Konu Başlığı: Kafire Karşılık Müslüman, Köleye Karşılık Hür Öldürülür Mü? Gönderen: Zehibe üzerinde 31 Temmuz 2010, 05:45:40 Kafire Karşılık Müslüman, Köleye Karşılık Hür Öldürülür Mü?
Kur'ân-ı Kerîm Mâide Sûresi 32. âyette, kısas konusuna temas edilirken "Kim bir nefsi bir nefis karşılığında veya yeryüzünde fesat (çıkarma suçundan dolayı) olmaksızın öldürürse..." şeklinde bir lafız ve anlatıma yer verilmiştir. Nefs veya nefis kelimesi burada "kişi", "can" anlamına gelmektedir. Böylece müslim, kâfir, hür ve köle ayırd edilmeksizin umum ifade eder anlamda bir anlatıma yer verilmiştir. Hadisleri dikkate almadığımız ve âyeti hadîslerle açıklamayı bir tarafa bıraktığımız takdirde, bir kâfiri haksız yere öldüren bir müslü-manm kısas hükmüne göre öldürülmesi gerekir. Aynı zamanda bir köleyi haksız yere öldüren hür bir kimse hakkında da kısas uygulanması vâçip olur. Hadîslerde ise âyetteki bu umum hususlandırılmakta ve kısas hususunda nasıl bir yol izlenmesi açıklanmaktadır. O bakımdan bir konu hakkında sağlam bilgi edinebilmek veya sağlıklı bir hüküm verebilmek için İslâm'ın bu iki ana kaymağına bakmamız gerekmektedir. Aksi halde yanlış hükümler ortaya çıkar ve İslâm'ın bütünlüğü yara alır. [24] İlgili Hadisler Ebu Cuhayfe (r.aj den yapılan rivayete göre adı geçenin Uz. Ali'ye (r.k.) şöyle sorduğu bildiriliyor: "Ya Ali, yanınızda Kur*ân'da olmayan vahiyden bir şey bulunuyor mu?" Hz. Ali (r.a.) şu cevabı veriyor: "Hayır, çekirdeği, tohumu yaran, neşeme (insan ve diğer canlıların ana rahminde oluşmasını sağlayan sperm ve yumur-ta)yı yaratan kudrete yemin ederim, öyle bir şey yoktur. Ancak Cenâb^ı Hakk'm bir adama Kur'ân'da ye şu saLifedekini anlama hususunda verdiği yetenek söz konusudur..." Bunun üzerine ben: "O sahifede ne vardır? diye sorduğumda buyurdu ki: "Akl konusu var, esirin ellerini açıp serbest bırakma var ve bir de bir kâfire karşılık bir müslümanın öldürülmeyeceği meselesi var." [25] Hz. Ali (r.a.) den yapılan rivayette göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Mü* m inlerin kanı (kısas ve diyette) eşittir. Onlar başkalarına karşı bir el (toplu bir kuvvet)dirler. Mü'min-lerin sıradan birinin (bir harbîye verdiği) emam diğer müminler de tasvip edip, kabul ederler. Haberiniz olsun bir kafire karşılık bir nıü'min (kısasen) öldürülmez ve onun ahd-u emamnda olan ahd-u eman almış hiçbir kişi de öldürmez." [26] Amr b. Şuayb'den, o da babasından ve dedesinden yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, bir kâfire karşılık bir müslim'in öldürülmeyeceğini hükmetmiştir" [27] Diğer bir rivayette ise şöyle buyıırulmuştur: "Kâfire karşılık müslüman öldürülmez ve müslümanın ahd-u emamnda olan ahd-u eman almış hiç bir kişi de öldürülmez." [28] Hadislerin Işığında Mezheb İmamlarının Görüş ve İstidlalleri a) Hanefîlere göre, hürre karşılık hür, köleye karşılık hür (kısasen) öldürülür. Çünkü Kur'ân'da bu sınıflar arasında bir ayrım yapılmamış, "nefs^can" kavramına yer verilmiştir. Bu kavram bir ayrım yapılmaksızın bütün sınıfları kapsamına almaktadır. Hem Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Kasden bilerek öldürmek kaveddir" yani kısası gerektirir buyurmuştur. O da bu ifadesiyle bir ayrım yapmamıştır. Ayette: "Hürre karşılık, hür, köleye karşılık köle (kısasen) öldürülür" ifadesi, başkasına karşı hürrün kısas edileceğini olumsuz kılmamaktadır. Hem kelimenin başındaki (elif-lâm) tarifi and içindir, cins için değildir. Zimmî (gayr-i muslini vatandaş olan) kişiye karşılık müslüman (kısasen) öldürülür. Zira bu hususta kitap ve sünnette genel bir anlatıma yer verilmiştir. Böylece Hanefîlerin konumuzla ilgili hadîslerle istidlal ve ihticac-da bulunmadıkları anlaşılıyor. Şafiiler ise sözü edilen hadislerle istidlal ve ihticacda bulunarak bir kâfire karşılık bir müslümanın öldürülmeyeceğini belirtmişlerdir. Bir müste'nıene (kendisine eman verilmiş olan yabancı) karşılık bir müslüman ve zimmî (kısasen) öldürülmez. Ancak müste'mene karşılık nıüste'men (kısasen) öldürülür. Bunun gibi kadına karşılık erkek, deliye karşı akıl sahibi, ergen olmayana karşılık ergen olan, hasta ve sakat olana karşılık sağlam olan, azası noksan olana karşılık azası tam olan, baba veya anasına karşılık evlâd kısasen öldürülür. Ama evlâdına karşılık asıl (baba ve ana) Öldürülmez. Zira Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz "evladına karşılık baba (kısasen) öldürülmez" buyurmuştur. [29] Ancak kısasen öldürülemeyenlerden diyet alınır. Bu da üç senelik bir süreye bağlanır, katil bu süre içinde belirlenen diyeti ödemek zoun-dadır. Efendi kölesine, müdebbere ve mükâtebesine karşılık öldürülmez. Kısas ancak kılıç (öldürücü bir silah)la yerine getirilir. İşkenceye yol açacak bir öldürme cihetine asla gidilmez. Zira Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz: "Kısas ancak kılıç (silah)la yerine getirilir" buyurmuştur. [30] Öldürülenin küçük ve büyük velîleri, varisleri olursa, ergen olanları küçüklerin büyüyüp ergen olmalarını beklemeden kısas talep edebilirler. Bu İmam Ebû Hanîfe'ye göredir. İmameyn'e, İmam Şafiî ve İmam Ahmed1 e göre, hak müşterek olduğunda küçüklerin ergen olmasını beklerler.' Öldürülenin büyük yaşta olan velî ve vârislerinden biri hazır bulunmayıp seferde olursa, bilicma' onu beklemek gerekir. Katil ağır bir cisimle veya boğarak veya kazdığı bir hendeğe atarak öldürür ve bu tarz öldürmeyi birkaç defa tekrarlarsa, o takdirde katil artık kılıç (siîah)la değil öldürdüğü şekilde Öldürülür. Bunda icma' vardır. Zira işkence ederek öldürmeyi âdet edinenler hakkında bölyesine caydırıcı ve ürkütücü bir müeyyide gereklidir. [31] b) Şâfiîlere göre, Hanefîlerde olduğu gibi, kısasın gerekmesi için tatilin âkil, baliğ ve katli kasden bilerek yapmış olması şarttır. O rakımdan İmam Şâfıî bu konuda şöyle demiştir: "Üzerine hudud vâcib almayan kimse hakkında kısas da uygulanmaz. Bu da henüz ihtilâm ol-:nayan erkekler, henüz ayhali görmeyen kadınlar veya onbeş yaşını doldurmayanlar, aklî dengesi bozuk olanlarla ilgilidir. Yani bunlar kasden hile olsa adam öldürecek olurlarsa haklarında kısas hükmü uygulanmaz. Diyet cezası uygulanır. Ancak onu tahrik edip bu suçu işleten biri delil ve belge ile ortaya çıkarılırsa, o kısasen öldürülür: Sarhoş kişi bu vaziyette birini öldürürse kısasen o da öldürülür. [32] Zimmî'ye karşılık müslüman fkısasen) Öldürülmez. Zimmîye karşılık zimmî kısasen öldürülür isterse bu iki zimmînin dinleri, milletleri ayrı olsun, fark etmez. Zimmî olan katil cinayeti işledikten sonra jîslâm'a girse bile kendini kısastan kurtaramaz. Zimmîye karşılık murtedd kısasen öldürülür... Murtedde karşılık imurtedd de öldürülür. Köleye karşılık hür Öldürülmez. Köleye karşılık köle kısasen öldürülür. Köle köleyi öldürdükten sonra hürriyetine jkavuşturulsa bile kısastan kurtulamaz. Müslüman bir köle ile hür bir zimmî arasında kısas hükmü uygu-ilanmaz. Evlâdını öldüren baba hakkında da kısas yapılmaz. Ama baba ve anasını veya ikisinden birini öldüren evlâd hakkında kısas uygulanır. Birkaç kişi ortaklaşa bir adamı öldürürlerse, hepsi birden kısasen öldürülür. Meğerki maktulün velisi onları affetmiş olsun... [33] c) Hanbelîlere göre, kâfire karşılık müslüman kısasen öldürülmez. Bu meselede Hanbelîler Şâfîîlerle birleşmektedirler. Zira bunlar da konuyla ilgili hadîslerle istidlal ve ihticacda bulunmuşlardır. İlim ehlinden çoğunun görüş ve içtihadı da böyledir.' Nitekim Ömer, Osman, Ali, Zeyd b. Sabit ve Muaviye'den (Allah hepsinden razı olsun) bu anlamda rivayetler vardır. Tabiînden Ömer b. Abdilaziz, Ata', el-Hasan, İkrime ve diğer ilim adamlarından Zührî, İbn Şübrüme, İmam Mâlik, îmanı Sevrî, İmam Eyzâî, İshak, Ebû Ubeyd, Ebû Sevr ve İbn Münzir de aynı görüş ve ictihaddadırlar. Nahâî, Şa'bî ve rey tarafdarları ise bunun hilâfına bir ictihadda bulunmuşlardır. Nitekim Şa'bî ile Nahâî'nin bir mecusî veya bir'yahudî veya bir hıristiyana karşılık müslüman kısasen öldürülür sözlerini İmam Ahmed hayretle karşılamış ve şöyle demiştir: "Sübhanellah, bir mecusî nasıl müslüman gibi sayılır! Oysa Resûlüllan (s.a.v.) Efendimiz: "Kâfire karşılık bir müslüman kısasen öldürülmez" buyurmuştur. [34] Bir kâfir bir kâfiri öldürdükten sonra İslâm'a girer veya yaraladıktan 'sonra İslâm'ı din olarak seçerse ve yaralanan kâfir de o yaradan dolayı ölürse, kısas hükmü uygulanır. Nitekim Şafiî de aynı görüştedir. Bunun gibi bir müslüman bir kâfiri yaralar ve yaralı kâfir İslâm'a girdikten sonra o yara sebebiyle ölürse, katil olan müslüman hakkında kısas uygulanmaz, ancak diyet gerekir. Bir müslüman için ne kadar diyet veriliyorsa, o da o kadar diyet öder. Evli olup zinada bulunan bir kişiyi bir müslüman öldürecek olursa, Şafiî'nin m e s heb ininin .zahirine göre ne diyet, ne kısas, ne de keffa-ret gerekir. Oysa diğer ilim adamları bu mesele hr iinda başka bir vecih ortaya koymuşlardır. O da, katil hakkında kısas uygulanmasının gereğidir. Zira zâni ve zâniyeyi Öldürme hakkı imama devletin başındaki zata ve onu temsil eden yetkililere verilmiştir. Hanbelîlerin çoğunun görüş ve içtihadı bu meselede Şâfîîlerle birleşmektedir. Köleye karşılık hür kişi kısasen öldürülmez. Nitekim Ebû Bekir, Ali, Zeyd ve İbn Zübeyr de (Allah hepsinden razı olsun) bu görüştedirler. Tabiînden el-Hasan, Ata', Ömer b. Abdillaziz ve İkrime de böyle bir görüş ortaya koymuşlardır. İmam Mâlik, İmam Şâfıî, îshak, Ebû Sevr de aynı görüş ve ictihaddadırlar. Saîd b. Müseyyeb, Nahaî, Katade, Sevrî ve rey taraftarları ise âyetin umum ifadesine dayanarak ve Resûlüllah- (s.a.v.) Efendimizin "Mü'minlerin kadınları birbirine eşittir" hadîsiyle istidlal ve ihticacda bulunarak köle karşılığında hür kişi öldürülür demişlerdir. Efendi kölesine karşılık öldürülmez. Yani efendi kölesini öldürecek olursa kısas uygulanmaz. Bu ilim adamlarından çoğunun görüşüdür. Nahaî ve Davud'a göre kısas uygulanır. Nitekim Resûlüîlah (s.a.v.) Efendimiz: "Kim kölesini öldürürse biz onu öldürürüz; kim de kölesinin organını keserse biz de onun organının keseriz" buyurdu. [35] Tirmizî bu hadîsin hasen olduğunu belirtmiştir. Diğer bir tesbitte ise hasen ve garip olduğunu söylemiştir. Bu mesele hakkında üç rivayet daha varsa da yapılan ciddi tesbit-lere göre hepsi de zayıf olup istidlale salih değillerdir. Köleler arasında kısas uygulanır. İlim ehlinin ekserisinin görüş ve içtihadı böyledir. Dört mezhep imamları da aynı görüşü ortaya koymuşlardır. Ancak öldürülen kölenin efendisi kısastan vazgeçebilir, yani affetme yetkisi vardır. [36] Müslüman köle karşılığında kâfir kısasen öldürülmez. Çünkü köleye karşılık hür kişi öldürülmez. Aralarında eşitlik yoktur. Çocuk veya deli katil oldukları taktirde haklarında kısas uygulanmaz. Diyet alınır. Sarhoş sarhoşluk halinde katil olduğu taktirde kısas vâcih olur. Evladını öldüren baba hakkında da kısas hükmü uygulanmaz. Zira bu konuda meşhur bir hadîs bulunuyor, o da şöyledir: "Evlâdına karşılık baba öldürülmez..." Bu hadîsi hem Ömer b. Hattab, hem de İbn Abbas (r.a.) rivayet etmişlerdir. Nesâî ve İbn Mace bu hadîsi nakletmiş ve ilim adamları sahih olduğunu belirtmişlerdir. Anne de bu ' hususta baba gibidir. [37] Evlâd ise ana veya babasının katili olduğu taktirde kısasen öldürülür. Aynı zamanda bir kişiyi müştereken öldüren bir cemaat de ona karşılık kısasen öldürülürler. [38] d) Mâlikilere göre de, köleye karşılık hür kısasen öldürülmez. Aynı zamanda cariyeye karşılık hürre öldürülmez. Köle veya câriye hür bir kişiyi öldürecek olursa kısas gerekir. [39] Diğer üç mezhebin görüş ve içtihadını belirtirken yer yer Mâlikilerin de görüş ve icticadına yer vermiş bulunuyoruz. Burada tekrarına o bakımdan lüzum görmedik. [40] Tahliller ve Rivayetler 652 no'lu Ebû Cuhayfe hadisi sahih olup istidlale sâlihtir. Ebû Cu-hayfe'nin Hz. Ali'den böyle bir soru sormasının sebebini Hafız İbn Hacer şöyle açıklamıştır: «Şia'dan cemaat ehl-i beyt'in özellikle de Hz. Ali'nin (r.a.) başkasının muttali olamadığı vahiyden özel olarak birşeyler bildiklerini iddia edip dururlardı. Nitekim bu meseleyi Hz. Ali'den Kays b. Ubâde ve el-Eşter en-Nâhâi de sormuş, Hz. Ali onlara şbyle demiştir: «Zahir olan şu ki, burada kendisinden bu konuda soru sorulan (ben)den Kitap ve Sünnet'e şâmil olan vahye dayalı ahkâm-ı şer'iyye ile ilgili bir meseledir. Çünkü Cenâb-ı Hak sünneti de vahiy olarak adlandırmış ve «Muhammed kendi hevesine göre (dinî konularda) konuşmaz. Onun konuştukları olduğu gibi kendisine yapılan vahiyden kaynaklanmaktadır. Bu da sadece Kur'ân'ı değil daha umum anlamda sünneti de içine almaktadır. Nitekim «ve bir de bu sahifede olanı...» cümlesi de buna böyle delâlet etmektedir. Zira o sahifede yazılı olan Kur'ân âyetleri değil, Resûlüllah'ın (s.a.v.) hadîsleri idi. Böylece rivayetin açık delâletinden kâfire karşılık bir müslümanm öldürülmeyeceği, yani hakkında kısas uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Bu da tamamiyle sünnete dayanmaktadır. 653 no'lu Hz. Ali (r.a.) hadîsim aynı zamanda Hâkim tahric edip sahîhlemiştir. 652 no'lu hadisi desteklemekte ve meseleyi vuzuha kavuşturmaktadır. Böylece kısas konusunda bir müslümanla kâfirin, bir müslümanla bir gayr-i müslimin eşit tutulmayacağı ortaya çıkıyor. Aynı zamanda müslümanlardan biri bir muharibe, yabancı kâfire eman verirse, bütün müslümanlar eman vermiş gibi kabul edilir ve o kişi güvende kalır, kimse ona dokunmaz. 654 no'lu Amr b. Şuayb hadîsi hakkında Ebû Dâvud bir görüş beyân etmemiştir. Amr b. Şuayb'e kadar uzanan râvîlerinin tamamı ricâl-i sahihtir. Ayrıca bu bapta İbn Hibban kendi sahihinde İbn Ömer (r.a.) dan bir hadîs riyâyet etmiş, Tirmîzî de onu hasenlemiştir. İbn Mâce ise İbn Abbas (r.a.) dan bir hadîs rivayet etmiştir. İmam Şâfîi ise Atâ, Tavus, Mucahid, el-Hasan'dan murselen şu hadîsi rivayet etmiştir: Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Mekke'nin fethinde şöyle buyurmuştur: «Kâfire karşılık mü'min kısasen öldürülmez.» Beyhâki de bu bapta înıran b. Husayn'den bir hadîs rivayet etmiş ve Bezzar da aynı hidîsi nakletmiştir... Diğer yandan Ebû Dâvud, Nesâî ve Beyhâkî de Hz. Aişe (r.a.) dan bu bapta bir rivayet yapmışlardır. Ancak Hafız İbn Hacer bu rivayetlerin zayıf olduğuna dikkat çekmiştir, Muhaddis Abdurrezzak ise Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Şâlim'den, o da babasından şunu rivayet etmiştir: «Müslümanlardan air adam zimmet ehlinden bir adamı öldürdü. Dava Hz. Osman'a intikâl ettirilince Hz. Osman katili kısasen öldürmedi ancak çok ağır bir âiyet takdir etti.» i ibn Hazm diyor ki: Bu son derece sıhhatli bir uygulamadır. Zira |.shab-ı kiramdan herhangi bir zattan bundan başka bir uygulama lahîh görülmez. Hz. Ömer'e de böyle bir dava bildirilince önce kısas fapmalarmı yazmış, sonra hemen arkasından «öldürmeyin, katilin velilerinden diyet alın» diye ikinci bir yazı yazıp göndermiştir. [41] Diyete «akl» denilmesinin sebebi, diyet olarak verilen develerin Spaktulün kapısının önüne iple bağlanmasından dır. «Akl» «ikal» devele- -in ayaklarına bağlanan iplere denir. Düşman elinde esir kalan müslümanları kurtarmakla ilgili eşvikkâr sözler de o sahifede yer almıştır. Amr b. Şuayb hadisinde geçen «velâ zû ahdin fî ahdihi» cümlesini, nıüslümanın ahd-u emamnda bulunan ahd-u emân almış hiçbir kişi öldürülmez» diye tercüme ettikse de biraz muğlak olduğundan açıklamamız gerekir: İslam hukukunda kısas ve diyet hükümleri yer almaktadır. Katile verilecek ceza net biç i. ide belirtilmiştir ve bu cezayı uygulama devletin yetkili organları, a bırakılmıştır. O bakımdan katil bu hukukî çerçeve içinde bir bakıma kendisine ahd-ü emah verilmiş oluyor. Bunun için ıraktulün yakınları ona herhangi bir saldırıda bulunmak hakkına sahip değillerdir ve verilen bu emana sadık kalmaları gerekiyor. [42] Konuyla İlgili Diğer Hadisler ve Rivayetler «Kim bir muâhidi (İslam devletine başvurup kendinin korunmasını sağlayan dar-i harp ehli) öldürürse, cennet kokusunu alamaz. Şüphesiz ki cennet kokusu kırk yıllık bir mesafeden hifeedilir.» [43] Ebû Hûreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resûliıİlah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: «Haberiniz olsun ki, Allah'ın ve Resulünün zimmetinde olan bir muâhidi öldürürse Allah'ın zimmetini bozmuş olur. Aynı zamanda kokusu kırk yıllık mesafeden hissedilen cennet kokusunu alamaz.» [44] Birinci hadîs Abdullah b. Amr (r.a.) den rivayet edilmiştir. Hadîs sahîh olup istidlale sâlihtir. Böylece müslümanlar tarafından korunması kabul edilen bir gayr-i müslim artık Allah ve Peygamberinin korunması ve güveni altındadır demektir. Haksız bir sebeple kimse ona tecavüz edemez ve Öldüremez. İkinci hadîsi Ebû Hûreyre rivayet etmiştir. Tirmîzî bu hadîsin ha-sen ve sahîh olduğunu belirtmiştir. Muahid, dar-i. harp ehlinden olup eman dileyerek İslâm ülkesine giren kimse demek ur. Onun bu eman dilemesi bir para vermesiyle olabileceği gibi, kendisinden hiçbir şey alınmaksızın kabul de edilebilir. Hasan'dan, o da Semûre'c'en rivayet etmiştir. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: «Kim kendi kölesini öldürürse biz de onu (kısasen) öldürürü/. Kim de kölesinin bir organını keserse, biz de onun organını keseriz.» [45] Ebû Dâvud ile Nesâî'nin yaptığı rivayette ise şu cümleye de yer verilmiştir: «Kim kölesini iğdiş yaparsa biz de onu iğdiş yaparız...» Buharî, Ali b. Medenfnin şöyle dediğini belirtiyor: «el-Hasan'm Semûre'den duyması sahîhtir.» Gerçi bunun hilâfına da birkaç rivayet mevcuttur. Ancak yapılan ciddi tesbitlere göre, zayıftırlar. O bakımdan istidlale sâlih görülmemişlerdir. Nitekim bunların çoğunu Hicaz ehli rivayet etmiştir. İmam Ahmed de bu konuda Şam ehlinin rivayeti sahîhtir, Hicaz ehlinin sahîh değildir diyerek tesbitini ortaya koymuştur. [46] Çıkarılan Hükümler 1- Kısas konusunda insanlar eşit tutulurlar: Hürre karşılık hür Ijısasen öldürüleceği gibi, köleye karşılık da hür kısasen öldürülür. Kadına karşılık erkek, erkeğe karşılık kadın kısasen öldürülür. Bu daha çok Hanefi'lerin göi'üş ve içtihadıdır. 2- Zimmî (gayr-i müslim vatandaş) karşılığında müslüman îhsasen öldürülür. Bu istisna teşkil eder. 3- Kâfire karşılık müslüman, köleye karşılık hür kişi kısasen |ldürülmez. Bu daha çok Şâfîîlerle Hanbelîlerin görüş ve içtihadıdır. 4- Köleye karşılık köle kısasen öldürülür. Cariyeye karşılık da câriye kısasen öldürülür. Bu meselede ittifak vardır. 5- Müste'men (kendisine eman verilmiş olan yabancıya karşılık pmmî ve müslüman öldürülmez. Bu daha çok Hanefîlerin görüşüdür. 6- Müstü'mene karşılık müste'men kısasen öldürülür. 7- Deliye karşılık âkil sahibi, ergen olmayana karşılık ergen olan kişi kısasen öldürülür. 8- Hasta ve sakat kişiye karşılık sağlıklı ve azası yerinde olan kişi _ şasen öldürülür. 9- Baba veya anasını öldüren evlâd kısasen öldürülür. 10- Evlâdına karşılık baba veyahut ana kısasen öldürülmez. 11- Kısasen öldürülmeyenlerden diyet takdir edilip alınır. 12- Kölesine karşılık efendisi kısasen öldürülmez. 13- Ergen olana karşılık ergen olmayan çocuk kısasen öldürülmez. Zira katil hakkında kısas hükmünün uygulanabilmesi için onun âkil, baliğ olması şarttır. 14- Aklı yerinde olana karşılık deli kısasen öldürülmez. Ancak akl kapsamına giren diyet alınır. 15- Kısas daha çok kılıç veya öldürücü bir silâhla yerine getirilir. 16- Katile işkence yapılmaz. Organları kesilmez. 17- Maktulün varislerinden kimi ergen, kimi de küçük yaşta olursa, küçüklerin ergen olması beklenmeksizin büyükler kısas veya diyetten birini talep edebilirler. Bu Hanefîlere göredir. 18- Hak müşterek olduğuna göre vârislerinden küçüklerin ergen olması beklenip öylece kısas, diyet veya affa karar verilir. Bu hem ima-nıeyne, hem de Şâfiilerle Hanbelîlere göredir. 19- Öldürülenin ergen olan vârislerinden biri seferde olursa, kısas, diyet veya af hususunda bir karar verebilmeleri için onun seferden dönmesini beklerler. 20- Katil ağır bir cisimle veya boğarak veyahut bir uçurumdan aşağı atarak öldürür ve bu fiilini birden fazla kişi hakkında uygularsa, yakalanınca artık kılıç ve silahla değil fiiline uygun şekilde Öldürülür. Bu daha çok Hanefîlere göredir. 21- Üzerinde hudud vâcib olmayanlar hakkında kısas da uygulanmaz. Diyet alınır. , 22- Sarhoş kişi o vaziyette bir adam öldürürse, sarhoşluğu dikkate alınmaz ve kısasen öldürülür. 23- Zimmîye karşılık müslüman kısasen öldürülmez. Diyet alınır. Bu daha çok Şâfiîlerin görüş ve içtihadıdır. 24- Zimmîye karşılık zimmî kısasen öldürülür. İsterse bu iki zimmînin dinleıi ayrı olsun. 25- Zimmî, adam Öldürdükten sonva İslâm'a girse bile kendisini kısastan kurtaramaz. 26- Zimmîye karşılık mürtedd kısasen Öldürülür. Murtedde karşılık murtedd de öldürülür. 27- Köleye karşılık köle kısasen öldürülür. Köleye karşılık hür kişi öldürülmez. Bu daha çok Şâfiilerle Hanbelîlerin görüş ve içtihadıdır. 28- Köle bir başka köleyi öldürdükten sonra hürriyetine kavuşturulsa bile bu onu kısasen öldürülmekten kurtarmaz. 29- Müslüman bir köle ile hür bir zimmî arasında kısas uygulanmaz. 30- Birkaç kişi birleşip hep birlikte bir adamı öldürürlerse, hepsi birden kısasen öldürülür. Ancak maktulün velisi affederse, o takdirde Öldürülmekten kurtulurlar. 31- Evli olup zina eden bir kişiyi bir müslüman öldürecek olursa ne kısas, ne diyet, ne de keffaret gerekir. Bu Şafiî'nin bir kavline göredir. Diğer imamlara göre kısası uygulama yetkisi devlete aittir. O bakımdan kısas gerekir. 32- Kur'ân'da yazılı bulunan âyetler ve hükümler dışında yazılmayıp ehl-i beyte tevdi edilmiş başka âyet yoktur ve olamaz da... 33- Hz. Ali'nin (t.a.) muhafaza ettiği sahifede yazılı olanlar Kur'ân âyetleri değil hadîstir. 34- Ahd-u eman alıp İslâm ülkesine sığınan muâhidi öldürmek haramdır ve bunun manevî cezası oldukça ağırdır. 35- Maktulün baba tarafından vârisleri veya bütün vârisleri katil hakkında kısas uygulanmasından vazgeçme hakkına sahiptirler. İsterlerse sadece diyet almakla konuyu kapatabilirler. Bütünüyle affetmeleri de caizdir. 36- Varisler affedince kamu hakkı ve davası söz konusu olur mu? Müctehid imamlara göre, böyle bir hak söz konusu değildir. [47] Konu Başlığı: Ynt: Kafire Karşılık Müslüman, Köleye Karşılık Hür Öldürülür Mü? Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Şubat 2019, 16:16:52 Esselamü aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Kafire Karşılık Müslüman, Köleye Karşılık Hür Öldürülür Mü? Gönderen: Ceren üzerinde 22 Şubat 2019, 16:13:50 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
Konu Başlığı: Ynt: Kafire Karşılık Müslüman, Köleye Karşılık Hür Öldürülür Mü? Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Şubat 2019, 06:48:00 Aleyküm Selam
Paylaşım için Allah razı olsun |