Konu Başlığı: Meni Hakkında Varid Olan Rivayetler Gönderen: Zehibe üzerinde 24 Ağustos 2010, 18:19:10 Meni Hakkında Varid Olan Rivayetler
İslâm Dini temizlik, sağlık ve ibâdeti birleştirip ahlâk, adalet ve fazilet rayına oturtmuştur. Bunlar birbirini tamamlayan unsurlardır. Hepsi bir araya gelince bütünlük arzeder ve asıl amacına ulaştırılmış olur. Az yukarıda kısmen belirttiğimiz gibi, mutad yoldan akan dört ayrı sudan dolayı ya abdest almak, ya da gusletmek gerekir. Mezyi abdest almayı gerektirenlerden biridir, Medyî de onun gibi. Menî'ye gelince, o guslü gerektiren sıvıdır. Dördüncüsü ise idrardır ki, onunla ilgili hükümleri nakletmiş bulunuyoruz. Meni daha çok şehvetle fışkırıp tabii yoldan dışarı çıkan kalın sarı bir sıvıdır. Gerek temizlik, gerek sağlık, gerekse ibâdet yönünden önemli bir olaydır. O bakımdan dinimizde onunla ilgili ayrı bir bölüm meydana getirilmiştir. Konuya mesned teşkil eden ve ilim adamlarının istidlal ve ihticaclarına kaynak seçilen hadisler şunlardır: Hz. Ayşe (r.a.)'dan yapılan rivayette demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in elbisesindeki meniyi oğup çitilerdim, sonra da kalkıp gider ve o elbiseyle namaz kılardı."[161] Ahmed b. Hanbel'in naklettiği rivayette ise şöyle demiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz elbisesindeki meniyi izhir otunun köküyle alıp giderir, sonra da o elbiseyle namaz kılardı; ayrıca meni kuruyunca onu elbisesinden atıp giderdikten sonra o elbiseyle namaz kılardı." Buhari ve Müslim'in ittifakla aldıkları rivayette Hz. Ayşe (r.a.) şu lafızla demiştir ki: "Ben, Resûlüllah'ın (a.s.) elbisesindeki meniyi yıkardım, o da hemen sonra namaza çıkar da elbisedeki yıkamanın eseri (ıslak kısım olarak) kalırdı."[162] Darekutnî'nin Hz. Ayşe (r.a.)'dan yaptığı rivayette ise, şöyle demiştir: "Resûlüllah'ın (a.s) elbisesindeki meniyi kuruduğu zaman oğup çitilerdim. Yaş olduğu zaman yıkardım." Ayrıca bu konuda İbn Abbas (r.a.)'dan yapılan rivayette, demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den elbiseye dokunan meniden soruldu. Buyurdu ki: "O ancak sümük ve balgam mesabesindedir. Onu bir bez parçasıyla silmen ve îzhir otuyla gidermen sana yeter."[163] Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Elbiseye dokunan meni şu üç şeyden biriyle giderilip temizlenir: a) Su ile yıkamak, b) Kurumuşsa oğup çitilemek, c) Bir bez veya benzeri şeyle alıp gidermek... 2- Bu duruma göre, meni necis midir, değil midir? Müctehid İmamların bu husustaki ictihadları farklıdır. Necistir diyenler olduğu gibi, temizdir, diyenler de var. 3- Üzerindeki meni oğulmuş veya bir bezle giderilmiş elbiseyle namaz kılınır. Hadîslerin ışığında müctehid imamların ve diğer ilim adamlarının ictihad, istidlal ve ihticacları: a) İmam Ebû Hanîfe ve İmam Mâlik'e göre meni necistir. b) İmam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre, temizdir. c) İmam Ebû Hanife'ye göre, elbiseye dokunan meni kurumuşsa, -hadîslerde belirtildiği gibi- üç şeyden biriyle temizlemek gerekir. Temizlenmeyip dirhem veya aya miktarını aşarsa namaza engel teşkil eder. Yaş ise, su ile yıkanması gerekir.[164] İmam Mâlik'e göre, yaş olsun, kuru olsun elbiseye dokunan meniyi yıkamak gerekir, oğmak ve çitilemek, ya da bir bezle gidermek yeterli değildir. e) İmam Şâfiî ve İmam Ahmed'e göre meni temiz olmakla beraber üç şeyden birîyle giderilmesi sünnet veya müstehabdır. Elbiseye dokunan meninin herhalde yıkanmasını öngören ilim adamlarının mesned olarak seçtikleri şu hadîsin râvileri arasında Sabit b. Hammad bulunuyor ki, bu zat cidden zayıftır. Böylece aşağıdaki hadisin zayıf olduğu kabul edilmiştir. Sâîd b. Müseyyeb'in Ammar (r.a.)’dan yaptığı rivayette, diyor ki: "Bineğime ibrikteki sudan içirdiğim bir sırada Resûlüllah (a.s.) Efendimiz yanımdan geçiyordu, derken öksürdüm ve ağzımdan çıkan sıvı elbiseme dokundu. Ben de yıkamaya yöneldim. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurdu: "Ya Ammar! Senin tükürüğün de balgamın da, göz yaşın da, ibriğindeki su mesabesindedir. Elbise ancak şu beş şeyden dolayı yıkanır: İdrar, dışkı, menî, kan ve kusmuk..."[165] Ayrıca Zeylâî bu hadîsle ilgili yaptığı araştırma neticesini şöyle belirtiyor: "Ben bu hadîsi, Hafız Bezzar'ın sahih kabul edilen müsnedinin iki ayrı nüshasında buldum ki, Sabit b. Hammad'dan rivayet ediliyor ve içinde menî'den bahsedilmiyor, sadece dört şey zikrediliyor: Dışkı, idrar, kusmuk ve kan..."[166] Diğer yandan Beyhakî Sünen-i Kübrâ'sında, diğer sıvılar dışında su ile temizlik babında şöyle diyor: Ammar b. Yâsir'in (r.a.) Peygamber (a.s.) Efendimiz'in ona: "Ya Ammar! Senin tükrüğün de, balgamın da, göz yaşın da ibriğindeki su mesabesindedir..." mealindeki söylediği hadis batıldır, hiçbir aslı yoktur... Çünkü Sabit b. Hammad bunu Ali b. Zeyd'den rivayet etmiştir ki, Ali b. Zeyd'in rivâyetiyle ihticac edilmez... Sabit b. Hammad ise uydurma hadîsle ittiham edilenlerdendir... Netice olarak sümük veya tükrük, ibrikteki su mesabesindedir, sözü, bunların necis olmadığını beyân içindir...[167] Sonuç olarak, meninin oğulup çitilenmesi veya su ile yıkanması arasında bir münaferet olmadığını Hafız el-Feth'de şöyle açıklıyor: "Bu konuda yıkama hadîsiyle oğup çitilemek hadîsi birbirine muarız değildir; ikisi arasını cem'etmek çok açıktır: Meniyi temiz kabul edenlere göre, dokunduğu elbiseyi yıkamak vâcib değil, müstehabdır. Buradaki emir ve tavsiye nezafeti sağlamaya yöneliktir. Nitekim İmam Şafiî ve İmam Ahmed bu yolu seçmişlerdir. Menî'yi necis kabul edenlere göre ise, yıkama emri veya tavsiyesi, yaş bulunduğu durumla ilgilidir, oğma veya izhir ile giderme emri kuru bulunduğu durumla alâkalıdır.[168] Çıkarılan Hükümler: 1- Menî temizdir, dokunduğu yeri necis yapmaz, sadece nezafet bakımından o yeri yıkamak, kurumuşsa oğmak müstehabdır. (Bu, İmam Şafiî ile İmam Ahmed b. Hanbel'in ictihadıdır). 2- Menî necistir, dokunduğu yeri murdar yapar, o bakımdan ıslaksa yıkanması, kurumuşsa oğulup çitilenmesi gerekir. (Bu İmam Ebû Hanîfe'nin ictihadıdır). 3- İmam Mâlik bu konuda "İâdetü’l-cünübi es-salâte..." bahsinde Hz. Ömer'in ihtîlâm olduğunu elbisesinde gördüğü ıslaklıktan anlayınca, kıldığı namazı iade etmiş, aynı zamanda elbisesinin o kısmına yıkamıştır, rivayetine dayanarak, meninin dokunduğu yeri -ıslak olsun, kuru olsun- yıkanır, hükmünü getirmiştir.[169] |