๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 29 Temmuz 2010, 06:26:26



Konu Başlığı: Kafir Ne İle Müslüman Olur?
Gönderen: Zehibe üzerinde 29 Temmuz 2010, 06:26:26
Kafir Ne İle Müslüman Olur?
 

Şüphesiz İslâm dini her konuda olduğu gibi bu konuda da büyük bir rahatlık getirip sağlamıştır. Bir kâfirin İslâm'a girip müslim sayılması için sıkıcı bir merasime yer verilmemiştir. Çünkü İslâm'a göre niyet ve amel yeterlidir. Kişi diliyle İslâm'a girdiğini söylemesiyle veya iki şehadet kelimesini teleffuz etmesiyle müslüman kabul edilir. Bu arada yani müslüman olunca gusletmesi ve sünnet olması müs-tehabdır. Bununla beraber gusül ve sünnet hususunda birtakım farklı içtihatlar da ortaya çıkmıştır. Yeri gelince gereken açıklama yapılacaktır.

Hatta hadîslerin zahirinden, bir kâfirin "Ben şehadet ediyorum ki sen Allah'ın Resulüsün" demesiyle küfürden kurtulup İslâm'a girdiği anlaşılmaktadır. [15]

 

İlgili Hadisler
 

îbn Mes'ûd'dan (r.a.) yapılan rivayette adı geçen şöyle demiştir:

"Şüphesiz ki'azîz ve celîl olan Allah bir adamı cennete sok­mak için Peygamberini gönderdi. Peygamber (s.a.v.) kenîse (havra)ya girdi. Orada bir çok yahudiye tevrat okuyan bir yahu-di ile karşılaştı. Tevrat'ta Peygamber (s,a.v.) Efendimiz'in sıfa­tından söz eden âyetlere gelince okumayı kesip durdular. Yanı başlarında bir de hasta bir adam bulunuyordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz onlara: "Size ne oldu da okumayı kesip durdunuz?" diye sorunca o hasta adam şöyle dedi: "Onlar bir peygamberin sıfatını açıklayan yere gelince okumayı kesip durdular" dedi ve sonra o hasta adam emekleyerek yaklaştı. Tevrat'ı alıp okumaya başladı, tâ ki Peygamber (s.a.v.) Efendi­miz'in sıfatıyla ilgili âyetlere geldi ki orada hem O'nun hem de ümmetinin sıfatları anılıyordu. Hasta adam: 'İşte bu sizin ve ümmetinizin sıfatıdır. Ben şehadet ediyorum ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve sen de O'nun Resulüsün." Bunun üzerine Peygam­ber (s.a.v.) Efendimiz ashabına şöyle buyurdu: "Bu karde-şinizin durumuyla ilgilenin, ona sahip çıkın..." [16]

Ebû Sahr el-Ukaylî'den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir:

"Bedevilerden bir adam bana haber vererek dedi ki: Resû-lüllah (s.a.v.) Efendimiz hayatta iken, satmak üzere birşey (da­var veya herhangi bir madde) alıp Medine'ye getirdim. Satışımı tamamladıktan sonra kendi kendime "And olsun ki bu adam (Peygamber)le karşılaşıp O'ndan bir şeyler dinleyeceğim" de­dim ve derken Peygamber'e (s;a.v.) Ebû Bekir ile Ömer arasında birlikte yürürken rastladım. Onları arkadan takip etmeğe baş­ladım. Tâ ki yahudîlerden bir adama vardılar ki adam Tevrat'ı açmış, ölmek üzere olan, gençlerin en güzeli ve en yakışıklısı oğlundan ötürü okuyor ve kendi kendini ta'ziyede. bulunuyordu, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz o adama: 'Tevrat'ı indiren Al-lah için sana and veriyorum söyle, şu kitabında benim sıfat ve çıkışımla ilgili bir ayet buluyor musun?" diye sordu. O da başını yukarıya doğru kaldırıp "Hayır" diye cevap verdi. Bunun üzerine ölmek üzere olan oğlu şöyle dedi: "Evet Tevrat'ı indiren Allah'a yemin ederim ki biz kendi kitabımızda senin sıfatını ve çıkışını buluyoruz. Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yok,tur ve Sen de O'nun Resulüsün..." Bunun üzerine Resû­lüllah (s.a.v.) Efendimiz yanındaki ashabına: "Şu yahudiyi (İslâm'a giren) kardeşinizin yanından kaldırıp uzaklaştırın" buyurdu ve sonra onun defin ve kabir işiyle meşgul olup na­mazını kıldı. [17]

Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, yahudi olan bir adam, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e: "Ben şehadet ediyorum ki sen Al­lah'ın Resulüsün" dedi ve bir süre sonra vefat etti. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz ashabına: "Arkadaşınızın namazını kılın" diye buyurdu. [18]

îbn Ömer (r.a.) dan yapılan rivayette,- adı geçen diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Halid b. Velîd'i Benî Cüzeyme kabilesine gönderdi. Hâlid b. Velid (r.a.) onları İslâm'a davet etti. Onlar da "biz müslüman olduk" demesini iyi beceremedikleri için Onun yerine "Sa-be'nâ, sabe'nâ" (Sabia dinine girdik) dediler. Bunun üzerine Hâlid b. Velîd (r.a.) harekete geçip onları öldürdü ve esir aldı ve bizden her biri­mize esirini verdi. Tâ ki sabah oldu, Hâlid b. Velîd (r.a.) bizden her bi­rimizin kendi esirini öldürmesini emretti. Bunun üzerine ben: 'Vallahi ben kendi esirimi öldürmem ve arkadaşlarımdan da hiç biri kendi esiri­ni öldürmeye çektir" dedim ve tâ ki Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e vardık. (Durumu ona arz ettiğimizde) şöyle buyurdu: "Allah'ım Hâlid'in işlediği fiilden dolayı sana yönelip kendimi berî kılarım" ve bu cümleyi iki defa söyledi. [19]

 

Müctehid ve İlim Adamlarının Görüş ve İctihadları
 

Bir müslüman irtidad ettikten sonra tekrar'îslâm'a dönmek is­terse Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmesi kâfidir. Samimi olup olmadığı araştırılmaz. Bir kâfirin durumu da böyledir. Şehadet getirdikten sonra başka bir ik­rarına lüzum görülmeksizin şehadeti kabul edilir. Nitekim Resûlüllah  (s.a.v.) Efendimiz: "insanlarla, la ilahe illalllah demelerine ka­dar savaşmakla emrolundum. La ilahe illallah deyince artık kanlarım ve mallarını benden korumuş olurlar..." buyurmuştur. [20]

a) Hanefîlere göre. irtidad eden kimse, dönüş yapıp kelime-i şehadeti getirdiği taktirde islâm'a yeniden girmiş kabul edilir. [21]

Kafir olarak tanınan bir kişinin müslüman cemaatiyle birlikte na­maz kıldığı görüldüğünde onun müslüman olduğuna hükmedilir, imam Muhammed'e göre, yanlız başına İslâm kıblesine yönelmiş halde namaz kıldığı görülürse yine de müslüman olduğuna hükmedilir. en-Nâtıfî'ye göre, kâfir bir kişi namaz vaktinde münferiden olsa bile Kabe'ye müteveccihen namaz kılarsa islâm'a girdiğine hükmedilir.

Bunun gibi zinamı (gayr-i müslim vatandaş) bir müslümana uyup namaz kılarsa onun da İslâm'ı kabul ettiğine hükmedilir. Bu görüş daha çok Ebû Bekir Muhammed b. Fazl'a aittir.

Bezzaziye'de deniliyor ki: "Ölen bir hıristiyan için bir müslüman şehadette bulunarak onun İslâm'a girdiğini söylerse artık o müslüman sayılır. Ama ölen bir müslümanm murted olarak öldüğüne şehadet ederse, bu husustaki şehadeti kabul olunmaz. Zira müslümanlar haber-i vahide dayanarak onun namazını terketmezler.

İki hıristiyan ölen bir hıristiyamn islâm'a girdikten sonra öldüğüne şehadet ederlerse şahitlikleri kabul olunur. [22]

Böylece Hanefî mezhebine göre, kâfir kelime-i şehadeti getirme­kle islâm'a girmiş kabul edileceği gibi, cemaatle namaz kıldığı veyahut yalnız başına Kabe'ye yönelip namaz kıldığı görülürse, müslüman olduğuna hükmedilir.

Bir putperest "lâ ilahe illallah" derse müsîüman olur. Sonra bun­dan rücu' ederse hakkında murted hükmü uygulanır.

Yahudi ve hıristiyan kimselerin sadece "lâ ilahe illallah" demeleri yeterli kabul edilmez. Zira onlar zaten Allah'a inanıyorlar. Buna "Muhammedün Resûlüllah" cümlesini de eklerlerse ancak müslüman olduklarına hükmedilir.               

el-Hâniye kitabında meşayih-i fukahanın bir kısmından şöyle rivayet edilmiştir: "Bir yahudi "ben islam dinine girdim" derse, artık onun islâm olduğuna hükmedilir. Mecûsî de "ben müslümanım" derse onun da islâm olduğuna hükmedilir. Ve aynı zamanda bir kâfir, "Hz. Muhammed'in inandığına ben de inandım" derse o da müslüman olmuş kabul edilir. Yine bir kâfir "Allah birdir" derse müslim kabul edilir. Ama bir müslümana  "senin  dinin  haktır"  derse  İslâm'a  girmiş sayılmaz." [23]

b) Hanbelîlere göre kişinin riddeti sübut bulduktan sonra Al­lah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de (s.a.v.) Allah'ın pey­gamberi bulunduğuna şehadet etmesiyle islâm'a dönmüş olur. Artık bu dönüşüyle samimi olup olmadığı araştırılmaz.

Bir kâfir de böyle şehadette bulunursa İslâm'a girmiş kabul edilir. Kâfirin sadece Muhammed'in Resûlüllah olduğuna şehadet etmesi yet­erli midir? Bu hususta iki rivayet mevcuttur. Birine göre İslâm'a girmiş kabul edilir. Diğerine göre, Allah'ın birliğine de şehadet etmesi gerekir. [24]

İslâm'a giren tevhîd ehlinden değilse, sadece Hz. Muhammed'in ri-saletini tasdik etmeleri yeterli olmaz. Allah'ın birliğine de şehadet et­mesi gerekir. Sahîh olan da budur.

Kâfir olan kişi ister darü'l-harpte, ister darü'l-islâmda olsun, ce-matle veya münferiden namaz kıldığı takdirde İslâm'a girdiğine hükmedilir.

Zekât, oruç ve hac ise kişinin İslâm'a girdiğine kesin delil sayılmaz. O bakımdan hacca giden veya oruç tutan veyahut zekât veren bir kâfirin İslâm'a girdiğine hükmedilmez. Namazı ise kıblesiyle, rüku' ve secdeleriyle yerine getirdiği taktirde hükme medar olur, yani İslâm'a girdiğine hükmedilir. [25]

c) İmam Şafiî'ye göre, kâfir kişi dârü'l-harpte namaz kılarsa islâm'a girdiğine hükmedilir. Dârü'l-İslâm'da namaz kılarsa İslâm'a girdiğine hükmedilmez. [26]

Böylece İmam Şafiî namaz kılmayı hükme medar saymamıştır. Daha çok kelime-i şehadeti getirmesi söz konusudur. [27]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

12 no'lu îbn Mes'ûd hadîsini aynı zamanda Taberânî tahrîc etmiştir. Mecmeu'z Zevâid'de, hadîsin,isnadında Atâ ibn Sâib bulun­duğu ve bu zatın bazan hadîsleri birbirine karıştırdığı belirtilmiştir. [28]

Ata' aslında Tabiînin ileri gelen ilim adamalarından biridir. Ne var ki Ömrünün sonuna doğru hafızası kısmen değişmiştir. O bakımdan Ahmed b. Hanbel: "Ata'dan daha önceleri yapılan rivayet sahihtir. Son­raları yapılan rivayete itibar edilmez" demiştir. Yahya b. Maîn ise onun rivâyetiyle ihticac olunmaz diyerek görüşünü belirtmiştir. Buharı de onun hafızası değişikliğe uğramadan önceki hadîsleri sahihtir diyerek sonraki hadîslerinin sahîh olmayacağına işarette bulunmuştur.

Ata'm her gece bir hatim yaptığı söylenir. Hafızası değişikliğe uğramadan hep sika olarak anılmıştır. Ebû Hatim ile Nesâî de aynı görüştedirler. [29]

O bakımdan ibn Mes'ûd hadîsi istidlale pek sâlih görülmemiştir. Ancak bunu destekler anlamda Sahr ve Enes hadîsleri bulunuyor.

13 no'lu Sahr el-Ukaylî hadîsine gelince, Mecmeu'z-Zevâid'de, Ebû Sahr'in maruf olmadığı kaydedilmiştir. Ama geriye kalan ricalinin hep­si rical-i sahîhtir.

Buharî, Müslim ve îbn Hibban ise, Ebû Sahr'in Resûlüllah'm (s.a.v.) sohbetine eriştiğini kesin bir anlatımla belirtmişlerdir. O bakımdan bu hadîsin istidlale salîh olduğu söylenir.

14 no'lu Enes hadîsini aynı zamanda Ebû Yala tahrîc etmiş bulu­nuyor, îsnadındaki ricalin hepsi sahîhtir. Böylece bu baptaki hadîslerin biri diğerine şehadet etmekte ve kuvvetlendirmektedir.

Bu bapta birkaç rivayet daha bulunuyor:

imam Mâlik'in ensardan bir zattan tahrîc ettiği bir hadîs de deni­liyor ki: "Ensardan bir adam kendisine ait bir cariye ile birlikte Pey­gamber (s.a.v.) Efendiiniz'e geldi ve şöyle dedi: "Ya Resûlallah! Benim üzerime vâcib olan bir mü'mine cariye azad etmekliğim vardır; bu ca­riyeyi azad edeyim mi?" Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) o cariyeye sordu:

- Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ediyor musun?

- Evet, ediyorum diye cevap verdi.

- Muhammed'in Resûlüllah olduğuna şehadet ediyor musun?

- Evet ediyorum...

- Ölümden sonra dirüip kalkmaya imân ediyor musun?

- Evet ediyorum...

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) o adama: "Sen bu cariyeyi azad et (hürriyetine kavuştur)" buyurdu. [30]

Buna benzer bir diğer hadîsi Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Arap olmayan siyahı bir cariyeyle birlikte Peygam-ber'e (s.a.v.) geldi ve şöyle dedi: "Ya Resûlallah! Doğrusu üzerimde vacip olarak bir mü'mine cariyeyi azad etmekliğim var (ne buyurursu-ruz)?" Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) o cariyeye sordu: "Allah nered­edir (yani Allah'ı biliyor musun)?11 O da şehadet parmağıyla göğe işaret etti. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) ona: "Ben kimim?" diye sordu. Cariye yine şehadet parmağıyla önce Resûlüllah'ı sonra da göğü gösterdi, bununla O'nun Resûlüllah olduğunu anlatmak istedi. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) o adama: "Bu cariyeyi azad et" diye buyurdu. [31]

Ayrıca Müslim, Malik, Ebû Dâvud ve Nesâî'nin tahrîc ettikleri Muâviye b. Hakem es-Sülemî'nin rivayetinde deniliyor ki: "Muâviye b. Hakem'in bir keffaretten dolayı azad etmek istediği bir cariyeye Resûlüllah (s.a.v.) sordu:

- Allah nerede?

- O göktedir (yani saltanatını gök üzerine kurmuştur).

- Ben kimim?

- Sen Resûlüllahsın, dedi.

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) o adama: "Bunu azad et" diye buyurdu. [32]

15 nolu İbn Ömer hadîsi sahihtir. Metinde geçen "sabe'na, saba'na'" lafızları "sabia dinine girdik, sabia dinine girdik" demektir. Zira cahiliye devri insanları İslâm'a girenler için "sâbiûn, sabiîn sıfatlarını kullanmışlardır. Bununla "Biz müslüman olduk" demek iste­mişlerdir. Ne var ki Hâlid b. Velîd bu sözü ciddiye almayarak onlardan bir kısmını öldürmüş bir kısmını da esir almıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) onların bu kelimeyle ne kasdettiki erini çok iyi bildiğinden Hâlid'in ne kadar fahiş bir hata yaptığına işarette bulunmuş ve aynı za­manda onun bu fiilinden Allah'ı şahit tutarak taberri etmiştir. (Bu olayı sevmediğim bildirmiştir.) [33]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Irtidad eden kimse kelime-i şehadeti getirdiği taktirde İslâm'a girmiş kabul edilir.

2- Kâfir bir kişinin cemaate katılıp namaz kılması islâm'a gir­diğine yeterli delil sayılır ve müslümn olduğuna hükmedilir.

3-Yalnız başına İslâm kıblesine yönelip rüku' ve secdeli namaz kılan kâfir de islâm'a girmiş kabul edilir. Bu imam Muhammed'e göredir,

4- Zimmî (gayr-i müslim) vatandaş bir müslümana uyup namaz kılarsa, islâm'a girmiş kabul edilir.

5- Ölen bir hıristiyanm islâm'a girdikten sonra öldüğüne bir müslüman şehadette bulunursa, şehadeti kabul edilir.

6- Ölen bir müslümanın murted olarak öldüğüne bir kişi şehadet ederse kabul olunmaz.

7- İki hıristiyan ölen bir hıristiyanm islâm'a girdikten sonra öldüğüne şehadet ederse, kabul edilir. Bütün bu maddeler Hanefîlerin görüşüdür.

8- Bir putperest sadece "lâ ilahe illallah" derse, müslüman olduğu kabul edilir.

9- Bir yahudî veya hıristiyan sadece "Muhammedün Resûlüllah" deyip şehadette bulunursa, müslüman olduklarına hükmedilir. Çünkü zaten Allah'a inanıyorlardır.

10- Bir yahudî veya mecusî "Ben islâm dinine girdim" derse bu yeterli sayılır.

11- Bir kâfir "Hz. Muhammed'in inandığına ben de inandım" derse, onun müslüman olduğuna hükmedilir.

12- Tevhid ehlinden olmayan bir kişinin sadece Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmesi yeterli değildir. Tevhîd ehlinin ise yeter­lidir.

13- Zekât, oruç ve hac ibâdetini yerine getiren bir kâfirin müslüman olduğuna hükmedilmez.

14- imam Şafiî'ye göre, kâfir bir kişi darü'l-harpte namaz kılarsa islâm'a girmiş kabul edilir. Darü'l-Islâm'da kılarsa islâm'a girmiş ka­bul edilmez.

Böylece imam Şâfıî sadece namaz kılmayı yeterli bulmuyor; darü'l-islâm'da zevahiri kurtarmak için kılmış olabileceği ihtimalinin ağır bastığım belirtiyor. [34]



Konu Başlığı: Ynt: Kafir Ne İle Müslüman Olur?
Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 02 Nisan 2015, 18:03:47
Şüphesiz İslam dini her konuda olduğu gibi bu konuda da büyük bir rahatlık getirip sağlamıştır. Bir kafirin İslam'a girip müslim sayılması için sıkıcı bir merasime yer verilmemiştir. Çünkü İslam'a göre niyet ve amel yeterlidir. Kişi diliyle İslam'a girdiğini söylemesiyle veya iki şehadet kelimesini teleffuz etmesiyle müslüman kabul edilir. Bu arada yani müslüman olunca gusletmesi ve sünnet olması müs-tehabdır. Bununla beraber gusül ve sünnet hususunda birtakım farklı içtihatlar da ortaya çıkmıştır. Yeri gelince gereken açıklama yapılacaktır.


Konu Başlığı: Ynt: Kafir Ne İle Müslüman Olur?
Gönderen: Ceren üzerinde 30 Ağustos 2015, 19:09:07
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.Müslüman olmak İslamı dili ile ikrar edip,kalbi ile takrir etmek gerekir.Müslüman olmak söylemek değil,bunu göstermekle de ,hissetmekle olur.Ama kafir kişi Allahı inkar eder,  kendini İslam dan uzak tutan kişidir.Rabbim bizleri hakiki Müslüman olan ve Rabbimin rızasını kazanan kullardan eylesin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Kafir Ne İle Müslüman Olur?
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Şubat 2019, 14:13:08
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kafir Ne İle Müslüman Olur?
Gönderen: Sevgi. üzerinde 14 Şubat 2019, 02:23:39
Rabbim bizleri kendine hayırlı kul habibi muhammed mustafaya ümmet eylesin inşaAllah