Konu Başlığı: İslam Ülkesine Hicretin Devamı Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Temmuz 2010, 17:40:17 İslam Ülkesine Hicretin Devamı
Küfür diyarında kalıp din ve vicdan, ibadet ve düşünce hürriyetinden mahrum edilen müslüm ani arın, idareyi ele geçirme şansları ve güçleri yoksa, din ve vicdan, ibâdet ve düşünce hürriyeti olan bir islâm ülkesine hicret etmeleri gerekir. Halkı islâm'a girip islâm ahlâk ve ahkâmıyla yaşayan bir ülkeden başka bir îslâm ülkesine hicret edilmez. O bakımdan Mekke fethedildikten sonra orada oturan mü'minlerin Medine'ye veya başka bir îslâm beldesine hicret etmelerine cevaz ve izin verilmemiştir. Ticarî ve benzeri bir amaçla hicrette sakınca yoktur. Allah'ın insanlara indirdiği son din îslâm, bütünüyle rahmet, düzen, denge, adalet, ahlâk ve fazilettir. Bütün bu değerler insan oğlunun en tabii hakkıdır. Onu bu hakkından mahrum eden zalim zorbalar, kâfir azgınlar bulunabilir. O takdirde o ülkede yaşayan' müslümanlar idareyi ele geçirme gücüne ve şansına sahip değillerse, orada ikamet etmeleri caiz olmaz. Din, ibâdet, Kur'ân ahkâmı ve ahlâkı hâkim ve cari olan bir islâm ülkesine, beldesine hicret etmeleri vacib olur. [269] Konuyla Îlgili Hadisler Semure b. Cündeb (r.a.) den yapılan rivayette, Resûlüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir: lfKim müşrik (Allah'a ortak koşan) ile biraraya gelir ve onunla birlikte mesken edip oturursa, o da onun bir benzeri olur." [270] Cerîr b. Abdillah (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Resûlüllah (a.s.) bir bölük askeri Haş'am'e gönderdi. Oradaki insanlar secdeye sarılıp (secde edip) (bununla İslâm'ı kabul ettiklerini göstermek istediler). Ne var ki, giden bölük harekete geçip onlardan bir kısmını öldürmekte çok acele etti. Bu haber Peygamberimize (a.s.) ulaşınca, onlara akl (diyet)in yarısının verilmesini emretti ve şöyle buyurdu: "Müşriklerin arasında ikamet eden (eyleşip oturan) her müslümandaji ben beriyimdir." Bunun üzerine soruldu: "Neden ya ResûlüUah?" Cevap verdi: "Müslümanla müşrikin ateşleri birbirini görmemeli (aynı ülke, aynı mahallede yanyana, karşı karşıya oturmamalıdır) lar." [271] Muâviye (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen diyor ki: Resûlüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu duydum: "Tevbe (kapısı kapanıp) kesilmedikçe hicret kesilmez. Güneş batıdan doğmadıkça tevbe kesilmez (tevbe kapısı kapanmaz.)" [272] Abdullah b. Sa'dî (r.a.) den yapılan rivayette, ResûlüUah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Düşman ile savaşıldığı sürece hicret kesilmez (devam eder)." [273] îbnAbbas (r.a.) dan yapılan rivayette, Peygamberimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Fetih (Mekke'nin fethi) den sonra hicret yoktur; ama cihad ve niyet vardır. Cihada çıkmanız sizden istendiği zaman cihada çıkın." [274] Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayette, kendisinden hicretten sorulmuş, o da şu cevabı vermiştir: "Bugün artık hicret yoktur. Daha önce mü'min dinini kurtarmak (onun gereğini yerine getirmek) için, fitneye uğramaktan endişe ederek Allah'a ve Resulüne kaçıp gidiyordu. Ama bugün Allah İslâm'ı gerçekten üstün kıldı ve mü'min de dilediği yerde Rabbına ibâdet etmektedir." [275] Mucaşi' b, Mes'ud'dan yapılan rivayette, adı geçen kardeşi Mücalid b. Mes'ûd'u alıp Peygamberimize (a.s.) getirmiş ve şöyle demiştir: 'İşte bu Mücalid'dir. Hicret etmek üzere size gelip bey'at etmek istiyor." Bunun üzerine Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Mekke fethinden sonra artık (Medine'ye) hicret yoktur. Ama ben onunla İslâm, imân ve cihad üzere bey'âtleşiyorum." [276] Tahliller, Tesbitler ve Görüşler 224 no'lu Semure hadîsi üzerinde durulmuş, Zehebî isnadında karanlık bir cihet olduğunu belirterek bu gibi hadislerle ihticac edilemeyeceğine dikkat çekmiştir. O halde Semure hadîsiyle istidlal edilemeyeceği ağırlık kazanmış ve o bakımdan ilim adamları bu hadîsi delil göstermemişlerdir. 225 no'lu Cerîr hadîsini îbn Mâce tahrîc etmiştir. Isnadmdaki ricalin hepsi sikadır. O bakımdan istidlal ve ihticaca sâlihtir. Hadîs, îslâm askerlerini görünce secde edip Hakk'a, islâm'a tutunduklarını anlatmak isteyen kimselerin bu davranışını ciddiye almayan kumandan onları öldürmekte acele etmiş ve bu yüzden ResûlüUah (a.s.) onların akl (kan pahası) nm yarısını göndererek yapılan haksızlığı telafi etmiştir. Ancak olayda kasıtlı öldürme söz konusu değildir. Buharı, Ebû Hatim, Ebû Dâvud ve Tirmizî de bu rivayeti sahîhlemişlerdir. Taberânî ise mevsulen rivayet etmiştir. 226 no'lu Mıiâviye hadîsini Nesâî tahrîc etmiştir. el-Hattabî ise bunun isnadında bir takım şeyler söylenebilir diyerek görüş ve tesbitini belirtmiştir. Ancak başka rivayetlerle kuvvet kazanmaktadır. 227 no'lu Abdullah hadîsini Ibn Mâce, Ibn Mende, Taberânî, Bağavî ve Ibn Asâkir tahrîc etmişlerdir, istidlale salih görülmüş ve bu konuda delil sayılmıştır. Küfür diyarında kâfirlerle birlikte oturmanın tahrîmine delâlet etmekte ve o gibi yerlerde oturan müslümanların hicret etmelerinin vacip olduğunu yansıtmaktadır. 228 no'iu îbn Abbas hadîsi sahîh olup istidlale salihtir. Mekke'nin fethinden sonra artık Medine'ye hicret yoktur. Mekke'den oraya taşman kimse hicret etmiş sayılmaz. Geriye islâm'ın yücelmesi ve yayılması, küfrün başaşağı gelmesi için iyi niyetle cihad kalır. O bakımdan küffara karşı savaşa davet vaki olunca mü'minlerin tereddüt etmeden katılmaları vacib olur. Cihad için hicret etmek, iyi niyetle çıkıp ilim tahsilinde bulunmak, geçimi sağlamayı hedefleyip eyleştiği yerden başka yere göçmek caizdir. Özellikle küfür diyarında olan bir müslümamn hicret etmesi gereklidir. Hadîs, sadece "fetihten sonra Mekke'den Medineye hicret yoktur" hükmünü taşımakta ve artık Mekke'nin de dârü'l-islâm olduğuna işaret etmektedir. Hafız Ibn Hacer de aynı görüşte olup küfür diyarında müslüman olan kimsenin kâfirlerin eza ve cefasından kurtulup selâmete erişebilmesi için islâm ülkesine hicret etmesi vaciptir diyor. Sonra da şu âyeti delil gösteriyor: "Kendilerine haksızlıkta bulunup yazık eder bir halde iken meleklerin (gelip) canlarını aldıkları kimselere gelince, onlara: "Ne işte, nerede bulundunuz?" diye sorarlar. Onlar da; "Biz yeryüzünde (inanmayanlar arasında savaşamayan, cihada katılamayan) birtakım âcizler idik" derler. Melekler onlara: "Allah'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi, orada hicret etseydi-niz ya?" derler. İşte bunların dönüp eyleşecekleri yer cehennemdir. Gidilecek yer olarak orası ne kötüdür!" [277] işte bu tarz hicretin hükmü devam etmektedir. Küfür diyarında _ olup hicrete kudreti yeten müslümamn hicret etmesi vücup ifade etmekte ve imkânı olduğu halde hicret etmediği, müslümanlara katılıp cihada çıkmadığı takdirde cehennem ile azap edileceği açıklanmaktadır. Ancak bulunduğu küfür diyarında islâm'a hizmet etme ve islâm'ı yüceltme, üstün kılma imkânı ve kudreti olursa, Maverdî'ye göre o ülke onun için darü'l-islâm olur ve orada ikamet etmesi hicret etmesinden daha uygun kabul edilir. Zira orada kalmasıyla başka kişileri islâm'a ısındırma, Isîâmî hakikatleri kalp ve kafalara işleme imkânı söz konusudur ilim adamlarından bir kısmı bu görüşe muhalefet edip sahîh hadîslere uymadığını belirtmişlerdir. el-Hattabî de aynı görüştedir. Resûlüllah'm (a.s.) Medine'ye hicret etmesiyle birlikte Mekke'de kalan müslümanların vakit kaybetmeden hicret etmeleriyle ve daha tez davranıp hicret edenlerin derecesinin yüksekliğiyle ilgili âyetler bulunuyor. Onlardan birinin meali şöyledir: "Onlar ki inandılar ama hicret etmediler, üzerlerinde -hicret etmelerine kadar- lehlerine hiçbir velayetiniz yoktur.. Bununla beraber dinde size yardım etmek isterlerse, sizinle aralarında kesin anlaşma bulunan bir kavim dışında onlara yardım size gerekir. Allah yapageldiğiniz şeyleri görmektedir." [278] Konuyu şöyle özetlememiz mümkündür: Resûlüllah (a.s.) Medine'ye hicret.edince, Mekke ve civarında müşrikler arasında sıkışıp kalan mü'minlerin de hicret etmeleri farz kılınmıştı, imkânı olduğu halde hicret etmeyenler aleyhine uhrevî azap hatırlatılmış^ve vakit kaybetmeden hicret ederek Resûlüllah'a (a.s.) destek olanlar övülmüştür. Mekke'nin fethinden sonra artık Resûlüllah'm (a.s.) yanma hicret etme farziyeti kaldırılmış ve Mekke'de bulunan müslümanların bulundukları yerde İslama hizmet imkânları doğmuş, din, ibadet, vicdan ve düşünce hürriyetinin bütün kapıları açılmıştır. Gerek Resûlüllah (a.s.) zamanında gerekse O'ndan sonra günümüze kadar, küfür diyarında olup kâfirlerin eza ve cefasına maruz kalan müslümanların, bulundukları ülkede islâm'ı yayma, hizmet verme ve rahat ibadette bulunma imkânları olmadığı takdirde bir islâm ülkesine hicret etmeleri vacib olur. Terkinden dolayı günahkâr sayılırlar. Ama belirttiğimiz hususlarda çalışma, hizmet etme ve rahat ibadette bulunma imkânları varsa, o takdirde hicret etmeleri vacib değildir. Ancak kâfirlerle savaşmak zorunda kalan islâm ülkesine yardımcı olmaları, gerekirse hicret edip bilfiil cihada katılmaları vacib olur. Zira "tevbe kapısı kapanıp kesilmedikçe hicret kesilmeyip devam eder" mealindeki 226 no'lu hadîs bir bakıma buna delâlet etmektedir. [279] Çıkarılan Hükümler. 1- Müşriklerin arasına sıkışıp kalmak, müslüman olduğu için onlardan gelen eza ve cefaya katlanmak doğru değildir. 2- O bakımdan küfür diyarında islâm'ı kabul eden bir kişinin dinini, iman ve ahlâkını koruyup kurtarması için islâm ülkesine hicret etmesi vacibtir. 3- Bulunduğu küfür diyarında islâm'ı yayma, yüceltme ve rahat ibâdet yapma imkânı olan kimsenin hicret etmesi vacib değildir. Oradaki hizmeti önemlidir. 4- Mekke fethedildikten sonra artık Medine'ye din uğrunda hicrete gerek kalmamıştır. 5- Bulunduğu küfür diyarında İslâm'a hizmet etmekle beraber islâm ülkesiyle kâfirler arasında bir savaş başgösterir de müslümanlarm yardıma ihtiyacı olursa, o takdirde küfür diyarındaki müslümanlarm gelip cihada katılmaları vacib olur. 6- Küfür diyarında islâm'a girenler için hicret kapısı devamlı açıktn*. Eza ve cefa gördükleri, ibâdet hürriyetinden mahrum edildikleri takdirde hicret etmeleri vacib olur ve bu tarz hicret kıyamete kadar devam edecektir. "Fetih'ten sonra hicret yoktur, ama cihad ve niyet vardır" mealindeki hadîs buna işaret etmektedir. 7- Savaşta islâm'a girdiğini sözlü olarak ifade edenler, kendi anlayışlarına göre başlarını yere koyup secde ederek Hakk'a ve İslâm'a teslim olduklarını anlatmaya çalışanlar öldürülmez. 8- Savaş başlamadan veya başladıktan sonra müşriklerden bazı kişiler islâm'a girdiklerini, müslüman olduklarını kendilerine göre birtakım kelime ve cümlelerle anlattıkları takdirde, birtakım şüpheler ortaya çıksa bile, onlara saldırmak ve öldürmek caiz olmaz. Ama samimiyetlerini anlamaya çalışıp birtakım tedbirler almak gerekir. 9- islâm'a girdiklerini veya müslüman olduklarını ifade eden düşman askerlerinden islâm kumandanı şüphelenir de onları öldürecek olursa, diyetlerinin yansını göndermek ve yapılan hatayı telafi etmek gerekir. 10- Mekke fethedildikten sonra artık hicret üzere bey'at etmek yoktur. Ama islâm, imân ve cihad üzere bey'at vardır. 11- islâm ülkesine gelip bey'at etmek isteyen kimse, islâm, imân ve cihad üçlüsü üzere bey'at eder ve bu üç esasın delâlet ettiği hükümleri kabullenmiş olur. [280] Konu Başlığı: Ynt: İslam Ülkesine Hicretin Devamı Gönderen: Kaan Han üzerinde 26 Aralık 2014, 21:41:01 Bilgi icin tesekkurler. Allah razi olsun
Konu Başlığı: Ynt: İslam Ülkesine Hicretin Devamı Gönderen: Ramazan. üzerinde 20 Şubat 2015, 15:42:16 Es Selamün Aleyküm .
Kur'ân'ın bir çok âyeti hicretten, hicretin gereğinden, hicret edenlerden ve etmeyenlerden,.. söz eder. Hicretin ne denli önemli olduğuna şu âyetler gayet açık bir şekilde işaret etmektedir: "Öz nefislerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki: "Ne işte idiniz?" Onlar: "Biz yeryüzünde dinin emirlerini uygulamaktan aciz kimseler idik." derler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Siz de oradan hicret etseydiniz ya." derler. İşte onlar böyle. Onların barınakları Cehennemdir. O ne kötü bir yerdir. Erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan zayıf ve acz içinde bırakılıp da hiçbir çareye gücü yetmeyen ve (hicret) için bir yol bulamayanlar müstesna." (Nisâ, 4/97, 98). Bu âyetlerin iniş sebebi hakkında İbn Abbas (r.a) şunu nakletmektedir: "Peygamber (s.a.s) zamanında bazı Müslümanlar müşriklerle birlikte durup onların sayılarının artmalarına neden oluyorlardı. (Savaş sırasında) ok, onlardan bazılarına isabet edebiliyor veya boynu vurulup öldürülebiliyordu. Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu." Konu Başlığı: Ynt: İslam Ülkesine Hicretin Devamı Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 15 Nisan 2015, 19:47:59 hiçret ederken kalplerinden surekli iyi şeyler geçirmeliri gerekir.hiç kotu şey gecirmemelir gerekir.
Konu Başlığı: Ynt: İslam Ülkesine Hicretin Devamı Gönderen: Ceren üzerinde 15 Nisan 2015, 19:54:00 Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.İslamiyet yayıldıktan sonra ve küfür ortadan kalktıktan sonra hicret etmeye gerek kalmamıştır...
|