๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 31 Temmuz 2010, 05:38:33



Konu Başlığı: Kısas ve Hudud Haremde Uygulanır mı?
Gönderen: Zehibe üzerinde 31 Temmuz 2010, 05:38:33
Kısas ve Hudud Harem’de Uygulanır mı?
 

Mekke harem sınırları içinde enim bir belde ve bölge olarak belir­lenmiş bulunuyor..Harem sınırlarına girip sığman tecavüzden korun­muş olur. Kendiliğinden biten ot ve ağaçları kesilmez, av hayvanları av­lanmaz.

Bu hüküm kıyamete katar bakidir. Mekke'nin fethinde Resûlüllah (s.a.v.) Efendimize kısa bir süre için verilen ruhsat dışında hiçbir ve ku­mandanın, devlet başkanının veya milletin bu hükmü bozmaya yetkisi yoktur.

Ancak Mekke'de harem sınırları dahilinde adam öldüren hakkında kısas, diğer suçlar sebebiyle hadler uygulanır mı? Bu hususta bir yasak söz konusu mudur? [146]

 

İlgili Hadisler
 

Encs (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendi­miz fetih yılında başında miğfer bulunduğu halde Mekke'ye gir­di. Başındaki miğferi çıkardığında biri kendisine gelerek dedi ki: "İbn Hatal Kabe'nin örtüsüne asılıp duruyor." Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Onu öldürünüz!..." buyurdu, [147]

Ebû Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Cenâb-ı Hak kendi peygamberine Mekke'yi fethetmesini sağlayınca, Peygamber (s.a.v.) insanlara hitap etmek üzere ka­lktı, Allah'a hamd etti ve senada bulundu. Sonra şöyle dedi: Şüphesiz ki Allah filin Mekke'ye girmesine engel oldu. Kendi resulünü ve müslümanlan ise Mekke halkı üzerine musallat kıldı. Şüphesiz ki Mekke benden önce hiç kimseye helâl değildir. Benim için ise gündüzden bir süre helâl kılındı ve ben­den sonra artık hiç kimseye helâl olmayacaktır. " [148]

Ebû Şurayh el-HuzâVden yapılan rivayete göre, adı geçen, Mekke üzerine asker sevkeden Amr b. Saîd'e şöyle dedi: "Ya emîr! İzin ver de Mekke'nin fethinin ertesi gününde Resûlüllah'ın (s.a.v.) insanla­ra hitap etmek üzere kalktığını şu iki kulağımla duyduğum, iki gözümle gördüğüm konuşmasını sana anlatayım: Önce Allah'a hamd-u senada bulundu. Sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Mekke'yi Cenâb-ı Hak haram kıldı, insanlar haram kılmadı. Al­lah'a ve âhiret gününe imân eden hiçbir kişiye bu beldede kan akıtma ve ondaki ağaçları koparıp kesmek helâl olmaz. Eğer bir kimse Resûlüllah'a verilen Mekke'deki savaş ruhsatıyla istidlal edinmek isterse siz ona deyin ki: Cenâb-ı Hak gerçekten Resulüne izin verdi, size izin vermedi. Bana da ancak gündüzden bir saat (bir süre) izin vermiş oldu. Sonra da Mekke'nin hürmeti dünkü hürmeti gibi avdet etti... Artık bu sözlerimi hazır olan olmayana tebliğ edip ulaştırsın..."

Ebû Şurayh'a denildi ki: "Emir Amr sana ne dedi?" O da, Amr bana şöyle dedi: "Bunu (bu hususu) senden daha iyi biliy­orum ya Eba Şürayh, şüphesin ki Harem hiçbir âsiyi kendinde korumaz, kandan dolayı kaçan hiç kimseyi, hırsızlık edip hiyânette bulunanı barındırmaz." [149]

îbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki: Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Mekke'yi fethettiği gün şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki bu halde, Allah gökleri ve yeri ya­rattığından beri haram kılınmıştır ve haram olarak' devam et­mektedir. O bakımdan bu belde kıyamete kadar Allah'ın hür-metiyle haramdır. Şüphesiz bu beldede savaş benden önce hiç kimseye helâl kılınmadı. Bana da ancak gündüzden bir süre helâl kılındı. Ve bu belde kıyamete kadar Allah'ın hürmetiyle haramdır." [150]

Abdullah b. Ömer (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: "Allah'a karşı en büyük düşman Harem'de adam öldürendir veya katilinden başkasını öldüren­dir veyahut cahiliye kin ve düşmanlığıyla adam öldürendir.” [151]

Bu konuda îbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Babam Ömer'in kati­lini Harem'de bulmuş olsaydım onu hiciv bile etmezdim." [152]

îbn Abbas (r.a.) da diyor ki: "Had cezası gereken bir adam Harem'e iltica ederse (Harem'de had uygulanmaz) ama Ha-rem'den çıkınca uygulanır." [153]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

742 no'lu Enes hadîsini cemaat rivayet etmiştir. Sahîh olup is­tidlale sâlihtir. Önce İslâm'a giren, sonra da azadlısım öldürmesi sebe­biyle irtidat eden ve cariyesi Fetane ile arkadaşlarım Peygamber (s.a.v.) aleyhine hicivler söylemesine sevkeden İbn Hatal, Mekke'nin fethinde hakkında verilen ölüm cezasından kurtulmak için Kabe'nin örtüsüne sarılmış bulunuyordu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e durum arzedi-lince, bu habisin öldürülmesini emretti ve emir yerine getirildi. Zira fe­tih gününde bir süre harem dahilinde savaşmak ve gerekirse şirret ve İslâm düşmanlarından azılıları öldürmek helâl kılınmıştır. Nitekim af kapsamının dışında onyedi kişi bulunuyordu ve bu Abdullah b. Hatal onlardan biri idi.

743   no'lu Ebû Hüreyre hadîsi de sahihtir ve istidlale salihtir. Böylece  bu  hadîse  göre  Harem  sınırları  içinde  kıyamete  kadar savaşmak, kan dökmek haram kılınmıştır. Hiç kimseye helâl kılın­mamıştır. Ancak Mekke'nin fethinde gündüzden bir süre için Resû-lüllah'a (s.a.v.) helâl kılınmıştır. Ondan sonra artık hiç kimseye helâl kılınmayacaklar. Bu hüküm, tahrim hükmü kıyamete kadar bakidir.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Harem'in kutsiyyetinden ve hürme­tinden söz ederken Mekke'ye girip Kabe'yi yerle bir edip haccetmek is­teyenlerin yüzünü San'a'da yapılan mabede çevirmek isteyen Ebrehe ve fil ordusundan söz etmektedir. Cenâb-ı Hak fili Mekke'ye girmekten alıkoydu ve sonra da Ebrehe ordusunu Ebabil kuşlarının attığı kuru balçıklarla helak etti. Bu olay da Mekke'nin ve Kabe'nin ilâhî hürmet ve siyaneti% (koruması) altında bulunduğuna bir başka delil olarak gösterilebilir.

744 no'lu Ebû Şürayh hadîsi de Mekke'de savaşıp kan dökmenin, kendiliğinden yetişen ağaçların kesilmesinin, diğer ot ve bitkilerin ko­parılmasının haram olduğuna delâlet etmektedir. Ayrıca Hz. Peygam-ber'den sonra, Mekke'nin fethinde ona verilen  ruhsatla  istidlal    ede­meyeceği belirtilmekte ve sadace kısa bir süre için orada savaşmanın ve yola gelmez bazı azgınların öldürülmesinin helâl kılındığı bildirilmekte­dir.

O halde adam öldürüp Harem dahiline girip sığınan Harem'de kısasen öldürmese bile Harem dışına çıkartılıp kısas hükmü yerine ge­tirilir.

Ebû Şurayh hadîsini aynı zamanda Dârekutnİ, Taberanî ve Hâkim tahrîc etmişlerdir. Ayrıca Hâkim ve Beyhakî bu mânada bir diğer hadîsi Hz. Aişe (r.a.) dan rivayet etmişlerdir.

Bu anlamda bir diğer hadîsi Ömer b, Şeybe, Atâ b. Yezîd'den rivayet etmiştir ki, Atâ şöyle demiştir: "Fetih gazvesinde bir adam Müzdelife'de öldürülmüştü. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah'a karşı haddini aşıp günah işlemekte, zulüm ve haksızlığı irtikâb etmekte şu üç kimseden daha mütecaviz ve âsi kimse bilmiyorum: harem dahilinde adam öldüren, Harem dahilinde katilden başkasını öldüren ve bir de cahiliyye kin ve intikamıyla adam Öldüren..."

Harem dahilinde adam öldürmenin, kan gütme davasını sürdürmenin kesinlikle haram ve yasak olduğu bu konudaki hadîslerin zahirî delâletinden anlaşılmaktadır. Ancak bu yasak ve tahrîm hükmü kısası gerektiren kati olaylarına da mı şâmildir, yoksa kısas ve had cez­aları istisna mı teşkil etmektedir? Sonra Harem dışında cinayet işleyip adam öldürdükten sonra Harem dahiline girip ilticada bulunan kimse­nin durumu ve çözümü nedir? Ayrıca düşman Harem sınırlarını aşıp

savaşır ve adam öldürürse onlarla savaşıp defetmek ve gerekirse öldürmekte bir sakınca var mıdır?

Şüphesiz bu sorunları cevaphyabilmek için konuyla ilgili âyetleri, hadîsleri ve asr-ı saadetteki uygulamayı biraraya getirmemiz gerek­mektedir.

İlim adamları, müctehitler bu sorulara cevap bulup vermişlerdir. Zira Harem dahilinde adam öldürmenin, o yerin kendiliğinden biten ağaç ve otlarını kesmenin -izhır otu müstesna- haram kıhndığıyla ilgili hadîsler hem Mekke'nin fethinde, hem de Veda Haccı'nda ifade edil­miştir ki, neshedildiği, yani hükmünün kaldırıldığı söylenemez. Konu- -lan tahrîm hükmü kıyamete kadar bakidir.

O halda ortaya dört mesele çıkmaktadır:

1- Harem dahilinde cinayet işleyip adam öldüren ve yaralayan kimsenin durumu,

2- Herim dışında cinayet işleyip Hareme sığınanın durumu,1

3- Harem dahilinde cinayet işleyip Harem dışına çıkanın durumu,

4- Savaşmak üzere Harem topraklarına giren düşmanın duru­mu...

Harem dahilinde kasden bilerek adam öldüren veya yaralayan kimse hakkında aynen kısas uygulanır. Zira hürmeti ihlâl eden kim­seye Harem dahilinde ceza verilmediği, yani kısas hükmü uygulan­madığı taktirde o kutsal topraklar üzerinde fitne ve fesadı durduracak, canileri engelleyecek caydırıcı bir şey kalmamış olur ve öldürme olay­larının önüne geçme imkânları ortadan kalkar. O bakımdan ilim adam- ^ lan Harem dahilinde kısas hükmünü uygulamakta bir sakınca ol­madığını belirtmişlerdir. Nitekim Ahmed b. Hanbel'in yaptığı rivayete göre, İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: "Harem dahilinde hırsızlık eden. veya adam öldüren kimse hakkında had ve kısas Harem dahilinde uy­gulanır.» [154]

Harem dışında cinayet işleyip Hareme sığman kimse hakkında Harem dahiline kısas ve had uygulanmaz. Gerekirse Harem dışına çıkarılıp hüküm öylece uygulanır. Zira böyle yapılmadığı taktirde caniler için serbest bir bölge olmuş olur ve adam öldüren, hırsızlık ya­pan, zina eden bir nice insanlar cezadan, kısastan kurtulmak için Ha-rem'e sığınır ve böylece dökülen kanlar yerde kalır.

Harem dahilinde cinayet işleyip Harem dışına kaçan kimseler ya­kalandıkları yerde cezalandırılırlar.

Savaşmak üzere Harem topraklarına giren düşmanla Harem to­praklarında savaşmakta bir salanca yoktur. Nitekim Cenâb-ı Hak bu konuda şöyle.buyurmaktadır:

"Size savaş açanları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden çıkarın. Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. (Yalnız) Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Ama orada sizi öldürmeye kalkışırlarsa siz de onları öldürün. İnkarcıların ce­zası işte böyledir." [155]

Böylece Harem dahilinde düşman savaşa başlamadıkça müslümanlarm savaşı başlatmaması söz konusudur. Ayetin zahirî delâletinden bu mana anlaşılmaktadır: Nitekim Tabiîn'derı Mücahid ile Ikrime de aynı görüştedirler. [156]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Mekke'ye girip Harem sınırları içinde savaşmak kıyamete ka­dar   yasaklanıp   haram   kılınmıştır.   Ancak   Mekke'nin   fethinde gündüzden az bir süre Resûlüllah (s.a.v.) Efendimize ruhsat verilmiştir.'

2- Hiçbir kimse Resûlüllah'a (s.a.v.) verilen bu ruhsatla istidlal edip Harem topraklarında savaşamaz. Zira ruhsat sadece Resûlüllah'a has bulunuyordu.

3- Harem toprakları dışında cinayet işleyip Hareme sığınanlar Harem dahilinde öldürülmez ve haklarında had uygulanmaz. Ancak ha­rem dışına çıkartılıp orada uygulama yapılabilir.

4- Harem dahilinde cinayet işleyip kasden adam Öldüren kimse hakkında Harem dahilinde kısas hükmü uygulanır.

5- Harem dahilinde hırsızlık eden, zina yapan, adam yaralayanlar hakkında da gereken cezalar uygulanır.

6-  Harem dahilinde cinayet işleyip harem dışına kaçanlar yaka­landıkları yerde cezalandırılırlar.

7- Savaşmak üzere Harem topraklarına girenlerle savaşmakta bir sakınca yoktur. Zira savaşı başlatan ve saldırıya geçen düşmanın tâ kendisidir.

8- Adam öldürmek, cinayet işlemek, çeşitli kötülükler irtikâb et­mek her yerde ve her zaman haram kılınıp büyük günah sayılmıştır. İslâm şeriatı kötülükleri Önlemek, kötü ve canileri durdurmak üzere caydırıcı anlamda maddî ve manevî müeyyideler koymuştur.

9- Ancak Harem dahilinde bu gibi cinayetler ve kötülükleri işlemek çok daha büyük bir günah ve Allah yanında çok daha büyük bir cürüm ve vebaldir. [157]