> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Ahkam Hadisleri > Muhalaa veya Hulü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhalaa veya Hulü  (Okunma Sayısı 6315 defa)
02 Ağustos 2010, 11:59:58
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 02 Ağustos 2010, 11:59:58 »



Muhala’a veya Hulü’
 

kocanın karşılıklı anlaşarak boşanmayı gerçekleştir­melerine "muhala'a" veya "hulû"' denir.

Hulû', sözlükte elbiseyi bedenden veya ayakkabıyı, çorabı ayaktan çekip çıkarma, bedeni soyup elbiseyi çekip almak gibi manâlara gelir. Evlenmiş bulunan kadınla erkek birbirlerinin manevî elbisesi an­lamını taşıyor. O bakımdan karşılıklı anlaşıp boşanmalarına "muhala'a" veya "hulû"' denilmiştir.

Karı-koca arasındaki ihtilâf had safhaya varır, evlilik çekilmez bir yük olur; buna rağmen adam boşamaya yanaşmazsa, kadın müeccel olan mehrini ve iddet süresince alacağı nafakayı bağışlamak suretiyle veya bunların    dışında bir para veya mal teklif   etmek suretiyle boşanmayı talep eder. Kocası onun bu teklifini uygun karşılar   da boşarsa, bu boşama   beynunet olur ve böylece anlaşma neticesi boşanmış olurlar. Teklif kocadan gelir ve mehrin veya nafakanın bağışlanması veya aralarındaki çocuğun emzirilmesi karşılığında boşayabileceğini söylemesi, kadının da onun bu teklifini kabul etmesi neticesinde meydana gelen boşanma da muhala'a sayılır. [103]

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Sabit b. Kays b. Şemmas'ın nikâhlı karısı Resûlullah'a (s.a.vO geldi ve şöyle dedi: "Ben onu (kocamı) ahlâk ve dinde in­citecek ve ona kızacak değilim. Ama ben İslâm'da küfürden tik­siniyorum, hoşlanmıyorum, (kocamın fiziksel çirkinliği beni küfrü gerektiren bir söz ve davranışa itebilir.)" Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) ona: "Kocanın sana (mehir olarak verdiği) bahçeyi ona geri vermek ister misin?" diye sordu. O da: "Evet" diye cevap verdi. Resûlüllah (s.a.v.) Sâbit'i çağırıp şöyle buyur-du: "Bahçeyi kabul et ve karını bir talâkla boşa." [104]

(Böylece sabit de karısını boşadı.)

Yine İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şu bilgiyi veriyor:

"Selûl kızı Cemile Peygamber (s.a.v.) Efendimize geldi ve şöyle dedi: "Vallahi ben Sâbit'in dindarlık ve ahlâkına kızmı­yorum, onu bu hususta incitmek istemiyorum. Ama ben (onun fiziksel çirkinliğinden dolayı) küfrü gerektiren bir söz ve dav­ranışta bulunmaktan son derece tiksiniyorum, hoşlanmıyorum." Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona: "Onun (mehir olarak sana verdiği) bahçeyi kendisine geri verir misin?" diye sordu. O da: "Evet" deyince Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Sabit b. Kays'e, o bahçeyi geri almasını ve fazladan bir şey talep etmemesini em­retti. (O da kabul edip o bahçe karşılığında karısını bir talâkla boşadı.) [105]

Böylece mal karşılığı boşamaya "hulû"', yine bir mal karşılığı karı-kocanm anlaşıp boşanmayı gerçekleştirmelerine "muhala'a" denir. Yuk­arıdaki iki rivayet bu boşanmayı yansıtmaktadır.

Rübeyyi' binti Muavviz (r.a.) dan yapılan rivayete göre: Sabit b. Kays b. Şemmas (r.a.) karısını dövdü ve onun elini kırdı. Bu kadın Cemile binti Abdillah b. Ubey idi. Cemîle'nin kardeşi Resûlüllah'a (s.a.v.) gelerek Sâbit'i şikâyet etti. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Sâbit'e adam gönderip onu çağırdı ve şöyle buyurdu: "Cemîle'nin senin üzerinde olan şeyini (mehrini) geri al ve onu yoluna salıver git­sin." Sabit, "evet" diyerek kabul etti. Sonra  Resûlüllah (s.a.v.) Cemîle'yi çağırıp   bir hayz   (ayhali) beklemesini ve sonra da kendi ailesine gitmesini emretti." [106]

Konuyu daha da aydınlatan diğer bir rivayet Ebû Zübeyr'den yapılmıştır. Adı geçen diyor ki: "Sabit b. Kays b. Şemmas (r.a.) m yanında (karısı olarak) Abdullah b. Ubeyy b. Ebî Selûl'ün kızı bulunuy­ordu. Sabit ona mehir olarak bir bostan (veya bahçe) vermişti. (Koca­sıyla aralarındaki geçimsizlik sebebiyle) Resûlüllah (s.a.v.) ona: "Sâ-bit'in sana (mehir) olarak verdiği bostanı ona geri vermek ister misin?" diye sordu. O da: "Evet istiyorum, ama bir de fazla olarak bir şey de is­tiyorum" dedi. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Fazla olana gelince, hayır, ama bostan olarak evet" buyurdu. O da; "Evet olur" diye kabul etti. Pey­gamber (s.a.v.) o bostanı kadından alıp Sâbit'e verdi ve kadına yol verip serbest bıraktı. Bu haber Sabit b. Kays'e ulaşınca (hiç tereddüt etmed­en): "Ben, Resûlüllah'm (s;a.v.) verdiği hükmü kabul ediyorum" dedi. [107]

Bu hadîs yukarıdaki rivayetleri açıklayıp kuvvetlendirmekle bir­likte dört kadar şer'î hüküm ihtiva etmektedir. Az aşağıda tahliller bölümünde bu hükümlere yer verilecektir. [108]

 

Hadisleerin Işığnda Müctehidlerin Görüş ve İstidlalleri
 

a) Hanefilere göre, hulû1: Nikah mülkünü bir bedel karşılığında gidermektir. Bunun şartı talâkın şartı gibidir. Hükmü ise bâin talâkın vukuudur. Hulû'da üç talâka niyet etmek sahihtir. Bu suretle kadın boşandıktan sonra artık bu ilk kocasına haram olur, bir daha birle-şemezler. Ancak kadın tesadüfen bir başka adamla evlenir ve adamda bu kadını ya boşar veya vefat ederse, o taktirde kadın ilk kocasıyla ye­niden evlenebilir.

Darılma ve geçimsizlik kocadan kaynaklanıyorsa, o taktirde mu-hala'a için bir ivaz alması diyaneten caiz değildir. Ama kazai olarak caizdir. Darılma ve geçimsizlik kadından kaynaklanıyorsa, o taktirde muhala'a için kocasının ona mehir olarak verdiğinden fazlasını alması mekruhtur. Bununla beraber fazla bir şey alacak olursa kazai cihetle caizdir.

Kadın çocuğu ergen oluncaya kadar kendisinde bırakılması şartıyla muhala'ada bulunmak isterse, bu sahih olur. Ancak çocuğun kız olması sözkonusudur. Erkek çocuk babasına bırakılır. Çünkü erkek çocuk erkeklerle ilgili adap ve erkânı Öğrenmeğe her zaman muhtaçtır. [109]

Nitekim Ebû Zübeyr hadisinde kadının mehirden fazla bir şey is­temesine Resûlüllah (s.a.v.) "hayır" diyerek uygun görmemiştir.

b)  Şafiilere göre, Hulû'de talâktır. Talâk ne ile vaki oluyorsa hulû' da onunla vaki oluyor. Adam karışma: "Bana şunu ve şunu verir­sen  sen boşsun veya senden  ayrılırım veya  seni  ayırıp  serbest bırakırım" derse ve kadın da bunu kabul ederse talâk vaki olur ve bu" durumda niyete ihtiyaç da yoktur. İsterse adam ben bu lâfızlarla talâka niyet etmedim desin, bu onunla Allah arasında olan bir haldir. Ama ka­zai cihetle talâk geçerlidir.

Eğer adam karısına: "Sen bana şunu verecek olursan sen bâinsin, kendi haline bırakılmış olursun veya sen beri olursun" derse, bu sözle talâk'ı (boşamayı) irade etmişse kadın boş olur, irade etmemişse artık o lafızlar talâk sayılmaz ve kadından aldığı şeyi geri vermesi gerekir.

Adam karısıyla muhala'ada bulunur ve bununla talâka niyet eder, ancak adet (sayı) olarak bir niyette bulunmazsa, o taktirde hulû1 bir talâk olarak vaki olur ve adamın ric'at hakkı olmaz. Çünkü hulû' bir ahm-satımdır, satış gerçekleşmiştir. [110]

Hulû' lafzıyla meydana gelen furkat (ayrılık) talâktır. Diğer bir kavle göre fesihtir, sayıyı noksanlaştırmaz. Böylece birinci kavle göre fesih lafzı kinayedir- Hulû' lafzı ise sarihtir. Başka bir kavle göre o da kinayedir.

Kinaye bir lafızla yapılan talâk niyete muhtaçtır. Ama İmam Ne-vevi'ye göre, hulû' doğrudan talaktır. Kadın kabul etmeden önce adam hulû'dan dönebilir. [111]

c)  Hanbelilere göre, kadın kocasının ya ahlakından, ya fizik yapısından, ya dindar İlgındaki ihmalinden veya yaşlılık ya da zayıf­lığından infial duyup ileride kocasına itaatte kusur edip ilâhi hakkı ye­rine getirmekten endişe ederse, bir mal karşılığı kocasıyla muhala'a'da bulunması caiz olur. Muhâla'a'da bulunmak için hakime başvurmaya lüzum yoktur. Aynı zamanda kadın ayhalinde ve cinsel temas vaki olan temizlik döneminde muhala'a talebinde bulunabilir, bunda bir sakınca yoktur.

Adamın mehir olarak verdiğinden fazla bir talebde bulunmaması müstehabdır. [112]

Hulû' bir fesih midir, yoksa bir talak-ı bâin midir? Bu hususta mam Ahmed'den farklı iki rivayet vardır. Birinci rivayete göre, hulû' [>ir fesihtir. Nitekim bu görüş ve ictihad aynı zamanda Ebû Bekir ^ıddık, Ibn Abbas (r.a.) ile Tabün'den Tavus, îkrime, İshak ve Ebû Sevr'in ihtiyarıdır. Şafii'nin de iki kavlinden biri bu anlamdadır.

İkinci rivayete göre ise, hulû' bir talak-ı hâindir. Bu aynı zamanda Fabiin'den Sâid b. Müseyyeb'in, el-Hasan'm, Atâ'nın, Şureyh, Mücahid, Ebû Seleme b. Abdirrahman'm, Nahai, Şa'bi, Zühri, Mekhuî, İbn Ebi Nucayh'm de görüşüdür.

îmam Malik'in de görüş ve içtihadı böyledir. Evzâî, Sevrî ve rey taraftarları da bu kavli tercih etmişlerdir. Zira bu bapta gerek fesih, ge­rekse talâk-ı bâin olduğu hakkında muhtelif rivayetler tesbit edilmiştir. Ama fesih olduğu hakkındaki en sahîh rivayet îbn Abbas'dan yapılmıştır. îbn Abbas bu görüşünü ortaya korken şu âyetle ihticacda bulunmuştur; "Talâk iki keredir."

Hulû' ile ilgili lafızlar, sarih ve kinaye olmak üzere iki kısma ayrılır. Hulû', mufadat ve fesih lafızları sarihtir. Bundan başka lafızlar ise kinayedir. Tabii her dilde bunun sarih ve kinayesini tefrik mümkündür.

O halde sarih lafızlardan birisi söylendiği takdirde talâk vaki olur ve niyete ihtiyaç yoktur. Ama kinaye lafızlarından birini söyleyen kim­senin niyeti söz konusudur.

İlim ehlinin çoğuna göre, hulû' ister fesih, ister talâk-ı bâin olsun ric'at (yani kocanın karısına rucü etmesi) artık sübut bulmaz. Yani ric'at hakkı kalkar. İlim adamlarının çoğunun görüş ve içtihadı bu mer­kezdedir. Nitekim el-Hasan, Atâ, Tavus, Nahaî, Sevrî, Evzâî, İmam Mâlik, îmam Şafii, İshak, Zühri ve diğer bazı âlimlerin kavli böyledir. [113]

d) Mâlikilere göre, Hulû' şer'ân talâktır, ancak bir ivaz karşılığında olan talâktır.

Hulû', sarîh ve kinaye olmak üzere iki kısma ayrılır. Kinayede niyete ihtiyaç söz konusudur. Kinaye lafızla yapılan hulû talâk-ı bâin olur. Sarih lafızlarda ise ivaz zikre dilm eksiz in "sana muhala'a'da bu­lundum" derse, ona "seni boşadım" demek olur veya "sen boşsun" an­lamına gelir. Bu da bir talâk-ı bâin sayılır. [114]

Böylece dört mezhebe göre, hulû caizdir. Sünnet il...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhalaa veya Hulü
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:06:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhalaa veya Hulü rüya tabiri,Muhalaa veya Hulü mekke canlı, Muhalaa veya Hulü kabe canlı yayın, Muhalaa veya Hulü Üç boyutlu kuran oku Muhalaa veya Hulü kuran ı kerim, Muhalaa veya Hulü peygamber kıssaları,Muhalaa veya Hulü ilitam ders soruları, Muhalaa veya Hulüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes