Konu Başlığı: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Ağustos 2010, 10:28:49 Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Namaz bizatihi tesbîh, dua ve niyazdan ibarettir. O bakımdan onun her bölümünde bu üçünün yeri ve anlamı söz konusudur. Bu konuda birçok rivayetler vardır. Biz müctehit imamların seçip üzerinde durduklarını nakletmekle yetinmek istiyoruz. Çünkü onların ciddi araştırma ve incelemesi, bize yetecek kadar malzeme vermektedir. Ebu Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivâyette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Sizden biri son teşehhütten fariğ olunca, şu dört şeyden Allah'a sığınsın: Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölümün fitnesinden, Mesih Deccal'ın şerrinden.."[370] Hz. Aişe (r.a.)’dan yapılan rivayette, demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz namazda şöyle dua ederdi: "Allahım! kabir azabından sana sığınırım.. Mesih Deccal’in fitnesinden sana sığınırım.. Hayat ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allahım! borçtan ve günahtan da sana sığınırım.."[371] Ebu Bekir Sıddîk (r.a.)’den yapılan rivayette, adı geçen, Resûlüllah (a.s.) Efendimize şöyle dediğini haber vermiştir: "Bana, namazımda yapacağım bir dua öğret." Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "De ki: Allahım! Şüphesiz ki ben kendime çokça haksızlık ettim ve günahları da ancak sen bağışlarsın; beni kendi katından bağışlayan ve çok merhamet edensin."[372] Uhey b. Ka'ka' (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki: "Bir adam, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz namaz kılarken şöyle hafif şekilde ona bakmış ve şöyle dua ettiğini farketmiştir: "Allahım! günahımı bana bağışla, evimi bana genişlet ve bana rızık olarak verdiğini benim için mübarek eyle."[373] Şeddad b. Evs (r.a.)’den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin namazda şöyle dediğini haber vermiştir: "Allahım! Şüphesiz ki işimde sebat etmemi, doğruyu arayıp bulmamda azimli olmayı senden dilerim. Nimetine şükretmedi, sana güzel ibâdette bulunmayı isterim. Senden selîm bir kalb, doğru bir dil dilerim. Senin bildiğin hayrı senden isterim. Senin bildiğin serden sana sığınırım ve senin bildiğin (günah ve kusurlarımdan dolayı), sana istiğfar eder (bağışlanmamı) dilerim."[374] Ebu Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin secdede iken şöyle dediğini haber vermiştir: "Allahım! benim küçük, büyük, önceki ve sonraki, açık ve gizli olan bütün günahlarımı bağışla.."[375] Ammar b. Yâsir (r.a.)’dan, adı geçen namaz kıldı, onu hayli kısa ve hafif tuttu. O yüzden (onun böyle yapmasını) inkâr ettiler (beğenmediler). Bunun üzerine o, onlara: "Ben rükû ve secdeleri tamamlamadım mı?" diye sordu. Onlar da, "Evet" dediler. Ammar şöyle dedi: "Doğrusu ben kıldığım bu namazımda, Resûlüllah'ın (a.s.) yaptığı duayı okudum:[376] "Allahım! gaybe olan ilminle, halk üzerindeki kudretinle, hayatın benim için hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni hayatta tut; vefat benim için hayırlı olduğu zaman ruhumu al. Senden (halkın) hazır bulunduğunda da, hazır bulunmadığında da saygı ile korkmamı; gazap ve rıza hallerinde hak sözü söylememi; fakirlik ve zenginlik illerinden ifrat ve tefritten uzak dengeli bulunmamı; Senin vechine nazar kılma lezzetini, Sana ulaşıp kavuşma heves ve heyecanını istiyorum. Zarar veren sıkıntıdan, sapıttıran fitneden sana sığınırım. Allahım! bizi imân zînetiyle süsle, bizi doğru yolu bulmuş yol gösteriler eyle." Muâz b. Cebel (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki: "Peygamber (a.s.) Efendimiz benimle karşılaştı ve şöyle buyurdu: "Her namazda söylemen için sana birtakım kelimeler tavsiye diyorum: Allahım! Sana zikretmek ve şükretmek üzere bana yardım et, güzel ibâdette bulunmanı için inayette bulun."[377] Hz. Aişe (r.a.)’dan yapılan rivayette, o, Peygamber (a.s.) Efendimizi döşeğinde bulamamış ve eliyle (etrafa) dokunup ararken eli Peygamber'e dokunmuş ki, o sırada Peyagmber (a.s.) secdede bulunuyormuş ve şöyle duâ ediyormuş: "Rabbım, nefsime takvasını ve zekâsını ver. Sen nefsi tezkiye edenlerin hayırlısı ve onun velîsi ve mevlâsısın."[378] Buradaki zekâdan maksat, nefs temizliği ve arınmışlığıdır. İbn Abbas (r.a.)’dan yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz namazında veya secdesinde şöyle duâ ediyordu: "Allahım! kalbimde bir nur, kulağımda bir nur, gözümde bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur altımda bir nur lûtfedip kıl." Veya "beni nur eyle" demiştir.[379] Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Namazda son teşehhütte duâ okumak meşru'dür. 2- Namazda son oturuşta et-Tahiyyatı okuyup salât getirdikten sonra rivayet edilen dualardan birini veya birkaçını okumak sünnettir. 3- Namazda secdede duâ etmek merşû'dür. Hadislerin ışığında mezhep imamlarının görüş, tesbit, istidlal ve ihticacları: a) Hanefî mezhebine göre: Son oturuşta teşehhütten sonra duâ eder, hacetin dile getirip istekte bulunur. Çünkü Cenâb-ı Hak, "Namazdan boş kaldın mı hemen duâ et" buyurmuştur.[380] Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, İbn Mes'ud'a (r.a.) "Bunu yaptığında veya dediğinde, namazın cidden tamam olmuştur." buyurmuştur ki, bu namazda teşehhütten sonra duayla ilgilidir. Ne var ki, insanların sözlerine benzer şekilde duâ etmemesi daha uygundur, tâ ki namazdan çıkıncaya kadar sünnet üzere bulunmuş olsun. İnsanların sözünü Hanefî imamları şöyle tefsir etmişlerdir: Başkasından istenmesi muhal olmayan şeylerdir. Meselâ bana şu malı ver, beni şu kadınla evlendir. İnsanların sözlerine benzemiyeni ise, başkasından istenmesi muhal olan şeylerdir. Meselâ Allahım beni bağışla.. Tahavî kendi Muhtasar'ında, duânın, Peygamber'e (a.s.) salât getirdikten sonra yapılacağını belirtmiştir. Salâttan sonra hacetini dile getirir, kendisi ve ana-babası, bir de bütün mü'minler için istiğfar eder. Sahih olan tesbit de budur. [381] Böylece namazda teşehhüt ve salâttan sonra duâ yapmak müstehabdır. b) Şâfi' mezhebine göre: Namazda son oturuşta teşehhüt ve salâttan sonra din ve dünya ile ilgili duâ etmek, istekte bulunmak sünnettir. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulmuştur: "Sizden biriniz namazda oturduğu zaman, et-Tahiyyat'ı sonuna kadar okusun, sonra da istediği duayı yapsın." Buharî'de ise, şöyle rivayet edilmiştir: "Sonra da hoşuna giden duayı seçip okusun." Birinci teşehhütten sonra ise, dua okumak sünnet değildir. Şafiîlere göre, sözü edilen yerde yapılacak me'sür duaların efdalı şudur: "Allahım, önden gönderdiğim, geriye bıraktığım, gizlediğim, açıkladığım, israf ettiğim ve Senin benimle ilgili bildiğin (günah ve kusurlarımdan) dolayı beni bağışla. Sen her şeyden öndesin, sen her şeyden sonrasın (her şeyin önünde ve sonundasın). Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak sen varsın.."[382] Ama imamlık yapan kişinin, namazın son oturuşunda teşehhütten ve salâttan başka bir duâ yapmaması sünnettir. Ancak bunlara ilâve edip duâ yaparsa bir zararı yoktur. Ama uzatması mekruhtur, ancak mü'minlerin rızası olduğu takdirde uzatması mekruh değildir.[383] c) Hanbelî mezhebine göre: Namazda teşehhütten sonra şu dört şeyden Allah'a sığınılması müstehabdır: Cehennem azabından Allah'a sığınırım Kabir azabından Allah'a sığınırım.. Mesih Deccal'in fitnesinden Allah'a sığınırım.. Dirilerin ve ölülerin fitnesinden sana sığınırım.. Nitekim Ebu Hüreyre'nin (r.a.) yaptığı rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz duâ edip bu dört şeyden Allah'a sığınmıştır. Teşehhütte haberlerde varit olan dualarla duâ etmekte bir sakınca yoktur. Özet olarak, hadîslerde varit olduğu şekilde duâ etmek caizdir. el-Esrem diyor ki: "Âhmed b. Hanbel'e, "Şunlar diyorlar ki, farz namazlarda ancak Kur'ân'da geçen dualar yapılabilir." Bu hususta ne dersiniz? diye sordum. Öfkeli bir tavırla elini silkip, "Kim bunu tesbit edip üzerinde duruyor? Oysa Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet edilen hadisler onların söylediklerinin hilâfına tevatür etmiştir." Namazda insan sözüne benzer şekilde dünya levazımatı ve şehevatıyla ilgili şeyler istemek caiz değildir. Meselâ, Allahım, bana güzel bir cariye nasip eyle.. Bana genişçe bir ev ver.. Nefis bir yemek rızık eyle gibi..[384] d) Mâliki mezhebine göre: Namaz kılan adamın, farz namazlarda gerek ayakta, gerek oturduğunda, gerekse secdede dünya ve âhiretle ilgili hacetlerini dile getirip duâ etmesinde bir sakınca yoktur. Ancak rükû'da duâ yapmak mekruhtur. İmam Mâlik bu konuda Urve b. Zübeyir'den (r.a.) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Doğrusu ben tuz da dahil olmak üzere bütün ihtiyaçlarını için namazda Allah'a duâ ederim."[385] Böylece İmam Mâlik'e göre, ayakta (kunut duası), otururken ve secdede bulunurken dünya ve âhiret havaiciyle ilgili istek ve dualarda bulunmak meşru'dur. Bunun mendup olduğu söylenebilir. Secdede iken duâ etmenin meşruiyetine gelince, diğer üç mezhep imamları bunda bir beis olmadığını söylemişlerdir. Ancak bu cevaz imamla ilgili değildir. Çünkü onun namazı -cemaatin muvafakati olmaksızın- uzatması mekruhtur. Ayakta duâ yapmanın meşruiyetine gelince, bu, sabah namazında ikinci rekâtte rükû'dan kalkıldığında ayakta iken okunan kunut duâsıdır. Bir de vitir namazının üçüncü rekâtinde fatiha ve zamm-ı sûre okunduktan sonra okunan kunut duâsıdır. Şafiîlere göre, sabah namazının ikinci rekâtinde rükû'dan kalkıldığında ayakta kunut duası okumak vâcibdir, ki buna ebâd-i salât denilir. Ayrıca Ramazanın son yarısında vitir namazında da okumak onlara göre, ebâd-i salât olan sünnetlerden biridir ki, vâcib derecesindedir, terkinden dolayı yanılma secdesi gerekir. Diğer musibet ve felâket günlerinde namazda okunan kunut duası, ebâd-i salâttan değildir.[386] Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller: 988 nolu Ebu Hüreyre hadisi, istiâze ve duanın teşehhütten sonra okunacağını belirlemektedir. O bakımdan teşehhütten evvel istiâze ve duâ etmek meşru sayılmamıştır. 989 nolu Hz. Âişe hadîsinde ise, istiâze mutlak şekilde ifade edilmişse de, Ebu Hüreyre (r.a.) hadîsinin sıhhati dikkate alınarak ona hamledilir ve böylece mutlak mukayyede bağlanmış olur. Diğer dualar ise, istiâzeden sonra edilir. Ker iki hadiste "hayat ve ölümün fitnesi" tabirleri kullanılmıştır. İbn Dakiyk el-Iyd diyor ki: "Hayat fitnesinden maksat, insana hayatı boyunca arız olan dünyalık, şehvet ve cehaletle ilgili fitnelerdir ve bunun en fenası, ölüm anındaki son demdir. (Çünkü insan yaşadığı hal üzerine ölür, öldüğü hal üzerine kalkar). Ölüm fitnesinden maksat, ölüm anındaki fitne olabilir; ölüme izafe edilmesi o hale yakın olduğuna nisbetledir."[387] Diğer bir yorumcuya göre, hayat fitnesinden maksat, bir belâ ile karşı karşıya gelip sabrın elden gitmesidir. Ölüm fitnesinden maksat, kabirdeki sualdir kî meleklerin suali karşısında kişinin şaşkınlaşmasıyla yorumlanabilir.[388] Deccal'ın Mesih veya Messîh diye vasıflanmasına gelince: Ebu Dâvud kendi Sünen'inde, "Deccal hakkında kullanıldığında şeddeli okunur, İsa Peygamber (a.s.) hakkında kullanılınca, şeddesiz okunur" demiştir. Ferberî ise, Halef b. Âmir'den naklederek şöyle demiştir: "m-s-y-h maddesi ister şeddeyle, ister şeddesiz okunsun aynı anlama gelir. Hem Deccal, hem de İsa Peygamber (a.s.) hakkında kullanılır, arada kelime kipi olarak bir fark yoktur." el-Cevherî kendi Sıhah'ında diyor ki: "Sözü edilen sıfatı şeddeşiz okuyan kimse, bununla o kimsenin yeryüzünü gezip dolaştığını; şeddeli okuyan ise, onun gözlerinin memsuh olduğunu ifade etmiş olur."[389] 990 nolu Ebu Bekir Sıddîk (r.a.) hadisi, Resûlüllah'ın (a.s.) tavsiye buyurduğu duanın namazda meşru' olduğuna delâlet etmektedir. Ancak namazın neresinde okunabileceği tasrîh edilmemiştir. O bakımdan İbn Dakiyk el-Iyd diyor ki: "Bunun iki yerden birinde yapılmasının meşru olduğu umulur: Birincisi, secdede; ikincisi, Teşehhütte... Çünkü Resûlüllah (a.s.) bu iki yerde duâ yapılmasını (zaman zaman) emretmiştir. Nitekim Resûlüllah (a.s.), "secdede ise, duâ etmekte cehd ü gayret gösterin!" buyurmuştur."[390] İmam Buharî ise, bu duanın yerine işarette bulunmuş ve Selâm'dan önce dua babında bunu belirtmiştir. 991 nolu Ubeyd b. el-Ka'ka'ın durumu pek bilinmiyor, onu Humeyd b. Ka'ka' diye adlandıranlar da var. Ondan bu hadîsi rivayet eden Ebu Mes'ud el-Cerîrî de marufu'1-hal değildir, yani durumu pek bilinmemektedir diyor. Zehebî bu iki isim üzerinde de durmamıştır. İbn Hacer, Ebu Musa hadîsi başta olmak üzere onun birtakım şevahidi söz konusudur. Ebu Mes'ud el-Cerîri ise, Saîd b. lyas'tır ve bu zatın ,sika (güvenilir) olduğu tesbit edilmiştir, diyerek hadîsin öıh-hatına kail olmuştur. Hadîs, bir yer belirlemeksizin mezkûr duânın namazda yapılmasının meşruiyetine delâlet etmektedir. 992 nolu Şeddad b. Evs (r.a.) hadîsine gelince, isnadında yer alan ricalin hepsi sika (güvenilir) dir. Nesâî bu hadisi namaz bahsinde değil, Fi'1-yevmi ve'1-Leyle bölümünde zikretmiştir. Bu duanın da belli bir yer gösterilmeksizin namazda yapılması tavsiye edilmiştir. Ancak diğer hadîslerle biraraya getirildiğinde, teşehhütten sonra veya secde de yapılmasının uygun olacağı neticesi ortaya çıkar. 993 nolu Ebu Hüreyre (r.a.) hadîsiyle, Peygamberlere günah nisbet etmenin cevazını istidlal edenler olmuşsa da, konu ihtilaflıdır. Zira Peygamberler (salâtü selâm hepsine olsun) küçük ve büyük günahlardan korunmuşlardır. Resûlüllah (a.s.) Efendimizin günahı kendine nisbet etmesi, ümmetine talîm maksadına yönelik bir ifadedir. 994 nolu Ammar b. Yasir (r.a.) hadîsinin isnadında yer alan ricalin hepsi sika (güvenilir) dir. Ammar'ın (r.a.) namazı kısa ve hafif tutması, diğer sahabenin itirazına sebep olmuştur. Bundan, onun namazı sünnete uygun şekilde kılmadığı anlaşılıyorsa da, Ammar gibi, Peygamber terbiyesinde ve meclisinde yetişen bir sahabinin sünnete muhalefeti düşünülemez. Rükû ve secdeleri tamam yapmadım mı? sözü bunu doğrulamaktadır. Ancak bazı yorumcular onun bu sözünden şu neticeyi çıkarmışlardır: Rükû ve secdeleri tam olarak yerine getirmişse de diğer rükünleri tam olarak yerine getirmemiş ve o yüzden itiraz vaki olmuştur. Bütün bu yorumlar birer ihtimalden öteye geçmemektedir. Allah daha iyisini bilir. Biz şunu da ilâve edelim ki, Resûlüllah'ın (a.s.) namazını tarif eden ashabdan bir kısmı, "evceze" tabirini kullanmışlardır. Bu, namazı noksan bıraktı demek değil, kısa ve hafif tuttu, demektir. Ammar hakkında da aynı tabir kullanıldığına bakılırsa, ashabın itirazı, onun namazı çok acele kılmasıyla ilgili olsa gerek. 995 nolu Muâz b. Cebel hadîsi üzerinde durulmuşsa da, İbn Hacer, senedinin kaviy olduğunu söylemiştir. Ayrıca farz ve nafile her namazda sözü edilen duanın yapılmasının meşru olduğu anlaşılıyor. Bazı rivayetlerde ise, sözü edilen duayla ilgili rivayette, "her namazda" değil de, "her namazın arkasında" cümlesi yer almıştır. Nitekim Ebu Dâvud, bu ikinci cümleyi rivayet etmiştir. Ne var ki, her namazın arkası tabirinden iki yer hatıra gelebilir: Birincisi, teşehhüt ve salâttan sonra; ikincisi, selâm verdikten sonra.. 996 nolu Hz. Aişe (r.a.) hadisini az değişik lâfızlarla Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce de tahrîc etmişlerdir. Bunların tesbit ve zaptı şöyledir: "Bir gece Resûlüllah (a.s.) Efendimizi kaybettim; secde yerini elimle dokunduğumda onu secde halinde buldum, iki ayağı (parmakları kıbleye müteveccih idi; şöyle duâ ediyordu: Senin gazabından, rızana sığınırım; Senin vereceğin cezadan affına iltica ederim.. Senden yine sana sığınırım. Seni övmekten âcizinı, sen kendini övdüğün gibisin." İmam Ahmed'hı rivayet ettiği değişik lâfızlara gelince, o bu hadîsin az farklı rivayetlerinden biridir. Aynı zamanda olayın bir defa değil, birkaç defa cereyan etmiş olduğu intibaını da verir. 997 nolu İbn Abbas (r.a.) hadîsini, Müslim kendi Sahîh'inde hem uzun, hem kısa şekilleriyle rivayet etmiştir. İki rivayet arasında elfaz farkı da söz konusudur. Her iki rivayet de Resûlüllah'ın (a.s.) yaptığı o duanın gece namazında olduğunu gösteriyor. Hadîste "namazında veya secdesinde" diye bir şek ortaya konulmuştur, bu râviden vâki olan şektir. Başka bir rivayet ise, namaz ile kayıtlanmaksızın mezkûr duayı yaptığını ifade etmektedir. Nurdan maksat, hakkın beyânı, ziyası ve hidayetidir. Böylece Hz. Aişe'den farklı lâfızlarla yapılan iki rivayetten, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in secdede duâ ettiği anlaşılıyor. Nitekim Beyhakî, el-Marife'de bunu kuvvetlendirir mahiyette şu hadîsi rivayet etmiştir: "Kulun Rabbına en yakın olduğu hal, secdede bulunduğu haldır. O halde siz secdede duayı çoğaltın, duanızın kabul olunması (o halde) uygun ve lâyıktır." et-Tahavî ise, secdede duâ ile ilgili hadîslerin, Akabe b. Âmir hadîsiyle neshedildiğini iddia etmiştir. Akabe hadîsinde deniliyor ki: Fesebbîh İsme Rabbike'l-Azim âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz "bunu rükûunuza alıp orada söyleyiniz", buyurdu. Sebbih Îsme Rabbike'l-A'lâ âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "bunu da secdenize alıp orada söyleyiniz", buyurdu. Zeylaî bu rivayetleri biraraya getirdikten sonra şöyle bir tahlilde bulunuyor: "et-Tahavî, bu âyetin Peygamber'e (a.s.) secdede yaptığı duadan sonra inmiş olabilir, diye ilâve etmiştir. Oysa bu söz çok soğuk ve donuktur. Çünkü İbn Abbas (r.a.)’dan rivayet edilen hadisin, Resûlüllah'ın (a.s.) vefatına yakın pazartesi günü söylediğini bizzat İbn Abbas kaydetmiş ve şöyle demiştir: Peygamber (a.s.) hasta idi, mescide çıkamamıştı, insanlar Ebu Bekir Sıddîk'in arkasında durup saf bağlamışlardı. İşte o gün Resûlüllah'ın (a.s.) vefat ettiği gün idi." Nitekim Buharî'nin tahrîc ettiği ve Teheccüt bahsinde yer verdiği Hz. Enes (r.a.) hadîsi de bunun böyle olduğuna delâlet etmektedir. Ayrıca Berâ' b. Âzib'in (r.a.) rivayet ettiği hadîs de bu manayı kuvvetlendirmektedir.[391] Fethü'l-allâm'da namazda teşehhütten sonra salât ve duâ okunmasıyla ilgili hadisler nakledilerek kısa açıklamalarda bulunulmuş, secdede duâ edilip edilmiyeceği hakkındaki rivayetlere yer verilmemiştir. Neylü’l-evtâr'da ise, ilgili birçok hadîsler nakledilerek konuya ağırlık kazandırılmış ve geniş tahliller yapılmıştır. Çıkarılan Hükümler 1- Namazda ikinci oturuştan sonra Peygamber (a.s.) Efendimiz'e salât getirip duâ etmek mûstehabdır. Bu, Hanefîlere göredir. Şâfiîlere göre, kuvvetli sünnettir. Ancak imamlık yapan kimsenin, namazı uzatması, teşehhütten sonra uzun duâ yapması doğru değildir. 2- Teşehhütten sonra hadîste belirtilen dört şeyden Allah'a sığınmak mûstehabdır. Bu, Hanbelîlere göredir. 3- Namazda gerek ayakta, gerek otururken teşehhütten sonra, gerekse secdede dünya ve âhiret hacetleriyle ilgili isteklerde bulunup duâ etmekte bir sakınca yoktur. Bu, Mâlikîlere göredir. Rükû'dan ise duâ yapmak mekruhtur. 4- Yalnız başına namaz kılan kimsenin secdede Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet edilen dualardan bir kısmını okumasında bir sakınca yoktur. Bu, diğer üç mezhep imamlarına göredir Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Hadice üzerinde 19 Ağustos 2010, 22:36:09 Duaların hepsine gönülden AMİN diyorum RABBİM kabul et dualarımızı..
Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Damla üzerinde 11 Mart 2016, 18:41:45 #Esselamu aleykum..Namaz kılamak bizim için çok önemlidir..Rabbim o kadar kudretlidir ki namaz sonunda veya diğer duaları kabul edebilir..Hem de hepsini..Rabbim razı olsun..#
Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Mehmed. üzerinde 11 Mart 2016, 19:32:24 Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri dua eden kullarından eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Büşra 8 üzerinde 11 Mart 2016, 19:36:20 Esselamun aleykum
Rabbimize ulaşmanın yolu namazdır . Rabbim bizleri dua eden kullardan eylesin Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 11 Mart 2016, 19:58:24 Selamun Aleykum
Bizler her zaman her vakit dua edelim . Rabbim bizleri dua eden okullarından eylesin inşallah amin. Allah razı olsun Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: İkraNuR üzerinde 11 Mart 2016, 20:35:40 selamun aleyküm.
inş namazlarımızı kılarız.Rabbim namazlarımız vaktinde kılamyı nasip etsin. Allah c.c. razı olsun. Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Ruhane üzerinde 23 Mart 2016, 17:21:54 Aleykum selam.. mubarek duaların hepsine gonulden amin amin amin.. Namazimizi birde güzel dualarla taclandirmak ne büyük nimet.. Rabbim uygulamamiz nasip eylesin..Amin..
Allah razi olsun Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Selma 8 üzerinde 23 Mart 2016, 19:02:52 Rabbim namazlarımızı ve en sonda yaptiğimız dualari kabul etsin İnşAllah
Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Mart 2016, 19:59:12 Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Tüm dualar için gönülden Amin ecmain. Kulun Allah'a yakınlığı Namazda secde anıdır. Secde anında yapılan duâ kabul olunur. Mevlam hemizinde duasını kabul eylesin inşaAllah. Amin
Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim... Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Ruhane üzerinde 12 Ağustos 2016, 03:10:32 Aleykum selam..Güzel dualariniza canı gonulden amin diyorum arkadaşlar..Allah hepinizden razi olsun
Konu Başlığı: Ynt: Namazın Sonunda Yapılacak Dualar Gönderen: Pelinay üzerinde 12 Ağustos 2016, 09:20:20 Aleykumusselam ve rahmetullah.nasil dua etmemiz gerektigini de yine O(sav)ndan ogreniyoruz.insallah daimi ogrendiklerimizle amel edebilirz.Allah razi olsn
|