๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 26 Temmuz 2010, 16:26:41



Konu Başlığı: Kadınların Başa Geçirilmesi
Gönderen: Zehibe üzerinde 26 Temmuz 2010, 16:26:41
Kadınların, Daha Yeni Ergen Olmuş Gençlerin ve Hüküm Verme, İdare Etme Bilgi ve Yeteneğinde Olmayanların Başa Geçirilmesi
 

"Gerek idarecilik, gerekse hakimlik hem tahsil, hem yetenek, hepi tecrübe* hem-de basiret ister. O bakımdan sadece tahsil yeterli değildir. Aynı zamançla bu iki makamı işgal edecek olanların soğukkanlı, sabırlı, temkinli ve cesaretli olmaları söz konusudur, islam fakihleri kadi (hakim) ürerinde -daha fazla durmuşlar ve bir kişinin bu çok önemli makama tayin edilebilmesi için şu Özelliklere haiz olması gerektiğini belirtmişlerdir:   .

a) Ergenlik çağına girmiş bulunmak,

b) Akli melekesi yerinde olmak,                                          

c) Müslüman olmak,

d) Hür olmak,

e) Alim ve fakih olmak,

f) Haram ve günahlardan kaçman, şüpheli şeylere karşı duyarlılık gösterebilen bir kişilik ve karaktere sahip olmak...

Ünlü fakih îbn Kudame ise bu altı maddeyi de dikkate alarak kadı (hakim) olacak kimsede şu üç şartın bulunması gereklidir demiştir:

1- Hem ahkamı kemal derecesinde bilmesi, hem de hilkatinin ke­mal ölçüsünde olması,... Bu da ergen, akıl, hür ve erkek olmasıyla gerçekleşebilir. Ahkamı kemal derecesinde bilmesi ise, iyi bir tahsil, zeka, yetenek, tecrübe ve devamlı araştırma ile gerçekleşebilir.

2- Adil olması, günahlardan ve kötülüklerden kaçınması.. 3-Ictihad ehlinden olması...

Nitekim imam Malik, İmam Şafii ve Hanefîlerden bir kısmı da aynı görüştedirler, imam Ahmed'in görüşü budur. [45]

Kadın Kadı Olarak Tayin Edilebilir mi?                                ,

a) ibn Cerir'e göre, kadılık mesleği için erkek olmak şart değildir. Kadın müfti olabileceği gibi kadı da olabilir.

b) Müctehidlerin çoğuna ve özellikle imam Ahmed, imam Şafii'ye göre hakimin erkek olması şarttır.                                                      

c) İmam Ebu Hânife'ye göre, hadler (cezalar) dışında kalan konuları hükme bağlamada kadın hakim olabilir. Özellikle de kadınlarla il­gili dava konularında...

Ancak devlet başkam ve vali olamaz. Belediye başkanlığına da ehil görülmemiştir. [46]

Başta imam Ahmed olmak üzere müctehidlerin çoğu hakimin icti-had ehli olmasının şu altı şeyle gerçekleşebileceğini belirtmişler: Kitap, sünnet, icma', kıyas ve Arapçayı iyi bilmek...

Kitap, yani Kur'an'ı iyi bilmek şu on hususu bilmeye bağlıdır; Amm, mutlak, mukayyed, muhkem, müteşabih, mücmel,, müfesser, na-sih ve mensuh...

- Sünnet'i iyi bilmek için kitabı bilmeye bağlı olan hususlarla bir­likte hadislerin tevatür, ahad, mursel, muttasıl, müsned, munkati', sa­hih ve zayıfım bilmek gereklidir. [47]

Bu kısa açıklamadan sonra konuyla ilgili hadislerin önemli bir kısmını nakletmekle hakimlik ve devlet reisliği mesleğinin Islami açıdan ne kadar çok önemli olduğu daha iyi anlaşılmış olacaktır. [48]

 

İlgili Hadisler
 

Ebu Bekre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şu bilgiyi ver­miştir: "Ne vakit ki Faris ehli (İranlılar) m (ölen kıral) Kisra'nın yerine onun kızını melike olarak geçirdikleri haberi Re-sulüllah'a (a.s.) ulaştı, O, şöyle buyurdu; 'İşlerini, idarelerini yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir millet elbetteki felah bulamayacaktır." [49]

Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Resulüllah (a.s.) Efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir; "Yetmişinci yılın başında (o dönemde meydana gelecek olan fitnelerden) ve çocuk sayılacak yaşta olanların emirliğinden ALLAH'a sığının."[50].

Büreyde (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kadı (hakim) ler üç kısımdır. Bunlardan ikisi ateşte, birisi ise cennettedir. Cennette olan hakim, hakkı bilen ve hakka uygun hüküm veren adamdır. Hakkı bilip hükmünde haksızlık yapan adam ise ateştedir. Bil­gisizlik üzere hükmeden adam da ateştedir." [51]

Habiste "recüİ" ismi kullanılmış ki bu, Türkçemizde "adam", "erkek kişi" anlamına gelir. Bunu dikkate alan ilim adamları, hakimin erkek olmasının şart kılındığını belirtmişlerdir.

Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, Resulüllah (a.s.) Efendi­miz'in şöyle buyurduğu belirtilmiştir: "Kime delilsiz, belgesiz fetva verilirse, bunun günahı ona fetva verenin üzerinedir." [52]

Ebu Zer (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle bilgûvermiştir: 'Ya Resulüllah! Beni bir göreve tayin edip çalıştırmaz mısın?" dedim. Bunun üzerine Resulüllah (a.s.) Efendimiz elini omuzu-ma vurarak şöyle buyurdu: 'Ya Ebu Zer! Şüphesiz ki sen zayıfsın ve istediğin görev ise emanettir. Bu da kıyamet gününde rüsvayhk ve pişmanlıktır. Ancak o emaneti hakkıyle tutup ve onu hakkıyle yerine getiren müstesna." [53]

Ümmu 'l-Husayn el-Ahmesiyye (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen, Resulüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu duymuştur: "Dinleyiniz ve itaat ediniz! İsterse üzerinize Habeşli bir köle emir seçilmiş olsun.. O, aranızda Aziz ve Celil olan ALLAH'ın kitabını ikame ettiği (onunla hükmettiği) sürece itaatten ayrılmayın." [54]

Enes (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçeri, Resulüllah (a.s.) Efen-. dimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "isterse üzerinize başı üzüm tanesi gibi Habeşli bir köle emir kılınmış olsun, dinleyiniz ve itaat ediniz." [55]

 

Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre, Hakim tayin etmek farzdır. Çünkü çözümü farz olan bir konu, bir davayı hükme bağlaması gerekmektedir.

Ancak hakimlik nüesleğine ehil ve layık olanı bulup getirmek gere­kir. Bunun da*birtakım şartları vardır: Akıl, baliğ, islam, hürriyet, gözlerinden arızalı olmamak, konuşma yeteneği yerinde olmak, hadd-i kazf görmemiş bulunmak bu cümledendir.

O bakımdan delinin, çocuğun, kafirin, iki gözü arızalı olanın, dilsi­zin ve zina iftirasınadan dolayı hadd-i kazf cezası görmüş bulunanın hakim tayin edilmesi caiz değildir.

Hakimin erkek olması şart değildir. Kadın da olabilir. Çünkü kadın da şehadet ehlindendir. yani şahitliği muteber tutulanlardandır. Ancak hudud (cezai konular) da hakim tayin edilmesi yugun değildir. Çünkü kadının hudud ve kısasta şahitliği muteber değildir.

Helal ve haramı bilmesinin şart olup olmadığı ihtilaf konusudur. Hanefîlere göre bunu bilmesi menduptur, yani nedb ve istihbabm şartıdır. Hadis alimlerine ve daha çok hadislerle istidlal edenlere göre hakimin helal ve haramı, şair ahkamı bilmesi ve ictihad derecesine ulaşmış olması şarttır. [56]

b) Şafiilere göre, hakimlik mesleği farz-ı kifayedir. Müslüman bir ülkede ehil olan kişilerin bu mesleği seçmesiyle bu farz o ülke halkı üzerinden kalkmış olur. Hiç kimse heves etmez ve bu mesleğe adam yetiştirmezse, bütün bir ülke halkı günahkar sayılır.

Bir kişi bu mesleğe ehil görülüp tayin edildiğinde durum kendi­sine tebliğ edilir. O da bu emre uyarak gelip göreve başlar. Kabul etme­diği takdirde, daha ehil kimseler varsa onlar ta'ym edilir. Yoksa îslam halife veya hükümdarı onu bu mesleğe icbar eder. Daha ehil ve elverişli olan kimse, ilk tayin edileni ehil gördüğü takdirde, o da kabul ediyorsa o takdirde tayini gerçekleştirilir.

Ehil kimse, meşhur olmadığından kendisine böyle bir teklif yapılmadığım görünce bizzat o mesleğe talip olması menduptur. Tabii bundan amacı ilim ve irfanı yaymaya ve adil hüküm vermeye yönelik ise veyahut geçim sıkıntısı çektiğinden hem doğru hizmet vermek, hem de rızkını te'min etmek ise hüküm böyledir. Böyle bir durum yoksa ta­lepte bulunmaması daha uygundur.

Ancak bu mezhebin en sahih tesbit ve görüşüne göre, durum böyle olduğu takdirde talepte bulunması mekruhtur. ALLAH daha iyisini bilir.

Kadı (hakim) olmanın şartı: Müslüman, mükellef, erkek, adil, duyan, gören, konuşan ve ictihad edebilen bir kimse olmasıdır. Ahkam­la ilgili hususları Kitap ve Sünnet'ten bilip çıkaracak bir bilgiye sahip olması; hass, ânım, mücmel, mübeyyen, nasih, mensuh ve sünnete mütevatir, muttasıl, mursel, ravilerin durumu, sarf ve nahv ölçülerine uygun Arapça bilme, ashab-ı kiramdan ilim adamlarının görüş, yorum, ictihad ve icma'larmı araştırıp kavrama, kıyas yapma gibi önemli hu­susları bilecek bir seviyeye gelmiş bulunmak içtihada ehil olmanın ölçüsüdür.

Bu şartları kendinde toplayan bir kimse te'min edilmediği tak­dirde sultan veya emir az-çok ehil gördüğü bir kimseyi bu önemli göreve tayin edebilir. [57].

c) Hanbelilerin görüş ve içtihadını az yukarıda kısmen belirt­miş bulunuyoruz.

Bu mezhebe göre hakimlik mesleği farz-ı kifayedir. Şafiiler de olduğu gibi hakim olarak tayin edilecek kimsede birtakım şartların bu­lunması gereklidir. [58]

d) Maliki mezhebinde ise, gerek Muvatta'da, gerekse el-Müdevvenetü'l-Kübra'da hakimin vasıfları ve özellikleri üzerinde durul­mamıştır. Sahnun daha çok İbn Kasım'dan kadının verdiği hükûmler hakkında sorular sorup aldığı cevapları yazmış bulunuyor. [59]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

943 no'lu Ebu Bekre hadisini Buhari, Nesai, Tirmizi ve Ahmed tahric etmişlerdir. Ayrıca Tirmizi bunu sahihlemiştir. O bakımdan is­tidlale salih görülmüş,ve kadınların sultan veya hâkim, vali, belediye başkanı tayininin caiz olmadığı istidlal edilmiştir. Ancak imam Ebu Hanife, hudud ve kısas dışında kalan hukuki davalara bakmak üzere kadının hakim tayin edilmesi caizdir demiştir.

944   no'lu  Ebu  Hüreyre  hadisini  Ahmed  b.   Hanbel  kendi Müsnedinde rivayet etmiştir. Ricalinin hepsi sahihtir. Bu sebeple hadis istidlale elverişle görülmüş ve bundan birtakım hükümler çıkarılmıştır. Her şeyden önce çocuk denen yaşta olanların hakim, vali, belediye başkanı ve devlet başkam seçilmesinin çok sakıncalı sonuçlara sebep olacağı belirtilmekte ve buna cevaz verilmemektedir.

Hicretin yetmişinci yılının başında birtakım üzücü fitnelerin or­taya çıkacağı bir mu'cize olarak haber verilmektedir. Nitekim sözü edi­len yılın başında Hz. Hüseyin (r.a.) şehid edilmiş ve islam aleminde bir­takım nahoş olaylar birbirini izlemiş ve vak'a-yi harre meydana gelmiştir.

945  no'lu Büreyde hadisini Ebu Davud ile tbn Mace tahric etmişlerdir. Ayrıca Tirimizi, Nesai ve Hakim de tahric etmiş bulunuyor. Aynı zamanda Hakim bunu sahihlemiştir.

Hafız Ibn Hacer bu hadisin birkaç tariki bulunduğundan söz etmiş ve böylece istidlale salih olduğu anlaşılmıştır.

Hadiste, az yukarıda da temas ettiğimiz üzere "recül" ismi kul­lanılmıştır; Bu "adam", "erkek" anlamına gelir. O bakımdan ilim adam­larından çoğu bu kelimeye dayanarak kadının hakim olamayacağı üzerinden durmuşlardır.

Ayrıca hakimlik mesleğinin çok muhataralı olduğuna dikkat çekilmekte ve hakkı yansıtmayan, adil davranmayan veyahut bilgisizce hüküm veren bir hakimin cehennem ateşini kendine hazırladığı bildiril­mektedir.

946  no'lu Ebu Hüreyre hadisini Ebu Davud ve Ahmed tahric etmişlerdir. Ancak Ebu Davud bu hadis hakkında bir görüş beyan etme­miştir. Bu da hadisin sahih olduğuna işarettir. Nitekim hadis alimleri­nin çoğunun tesbitine göre, senedindeki ricalin hepsi sahihtir. [60]

Hadis, verilecek her fetvanın sahih bir delile dayanmasının lüzumunu belirtmekte ve böyle bir delile dayanmaksızın fetva veren kimsenin günah işlemiş olacağı konu edilerek fetva makamını işgal edenler uyarılmaktadır.

Diğer bir rivayette ise, ilimsiz fetva vermenin caiz olmayacağına işaret edilmekte ve fetva verecek kişinin islam hukukunda derin ve etraflı bilgisinin bulunmasının lüzumu hatırlatılmaktadır.

947 dipnotlu Ebu Zer hadisini Müslim ve Ahmed rivayet etmişlerdir, iradesi zayıf, şefkat ve merhameti hakkı izhar etmesine, adaleti yansıtmasına üstün gelen ve aynı zamanda idari ve adli işleri yürütmede zayıf olan kimselerin hakim, vali, belediye başkanı tayin edilmesinin doğru olmayacağı belirtilmektedir. Nitekim çok yumuşak tabiatlı ve idari, adli mekanizmayı sağlıklı biçimde yürütmek için yeter­li derecede kuvvetli olmayan Ebu Zer el-Gıffari (r.a.) talebine rağmen bu göreve tayin edilmemiştir. Zira her işi ehline vermek vaciptir. Ak­sine bir yol izlemek denge ve düzenin zede almasına sebep olur.

Ayrıca bu babda yine Müslim ve Ahmed'in rivayet ettikleri bir diğer hadiste mealen şöyledir: "Ya Eba Zer! Doğrusu seni zayıf görüyorum ve şüphesiz benim için sevip hoş gördüğümü senin için de sevip hoş görüyorum. Sakın iki kişinin olsun başına geçip emir olma ve yetim malını koruyup idare etmek için mütevelli olma." [61]

948  dipnotlu Ümmu'l-Husayn hadisini Müslim, Tirmizi, Nesai, îbn Mace ve Ahmed rivayet etmişlerdir. Hadis, ister devletin en üst ka­demesine seçilip çıkarılan sultan olsun, isterse sultanın tayin ettiği ku­mandan, vali ve benzeri bir yetkili olsun onu dinleyip- itaat etmenin vacip olduğuna delalet etmektedir. Ancak diğer sahih hadislerle belirtil­diği üzere, ALLAH'a isyan ve günahı gerektiren hususlarda hiç kimseye itaat edilmez. Ölüm tehdidi altında kalan kimse ise bir istisna teşkil eder.

Hadiste geçen "Habeşli köle" den maksat nedir? Bu bir benzetme midir? Yani başa geçirilen kimsenin fiziksel yapısı göz ve gönül doldur-maşa bile ona itaat gereklidir. Şüphesiz bu bir benzetmedir. Yoksa bir kölenin tayin edilmesi, üst bir makama atanması doğru değildir. O bakımdan müctehid imamların da bu mesele üzerinde farklı yorumları ve ictihadları olmuştur. Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre, tayin edilecek hakim ve sultanın hür olması şarttır. Malikîler ise, Ku-reyş'ten olduğu takdirde buna cevaz verilebilir demişlerdir [62]

949 dipnotlu Enes hadisini Buhari ve Ahmed tahrîc etmişlerdir. Yukarıdaki hadisle birbirini kuvvetlendirmekte olup istidlale salih görülmektedir. [63]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Kadın ve çocukların hükümdar, vali ve hakim tayin edilmeleri caiz değildir.

2- İmam Ebu Hanife'ye göre, kadın, hudud ve kısas dışında kalan diğer hukuki meseleleri hükme bağlamada hakim olabilir.

3- Kölenin hakim, vali veya hükümdar seçilip tayin edilmesi caiz değildir. Ancak Malikiîer bu meselede biraz esnek davranmışlar ve Ku-reyş'ten olduğu takdirde hakim ve vali olabilir demişlerdir.

4- İslam hukukunu yeterince bilmeyen, kitap ve sünnetten hüküm çıkarma yetenek ve uzmanlığına sahip olmayan kimsenin hakim tayin edilmesi sakıncalıdır.

5- Sultan, tam ehil kimse bulamadığı takdirde işlerin aksamaması için tam ehil olmayan birini tayin edebilir.

6- Bilgisizce hüküm veren hakim için ahirette elim bir azap hazırlanmıştır.

7- Bildiği halde haktan, adaletten sapan bir hakim için de böyle...

8- Hem bilir, hem de hak ve adalet üzere hükmederse, onun için de cennet ve ebedi nimetler hazırlanmıştır.

9- Delilsiz, dayanaksız fetva vermek büyük günahtır. Kendi mantığına göre fetva veren kimsenin imam tehlikeye girer.

10- Kendisine fetva verilen kişi, bunun yanlış olduğunu bilmez de ona göre amel ederse, onun için bir günah yoktur. Asıl günah ve vebal fetva verenedir.

11- Çok yumuşak ve merhameti hakkı ve adaleti yansıtmaya en­gel olan, idari ve adli mekanizmayı sağlıklı yürütmeye yetenekli olmay­an kişilerin vali, hakim ve benzeri bir makama tayin edilmesi mekruh­tur.

12- Müslümanlarca seçilip emir kılman bir kimseye itaat vaciptir. Aynı zamanda sultan tarafından tayin edilen vali, hakim ve benzeri yetkili makam sahiplerine de itaat vaciptir.

13- Bunlara, ALLAH'a isyan ve günahı gerektiren hususlarda itaat edilmez.

14- Ehil idareci, hakim ve belde başkanı yetiştirmek farz-ı kifaye-dir.

15- Ehil olan bir kimse, gerektiği hallerde göreve talip olabilir.

16- Kendisine belirtilen görevlerden biri tevdi edilen zat, bu hu­susta daha ehil zatların bulunduğunu biliyorsa, onları tavsiye edip veri­len görevi kabul etmemesi daha uygun olur.

17- Hükümdar, sultan kesin emir verip tayinde bulunursa, artık o emre uyulur.

18- Kendisi tam ehil olduğu halde tanınmıyorsa ve ehil olmayan­lar belirtilen önemli makamlara tayin ediliyorsa, kendisini tanıtıp talip olmasında bir sakınca görülmemiştir. [64]    


Konu Başlığı: Ynt: Kadınların Başa Geçirilmesi
Gönderen: Ruhane üzerinde 10 Haziran 2016, 19:30:58
Selamun aleykum ..Bence bayan boyke şeylere karışmamalı ..Bayanın yeri ayrıdır görevi ayrıdır..Erkeğin ayrıdır..Kadın erkek eşitliğine karşı çıkmıyorum aksine savunuyorum .Ama dinimizde bir ölçü koymuştur ve bayanlar değerlidir..Öyle yıpratıcı işlerle uğraşmak bizim bünyemizde ruh sagkigimiza  da iyi gelmez..zaten Efendimizde şöyle buyurmus..
Ebu Bekre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şu bilgiyi ver­miştir: "Ne vakit ki Faris ehli (İranlılar) m (ölen kıral) Kisra'nın yerine onun kızını melike olarak geçirdikleri haberi Re-sulüllah'a (a.s.) ulaştı, O, şöyle buyurdu; 'İşlerini, idarelerini yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir millet elbetteki felah bulamayacaktır." [49]



Konu Başlığı: Ynt: Kadınların Başa Geçirilmesi
Gönderen: Pelinay üzerinde 11 Haziran 2016, 09:09:53
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.ahh ahh.nerde kaldi bu maddeler,ozellikler.Müslüman bir ulkede Şeriata gore yönetilmememiz cok abes oldugu gibi üzücü de.zaten bu sekilde gittikce bu mumkun de olmayacaktir.cunku bu makamlari doldurabilecek ,bu ozellikle tamamen bünyesinde barindracak nitelikli insanlar yetismiyor:(


Konu Başlığı: Ynt: Kadınların Başa Geçirilmesi
Gönderen: Damla üzerinde 11 Haziran 2016, 14:44:23
#Esselamu aleykum..Halime ablamızın da dediği gibi kadınların ve erkeklerin yeri görevi ayrıdır..Rabbim razı olsun..#