๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:13:25



Konu Başlığı: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:13:25
Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Veya Müteferrik Şekilde Kaza Etmek
 

Oruç tutmakla mükellef olan her müslüman, bir arızadan dolayı ramazan orucunu tutamazsa, ramazandan sonra o arıza kalkınca tutamadığı günleri birbiri ardınca kaza edebileceği gibi, müteferrik (dağınık) olarak da kaza edebilir. Kaza bir borç anlamı taşıdığına göre, fazla geciktirilmesi uygun olmaz. Çünkü her canlı gibi insan da hayata pamuk ipliğiyle bağlı bulunuyor; bu ipin ne zaman, nerede kopacağını bilemez. O halde insanların hayrına ve yararına farz kılınan orucu ilk fırsatta kaza   etmenin sayılamayacak kadar faydaları vardır.

Ancak bu konuda az farklı tesbitler ve ictihadlar söz konusu­dur.

 

İlgili Hadisler
 

İbn Ömer (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Ramazan orucunun kazasını (oruç tutmayan kişi) isterse dağınık halde, isterse birbiri ardınca yerine getirir."[210]

Buhari'nin İbn Abbas (r.a.) dan yaptığı rivayete göre, adı geçenin şöyle dediği tesbit edilmiştir: "Üzerinde oruç kazası bu­lunan kimsenin onu dağınık halde kaza etmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü Cenab-ı Hak: "Artık sizden kim bu aya hazır olursa oruç tutsun. Kim de hasta olur veya yolcu­luk halinde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde (kaza etsin)" buyurmaktadır.[211]

Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Önce [212] "Tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde birbiri ardınca (tutup kaza etsin)" buyurulmuştu. Sonra "birbiri ardınca" hükmü kaldırıldı."[213]

Yine Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Ramazanda üzerimde (borç) olarak oruç kalırdı. (Rasulüllah'ın (s.a.v.) onun yanındaki yeri, durumu ve onun da Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizle meşgul olması sebe­biyle) o oruçları ancak şaban ayında kaza ederdim."[214]

Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan zayıf bir rivayete göre, bir adamın ramazanda hastalanması sebebiyle iftar etmesi ve sonra sağlığına kavuşunca o oruçları kaza etmemesi ve ikinci ramazanın girmesi üzerine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ona şöyle buyurdu:

"İdrak ettiği ramazanın orucunu tutar, sonra geçen yılın kazaya kalan ramazan orucunu tutup kaza eder ve her güne karşılık bir miskini yedirir."[215]

İbn Ömer (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Kim, üzerinde ramazan ayı oru­cu bulunduğu halde ölürse, onun her gününün orucuna karşılık bir miskin doyurulsun."[216]

İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Adam ramazanda hasta olur da sonra oruç tutmadan ölürse, onun tutmadığı günlere göre miskinler doyurulur, üzerinde kaza olmaz. Ancak adarsa, o takdirde onun velisi onun yerine kaza eder."[217]

 

Hadis Ve Rivayetlerin Işığında Müctehidlerin Görüş Ve İstidlalleri
 

a) Hanefilere göre: Hasta ve yolcu tutmayıp kaçırdığı günler sayısınca, -hasta sağlığına kavuşunca, yolcu da evine dönüp eyleşik duruma geçince- kaza etmeleri vacip olur. Ancak hasta iyileşip oruç tutacak güce kavuşunca, üzerindeki oruçları kaza edecek kadar yaşarsa ve yolcu da eyleşik duruma geçtikten sonra üzerindeki oruçları kaza edecek kadar yaşarsa, o oruçların kazası vacip olur. Aksi halde yaşadıkları süre içinde kaza edebildikleri günleri kaza etmeleri gerekir. Ama o günlerde kaza etmed­en ölürlerse, onların velisi olan kişi vasiyetleri gereği o günlere karşılık fidye verir ki, her fidye bir fitre miktarıdır. Ölen kişi, erişip de kaza yapmadığı günler sayısınca fidye verilmesini va­siyet ederse, varisleri onun bu vasiyetini bıraktığı mal ve servetin üçte birinden çıkartıp karşılarlar. Vasiyet etmediği takdirde, ne vasisine, ne de varisine bunu ödemek gerekir. İmam Şafii bu görüşün hilafını izhar etmiştir.

Ancak ölenin velisi veya varisi kendilerine isabet eden mira­stan murislerinin tutma imkanı olduğu halde ihmal edip kaza oru­cunu tutmadığı günler için fidye teberru edebilirler. Bunda bir sakınca yoktur.

İmam Ebu Hanife'ye göre, buna kıyasla farz ve vacip namaz­lar için de fidye teberru edilebilir. Vasiyeti varsa, malının üçte bi­rinden karşılanır. İmameyne göre vitir namazı için fidye verilmez, çünkü bu namaz da bir bakıma sünnet namazlar gibidir. Sahih olan da budur.

Bu durumda olup ölen kimsenin velisi onun yerine, üzerinde kalan oruçları ve namazları kaza edemez. İmam Şafii bunun hi­lafına bir görüş ortaya koymuştur.

Kazaya kalan ramazan orucunu, kişi isterse dağınık halde, isterse üstüste tutup kaza edebilir. Ancak üstüste tutması efdaldır.

Kazaya kalan ramazan orucunu, ikinci ramazan girinceye kadar kaza etmezse, bu durumda önce yeni başlayan ramazan or­ucunu eda eder, o bitince üzerinde kazaya kalan bir önceki rama­zan orucunu kaza eder. Bu durumda da fidye vermesi gerekmez. İmam Şafii'ye göre, özürsüz geciktirmişse, kendisine ayrıca fîdye de gerekir. [218]

Tuhfe sahibi diyor ki:

"Şer'î oruç ondört çeşittir. Bunun sekiz çeşidi ALLAH'ın kit­abında anılmıştır ki onlardan dördü birbiri ardınca tutulur: Ram­azan orucu, keffaret-i zihar orucu, keffaret-i kati orucu ve keffaret-i ifsad-i savm. Diğer dört oruç ise, sahibinin kendi arzusuna bırakılmıştır, isterse onları birbiri ardınca tutar, isterse dağınık halde tutar. Bunlar ramazan orucunun kazası, mut'a orucu, av­lanma cezası orucu, yemin keffaret orucudur.

Altı tanesi ise Sünnet'te anılmıştır: Ramazanda orucu kasden bilerek bozmaktan dolayı gereken keffaret orucu, adak orucu, tetavvu' oruç, yemin sebebiyle vacip olan oruç, itikaf orucu, bozu­lan nafile orucun kazası. İmam Şafii bu konuda üç yerde Hanefîlerle muhalif bir görüş ve ictihad ortaya koymuştur. Onlar da şunlardır: Keffaret orucunu üstüste tutmak vacip değildir, dağınık halde de tutulabilir. İtikaf orucu vacip değildir. Bozulan nafile orucu kaza etmek de vacip değildir. [219]

b) Şafiilere göre: Ramazan orucundan tutamadığı günleri ramazandan sonra tutma imkanı bulmadan ölen kimseye fidye ve kaza gerekmez. Aynı zamanda günahkar da sayılmaz. Çünkü o günlerin orucunu kaza edecek kadar yaşama imkanı bulamadan ölmüştür. Kaza etme imkanı bulduğu halde kaza etmeden ölürse, Kavl-i Cedid'e göre, velisi onun yerine tutmaz da onun terikesinden her gün orucuna bedel bir müdd yiyecek verir. (Müdd: Bir fi­tre miktarıdır.) [220] Adak ve keffaret oruçları böyledir; yani ölenin velisi onun yerine bu oruçları tutmaz, geriye bıraktığı mal­dan fidye çıkartıp dağıtır. Ama yabancı bir kimse, ölenin velisinin izniyle onun kazaya kalmış oruçlarını tutarsa, sahih olur. İzinsiz tutması sahih değildir.

Adam ölür de üzerinde namaz ve itikaf borcu, kazası bulu­nursa, onun yerine velisi veya varisi bunları yapamaz. Aynı za­manda bunlardan dolayı fidye vermek de gerekmez. [221]

Böylece Hanefîlerle Şafiiler arasında sözü edilen konu hakkında farklı görüş ve ictihad ortaya çıkmıştır.

Ramazan orucunun kazasını, ikinci ramazan girinceye kadar geciktiren kimseye, hem onu ikinci ramazandan sonra kaza etme­si, hem de her gün için bir fidye vermesi gerekir. Böylece yıllar te­kerrür ettikçe fidye de tekerrür eder. Sahih olan da budur.

İmkan bulduğu halde ramazan orucunu kaza etmez ve bu halde ölürse, terikesinden her güne karşılık iki fidye çıkartılıp verilir. Biri tutmayıp kaçırdığı için, diğeri de geciktirdiği için... Ta­bii fidye fakir ve miskinlere verilir. Fidyenin cinsi, fitrenin cinsindendir. Birkaç fidyeyi bir şahsa vermekte bir sakınca yoktur. [222]

c) Hanbelilere göre: Üzerinde ramazan orucu bulunan kimse ölecek olursa, şu iki durumdan biri söz konusudur:

a) Ka­zaya kalan orucu tutma imkanı bulmadan ölmüş olması,

b) Kaza etme imkanı olduğu halde kaza etmeden ölmesi... Birinci şık, ya kaza edecek kadar zaman bulmadan veya arız olan hastalık, yol­culuk gibi bir durum ortaya çıkmasından dolayı olabilir ve üçüncü bir ihtimal söz konusu değildir. Bu durumda ilim adamlarının çoğuna göre kendisine bir şey gerekmez. İkinci şık, ortada açık bir ihmaldan kaynaklanmış demektir. O bakımdan tutmadığı her gün orucuna karşılık, bıraktığı terikeden fakir veya miskine doyuracak kadar fidye vermek gerekir. İlim adamlarının çoğunun da görüş ve ictihadı bu doğrultudadır.

Hanbeliler bu konuda İbn Mace'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği ve Tirmizi'nin sahihlediği hadisle istidlal etmişlerdir:

"Üzerinde oruç (borcu) bulunduğu halde ölen kimseden yana her güne karşılık bir miskin yedirilsin."[223]

Üzerinde ramazan orucunun kazası bulunduğu halde onu kaza etmeyip ikinci ramazan girmiş olur ve sonra da ölürse, yine terikesinden her gün için bir miskin doyurularak fidyesi ödenir. Ölenin velisi ve varisi onun yerine oruç tutmaz.

Birinci ramazan orucundan kazaya kalanı tutmadan ikinci ramazan girer ve bunu bir özür olmaksızın geciktirirse, hem ka­zası gerekir, hem de her gün için bir miskini doyurması vacip olur. Bir özürden dolayı geciktirirse, sadece kazası gerekir.[224]

Kazaya kalan ramazan orucunu birbiri ardınca tutmak ge­rekli değildir; dağınık şekilde de kaza edilebilir. Nitekim ashab ve tabiinden birçoğunun da görüş ve ictihadı bu merkezdedir. İmam Malik, İmam Ebu Hanife, İmam Sevri, İmam Evzai ve İmam Şafii'nin de ictihadı böyledir. [225]

Hanbeliler bu meselede 1145 nolu İbn Ömer hadisiyle istid­lal etmişlerdir.

d) Malikilere göre: Ramazanda bir özürden dolayı oruç tut­mayıp iftar eden kimsenin özrü ortadan kalkar, mesela hasta ise iyileşir, yolcu ise evine dönmüş olur, bununla beraber bir aylık bir süre yaşadığı halde kazaya kalan bir aylık orucu tutmadan ölürse, bunun fidyesinin verilmesini vasiyet etmişse, terikesinin üçte bi­rinden çıkartılıp verilir. Vasiyet etmeden ölürse, varisleri bu konuda muhayyerdirler, isterlerse kendilerine düşen hisseden onun tutmadığı her güne karşılık bir fidye verirler, isterlerse bir şey vermezler ve bu hususta icbar da edilemezler. Aynı zamanda mu­risleri yerine tutmadığı oruçlarım da kaza etmezler..

Kazaya kalan ramazan orucunu üstüste, birbiri ardınca tut­mak vacip değildir. Ancak üstüste tutması müstehab sayılabilir. [226]

Böylece Malikiler de İbn Ömer ve Hz. Aişe hadisleriyle istid­lal etmişlerdir.

 

Tahliller Ve Diğer Rivayerler
 

1145 nolu İbn Ömer hadisinin isnadında teferrüd eden Süfyan b. Beşer bulunuyor. Darekutni ise, bu hadisi Ata'nın Ubeyd b. Umeyr'den murselen rivayet ettiğini kaydetmiştir. Bu bakımdan isnadında bir zaaf olduğu söylenirse de İbn Cevzi bunu sahihlemiş ve şöyle demiştir: "Biz, Süfyan b. Beşer'i ta'n eden, ona zayıf diyen bir kimse bilmiyoruz."

Bu anlamda bir diğer hadisi Darekutni Abdullah b. Ömer'den rivayet etmiştir ki, isnadında Vakıdi ve İbn Lehi'a bulu­nuyor. Bu iki zatın zayıf olduğu ilim çevresince bilinmektedir.

Ayrıca bu babda Ebu Ubeyde, Muaz b. Cebel, Enes, Ebu Hüreyre ve Rafı' b. Hadic'den (ALLAH hepsinden razı olsun) rivayet edilen hadisler bulunuyor. Tarikleri üzerinde birtakım sözler söylense ve görüşler de belirtilse, biri diğerini kuvvetlendirmekte­dir. O bakımdan istidlal ve ihticaca salih olduğu söylenebilir.

1146 nolu İbn Abbas yorumu, İbn Ömer hadisini kuvvetlen­dirmektedir. Kaldı ki, bu konularda İbn Abbas dört Abdullah'tan biridir.

Buna karşılık Hz. Aişe'nin (r.a.) tetabbûun (kaza orucunu birbiri ardınca tutma) vacip olduğunu söylediği rivayetler arasında bulunuyor. Nitekim İbn Münzir'in bu anlamda Hz. Ali'den ve Hz. Aişe'den (r.a.) yaptığı rivayet bulunuyor. İbn Hacer ise, bu manaya daha çok Zahiriler meyletmişlerdir diyor. [227]

Kazaya kalan ramazan orucunun birbiri ardınca tutul­masının vücubuna kail olanların ihticac ettiği rivayetlerden biri de, Darekutni'nin Ebu Hüreyre (r.a.) den tahric ettiği şu hadistir:

"Kimin üzerinde ramazandan kalma kaza orucu varsa, onu ardarda tutsun, arada kesinti yapmasın."

Ancak Beyhaki bu hadisin sahih olmadığını, isnadında Abdurrahman b. İbrahim el-Kadı bulunduğunu ve bu zatın muhtelef fîh olduğunu belirtmiştir. [228]

Şevkani bu zatın ismini belirtirken sonunda "el-Kadı" derk­en, Zehebi bunun el-Kas olduğunu belirtmiştir. Böylece Zehebi de bu zatın zayıf ve münker olduğunu yansıtarak birtakım nakil­lerde bulunmuştur. [229]

1148 nolu Hz. Aişe hadisi sahihtir ve ihticaca salihtir.

1149 nolu Ebu Hüreyre hadisini Darekutni tahric etmiştir. İsnadında Ömer b. Musa b. Vecih bulunuyor ki, bu zat cidden zayıftır. Aynı zamanda ondan nakleden ravi İbrahim b. Nafi'de zayıftır. Ebu Hüreyre'den mevkufen rivayet etmiştir. Ancak Dare­kutni bunu sahihlemiştir. Buhari, Ömer b. Musa'nın münkerü'l-hadis olduğunu; İbn Main onun sıka (güvenilir) olmadığını; İbn Adiy, onun hadis uydurduğunu belirtmişlerdir.[230] İbrahim b. Nafi'a  gelince:  Ebu  Hatim   onun  yalancı  olduğuna  dikkat çekmiştir.[231]

1151 nolu İbn Abbas rivayetini İbn Hacer sahihi emiştir. Aynı zamanda Darekutni, Said b. Mensur ve Beyhaki tahric etmiş, Abdurrezzak mevsulen rivayet etmiştir.

Abdulhak kendi Ahkam'ında diyor ki:

"Oruç kazasını yerine getirmeden ölen kimsenin tutmadığı günlere karşılık miskinlerin yedirilmesiyle ilgili hiçbir merfu rivayet sahih kabul edilmez."

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Ramazanda bir özür ve arazdan dolayı oruç tutamayan veya tutmayan kimsenin özrü kalkıp araz giderilince, orucu kaza edecek kadar yaşadığı takdirde, kaza etmesi vacip ölür.

2- Kaza edecek zaman bulamadan ölen kimseden o oruçların kazası sakıt olur. Arkasından fidye verilmesine gerek yoktur.

3- Kaza edecek zamana eriştiği halde kaza etmez ve sonra da ölürse, o takdirde vasiyyeti varsa, bu oruçların keffareti ve fidyesi onun malının üçte birinden çıkartılıp fakirlere verilir.

4- İmam Şafii'ye göre, vasiyet etmeden ölse bile, malının üçte birinden çıkartılıp fakirlere verilir.

5- Ölenin veli ve vasisi, onun kılmadığı namazları kılamaz, tutmadığı oruçları onun yerine tutamaz. Bu İmam Ebu Hanife'ye göredir. İmam Şafii'ye göre, onun yerine oruç tutabilir, namaz kılabilir.

6- Kazaya kalan ramazan orucunu kişi isterse ramazandan sonra üstüste, isterse dağınık halde tutabilir. Bunda bir sakınca yoktur.

7- Kazaya kalan ramazan orucunu kaza etmeyip ikinci ram­azan başlarsa, o takdirde önce bu ikinci ramazanın orucunu tutar, sonra da birinci ramazandan kazaya kalan orucu ifa eder. Bu du­rumda olan kimsenin ayrıca fidye vermesine gerek yoktur.

8- İmam Şafii'ye göre, özürsüz geciktirip ikinci ramazana ka­dar kaza etmediği takdirde, hem kaza etmesi, hem de bu gecik­tirmeden dolayı fidye vermesi gerekir.

9- Yabancı bir kimse, ölenin üzerinde kazaya kalan oruçları, velisinin izniyle tutarsa, bu İmam Şafii'ye göre sahih olur.

10- İmkan bulduğu halde ramazan orucunu tutmaz ve kaza edecek kadar yaşadığı halde kaza etmez de öylece ölürse, terikesinden her güne karşılık iki fidye çıkartılıp verilir. Biri tutmadığı, diğeri geciktirdiği için... Bu da imam Şafii'nin kavlidir.

11- Üzerinde ramazan orucunun kazası bulunduğu ve bunu kaza edecek kadar yaşadığı halde kaza etmez ve öylece ölürse, va­siyeti varsa aynen uygulanır; yoksa varisleri bu hususta muhayy­erdirler, isterlerse fidye verirler, isterlerse vermeyebilirler. Bu, İmam Malik'in ictihadıdır.

12- Kazaya  kalan  ramazan  orucunu  üstüste  tutmak müstehabdır. Bu da İmam Malik'e göredir.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Ramazan. üzerinde 16 Aralık 2014, 16:17:16
Ramazan orucu bütün müslümanlara farz kılınmıştır. Ramazan ayında yolculuk,hastalık yada bazı arızalı durumlar olduğunda oruç tutamassa o kişi kişiye tutamadığı gün kadar oruç borç olur.Hastalık vb. arızalı durumu bittiğinde yada iyleştiğinde  tutamadığı gün kadar kaza orucu tutar.Kaza orcunu isterse dağınık isterse de üst üste tutabilir fakat ramazan orucunu üst üste tutmak daha iyidir  .Eğer tutamadan ölürse vakti olmursa kaza etmesi vacip olur.Kaza edecek kadar zamanı olmassa orucunun hükmü kalkmış olur.Fakat orucun kazasını tutacak kadar vakti olup da tutmadan ölürse bu kişinin malının 3 te 1 i fakirlere dağıtılır fidye verilir ve tutmadığı her gün için 2 fidye verilir.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 16 Aralık 2014, 16:26:58
Esselamu aleykum ve rahmetullahi. Kazaya kalan oruçlar konusunda yine ayrıntılı bilgiler verilmiş. Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 22 Aralık 2014, 20:28:57
Oruç bütün müslümanlara farz olmuştur yani oruç tutmak zorunlu olmuştur.Ramazan ayında yolculuk veya hasta olduğunda oruç tutamazsan o tutamadığın gün kadar kaza yaparsın ama bu ramazn oruçunun gündeki tutuğunla kaza yaptığın oruç bin kat da sevap.Bu kazayı dağnık veya üst üste tutabilirsin ama üst üste tutmak dah sevaptır.Kaza oruçunu fazla geçiktirmek uygun olmaz.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 22 Aralık 2014, 20:30:18
Oruç bütün müslümanlara farz olmuştur yani oruç tutmak zorunlu olmuştur.Ramazan ayında yolculuk veya hasta olduğunda oruç tutamazsan o tutamadığın gün kadar kaza yaparsın ama bu ramazn oruçunun gündeki tutuğunla kaza yaptığın oruç bin kat da sevap.Bu kazayı dağnık veya üst üste tutabilirsin ama üst üste tutmak dah sevaptır.Kaza oruçunu fazla geçiktirmek uygun olmaz.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Pelinay üzerinde 22 Aralık 2014, 21:06:39
Ve aleykumusselam ve rahmetullahi;Allah razı olsun..konu çok güzel açıklanmış..inşallah hakkıyla yerine getirenlerden oluruz..
Rabbim kaza borcuyla huzura çıkmaktan muhafaza eylesin inşallah cümlemizi..


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: İkraNuR üzerinde 23 Aralık 2014, 15:09:58
ramazan orucu bütün Müslümanlara farzdır. bir arızadan dolayı orucu tutamazsa ramazandan sonra tutamadığı gün kadar oruç tutar ister dağınık olarak ister ard arda.kaza borç anlamına gelir fazla geciktirilmesi farz olmaz.insanların hayrına ve yararına farz kılınan orucu ilk defada tutun ramazan orucunun kazasını ya dağınık dağınık isterse birbiri ardınca yerine getirir.peygamber efendimiz şöyle buyurmuşru:kim ramazan ayında bulunurken ölürse onu her günün orucuna karşılık doyurulsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Hafsa Nur 6.D üzerinde 23 Aralık 2014, 18:55:17
Orucun kazası ayet-i kerime ile emredildiği için farzdır. ‘Kim de hasta yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister.
İnsanlar çeşitli nedenlerle veya nedensiz (özürsüz veya özürlü) olarak geçmişlerinde oruç tutmamış, tutamamış olabilirler. Bu oruçlarını gününe gün olarak kaza etmeleri gerekir.Bir kimse hasta olduğunda oruç tutamadığı günler için fidye vermelidir.
Kaza oruçları bazıları için bir nasip meselesidir. Çünkü Ramazan aylarında nedensiz (özürsüz) olarak oruç tutmayan bir kişinin hatasını anlayıp kaza oruçlarına başlaması tövbe nimetine erdiğinin delilidir. Tövbe ise imandan sonra en büyük nimettir. Kaza oruçları böyle bir kişinin Allah’ın lutfu ihsanı ile bir rahmet kapısına iltica ettiğini gösterir. Zira kaza oruçları böyle durumlarda cennete girmeye aday olan kişilerin kolay yoldan sabırla imtihan edilmelerine de işaret olabilir.

Kaza oruçları ayrı ayrı günlerde tutulabileceği gibi arka arakaya da tutulabilir. Yılın her günü kaza orucu tutulabilir. Yalnız Ramazan ayında ve bayram günleri kaza oruçları tutulmaz. Ramazan bayramı bir gün, Kurban bayramı ise dört gün olarak düşünülmelidir.
Kaza orucu her gün tutulabilirken nafile oruçlar cuma ve cumartesi günleri tek olarak tutulamaz. İkisi beraber veya bir gün önceki ve sonraki günleri dahil edilerek tutulur. Örneğin perşembe-cuma, cuma-cumartesi, cumartesi-pazar gibi. Pazar günü tatil ve dinlenme günü olduğu için bu günde oruç tutmak kolay olduğundan çok kimse yalnız bu günde nafile oruç tutmanın hükmünü sormaktadır. Pazar gününü kutsallaştırmamak kaydıyla bunda tek bir gün olarak nafile oruç tutmanın dinen bir mahzuru yoktur.

Oruçta niyet kalple olur. Yani bir kişi kalbinden yarın oruç tutacağı yönünde kesin bir niyet geçirirse bu yeterlidir. Ama vesveseyi önlemek için oruç tutacağı günün akşamında veya sahurda dil ile de niyet teyit edilebilir. Dil ile niyet, başta besmele ile sonda orucun hayırlı ve Allah’ın rızasına muvafık olması yönünde dua ile tamamlanırsa daha müstehap olur


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: semih7/a üzerinde 30 Aralık 2014, 01:14:46
Oruç ibadeti ergenlik çağına girmiş akıl sahibi ve sağlıklı bütün müslümanlara farzdir


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Pelinay üzerinde 29 Mayıs 2016, 14:57:50
Kaza orucunun hangi zamanlarda ne sekillerde tutulabilecegi detayli olarak aciklanmis.Allah razi olsun.Rabbim borclarimizi tez zamanda odeyebilmeyi nasip eylesin insallah.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Mayıs 2016, 17:02:03
Aleykumselam.Ramazan ayi içerisinde tutulamayan oruclarin bir dahaki ramazan ayi gelmeden tutulmasi ve kazanin eda edilmesi allahin emridir.Ama kaza orucun ne zaman ve nasil tutualacagi insanin saglik durumuna gore degisir.Rabbim kaza oruclarimizi hakkiyla ve vaktinde tutmayi nasip etsin bizlere inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Songül nergiz7/d üzerinde 28 Kasım 2016, 17:37:53
Selam aleyküm her müslüman sağlığı yerinde olan müslüman  oruç tutmakla sorumludur


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Muratb8 üzerinde 28 Kasım 2016, 18:27:44
Aleyküm selam her mümin oruç tutmalıdır ramazanda bazı durumlarda tutmayabiliriz. Bu yüzden orucumuzu eğer tutamaz isek kaza yapmalıyız.


Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Orucunu Birbiri Ardınca Kaza Etmek
Gönderen: Sevgi. üzerinde 05 Mart 2018, 11:43:05
kazaya kalan oruçlar hakkında güzel bilgiler verilmiş. Mevlam bizlere hakkıyle oruç tutabilmeyi nasip etsin inşaAllah