๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 23 Ağustos 2010, 16:51:42



Konu Başlığı: Mest Üzerine Mesh Müddetinin Belirlenmesi
Gönderen: Zehibe üzerinde 23 Ağustos 2010, 16:51:42
Mest Üzerine Mesh Müddetinin Belirlenmesi

                                       

Abdest hususunda mest üzerine meshetmeye ruhsat verilmesi, ümmet için bir kolaylıktır. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bu kolaylı­ğın sınırlarını da çizip belirlemiş ve mesh konusunu bu yönüyle de kişilerin arzusuna bırakmamıştır.                                                 

İlgili hadîsler:                                                                                 

Şürayh b. Hâni' (r.a.) diyor ki:

"Mestler üzerine meshetme hu­susunu Hz. Aişe (r.a.)'dan sordum. Bana, "onu Ali'den sor, çünkü o, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'le seferlere çıktığı için bunu benden daha iyi bilir," dedi. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a.)'den sordum, o ba­na şöyle dedi:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, yolcu için üç gün, üç gece; mukiym (evinde eyleşik) için bir gün, bir gecedir, buyurdu."[40]

Huzeyme b. Sâid (r.a.)'den yapılan rivayette: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den mestler üzerine meshden sorulduğunda şu cevabı vermiştir:

"Misafir (yolculuk halinde olan kimse) için üç gün, üç gece; mukiym (evinde eyleşik olan kimse) için bir gün, bir gecedir."[41]                                                                                                                                           

Hadîslerin açık delâletinden şu hüküm anlaşılmaktadır:     

1- Abdestli bir vaziyette giyilen mestin meshedilmesi, o abdestin bozulmasıyla başlar; eyleşik için bu süreden itibaren bir gün bir gece, yolcu için üç gün üç gece devam eder. Belirtilen her iki süre içinde ne kadar abdest alınırsa, mestler ayaktan çıkmadığı takdir­de üzerine meshetmekle yetinilir.

2- Hz. Ali'den  (r.a.) rivayet edilen hadîs, haber-i vâhid'in ah­kâmda delil olabileceğine delâlet eder.

Hadîslerin ışığında müctehid imamların istidlal, ihticac ve gö­rüşleri:

a) Hanefîlere göre:

Mest üzerine meshin süresi takdir edilmiştir: Yolcu için üç gün, iç gece; eyleşik için bir gün, bir gecedir. Abdestli bir vaziyette gi­dilen mestler üzerine mesh süresinin başlangıcı, o abdestin bozulmasıyla başlar. Bazısına göre, yeni abdest alınıp üzerine mesnedilince süre başlar. Oysa bu meşhur rivayete muhalif düşmektedir.[42]

Hanefî imamlarınca mestlerin meshedilebilmesi için  yedi şar­tın gerçekleşmesi, gerekir:

1- Abdest alıp ayakları yıkadıktan sonra giyilmesi,

2- Ayak topuklarını örtecek kadar konçlarının bulunması,

3- Giyilen mestlerle yürüme imkânının mevcut olması,

4- Mestlerin her birine ayak parmaklarından üç küçük par­mak kadar bir yırtık ve delik bulunmaması.

5- İp, bağcık ve benzeri bir şeyle bağlanmaksızın ayakta ta­şınacak ölçü ve mukavemette olması,

6- Suyu tene geçirmeyecek bir yapıya sahip bulunması,

7- Ayaklardan her birinin ön kısmından el parmaklarının en küçüklerinden üç parmak miktarı bir bölümün mevcut olması...

Bu, bir kazaya uğrayıp ayağı tarak kısmından kesilen kimse hakkında aranan bir şarttır. Geriye kalan ön kısım üç parmak mik­tarı kadarsa, mest giyebilir ve giydiği mestlerin üzerine meshetmesi caiz olur. Bu kadar bir miktar kalmamışsa, giydiği mest üzerine meshetmek caiz olmaz.[43]

b) Şâfiilere göre:

Mestleri meshetmenin süresi, eyleşikler için bir gün, bir gece, yolcular için üç gün, üç gecedir. Sürenin başlangıcı, abdest alıp ayaklarını yıkadıktan sonra giyindiği mestler ayağında bulunduğu halde abdest bozulunca, bu bozulmanın son vaktinden itibaren baş­lar ve belirtilen sürenin sonuna kadar devam eder. Öyleki gerek yolcu, gerek eyleşik için belirlenen süre içinde mestler ayaktan çı­karılmadıkça her abdestte üzerlerine meshetmekle yetinilir, ayak­lar yıkanmaz.

Şâfiîlerce mestlerin meshedilebilmesinin bir takım şartları var­dır. Onları şöyle özetleyebiliriz:                                                         

1- Abdest alındıktan sonra giyilmesi,                                         

2- Ayakları farz mahalli itibariyle örtecek vasıfta olması, 

3- Mestlerin necasetten arınmış bulunması,                           

4- Bağcık delikleri dışında su geçirmeyecek bir özellikte olma­sı,

5- Yolculuk halinde olan kimsenin ayağındaki mestlerle bazı ih­tiyâçlarını gidermek için rahatlıkla yürüyebilmesi ve mestlerin yürüyüşe dayanacak vasıfta bulunması şarttır.[44]

c) Hanbelî'lere göre:

Mestler kâmil bir taharetten (tastamam abdestten) sonra gi­yildikten sonra onlar ayakta bulunduğu halde abdest bozulduğun­da, alınacak abdestle artık ayaklar yıkanmaz, onların yerine mest­ler meshedilir.

Mest üzerine meshin süresi, eyleşik için bir gün, bir gece; yol­cu için üç gün, üç gecedir.[45]

Ancak Hanbelî ve Şafiî mezhebine göre, yolculukta üç gün üç gece mestler üzerine meshedebilmek için bir takım şartlar vardır:

1- Kasr-ı salât yapılacak bir mesafe olması,

2- Mübah bir yolculuğa niyet edilip çıkılması,

3- Yolculuğun bir maksada yönelik bulunması, (bu İmam Şa­fiî'ye göredir).

O halde bu iki mezhebe göre, kasr-i salat yapılmayacak kadar mesafede olmazsa veya günâhı gerektiren bir yolculuk olursa, o takdirde ancak mestler üzerine bir gün, bir gece meshetmek caiz olur.[46]

d) Mâlikîlere göre:

Mestler üzerine meshin belli bir süresi yoktur. Mendup olanı, Cuma'dan Cuma'ya ayakları yıkayıp tam taharet üzere giymektir. O da eyleşik için değil, yolculuk halinde olanlar için bir ruhsattır. Eyleşikler hakkında ise, İmam Mâlik'ten iki rivayet vardır: Birincisi, bir süre belirlemeden onun da meshetmesinin caiz olduğudur. İkincisi, eyleşik olanın mestleri meshetmesinin caiz olmadığıdır.

İmam Mâlik Übey b. Ammare'den rivayet edilen şu hadîsle istidlâl etmiştir; Übey b. Ammare (r.a.) diyor ki: Resûlüllah'a (a.s.)

"Mestler üzerine meshediyor musun?" diye sordum.

"Evet..." dedi.

"Bir gün mü?" diye sordum.

"İki gün..." buyurdu. Ben,

"üç gün?.." diye sordum,

"dilediğin kadar..." buyurdu.[47]

Konuyla ilgili  diğer rivayetler ve tahliller:

Mestler üzerine mesh süresi, yani bunun için belli bir vakit tayin edilmesi hususunda Ashab-ı Kirâm'ın görüş ve ictihadı farklı­dır: Ömer b. Hattab, Ali b. Ebî Tâlib, İbn Mes'ud, İbn Abbas, İbn Ömer, Sa'd b. Ebi Vakkas, Câbir b. Semüre, Ebu Musa el-Âş'ârî ve Muğîre b. Şû'be (Allah hepsinden razı olsun) eyleşik için bir gün, bir gece; yolcu için üç gün, üç gece diye belirlenmiş bir sürenin olduğunu kabul etmişlerdir.

Ebu Derdâ, Zeyd b. Sabit ve Saîd (Allah hepsinden râzi olsun), bunun belli bir süresi olmadığına kail olmuşlardır. İmam Mâlik'in de naklettiği gibi, Resûlüllah'ın (a.s.) bazan bu süreyi yedi gün uzattığı görülmüştür. Bunların dayandığı bir diğer delil de şudur: Şam'dan gelen Akabe b. Âmır'e (r.a.), Hz, Ömer (r.a.) sormuş:

"Ne zamandan beri mestlerin üzerine meshetmeye başladın?" O da:

"Yedi gün önce..." diye cevap vermiş. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) ona:

"Sünnet'e uygun hareket etmişsin." demiştir.

Bu rivayet üzerinde hayli durulmuş ve farklı tesbitler ortaya konulmuştur. Ancak eyleşik için bir gün, bir gece; yolcu için üç gün, üç gece, rivayeti çok daha meşhurdur. O bakımdan ilim adam­larımızın ve müctehid imamların çoğu meşhur rivayetle istidlal et­mişlerdir. Akabe b. Âmir hadîsi ise garip kabul etmiştir. Garip bir hadîs'e dayanıp meşhur hadîs terkedilmez. Hem yolcu için ek­seri müddetin üç gün, üç gece olduğunda bir bakıma ittifak var­dır.

Câbir el-Cu'fi'nin Hz. Ömer'den (r.a.) yaptığı, bir gün bir ge­ce ve üç gün üç gece rivayeti, meşhur olan rivayete muvafık gel­mekte ve böylece ona kuvvet kazandırmaktadır.[48]

Ne var ki, İmam Mâlik, haber-i vahid konusunda Medine hal­kının amelini esas saymış ve ona göre, istidlali uygun görmüştür.

Ebû Cafer et-Tahavi ise Ubey b. Ammare'den yapılan rivayeti şu farklı lâfızla nakletmiştir:

"Ya Resûlellah! Mestler üzerine meshedeyim mi?"

"Evet... "

"Bir gün mü, ya Resûlellah?"

"Evet ve iki gün..."

"İki gün mü ya Resûlellah?"

"Evet ve üç gün..."

"Üç gün mü ya Resûlellah?"

"Evet", buyurdu ve bu yedi defa, denilinceye kadar sürdü. Son­ra Resûlüllah (a.s.) ona: "Arzu ettiğin kadar meshet!" buyurdu[49]

Ebu Cafer et-Tahavî aynı rivayeti iki ayrı tarikten naklen zik­rederek hadîsin kuvvet derecesini belirtmek istemiştir. Sonra bir topluluğun bu rivayetle istidlal ettiğini, böylece onlara göre mest­ler üzerine hazarda ve seferde meshetmenin belli bir süresi olmadı­ğını söylemiştir.

Ayrıca Akabe b. Amr (r.a.)'den yapılan rivayeti de yine farklı bir tesbitle şöyle naklediyor:

"Şam'dan hareket edip Ömer b. Hattab'a (r.a.) geldim. Şam'­dan cuma günü çıkmıştım, Medine'ye de Cuma günü ayak basmış oldum. Hz. Ömer'in (r.a.) huzuruna girdim, ayağımda Mecrimakaniy (cinsinden) mest bulunuyordu, Hz. Ömer  (r.a.) bana sordu:

"Mestini ne zaman ayağından çıkarmıştın ya Akabe!?"

"Cuma günü giyinmiştim ve bugün de Cuma", dedim.

"Sünnet'e uygun hareket ettin", buyurdu.[50]

Ebû Cafer aynı rivayeti iki ayrı tarikden daha naklederek, bi­rinde, sadece "uygun hareket ettin..." sözü yer alıyor, "sünnete uy­gun..." denilmiyor.

Bu rivayetle istidlal edenler, mest üzerine mesh için bir süre­nin belirlenmediğini, çünkü Hz. Ömer'in (r.a.) bu konuda sünnete dikkatleri çektiği söyleniyor.

Bunun hilâfına, diğer ilim adamları, sözü edilen "sünnete uy­gun..." tabirinden, Resûlüllah'ın sünneti değil de, sahabenin sün­neti olduğunu söylemişlerdir. Çünkü sünnet bazen Resûlüllah'tan, bazan da halifelerinden nakledilir. Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efen­dimiz, "Size gereken, benim sünnetime ve doğru yolda yürüyen, hidâyete eren halîfelerin sünnetine uymaktır..." buyurmuştur.[51] Ebû Cafer et-Tahavî, mestler üzerine meshetmenin belli bir sü­resi bulunduğuna, yani bunun için belli bir süre tayin edildiğine dair yirmiye yakın hadîs rivayet etmiştir. Böylece  mesh müddeti­nin eyleşik için bir gün, bir gece, yolcu için üç gün, üç gece olduğu hakkındaki rivayet ve görüşlerin ağırlık kazandığına ve şöhret de­recesine ulaştığına dikkatleri çektikten sonra, şunu ilâve ediyor: "İşte bu rivayetler ve bizim belirttiklerimiz, İmam Ebû Hanife ve iki arkadaşının kavlidir..."

Şevkanî ise, Übey b. Ammare'nin hadîsi üzerinde durarak Ebû Davud'un şöyle dediğini naklediyor: "Bunun isnadında farklı tesbit ve görüşler vardır, kaviy olmadığı belirlenmiştir." Buhari de buna yakın bir ifade kullanmıştır. İmam Ahmed b. Hanbel, bu ri­vayetin ricali mâruf değildir, demiştir. Dare-Kutni de aynı rivaye­ti tahrîc ettikten sonra şöyle demiştir:

"Bunun isnadı sübut bulma­mıştır. İsnadında şu üç meçhul kimse vardır: Abdurrahman, Muhammed b. Yezîd ve Eyyub b. Katan... Rivayet ve isnad bu ölçüde olunca artık onunla istidlal ve ihticac söz konusu değildir."[52]

Ayrıca bu konuda şu sahîh hadîs istidlal ve ihticaca uygun gö­rülmüştür:

"Şüphesiz ki Resûlüllah (a.s.) Efendimiz yolcu için geceleriyle birlikte üç gün, mukiym için bir gün bir gece, abdest alıp abdestli bir şekilde mestleri giydiği takdirde meshetmeye ruhsat vermiştir."

Bu hadîsi Abdurrahman b. Ebî Bekre kendi babasından, o da Hz. Peygamber'den (a.s.) rivayet etmiş, el-Esrem kendi Sünen'ine almış, İbn Kuzeyme ve Dare-kutnî tahrîc etmiştir. el-Hattâbî ise, "Bunun isnadı sahihtir" demiştir. İmam Şafiî sahihlemiş, ayrıca İbn Huzayme de "sahîh"tir demiştir.

Ayrıca geniş bilgi için Nasburraye: 1/190'a bakılması tavsiye olunur.

 
Çıkarılan Hükümler:

 

1- Mestler üzerine meshin cevazı için, tastamam abdest alın­dıktan sonra giyilmesi şarttır.

2- Mesh müddeti, eyleşik için bir gün, bir gecedir. Yolcu için üç gün, üç gecedir.

3- Mestleri  mesh süresinin  başlangıcı, giyildikten sonra abdestin bozulmasıyla başlar.

4- İmam Mâlik'e göre, mesh için belli bir süre yoktur. Yolcu istediği süre meshedebilir. Eyleşik için ruhsat yoktur.


Konu Başlığı: Ynt: Mest Üzerine Mesh Müddetinin Belirlenmesi
Gönderen: Ceren üzerinde 06 Şubat 2019, 21:28:25
Esselamu aleykum. Hakkiyla ve şartlara uygun süresine dikkat ederek  mest eden kullardan olalim inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Mest Üzerine Mesh Müddetinin Belirlenmesi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 07 Şubat 2019, 03:09:04
Aleyküm Selam. Vesileniz ile birçok bilgi öğreniyoruz elhamdülillâh. Rabbim sizlerden razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Mest Üzerine Mesh Müddetinin Belirlenmesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 07 Şubat 2019, 20:06:36
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun