Konu Başlığı: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Ağustos 2010, 22:24:20 Namaz Nerelerde Kılınabilir, Nerlerde Kılınamaz
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.), ibâdeti mabedin dar çerçevesine hapsetmeyip yeryüzünün her yanını mescid olarak ilân etmiş, temiz olduğu ve haklara tecavüz gibi bir sakınca bulunmadığı takdirde herhangi bir yerde vakit girince namaz kılmakta bir sakınca yoktur. Çünkü amaç yer değil, kâinatın yaratıcısına kulluk görevini yapmak, O'nun rızasına ermek niyetiyle emrettiği şeyleri yerine getirmektir. O halde yeryüzünde bazı yerlerde namaz kılmak caiz veya mübah olduğu halde bazı yerlerinde mekruh veya haram olabilir. Bunları tefrik edebilmek için ilgili hadîsleri nakletmemiz gerekmektedir: Câbir (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Yeryüzü benim için temizleyici ve mescid kılınmıştır. Hangi adama namaz (vakti) gelip ulaşırsa, orada namazını kılsın."[488] İbn Münzir diyor ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğu rivayet yoluyla sabit olmuştur: "Yeryüzünün hepsi benim için temiz, mescid ve temizleyici kılınmıştır."[489] Ebû Zer (r.a.)'den yapılan rivayette demiştir ki: Peygamber (a.s.) Efendimiz'e sordum, "İlk konulan mescid hangisidir?" Cevab verdi: "Mescidü'l Haram" Ben: "Ondan sonra hangisi?" diye sordum. Buyurdu ki: "Mescid-i Aksa" Ben, "İkisi arasında ne kadar (zaman geçmiştir)?" diye sordum. O, "Kırk yıl" diye cevap verdi. Ben "Ondan sonra hangisi?" diye sordum. Buyurdu ki: "Nerede namaz vaktine ulaşırsan orada namaz kıl, yerin hepsi mesciddir."[490] Ebû Mersedi’l-Ğanevî (r.a.)'dan yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kabirlere doğru namaz kılmayın ve kabirler üzerine oturmayın."[491] İbn Ömer (r.a.)'dan yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Namazlarınızın bir bölümünü evlerinizde kılın, onları kabirler (gibi namaz kılınmayan yerler) edinmeyin."[492] Cündeb b. Abdullah el-Becelî (r.a.)'den yapılan rivayette şöyle demiştir: Vefatından beş gün önce Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle dediğini işittim: "Doğrusu sizden öncekiler peygamberlerini ve salih kişilerinin kabirlerini mescid edindiler; haberiniz olsun ki, ben sizi bundan men'ediyorum, sakın kabirleri mescidler edinmeyin!"[493] Ebû Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Koyun-keçi ağlında namaz kılın, fakat devenin çöküp yattığı yerde kılmayın."[494] Zeyd b. Cübeyre'den, o da Dâvud b. Husayn'dan, o da Nâfî'den, o da İbn Ömer (r.a.)'dan rivayet etmiştir: "Şüphesiz ki, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şu yedi yerde namaz kılınmasını yasakladı: 1- Çöplükte, 2- Hayvan kesilen yerde (mezbaha), 3- Kabristanda, 4- Yol ortasında, 5- Hamamda, 6- Develerin çöküp yattığı yerlerde, 7- Beytullah'ın damında...[495] Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1-Yeryüzünün her yanı teyemmüme elverişli anlamda temizdir ve namaz her yerde kılınabilir. 2- Yeryüzüne Allah'a ibadet için konulan ilk mescid, Kabe'dir. Sonra da Mescid-i Aksa'dır. 3- Kabristanda namaz kılmak mekruhtur. Kabirlere doğru namaz kılmak da mekruhtur. 4- Kabirlerin üzerine oturmak mekruhtur. 5- Beş vakit namazı ve kazaya kalan namazları, hattâ nafile namazları cami ve mescitlerde kılıp evi namazsız, niyâzsız bırakmak mekruhtur. O bakımdan bazı vakitleri, kaza namazlarını ve nafile namazları evde kılmak müstehabdır. 6- Cami ve mescitlere ölü defnetmek mekruhtur. 7- Salih kişilerin ve velî bilinen kimselerin kabirlerini mescid haline getirmek mekruhtur. 8- Koyun ve keçi ağıllarında namaz kılmakta bir sakınca yoktur. 9- Deve ağıllarında namaz kılmak mekruhtur. 10- Çöplükle, mezbahada, kabristanda, yollarda, hamamda, develerin çöküp yattığı yerlerde ve Kabe'nin damında namaz kılınmaz. Hadislerin ışığında müctehid imamların görüş, tesbit, istidlal ve ihticacları: a) Hanefilere göre: Bazı zamanlarda namaz kılmak mekruh olduğu gibi, bazı yerlerde de kılmak mekruh sayılmıştır. Kabe'nin damı gibi... Bu ta'zimi terke delâlet ettiği için mekruh kılınmıştır. Yollarda namaz kılmak da mekruhtur, zira insanların gelip geçmesine engel teşkil eder. Aynı zamanda umumun hakkına saygısızlık sayılır. Böylece Hanefîler Zeyd hadisiyle istidlal edip sözü edilen yedi yerde namaz kılmanın mekruh olduğunu belirtmişler; ayrıca kiliselerde, gasb edilen yerlerde de namaz kılmanın mekruh olduğuna temas edilerek sayı artırılmıştır.[496] b) Şâfiilere göre: Şâfiîler de bu konuda Hanefilerle aynı görüştedirler. Hadiste belirtilen yerlerde, necaset bulunmazsa bile, namaz kılmak mekruhtur.[497] c) Hanbelîlere göre: Çöplükde, mezbahada, yol ortasında, hamamda, deve ağılında namaz kılmak haramdır ve bâtıldır. Ancak o gibi yerlerde tutuklu bulunma halinde kılınabilir. Sözü edilen yerlerin damlarında da namaz kılınmaz. Ancak cenaze namazının kabristanda kılınması sahihtir.[498] d) Mâlikîlere göre: Çöplükte, mezbahada, yol ortasında, necasetten güven içinde olduğu takdirde namaz kılmak kerahatsiz caizdir. Ama necasetin kesin bulunması veya sanılması halinde kılınan namaz hükümsüz sayılır. Şüphe edildiği takdirde vakit çıkmamışsa, kılınan namaz iade edilir. Ancak cami dar olduğunda yolda kılmaya mecbur kalan kimse, namazdan sonra yolun temiz olup olmadığında şüphe etse bile artık iade etmesi gerekmez. Develerin çöküp yattığı yerlerde, necasetten emin olsa bile, namaz kılmak mekruhtur, vakit çıkmamışsa orada kıldığı namazı iade eder.[499] Kabristanda namaz kılmanın mekruh olup olmadığı hakkında farklı görüş ve ictihadlar vardır: Hanefilere göre, kabirler kıbleye yönelen kimsenin hemen önünde ise, namaz kılmak mekruhtur Ama arka veya üst veya alt kısmında ise, o gibi yerlerde namaz kılmak mekruh değildir. Ayrıca kabristanda namaz için özel bir yer ayrılmış ve temiz tutulmuşsa, orada da namaz kılmakta kerahet söz konusu değildir.[500] Hanbelîlere göre, üç veya daha fazla kabir bulunan kabristanda, bu iş için vakfedilmiş se, namaz kılmak batıldır. Bir veya iki kabir bulunuyor ve namaz kılan da o kabirlere yönelik bulunmuyorsa, hiçbir kerahet yoktur.[501] Şâfiilere göre, kabirler namaz kılanın ister önünde, ister yanında veya arkasında olsun, kabristanda namaz kılmak mekruhtur. Ancak şehîdlerle peygamberlerin kabirlerinin bulunduğu yerde mekruh değildir. Bu da bir tazim kastı taşımıyorsa, aksi halde mekruh sayılır. Kabirler açık bir vaziyette ise, o gibi yerlerde necaset bulunacağından kılınan namaz mutlaka bâtıldır.[502] Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller: Ebû Cafer et-Tahavî, konuyla ilgili hadîsleri naklettikten sonra develerin çöküp yattığı yerde namaz kılmanın kerahatine temas ederek bunun nedeni üzerinde durmuş ve ilim adamlarının iki ayrı görüşünü şu sözlerle ifade etmiştir: Bir topluluk, deve çobanlarının umumiyetle develerini çökertip yatırdıkları yerde küçük ve büyük abdestlerini bozmayı âdet edindiklerini, o yüzden etrafın pislik içinde bulunduğunu, pisliğin bulunduğu yerde namaz kılmanın mekruh sayıldığını söylemişlerdir. Koyun ve keçi ağılında abdest bozma âdeti olmadığından etrafta necis bulunmadığı, o bakımdan oralarda namaz kılmakta bir sakınca görülmediği de ayrı bir illet olarak ileri sürülmüştür. Nitekim Şüreyk b. Abdullah sözü edilen hadîsleri böyle yorumlamıştır. Yahya b. Adem ise, asıl illetin bu olmadığını ileri sürerek neh-yin sebebini, devenin azgınlık gösterip secdede bulunan kimseyi çiğneme tehlikesi olarak yorumlamış ve Râfid b. Hudayc'in şu hadisini delil olarak göstermiştir: "Şüphesiz ki şu develerin, vahşi canavar gibi birtakım azgınlık ve hırçınlıkları vardır." Koyun ve keçide se bu tehlike söz konusu değildir. Muâviye b. Salih Iyaz'dan naklen şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Develerin çöküp yattığı, gecelediği yerde namaz kılmaktan men'edilmenin sebebi, bazı kimseler küçük ve büyük abdestlerini bozmak istediklerinde deveyi siper edinirler; koyun ve keçileri ise siper edinmek söz konusu değildir.[503] İbn Kudame bu konuyu ayrı bir bölüm halinde işleyerek özette şu bilgiyi vermiştir: "Kabristanda, abdest bozulan yerde, hamamda ve develerin çöküp yattığı, gecelediği yerde namaz kılan kimse, onu iade eder. Ahmed b. Hanbel'den yapılan rivayete göre, bu gibi yerlerde namaz kılmak sahih değildir. Nitekim bunu mekruh görenler arasında Hz. Ali, İbn Abbas, İbn Ömer, Ata', Nahâî, İbn Münzir gibi şahsiyetler bulunuyor. Aynı zamanda koyun ağılında namaz kılınabileceğini, deve ağılında kılınamıyacağını söyleyenler arasında, İbn Ömer, Câbir b. Semure, el-Hasan, Mâlik, İshak ve Ebû Sevr de bulunuyor. İmam Ahmed'den yapılan ikinci bir rivayete göre ise, bu gibi yerlerde necis bulunmadığı takdirde namaz kılmak sahihtir. İmam Mâlik, İmam Ebû Hanife ve İmam Şafiî'nin de mezhebi bu görüştedir. Çünkü Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "Yeryüzünün heryanı bana mescid ve temizleyici kılınmıştır..." buyurmuştur. Diğer sahih bir hadîste ise -ki biz onunla istidlal ediyoruz- "Yerin heryanı mesciddir, ancak hamam ve kabristan müstesna." [504] bu hadîs, rivayet edilip umum ifade eden hadîslere mukaddem bir hastır.[505] İbn Kudame mezbaha, çöplük, yol ortası, Kabe'nin damını da hadiste belirtildiği gibi, kerahet kapsamına alıp geniş açıklamada bulunmuştur. Ancak İbn Kudame'nin istidlale uygun gördüğü hadîsin muzdarip olduğunu Zeylâî Nasburrâye'de Tirmizî'den naklen beyan etmiştir.[506] 456 nolu Câbir hadîsinin tahlilini teyemmüm bahsinde yaptığımızdan tekrar ona dönmek istemedik. Ancak hadîsin birkaç tarikle rivayet edildiğini, bir kısmında "tayyibeten" lâfzının da yer aldığı ve böylece nüans farkıyla aynı manâ ve hükmün ifade edildiğini hatırlatmamızda yarar vardır. Hadiste mutlak anlamda kullanılan "arz" tabiri, tahir ve mübah olana delâlet etmektedir. Çünkü necis yerde namaz kılmak sahih değildir. Gasbedilen yer ise, manen temiz sayılmaz. 458 nolu Ebu Zer hadisini Müslim şu lâfızla rivayet etmiştir: "Namaz nerede sana ulaşırsa orada kıl, çünkü o yer mesciddir." Müslim'in diğer bir rivayetinde buna yakın şu lâfız ifade edilmiştir: "sonra nerede namaz sana ulaşırsa..." Nevevî bu hadîsi açıklarken şöyle diyor: "Bunda namazın hemen her yerde kılınabileceğinin caiz olduğu hükmü yer alıyor, ancak şeriatın istisna ettiği kabristan ve üzerinde necaset bulunan çöplük, mezbaha ve benzeri yerler bunun dışındadır. Develerin yatıp gecelediği yerler, yollar, hamam ve benzeri yerler de namaz kılmaya müsait olmayan, o bakımdan o yerlerde kılınması men'edilenler arasında bulunuyor. 459 nolu Ebu Saîd hadîsini İmam Şâfii, İbn Huzeyme, İbn Hibbân ve Hâkim tahric etmişlerdir. İmam Tirmizî, bunda ızdırap bulunduğunu söylemiştir. Süfyan Sevrî, Amir b. Yahya'dan, o da babasından, o da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet etmiştir. Bu tarikle mürsel olduğu anlaşılmış ve üzerinde hayli durulmuştur. Çünkü senedinde bir sahabı düşmüş ve böylece bir atlama meydana gelmiştir.[507] Aynı hadîsi Hammad b. Seleme, Amir b. Yahya'dan, o da babasından, o da Ebu Saîd (r.a.)'den rivayet etmiştir. Aynı şekilde Muhammed b. İshak da Amir b. Yahya'dan, o da babasından rivayet etmiştir. Görüldüğü gibi, hadîsin birkaç rivayet yolları Ebû Sâîd'de birleşmektedir ki, o da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet etmiştir. Ancak Süfyan Sevrî'nin rivayetinde Ebû Sâîd'in ismi anılmamış, Amir b. Yahya'nın babasının doğrudan Peygamber (a.s.) Efendimiz'den rivayet ettiği belirtilmiş ve böylece Sahabinin ismi anılmayarak rivayet zincirinden düşürülmüştür. O bakımdan sözü edilen tarikten yapılan rivayet hem mursel, hem muzdarıp kabul edilmiştir. Nevevi bu hususları dikkate alarak hadisi zayıf saymışsa da Hâkim, Müstedrek'inde sahih kabul etmiş, İbn Hazım ez-Zahirî de aynı görüşe katılmıştır. İbn Dakıyk el-İyd ise el-İmam'da hadisin sıhhatına işarette bulunmuştur. Hadîsin açık delâletini dikkate alan Ahmed b. Hanbel, kabristan ister açık, ister kapalı olsun, ister üzerine bir şey örtülü bulunsun, ister örtülmemiş olsun içinde namaz kılmayı haram saymıştır. Zahirîler de aynı görüştedirler. Bunlar müslüman kabristanıyla, müşrik kabristanı arasında bu hususta bir tefrik de yapmamışlardır. Şafiîler ise, kazınıp alt-üst edilmiş, kemikler dışarı çıkmış bir kabristanda namaz kılmanın doğru olmadığını, kazınmayıp kapalı ve düzenli bulundurulan kabristanda ise, temiz bir yerde namaz kılınacak olursa, yeterli sayılır. İmam Râfiî ise, her halü kârda kabristanda namaz kılmak mekruhtur, diyerek herhangi bir yoruma gerek görmemiştir. Nitekim İmam Sevrî, İmam Evzâî ve İmam Ebû Hanife de aynı görüş ve ictihattadırlar. İmam Mâlik, kabristan temiz olduğu takdirde namaz kılmakta bir sakınca görmemişse de, hadîslerin tamamı onun hilâfına bir hüküm taşımaktadır. Mâlikîler, Mescid-i Saadet'in temizliğini yapan siyahi kadının öldüğünü birkaç gün sonra haber alan Resûlüllah (a.s.) Efendimizin onun kabrine kadar giderek orada cenaze namazı kıldığını delîl olarak göstermişlerse de, diğer müctehidler onu istidlale uygun bulmamışlardır. 459 nolu Ebu Mersed hadîsi, kabirlere doğru namaz kılmayı, yani kabristan içinde namaz kılmayı kesin men'a delâlet ediyor, aynı zamanda kabirlerin üzerine oturmayı da yasaklıyor. Müslim ise Ebû Hureyre'den rivayetle hadisi şu lâfızla tahric etmiştir: "Sizden biriniz kor üzerine oturup elbisesinin yanması ve ateşin derisine sirayet etmesi, din kardeşinin kabrinin üzerine oturmasından hayırlıdır." Ancak ilim adamları ve bazı müctehitlerin bu husustaki görüş ve ictihatları biraz farklı olmuştur: a) İmam Mâlik'e göre, kabir üzerine oturmak mekruh değildir. Mekruh olanı, oturup tabii ihtiyacı gidermektir, yani abdest bozmaktır. Nitekim Muvatta'da yapılan rivayette, Hz. Ali'nin (r.a.) kabirlere yaslanıp oturduğu belirtilmiştir. İbare şöyledir: "İmam Mâlik'ten yapılan rivayette, ona ulaşan habere göre, Ali b. Ebî Tâlib (r.a.) kabirlere dayanıp oturur ve kabirlerin üzerine uzanır."[508] Buhari'de de yapılan tesbite göre, Yezîd b. Ebî Sâdık ki bu, Zeyd b. Sabıt'ın kardeşidir, kabirler üzerine otururdu. O halde oturmak mekruh değil, abdest bozmak mekruhtur. Yine Buharî'de İbn Ömer'in de (r.a.) kabir üzerine oturduğunu rivayet edilmiştir. Diğer üç mezheb imamları, kabirler üzerine oturmayı mekruh saymışlar ve bu husustaki hadîslerin, çoğunun sahih olduğunu belirterek aksini iddia edenlerin o ölçüde delillerinin bulunmadığına dikkatleri çekmişlerdir. Nitekim Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce, İbn Hibban ve Hâkim'in Cabir (r.a.)'dan rivayet ettikleri şu sahih hadîs de bu konuda yeterli delillerden biridir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz kabirlerin kireçlenmesini, üzerine bir şeyler yapılmasını, bir şeyler yazılmasını ve basılmasını men'etmiştir." Ancak Sahîh'i Müslim'de bu hadis, "bir şey yazılması" cümlesine yer verilmeksizin rivayet edilmiştir. Kabirler üzerine oturmak, daha çok ayakla basılmak suretiyle olur. 460 nolu İbn Ömer hadîsi, bazı namazların evde kılınmasını tavsiyeye yönelik bir hüküm taşımaktadır. Kurtubî, bundan maksat nafile namazlardır, demiştir. Çünkü Sahîh-i Müslim'de Câbir (r.a.)’dan yapılan rivayette şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz namazını camide kılıp tamamlayınca, namazından bir nasip de evine ayırsın." Kadı Iyaz ise, bu hadîsi şöyle yorumlamıştır: "Farz namazınızdan bir kısmını evinize ayırınız ki, mescide çıkmayan kadın ve yaşlılar size uyup cemaat halinde namaz kılabilsinler..." Hafız İbn Hacer, Kadı lyaz'ın bu yorumunun bir ihtimal taşıdığını belirterek birinci görüşün daha râcih olduğunu söylemiştir.[509] 461 nolu Cüdeb b. Abdullah hadîsini Nesâî tahric etmiş; Buharî, Müslim ve Nesâî. Hz. Aişe (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir. Ayrıca Buharî ve Müslim, Ebü Dâvud ve Nesâî Ebû Hüreyre (r.a.)'den de buna benzer bir rivayet nakletmişlerdir. Ebû Dâvud ve Tirmizî, İbn Abbas'tan (r.a.) rivayet etmişler ve Tirmizî hadîsi hasenlemiştir. Ahmed b. Hanbel ile Taberânî ise, Üsame b. Zeyd'den (r.a.) isnad-i ceyyid ile rivayet etmişlerdir. Ayrıca Taberânî, İbn Mes'ud (r.a.)'den isnad-i ceyyid ile rivayet etmiştir. Hafız Bezzar ise, Hz. Ali'den (r.a.) rivayet etmiştir. Ancak isnadında Ömer b. Sühban bulunuyor ki, bu zat metrûkü'l-hadîstir. Ahmed b. Hanbel, onun rivayetinin bir şey olmadığını belirtirken, Buhari, "münkerü'l-hadis" tabirini kullanmıştır. Dârukutnî ise, "mütrukü'l-hadîs" demiştir.[510] Hadîs, peygamberlerin ve sâlih kişilerin kabirlerini mescid edinmenin tahrimine delâlet ediyor. İlim adamlarımız ise, Peygamber (a.s.) Efendimizin vefatından beş gün önce böyle bir uyanda bulunması, kabrine ölçüsüz şekilde tazimi önlemeye ve o yüzden ilâhi sınırları aşmalarına engel olmaya yöneliktir. Çünkü geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, bazan bu, insanları küfre kadar sürüklemekte, her türlü ölçüyü aşmaktadır. O bakımdan ashab ve tabiîn, Mescid-i Saadet'i büyültmek istediklerinde, kabr-ı şeriflerinin bulunduğu Hz. Aişe'ye ait odayı ve diğer bazı hücreleri mescide dahil etmek istediklerinde, mescidin içinde kabir bulunmasın diye Resûlüllah (a.s.) Efendimizin kabrinin çevresine yerden tavana kadar demir parmaklıklar yerleştirip görünmeyecek duruma getirmişler ve böylece aklı ermeyen bazı kişilerin kabre yönelip namaz kılmalarını veya kıbleye yöneldiklerinde bazı kişilerin önünde meydanda kabrin bulunmasını önlemişlerdir. 462 nolu hadîsi İbn Mâce tahrîc etmiş, Müslim ise Cabir b. Semüre'den Ebû Dâvud: Berâ'dan, İbn Mace ayrıca Abdullah b. Muğfel'den ve İbn Ömer'den Buhari ve Müslim, Enes (r.a.)'den, Taberâni, Üseyd b. Hudayr'den rivayet etmişlerdir Ahmed b. Hanbel, bu hadisle istidlal ederek, develerin çöküp yattığı yerde hiçbir suretle namaz kılmak sahih değildir, demiştir. Kılan olursa, iade etmesi gerekir. İmam Mâlik'ten, deve ağlından başka namaz kılacak yer bulamayan kimseye orada namaz kılma ruhsatı verilebilir mi? diye sorulduğunda, hayır, orada kılamaz, diye cevap vermiştir. O yere bir yaygı üzerinde namaz kılsa olmaz mı? denilince, yine hayır, olmaz, demiştir. İbn Hazım da aynı görüştedir. Cumhura göre, buradaki nahiy, kerâhate hamledilir. Ancak o yerde necaset bulunursa, o takdirde nehiy tahrîme hamledilir. Ancak bu konuda nahyin illetinin sırf olmadığı anlaşılıyor. Çünkü koyun-keçi ağlında da aynı ölçüde necaset söz konusu olabilir, oysa o ağıllarda namaz kılmaya cevaz verilmiştir. Demek oluyor ki, illet bizatihi necaset değildir, develerin bazan azgınlık ve hırçınlık göstermesi, namaz kılmakta olan kişiyi çiğneyip zarar vermesi söz konusudur. Nitekim az yukarıda Ebû Cafer et-Tahavî'nin de bununla ilgili görüş ve tesbitlerini nakletmiştik. Bunu kuvvetlendirir mâna ve muhtevada Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Abdullah b. Muğfel'den rivayet ettiği bir hadîs vardır. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur. "Develerin yataklarında namaz kılmayın, çünkü gerçekten onlar cinden yaratılmışlardır; ürküp azdığı zaman onların gözlerini ve tavırlarını görmüyor musunuz?"[511] Koyun ağılında namaz kılmakla ilgili emir ise, ibâhe üzeredir, yani o yerde namaz kılmanın vâcib değil, mübah olduğuna delâlet eder. Sonuç olarak İbn Hazım bu konuda diyor ki: "Deve yatağında namaz kılmayı yasaklayan hadîsler nakil yönünden tevatür derecesindedir ki, kesin bilgiyi gerektirmektedir.[512] 463 nolu Zeyd b. Cübeyre hadîsini aynı zamanda Abd b. Hümeyd kendi müsnedinde rivayet etmiş, Tirmizî ile İbn Mâce kendi sünenlerinde ona yer vermişlerdir. Tirmizî, hadîsin isnadının pek kuvvetli olmadığını, Zeyd b. Cübeyre'nin hıfız hususunda istenilen güçte sayılmadığını söylemiştir. Zehebî ise, Zeyd'in babasının adı Cebire olarak belirlemiş ve ravi hakkında şunları tesbit etmiştir: Buhari ve diğer hadis âlimleri onun metruk olduğunu İbn Ebî Hatim ise, onun hadîsi yazılmaz, İbn Adiy ise, onun rivayet ettiklerinin hemen çoğuna uyulmaz, demişlerdir.[513] Zeyd'in rivayet ettiği bu hadîsi, Leys b. Sa'd, Abdullah b. Ömer el-Ömeri’den, o Nâfi'den, o da İbn Ömer'den (r.a.), o da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den rivayet etmiştir. İbn Mâce'nin aynı hadîsi rivayetinin isnadında Abdullah b. Sâlih ve Abdullah b. Ömer el-Ömerî bulunuyor ki, ikisi de zayıftır. Ancak İbn Seken ve İmamü'l-Haremeyn onu sahîhlamışlardır. Çıkarılan Hükümler: 1- Şâriin belirttiği bazı yerler dışındaki yerlerde namaz kılmakta bir sakınca yoktur. 2- Temiz olduğu takdirde her toprakla teyemmüm etmek caizdir. Ancak gasbedilmiş, zulmen alınmış bir toprak üzerinde hem namaz kılmak, hem onunla teyemmüm etmek mekruhtur. 3- Kabristanda ve kabirlere doğru namaz kılmak mekruhtur. Ancak kabristanda namaz için özel bir yer ayrılmışsa, kıbleye yöneldiğinde kabirler namaz kılınan kıble cihetine rastlamıyorsa, o takdirde o yerde namaz kılmak caizdir. 4- Farz namazlar dahil olmak üzere bütün namazları cami ve mescitlerde kılıp evi namazsız bırakmak pek uygun değildir. O bakımdan namazlardan bir kısmını zaman zaman evde kılmak sünnettir. Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, bazı vakit sünnetlerini evinde kılar, gece namazlarını ise hep yattığı odada kılmıştır. 5- Cami ve mescitlerin içine ve avlusuna ölü defnetmek mekruhtur. Mescid-i Saadet'te Resûlüllah'ın kabri o bakımdan ayrı bir bölüm haline getirilmiştir. 6- Koyun-keçi ağılında, yere bir yaygı sermek suretiyle namaz kılmak mübahtır. 7- Deve yatağında namaz kılmak mutlaka mekruhtur. 8- Çöplükte, mezbahada, hamamda, necaset bulunan yerde namaz kılmak keza mekruhtur. Konu Başlığı: Ynt: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Rüveyha üzerinde 06 Ocak 2015, 19:40:52 Esselamu Aleyküm ve rahmetullah Mevlam Rasulüne ve ümmetıne yeryüzünü mescid kılmış.Burda Mevlamızın namaza ne kadar kıymet verdiğini anlıyoruz. Inşallah yeter ki kılmak isteyelim ,mescid çok :)
Konu Başlığı: Ynt: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Pelinay üzerinde 06 Ocak 2015, 20:42:20 Ve aleykumusselam ve rahmetullahi;
herhangi bir yerde vakit girince namaz kılmakta bir sakınca yoktur. Çünkü amaç yer değil, kâinatın yaratıcısına kulluk görevini yapmaktır Rüveyha ablanın da dediği gibi kılmak isteyene yer çok,ama istemeyince binbir türlü bahaneyle yer de yok.. Allah razı olsun inşalah..Rabbim namazlarımızı e güzel şekilde eda edebilmeyi nasip eylesin inşallah bizlere.. Konu Başlığı: Ynt: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Mehmed. üzerinde 06 Ocak 2015, 21:23:46 Ve aleykümüs selam ve rahmetullahi ve berakatüh, Rabbim bizleri doğru yola iletsin. Günahlardan bizleri sakındırsın.
Konu Başlığı: Ynt: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 06 Ocak 2015, 22:20:09 Namaz kalacağımız yerin temiz olmadı namazın şartlarından olduğu için ve belirli sebeplerden dolayı yukarda sayılan yerler de namaz kılmak yasaklanmış. Sayenizde.bizler de öğrenmiş olduk Rabbim razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Namaz Nerelerde Kılınabilir Nerlerde Kılınamaz Gönderen: Ceren üzerinde 06 Ocak 2015, 22:24:11 Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.Namazın nerelerde kılınıp,kılınmayacağını bir kez daha öğrenmiş olduk...
|