Konu Başlığı: Mestleri Meshetmek Gönderen: Zehibe üzerinde 23 Ağustos 2010, 16:54:44 MESTLERİ MESHETMEK İslâm abdest konusunda insan sağlığından yana birçok kolaylıklar koymuş, en azından günde dört beş defa dış organların yıkanmasını emrederek temizliği iki yönde gerçekleştirmiştir: Ruh ve beden temizliği... Aşırı derecede yaşlılara, yolculuk halinde olanlara, hastalara, sakatlara gereken kolaylığın sağlanması için çok uygun hükümler vaz'etmiştir. Onlardan biri ayaklara giyilen mest, fotin, çizme ve benzeri ayakkabılar üzerine meshedip belirtilen durumlarda ayakları bir süre yıkama külfetinden kurtulmaya imkân vermesidir. Özellikle yolculukta ve soğuk mevsimlerde buna cidden ihtiyaç vardır. Konuyla ilgili hadîsler: Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan yapılan rivayette, Hz. Sa'd ona, Resûlüllah'ın (a.s.) mestleri üzerine meshettiğini haber vermiştir. İbn Ömer onun bu haberini (kendi babası) Ömer'den (r.a.) sormuş o da "evet", Sa'd sana Peygamber (a.s.) Efendimiz'den bir şey haber verişe, artık onu başkasından sorma," demiştir.[1] Cerîr (r.a.)'den yapılan rivayette, deniliyor ki: Cerir idrarını yaptıktan sonra abdest aldı ve mestleri üzerine meshetti. Bunun üzerine ona: "Sen böyle mi yapıyorsun?" denilince, o da "evet, Resûlüllah (a.s.) Efendimizi gördüm, idrarını yaptıktan sonra abdest aldı ve mestleri üzerine meshetti."[2] Muğîre b. Şu'be (r.a.)'den yapılan rivayette, şöyle demiştir: "Bir yolculukta Peygamber (a.s.) Efendimizle beraber bululuyordum. Bir ara tabii ihtiyacını giderdikten sonra abdest alıp mestleri üzerine meshetti. Ben, "Unuttun mu ya Resûlellah!," diye sorduğumda buyurdu ki: "Bilâkis sen unuttun. Aziz ve Celîl olan Rabbim böyle yapmamı emretti."[3] Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Abdest alırken daha önce ayaklara giyilen mest ve benzeri ayakkabı üzerine meshetmek caizdir. 2-Yapılan mesh, ayakları yıkama yerine geçer, 3- Mestleri hem yolculuk halinde, hem eyleşik vaziyette meshetmekte bir sakınca yoktur. Hadislerin ışığında müctehid imamların tesbit, istidlal, ihticac ve görüşleri: a) Hanefîlere göre: Mestler üzerine meshetmek bütün fakihler ve Ashab-ı Kirâm'a göre caizdir; ancak az kimseler buna muhalefet etmiştir. İbn Abbas'dan (r.a.) yapılan rivayette, mestler üzerine meshetmenin caiz olmadığı belirtilmişse de bunun Rafizilere ait bir söz olduğu anlaşılmıştır.[4] Hanefîler bu konuda yukarıdaki hadîslerle birlikte daha çok şu rivayetle istidlal etmişlerdir: "Eyleşik olan kimse mestleri üzerine bir gün bir gece meshetsin. Yolculuk halinde olan kimse üç gün üçgece meshetsin..." Bu meşhur bir rivayettir ki, Ashab-ı Kiram'dan, Ömer, Ali, Huzeyme b. Sabit, Ebû Saîd el-Hudrî, Safvan b. Âssal, Avf b. Mâlik, Ebu Ammare, İbn Abbas ve Aişe (Allah hepsinden razı olsun) gibi önemli bir cemaatten nakledilmiştir. O kadar ki, İmam Ebû Yusuf, mestlere meshetmekle ilgili hadîs o kuvvettedir ki, onun benzeriyle Kur'ân'ın bir hükmü neshedilebilir, demiştir. O, bununla, kuvvetli meşhur hadîsle âyetin neshedilmesinin cevazını belirtmek istiyordu. Bu konuda Tabıîn'den Hasan el-Basrî diyor ki: Bedir savaşına katılmış yetmiş kadar ashaba ulaştım ki, hepsi de mestler üzerine meshin caiz olduğunu söylüyordu.[5] O halde mestleri meshetmek kavlen ve fiilen sünnet ile sabit olmuştur ve bu ümmetin hasaisindendir.[6] b) Şâfiilere göre: İmam Şafiî diyor ki: "Bu konuda Bilâl'ın hadîsi, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin eyleşik halde mestleri üzerine meshettiğine açık delildir. Çünkü Cemel Kuyusu, hazerdedir. O bakımdan hem yolcu, hem eyleşik mestlerini meshedebilirler."[7] Bu mezhebe göre de bir ayağın değil, her iki ayağın mestleri üzerine meshetmek caizdir. Öyle ki, bir ayağı yıkamak, diğer ayağı meshetmek caiz değildir. Fukahanın "caizdir" tabiri, mestler üzerine meshetmenin vâcib veya sünnet, ya da haram veya mekruh olmadığına işarettir. Ancak ne var ki, mestler üzerine meshetmektense ayakları yıkamak afdaldır.[8] Şafiî fukahâsının "caizdir" tabiriyle nelere işaret edildiğine bakılınca, mestler üzerine meshetmenin sadece bir kolaylık olduğu ortaya çıkar. Vâcib olsaydı, o takdirde âyetle çatışırdı, çünkü Kur'ân'da "ayaklarınızı yıkayın!" Diye emir vardır. Sünnet olsaydı, ona uymak daha faziletli olurdu. Oysa mestleri mesh hususunda kişi tamamen serbest bırakılmıştır, dilerse mesh eder, dilerse mestleri çıkarıp ayaklarını yıkar. Mestler üzerine meshetmek hicretin dokuzuncu yılında meşru' kılınmıştır ve bu Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in kavli ve fiilî sünnetiyle sabit olmuştur.[9] c) Hanbelilere göre: Mestler üzerine meshetmek, ilim ehlinin hemen hepsine göre caizdir. İbn Mübarek diyor ki: "Mestleri meshetmek hakkında hiçbir ihtilâf yoktur, caiz olduğunda ittifak vardır. Hasan el-Basri de diyor ki: "Ashab-ı Kiram'dan yetmiş tanesi bana, Resûlüllah'ın (a.s) mestleri üzerine meshettiğini haber verdi." Ahmed b. Hanbel'den yapılan rivayette, demiştir ki: "Meshetmek, ayakları yıkamaktan afdaldır. Çünkü gerek Peygamber (a.s.), gerekse ashabı daima faziletli ve üstün olanı taleb etmişlerdir. Bu, aynı zamanda Şa'bi'nin el-Hakem'in ve İshak'ın da mezhebidir. Çünkü Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah verdiği ruhsatın tutulmasını (yerine getirilmesi) sever." Hem bu ruhsata uymakla bid'a ehline muhalefet söz konusudur.[10] d) Mâlikilere göre: Mestler üzerine meshetmek ancak yolculuk halinde olanlar için caizdir, eyleşik kimseler için meşru' değildir.[11] Ayrıca mestlerin alt ve üstünün deriden olması şarttır. Aksi halde mesh caiz değildir. Diğer bir husus da, mestlere necaset dokunduğu takdirde mesh hükümsüz olur.[12] Yapılan rivayete göre, İmam Mâlik'den, bir adam namaz abdesti gibi abdest alır, sonra mestlerini giyindikten sonra idrarını yapar, sonra mestlerini çıkarır ve tekrar giyinirse abdestini yenilemesi gerekir mi? Diye soruldu. O da şu cevabı verdi: "Mestlerini çıkarsın, ayaklarını yıkasın, Çünkü iki mest üzerine ancak ayaklarını abdest alıp öylece mestlerine sokan kimse meshedebilir. Ayaklarını abdest alıp yıkamadan mestlere sokan kimse, mestleri üzerine mesh edemez." Yine İmam Mâlik'den, ayaklarında mestleri olduğu halde abdest alan ve fakat mestleri üzerine meshetmeyi unutup öylece namaz kılan ve bu arada abdest azasındaki ıslaklığı kuruyan kimseye ne lâzım gelir? O şu cevabı verdi: "Mestleri üzerine meshetsin ve kıldığı namazı yeniden kılsın. Bu durumda artık abdestini iade etmesine gerek yoktur."[13] İlgili diğer rivayetler ve tahliller: İmam Tirmizî, Cerîr hadisinin bir bakıma Mâide süresindeki abdest âyetini tefsir ettiğini söylüyor. Çünkü bazıları, abdest âyetinin mestleri mesh'e cevaz verildikten sonra indiğini ileri sürerek meshle ilgili hükümlerin kaldırıldığını iddia etmişlerdir. Nitekim Tirmizî, Şehr b. Havşeb'den râvi Cerîr, Mâide suresiniden önce mi, yoksa sonra mı İslâmiyeti kabul etmiştir? hususunu sorunca, ondan şöyle duyduğunu söylemiştir: "Ben ancak Mâide'den sonra İslâmiyete girdim." İbn Sirîn'in tesbitine göre ise, Cerîr, Haccetü'l-vedâ'dan sonra müslüman olmuştur. İbn Abdilberr diyor ki: "Selef-i salihîn'in fukahasından hiçbirinin mest üzerine meshi inkâr ettiğini bilmiyorum, sadece İmam Mâlik'in muhalefet ettiği söylenirse de sahih rivayetler onun da meshin cevazını kabul ettiğini göstermektedir." İmam Şafiî el-Ümm'de İmam Mâlik'in bunun cevazını inkâr ettiğine işaret etmişse de mâruf ve müstakarr olan şudur ki: Mâlikîlerin bu hususta iki kavli vardır: Birinci kavle göre, mutlaka caizdir. İkinci kavle göre, sadece yolculuk halinde caizdir.[14] Ayakları yıkamak mı, yoksa mestler üzerine meshetmek mi afdaldır? Bu hususta farklı görüşler vardır. İbn Münzir'e göre, meshetmek afdaldır. Çünkü bid'a ehlinden bir kısmının bunun cevazına kail olmadıklarını dikkate alarak onları reddetmek için böyle diyorum, diye ilâve etmiştir. İmam Nevevi Müslim şerhinde mestleri mesh bölümünde diyor ki: "Mestler üzerine meshetmeyi sahabeden o kadar çok kimse rivayet etmiştir ki, onları sayamayız." Hafız İbn Hacer, el-Feth'de diyor ki: "Hadîs hafızlarından öyle bir cemaat mestler üzerine meshin cevazını tasrîh etmiştir ki, bu tevatür derecesine ulaşmıştır." İmam Ahmed b. Hanbel bu konuyla ilgili, Ashab-ı Kirâm'dan kırk merfu' hadîs rivayet edildiğini söylemiştir. Ebu Kasım İbn Mende, kendi Tezkire'sinde seksen sahabinin ismini saymıştır. Tirmizî ve Beyhakî ise kendi Sünen'lerinde ashabdan önemli bir cemaatin ismini nakletmişlerdir. Mestler üzerine meshi inkâr eder mahiyette İbn Abbas Hz. Aişe (r.a.)'dan yapılan rivayetler hakkında İbn Abdilberr, "hiçbiri, sabit değildir" demiştir. Ebû Hüreyre'den meshi inkâr anlamında rivayet edilen hadîs hakkında Ahmed b, Hanbel, "sahih değil, bâtıldır" diyor. Ahmed b. Hanbel'in İbn Ömer'den yaptığı bir rivayette, şu olay nakledilmiştir: İbn Ömer (r.a.) diyor ki, Irak'ta bulunduğum bir sırada Sa'd b. Ebî Vakkas'ı (r.a.) gördüm, abdest alınca mestlerinin üzerine meshetti. Bunun doğru olmadığını kendisine söylediğimde, babamdan sormamı söyledi. Bir gün ikimiz babam Ömer'in (r.a.) yanında biraraya geldiğimizde, o mes'eleyi hemen hatırladı ve bana dönerek, "şimdi mestler üzerine meshin caiz olup olmadığını babandan sor!" dedi. Hz. Ömer (r.a.) şu cevabı verdi: "Biz hepimiz Peygamber (a.s.) Efendimizle beraber mestlerimizin üzerine meshederdik ve bunda bir sakınca görmezdik."[15] Çıkarılan Hükümler: 1- Abdestli bir vaziyette giyilen mestler üzerine meshetmek caizdir. 2- Kimine göre, ayakları yıkamaktansa mestler üzerine meshetmek afdaldır. 3- Mestler üzerine hem seferde, hem hazarda meshetmek caizdir. İmam Mâlik'e göre, yalnız seferi halde caizdir. 4- Mestler üzerine meshetmeyi terkedip her abdestte ayakları yıkamakta bir sakınca yoktur. Bunun gibi, abdestli giyildikten sonra hazarda (eyleşik halde) bir gün bir gece, yolculuk halinde üç gün üç gece mestleri meshetmeye ruhsat verilmiştir. Konu Başlığı: Ynt: Mestleri Meshetmek Gönderen: Ceren üzerinde 08 Haziran 2018, 04:00:07 Esselamu aleykum. Mest ederken peygamber efendimizin sünnetine tabi kalan ve abdest aldıktan sonra mest edip dikkat edelim inşallah. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...
Konu Başlığı: Ynt: Mestleri Meshetmek Gönderen: Mehmed. üzerinde 11 Haziran 2018, 15:18:20 Aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz Hz Muhammed sav efendimizin sünnetlerine uyanlardan eylesin inşallah
|