsmail b. Râfi' tarikiyle Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimizle birlikte Mescid-i Hayf'de bulunuyordum. İki adam O'na geldi. Biri Ansardan, diğeri Sakîf kabilesinden idi, Sakifli öne geçip bir şey sormak isteyince Peygamber (a.s.) ona: "Sakifli kardeş! hacetin ne ise sor, ama ister sen ne sormak istediğini ben sana haber vereyim?" O da, bu benim için çok daha uygun olur, diye cevap verdi. Peygamber (a.s.): "Namazından sormak üzere geldin, değil mi?" O da: "Evet, seni hak peygamber olarak gönderen Allah hakkı için öyledir", dedi. Peygamber (a.s.) ona şöyle buyurdu: "Gecenin evvelinde ve sonunda namaz kıl, sonra gecenin ortasında uyu. Namaza kalktığın zaman, rükû'a vardığında ellerini dizlerin üzerine koy, parmakların arasını açık tut, sonra başını kaldır ve eklemlerinden her biri yerini alıncaya kadar doğrulup bekle.." Bu hadîsin bir benzerini de İbn Hibban kendi Sahîh'inde rivayet etmiştir. Taberânî ise el-Mu'cem'inde naklederek hadîsin tamamını zikretmiştir.[187] Zeylaî, rüku'da ellerin dizler üzerine konulmasıyla ilgili ona yakın hadîs rivayet etmiştir ki, çoğu sahihtir. Böylece namazda rükû'da elleri dizler üzerine koymak, parmaklar arasını biraz açık tutmak sünnettir. Aksine bir şekil ise mekruhtur. 794 ve 795 nolu Ebu Mes'ud ve Rifa'a hadîslerinin ricali sikat (güvenilirler) dir. O bakımdan her iki hadisin sıhhati üzerinde şüphe eden çıkmamıştır. 796 nolu Mus'ab hadisini ise Tirmizî sahîhlemiştir. Aynı zamanda bu manada ona yakın hadis rivayet edilmiştir. Çıkarılan Hükümler: 1- Rükû'a gidildiğinde elleri dizler üzerine koymak ve parmaklar arasını biraz açık tutmak sünnettir. 2- Rükû'da ellerin içlerini birbirine yapıştırıp uyluk arasına konulması ile ilgili hüküm kaldırılmıştır. O bakımdan yapılmasında kerahet vardır. 3- Rükû'da kolları biraz yükseltip açık tutmak müstehabdır. Kadınların ise, kollarını yanlarına bitiştirmeleri müstehabdır. Konu Başlığı: Ynt: Rükunun Şekil Ve Sureti Gönderen: Ceren üzerinde 17 Haziran 2018, 19:30:51 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri namaz kılarken rukuyu hakkiyla ve sunnete tabi kalarak yapan kullardan eylesin inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Rükunun Şekil Ve Sureti Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Haziran 2018, 01:46:44 Aleykümüsselam namazın farzlarını tam yapalım o zaman tam bir namaz kılmış oluruz inşaAllah
Konu Başlığı: Ynt: Rükunun Şekil Ve Sureti Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Haziran 2018, 08:10:34 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in kıldığı gibi namaz kilanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
|