๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 17 Ağustos 2010, 07:11:15



Konu Başlığı: Kefenin Güzel Olması Müstehabadır
Gönderen: Zehibe üzerinde 17 Ağustos 2010, 07:11:15
Kefenin Güzel Olması Müstehabadır
 

Kişinin yaşı, makamı, servet ve ailevi durumu ne olursa ol­sun, hayata gözlerini yumduğu andan itibaren her şeyinden kopup iman, niyet ve ameliyle başbaşa kalır ve ancak bunları berabe­rinde alıp ahirete götürür.

"Kefenin cebi yoktur" sözü, muhterisleri uyarmaya yönelik bir deyimdir. Böylece kefen hem ölünün teninin görünmemesine, hem insana verilen değere, hem de dünyalık olarak kabre bundan başka bir şey götürülemeyeceğine yönelik bir hikmeti içermektedir.

Kefen daha çok ölen kişinin sosyal ve ekonomik durumuna göre ayarlanır; yani böyle bir takdir ve düzenleme müstehabdır; yapılmasında güzellik vardır, yapılmamasında sakınca yoktur.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

Habbab b. Eret (r.a.) anlatıyor:

"Muhacirlerden Mus'ab b. Umeyr (r.a) Uhud Saveşı'nda şehid edilmişti. Geriye sadece alaca bezden bir üstlük bırakmıştı, onu (kefen yapmak üzere) Mus'ab'ın başına doğru çekip o kısmı örtmek istediğimizde ayakları açıkta kalıyor; ayaklarına doğru çekip o kısmı örtmek iste­diğimizde başı açık kalıyordu. Resulüllah (s.a.v) Efendimiz o üstlükle onun baş kısmını örtmemizi ve ayak tarafını ızhir denilen bitkiyle kapamamızı emretti."[136]

Yine Habbab b. Eret (r.a) anlatıyor:

"Hz. Hamza (r.a.) (şehid edildiğinde) kefen olarak an­cak beyazlı siyahlı bir hırka bulunuyordu. Ayaklarına doğru çekilip uzatıldığında baş kısmı açılıyordu. Sonunda başına doğru uzatılıp o kısım örtüldü ve açık kalan ayak nahiyesi üzerine ızhir otu konuldu."[137]

Ebu Katade'den (r.a.) yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Sizden biriniz (ölen) kardeşine velî (sahip) olur da onun işlerini yürütmeyi üzerine alırsa, kefenini güzelleştirsin."[138]

Cabir (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir:                                                                     

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir gün ashabına hitapta bulunurken, arkadaşlarından bir adamın vefat ettiğini ve tam olmayan (hakir olan) bir kefene sarıldığını, aynı za­manda geceleyin defnedildiğini hatırlayarak konuyu andı.

Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz; cenazenin, namazı kılınmadan geceleyin defnedilmesini yasakladı. Meğer ki insan böyle bir zorunlu durum içinde bulunursa (o tak­dirde gece defnetmekte bir sakınca yoktur.)"

Sonra Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Artık sizden kim (din) kardeşini kefenleyecekse, onun kefenini güzelleştirsin."[139]

Hz. Aişe (r.a.) den yapılan rivayete göre, şöyle demiştir:

"Ebu Bekir (r.a.) içinde hasta yattığı elbisesine baktı, üzerinde zaferandan bir leke bulunuyordu. Bunun üzerine şöyle dedi:

"Bu elbi­semi yıkayın ve buna iki elbise daha katın da beni onlarla kefen­leyin." Ben de: 

"Bu yeni bir elbise değildir" dediğimde şöyle dedi:

"Şüphesiz yeni elbiseye diriler ölülerden daha müstahıktır. Kefen ise ancak (kabirde kan ve) irine bulaşmak içindir." (Yani kabirde kısa zamanda kan ve irin bulaşıp özelliğini kaybeder.)[140] İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayette, demiştir ki:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz üç elbiseyle kefenlendi: İçinde vefat ettiği entarisi, Necran imalatı bir hülle idi ki, bu iki ayrı el­bise olarak bulunuyordu."[141]

Hz. Aişe (r.a.) den yapılan rivayette, şöyle demiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz üç elbiseyle kefenlendi:

1- Sehûl Kasabasının imalatı beyaz bez,

2- Yemen imalatı pamuk bez ki, bunlar arasında entari ve sarık bulunmuyordu. Rasulüllah'a bunlar kefen olarak sarıldı."[142]

İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayette, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Elbiselerinizden beyaz olanını giyininiz; çünkü beyaz sizin elbiselerinizin en hayırlısıdır. Aynı zamanda ölülerinizi de beyaz elbiseyle kefenleyiniz."[143]

Leyla bint Kanıf es-Sakafîyye (r.a.) anlatıyor:

"Rasulüllah'ın (s.a.v.) kızı Ümmü Gülsüm'ü yıkayanlar arasında ben de bulunuyordum. Rasulüllah'ın (s.a.v.) (kefen ola­rak) bize ilk verdiği şey izar (entari) oldu. Sonra gömlek, sonra baş örtüsü, sonra da bütün bedeni kaplayacak çarşafı verdi. Sonra bunların üstüne bir çarşafa sarıldı."

Raviye devamla diyor ki:

"Rasulüllah (s.a.v.) beraberinde ke­fen bulunduğu halde kapının bir kenarında bekliyordu ve bize ke­fen olacak bezleri bir bir veriyordu."[144]

 

Hadislerin Işığında Müctehidlerin İstidlal Ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre: Ölen kimsenin kefeni bıraktığı maldan ayrılıp karşılanır. Mal bırakmadan ölen kimsenin kefeni ise, hay­atta iken nafaka vermekle yükümlü bulunduğu yakınlarına gere­kir, yani onların kendi paralarıyla alıp ölen yakınlarını kefenleme­leri vacip olur. Yakınları yoksa, onun kefeni beytü'l-mal'dan karşılanır.

Beytü'1-mal bunu karşılayamadığı takdirde, müslüm anların alıp onu kefenlemesi gerekir, yani bu onlara vacip olur.

Ölüyü kefenlemek, onu yıkamak ve namazını kılmak gibi fa­rzdır. Bir kasaba veya mahalle halkı ölen fakir kimseye kefen al­mazlarsa, hepsi birden günahkar olur.

Erkeğin sünnet olan kefeni üç parçadır:

1- Kamis                         

2- Izar

3- Lifafe                               

Birincisi, boyun nahiyesinden ayaklara kadar kısmı örtecek büyüklükteki bez parçasıdır, ikincisi, baş ucundan ayak ucuna kadar olan kısmı örtecek büyüklükteki bezdir. Üçüncüsü ise, baş ve ayak uçlarından bağlanacak kadar o nahiyeyi aşan daha büyükçe bez parçasıdır.

Kefenin kalitesi, daha çok ölen kişinin cuma ve bayramlarda giyindiği elbisenin kıymetiyle az-çok orantılı olacak şekilde seçilir. Fazla pahalı bir {umaştan seçilmez.

Sözünü ettiğimiz bu üç parça, sünnet olan kefendir. Bir de "kefen-i kifaye" vardır ki, bu iki parçadan ibarettir: İzar ve lifafe...

Kefenlik kumaşın pamuktan mamul beyaz renkten seçilmesi müstehabdır.

Kadın için sünnet olan kefen, sözü edilen üç parçadan başka bir de himar ve hırka eklenir. Himar yüzünü ve başını örtecek şekilde bir bez parçasıdır. Hırka ise, göğsüyle göbek arasını örtecek büyüklükteki bez parçasıdır.

Kadın için "kefen-i kifayet" ise, belirtilen üç büyük parça, bir de yüzünü ve başını örtecek büyüklükteki himardır.

Erkek ve kadın için zaruri kefen ise, vücudunu örtecek ka­dar bir parçadır.[145]

b) Şafîilere göre: Kişiye, hayatında giyindiği elbise dikkate alınarak ona göre kefen seçilir. Bunun en azı bir parçadır. "Bana hiç kefen sarmayın" diye vasiyet eden kimsenin bu vasiyetine iti­bar edilmez. Ancak "sadece bütün vücudumu örtecek şekilde bir parça kefen sarın" diye vasiyet ederse, buna itibar   edilir.

Erkek için efdal olan kefen üç parçadır; bu dört ve beş parça da olabilir, yani fazlasına cevaz verilmiştir..

Kadın için efdal olan kefen beş parçadır.

Erkeklere vücudunu örtecek üç parçadan fazla olarak dördüncü ve beşinci parça kullanıldığı takdirde, bunun kamîs ve imame olması söz konusudur. Kadın için üç lifafe, izar ve himar söz konusudur. Kefenin beyaz kumaştan olması sünnettir.

Kefen ölenin terekesinden alınıp hazırlanır. Tereke bırakmamışsa, kendisine nafakası gereken kimselerin alması gerekir.[146]

c) Hanbelilere göre: Erkek üç beyaz parça ile kefenlenir, bunların arasında kamis ve imame yoktur. Bu üç parçadan fazlası konulmaz. Ancak bu üç parçanın en güzelinden ve geniş olanından seçilmesi müstehabdır. Sadece iki parça sarmak da kafi gelir. Aynı zamanda kefenin beyaz bezden olması efdaldır.

Kefeni üç parçadan fazla tutmak mekruhtur. Çünkü bunda malın zayi' edilmesi söz konusudur.[147]

d) Malikilere göre: Kefenin üç kattan eksik olmaması müstehabdır. Meğer ki üç parçayı temin etme imkanı olmadığı za­man, bundan azı da olabilir. Erkeğin başına sarık misali bir bez sarılması da müstehabdır. Nebati boyayla boyanmış bezden kefen yapılması mekruhtur. Aynı zamanda katıksız ipekten de kefen kullanmak mekruh sayılmıştır. Bir de kefenin tek sayıda olması müstehabdır.[148]

 

Tahliller Ve Rivayetler
 

645 nolu Habbab hadisi sahihtir ve ihticaca elverişlidir. Buhari'de bu rivayeti kuvvetlendirir anlamda bir diğer rivayet Abdurrahman b. Avf (r.a.) den yapılmıştır:

"Doğrusu Mus'ab b. Umeyr benden hayırlıdır. O şehid edildiğinde bir uzun hırkadan başka kefeni yoktu. Hamza veya başka bir adam da öldürüldüğünde onun için de bir hırkadan başka kefen­lik bulunmadı."

Hadis, kefenlik olarak tek parça bulunduğunda ve o da kısa geliyorsa, ölünün baş kısmına doğru çekilip örtülür, açıkta kalan ayakları üzerinde ot, yaprak ve benzeri şey konmasının caiz olduğuna delalet etmektedir. Mevcut parça daha da küçük olursa, sadece avret yeri örtülür. Böylece kefende vacip olan nisbetin bütün bedeni örtecek şekilde olmasıdır. Bu temin edilmediğinde avret yerinin örtülmesi vaciptir.

646 nolu Habbab hadisi de istidlale salih görülmüştür.

647 nolu Katade hadisinin isnadmdaki ricalin hepsi sahihtir. Tirmizi de bunu hasenlemiştir.

Bu babda Deylemi'nin Ümmü Seleme'den yaptığı rivayette şöyle buyurulmuştur:

"Kefeni güzelleştirin. Ölülerinize sesli ağlamak, aşırı tezkiyede bulunmak, vasiyetini geciktirmek, hısımlarından ilgiyi kesmek suretiyle eziyet etmeyin. Borcunu edada acele ediniz. Kötü komşulardan udûl edip insaflı davranın. Kabrini kazdığınız zaman derin ve geniş tutun."

Deylemi'nin naklettiği bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur:

"Ölülerinizin kefenini güzel tutunuz; çünkü onlar kefenleriyle kabirlerinde fahr duyup ziyaretleşirler."

Nevevi bu iki rivayetin de sahih olduğunu kaydetmiştir.[149]

649 nolu Hz. Aişe hadisi sahihtir. Ebu Bekir Sıddîk'ın (r.a.) kefen hakkında kullandığı "muhle" kelimesini her ne kadar irine bulaşma şeklinde tercüme ettikse de bunun daha başka manaları da vardır. O bakımdan Deylemi hadisiyle ters düşmemektedir.

650 nolu İbn Abbas hadisinin isnadında Yezid b. Ebi Ziyad bulunuyor ki bu onun en zayıf hadislerinden biridir. Nevevi, "Hadis münekkitlerinin bu zatın zaif olduğunda birleşmişlerdir" demiştir.   Nitekim Müslim, Rasulüllah'ın (s.a.v.) hülle ile kefenlenmediğini belirtmiş ve "insanlara o kefenin hülleye benzerlik arzettiği intibaını vermiştir." [150] diye ilave etmiştir.

Bu babda Bezzar'ın ve İbn Adiy'in el-Kamil'de Cabir (r.a.) den yaptığı rivayette, şöyle buyurulmuştur: "Peygamber (s.a.v.) Efendimiz üç kefenle kefenlenmiştir: Kamis, izar ve lifafe..."

Ancak bu rivayetin isnadında Nasıh bulunuyor ki, bu zat zayıftır. Zehebi yaptığı tesbitte üç Nasıh isminden söz etmiştir: Nasıh b. Abdillah el-Kufî, Nasıh b. Ala' el-Basri ve Nasıh el-Kürdî... Bu üçünün de zayıf olduğu; ikincisinin güvenilir kabul edilmediği ve üçüncüsünün bu babda bir şey olmadığı ifade ediliy­or.[151]

Bu konuda bir diğer hadisi ise İbn Adiy İbn Abbas (r.a.) den rivayet etmiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz kırmızı kadifeyle kefenlen­miştir."

Bu rivayetin isnadında Kays İbn Rebi' bulunuyor ki, bu zat da zayıf olarak tesbit edilmiştir.[152]

İbn Ebi Şeybe, Ahmed ve Bezzar'ın Hz. Ali'den (r.a.) naklet­tikleri hadiste şöyle denilmektedir: "Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz yedi kat kefenle kefenlendi."

Bu hadisin isnadında Abdullah b. Muhammed b. Akil bulu­nuyor ki, bu zatın hafızası pek sağlam olmadığından "seyyiü'l-hıfz" denilmiştir, yani hafızası kötüdür. O bakımdan hadisi ihticaca elverişli değildir.[153]

Şüphesiz bu konuda daha birçok rivayetlerde bulunuyor- ki, çoğu istidlal ve ihticaca uygun değildir. O bakımdan tamamını nakletmeyi zaid gördük.

652 nolu İbn Abbas hadisini aynı zamanda İmam Şafii, İbn Hibban, Hakim ve Beyhaki tahric etmişler ve İbn Kattan da sahihlemiştir. Diğer yandan Tirmizi de bunu sahihlemiştir.

Bu konuda birkaç rivayet daha vardır ki hepsi de İbn Abbas hadi­sini kuvvetlendirmekte ve ihticaca salih olduğunu göstermektedir. Böylece özellikle sıcak bölgelerde beyaz renkteki elbiseleri, her bölgede de yine beyaz kefeni tercih etmenin müstehab olduğu anlaşılıyor.

653 nolu Leyla hadisinin isnadında Nuh b. Hakim bulunuyor ki İbn Kattan onun meçhul olduğunu söylemiş, ama İbn Hibban onun sıka (güvenilir) olduğuna dikkat çekmiştir.[154]

Böylece sözünü ettiğimiz hadisle istidlal edilebilir.

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Yetecek miktarda kefen te'min edilemediği zaman, mevcut bez parçası ile ölünün avret yerleri başı kısmı örtüler, açıkta ka­lan ayakları üzerine ot, yaprak gibi temiz şeyler konularak her ta­rafı örtülür.

2- Kefenlik bezin temiz ve iyi olanını seçmek müstehabdır.

3- Fazla pahalı olmayan kumaştan seçilmesi ve beyaz olması da müstehabdır.

4- Kefenin daha çok kişinin hayatta iken sosyal durumuna, ekonomik yapısına göre ayarlanması tavsiye edilir.

5- Farz olan kefen, vücudun her tarafını kaplayıp örtecek büyükçe bir parçadır, ikinci ve üçüncü kat kefen sarmak ise sünnettir.

6- Erkekler için sünnet olan kefen üç parçadan ibarettir.

7- Kadınlar için sünnet olan kefen beş parçadan ibarettir.

8- Kefenin çok ağır, pahalı kumaştan edinilmesi mekruhtur.

9- En son sarılacak olan lifafenin baş ve ayak uçlarından bağlanacak kadar büyük olması müstehabdır.

10- Kirli ve çok renkli bezi -zaruret yokken- kefen olarak kullanmak mekruhtur.

11- Zorunlu hallerde temiz olan herhangi bir bez kefen olabi­lir.

12- Mevcut bez kirli ise, yıkandıktan sonra kefen olarak kul­lanılmalıdır.

13- Erkeğin başına imame denilen bez sarmak, müctehidlerin çoğuna göre meşru değildir; bir kısmına göre ise, meşrudur.