๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:19:01



Konu Başlığı: İftar ve Sahur Adabı
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:19:01
İftar Ve Sahur Adabı
 

İslam dini, ibadeti kişilerin arzu ve ihtiyarına bırakmamış, onu birtakım kurallara bağlayarak düzende tutulmasını sağlamıştır. Özellikle farz ve vacip olan ibadetler belli çerçeve içine alınıp sınırları belirlenmiş ve başkasının onlarda bir fazlalık veya noksanlık yapmasına izin ve imkan verilmemiştir.

Sünnet olan ibadetler de birtakım kurallara bağlanıp uygu­lama yöntemleri tayin edilmiş ve Rasulüllah'ın (s.a.v.) belirlediği ölçü ve prensiplere bağlı kalanlar büyük ecirlerle müjdelenirken, bağlı kalmayanların muahaza edilecekleri haber verilmiştir. Ancak belirlendiği gibi tam uygulama imkanı olmadığı veya ona engel teşkil edecek bazı hususların ortaya çıkması halinde, kişinin muahaza edilmeyeceği de bir kural olarak ortaya konmuştur.

Oruç konusunda birçok önemli ve uyulması gerekli olan şeyler vardır. Şüphesiz iftar ve sahurun ayrı bir yeri ve anlamı her zaman söz konusudur.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İbn Ömer (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçenin şöyle dediği tesbit edilmiştir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimizden duy­dum, buyurdu ki:

"Gece gelip, gündüz arkasını dönüp git­tiğinde ve güneş de ufukta batıp kaybolduğunda, artık oruçlu gerçekten iftar etmiş olur."[150]

Ebu Hüreyre (r.a.)dan yapılan rivayete göre, Rasulütlah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Aziz ve Celil olan Allah buyuruyor: "Benim kullarımın yanımda en çok sevileni, iftarı acele edenidir."[151]

Sehl b. Sa'd (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"İnsanlar iftarı acele ettik­leri sürece hep hayır içinde olacaklardır."[152]

Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz, (akşam) namazını kılmadan önce birkaç yaş hurma ile iftar ederdi... Yaş hur­ma bulamayınca kuru hurmalarla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamayınca birkaç yudum su içerdi."[153]

Selman b. Amir ed-Dabbiy (r.a.) den yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Sizden biriniz iftar edeceği zaman, hurma ile iftar etsin; onu bulamadığı tak­dirde su ile iftar etsin; çünkü su temizleyicidir."[154]

Muaz b. Zühre'den yapılan rivayete göre: Peygamber (s.a.v) Efendimiz iftar ettiğinde şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Senin için oruç tuttum ve senin rızkın üzere iftar ettim."[155]

Ebu Zer (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:

"Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

"Ümmetim sahuru (vaktin sonuna doğru) geciktirdiği ve iftarı da acele ettiği sûrece hayır üzere olacaktır."[156]

Enes (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efen­dimiz şöyle buyurmuştur:

"Sahura kalkıp (birşeyler) yeyin. Çünkü gerçekten sahurda bereket vardır."[157]

Amr b. As (r.a.) den yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Bizimle kitap ehlinin orucu arasındaki fasl (ayrım ve alamet), seher vakti (sahur) ye­mektir."[158]

 

Hadislerin Işığında Müctehid İstidlal Ve Îhticacları
 

a) Hanefilere göre: Oruçluya üç şey müstehabdır:

1- Sahur,

2- Sahurun geciktirilmesi,   

3- İftarı acele etmek...[159]

Sahur, hem gece kalkıp Allah'ı anmamıza, hem de vücud di­rencini korumaya yönelik bir sünnettir. Lüzumundan fazla yeme­mek kaydıyle bu sünneti ihya etmekte sayısız faydalar vardır: Be­dene ve ömre bereket sağlar, ruha da gıda verilmesine vesile teşkil eder; bünyenin güçten düşmesini önler ve rahat bir oruç tut­mamıza yardımcı olur.

Sahuru, şek vaktine girmeyecek kadar geciktirmek de müstehabdır. Şek vakti, fecrin kesinlikle doğup doğmadığı hakkında tereddüt edilen zaman parçasıdır. O bakımdan bulutlu ve sisli günlerde bu hususa çok daha iyi dikkat etmek gerekir.

İftarı ise, akşam namazından önce yerine getirmek müstehabdır. Ancak yemek faslının uzun sürmesi endişesi söz ko­nusu ise, o takdirde namazdan önce varsa birkaç hurma veya ben­zeri tatlı bir şeyle, yoksa üç yudum su ile iftar etmek ve öylece akşam namazını kılıp sonra yemek sofrasına oturmak müstehabdır.

Akşam yemeğinde bu yöntemi uygulamak, mideye de rahat çalışma imkanı verir ve namazdan sonra yenilen yemeğin daha iyi hazmedilmesine yardımcı olur. Ancak mideyi doldururcasına ye­mek sünnete aykırıdır ve aynı zamanda sağlığa zararlıdır. Onun için Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz, mideyi üç bölüm olarak düşünmemizi, bir bölümünü yemeğe, bir bölümünü su ve benzeri meşrubata ayırmak, bir bölümünü ibadet, zikir ve taati rahatlıkla yerine getirmeğe ayırmamızı tavsiye buyurmuştur.

İftar ederken şöyle duada bulunmak da sünnettir:

"Allah'ım! Senin için oruç tuttum, Sana iman ettim, ancak sana güvenip dayandım ve Senin rızkınla iftar ettim (orucumu açtım). Ramazan'ın yarınki orucuna niyet ettim. İşlediğim ve işleyeceğim günah, kusur ve hatalarımı bağışla."

Diğer üç mezhebin de bu konudaki tesbit ve görüşü Hanefile­rin görüşüne benzer anlamdadır. Onları şöyle özetleyebiliriz:

Oruçluya birtakım şeyleri işlemek müstehabdır:

a) İftarı acele etmek. Bu  da  güneşin batma olayı gerçekleştikten hemen sonradır. İftarı namazdan önce yapmak da istihbab kapsamına girer.

b) İftarı hurma ile, yoksa tatlı bir madde ile, o yoksa su ile tek sayıya dikkat ederek yapmak,

c) İftardan hemen sonra me'sür dualarla Allah'a yönelip di­lekte bulunmak,

d) İftardan sonra daha çok şu duayı yapmak: "Allah'ım! Se­nin (rızan) için oruç tuttum; Senin rızkınla iftar ettim; Sana güvenip dayandım; ve ancak Sana iman ettim. Susuz­luk giderildi, damarlar ıslandı, ecir (sevap ve mükafat) sübut buldu. Ey fazl-ü keremi çok geniş olan! Beni bağışla.

Hamd o Allah'a ki bana yardım etti oruç tuttum; rızık verdi iftar ettim."

e) Az bir şey yemek ve içmek suretiyle de olsa sahura kalk­mak.

Çünkü sahur berekettir. Gece yarısı olunca vakti girer ve fe­cre yakın zamana kadar vakti devam eder. Fecre çok yakın bir za­mana geciktirmemek daha uygun olur. Zira o vakit fecrin doğup doğmadığı şüpheli olabilir.

f) Dili faydasız, lüzumsuz sözlerden alıkoymak,

g) Sadaka ve ihsanı çoğaltmak,

h) Daha çok ilimle meşgul olmak, Kur'an okumak, zikir, tes­bih ve salavat ederek boş zamanları değerlendirmek bu cümledendir.[160]

 

Tahliller Ve Rivayetler
 

1087 nolu İbn Ömer hadisi sahihtir ve güneş batınca artık oruçlunun iftar ettiği söz konusudur. Böylece bu hadisin de, savm-i visal'in mekruh olduğuna delil teşkil ettiği söylenir. Zira güneş battıktan sonra oruçlu bir şey yesin, yemesin artık orucu nihayete ermiş ve bir bakıma iftar etmiş sayılır. Çünkü gece vakti oruca zarf değildir.

1089 nolu Sehl hadisi de sahih ve ihticaca salihtir. Nitekim müctehidlerin hepsi bu hadisle istidlal ve ihticacda bulunmuştur.

1088 nolu Ebu Hüreyre hadisini İmam Tirmizi hasen ve gar­ip olarak belirlemiştir.

Bu babda Tirmizi'nin Hz. Aişe (r.a.) dan rivayet edip sahihlediği bir diğer hadis bulunuyor. Şöyle ki: Hz. Aişe'den, Peygambe­rin ashabından birinin iftarı acele ettiğini, aynı zamanda akşam namazını da acele edip kıldığını; diğerinin hem iftarı, hem de na­mazı geciktirdiğini soruyorlar. O da şu cevabı veriyor:

"O iki adamdan kimin iftarı ve namazı acele ettiğini bana bildirin."

On­lar da:

"Abdullah b. Mes'ud'un olduğunu söylüyorlar. Bunun üzerine Hz. Aişe (r.a.):

"İşte Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz de böyle yapardı" diyor. Diğer sahabi ise, Ebu Musa'dır.

Bir başka hadisi de Ebu Davud, Nesai ve İbn Mace şu lafızla rivayet etmişlerdir:

"İnsanlar iftarı acele ettikleri sürece, din hep ortada üstünlüğünü sürdürecektir. Çünkü yahudilerle hristiyanlar geciktirirler."

Burada dinin hep üstünlüğünü sürdürmesinden maksat, bid'at ve hurafeden, kişilerin mantık yoluyla ilaveler yapmasından uzak kalıp terütaze olarak ortada durmasıdır.

Bu konuda İbn Abdilber diyor ki:

"İftarın acele edilmesi ve sahurun geciktirilmesiyle ilgili hadisler hem sahih, hem de mütevatirdir."[161]

Nitekim Ömer b. Meymun el-Evdî'den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Muhammed (s.a.v.) ın ashabı iftar husu­sunda insanların en acele edeni, sahur hususunda en geciktireni idi."

1090 nolu Enes hadisini Tirmizi hasenlemiştir. İbn, Adiy, "bunun isnadında Cafer'in Sabit'ten yaptığı rivayette teferrüd ettiği bilinmektedir" demiştir. Ancak bu hadis Abdurrezzak ile meşhur olmuş, şöhret derecesine ulaşmıştır. Bu rivayette Abdurrezzak’a, Ammar b. Harun ile Said b. Süleyman en-Neşti tabi' olmuşlardır. Hafız İbn Hacer, Ebu Ya'lâ'nın İbrahim b. Cahcah'dan, onun da Abdülvahid b. Sabit'den, onun da Enes'den ri­vayet ettiği şu hadis üzerinde durmuş ve Buhari'nin görüşünü aktarmıştır:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz üç hurma veya ateş dokunmadık bir şey ile iftar etmeyi çok severdi." Buhari, bunun isnadında Abdülvahid'in bulunduğunu ve bu zatın münkerü'l-hadis olduğunu söylemiştir.

Taberani'nin el-Evsat'ta Yahya b. Eyyub tarıkıyla Enes'den yaptığı rivayette, adı geçenin şöyle haber verdiğini belirtmiştir: "Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz oruçlu olduğu zaman, kendi­sine yaş hurma ve su getirilip onları yeyip içmedikçe (akşam) namazını kılmazdı. Yaş hurma olmayınca, kuru hurma ile su kendisine getirilinceye kadar beklerdi."

Bu hadisin ricali arasında Miskin b. Abdirrahman, Yahya b. Eyyub'dan rivayetinde teferrüd etmiştir.

Bu babda yine Tirmizi'nin rivayet edip Hakim'in sahihlediği Enes hadisi vardır ki, bu hadis merfuan şöyle nakledilmiştir:

"Kim hurma bulabilirse, onunla iftar etsin; kim de hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Çünkü su temizleyicidir."

1091  nolu Selman b. Amir hadisini aynı zamanda İbn Hibban ve Hakim tahric edip sahihi emişlerdir. Ebu Hatim er-Razi de bunu sahihlemiştir.

Bu manada bir diğer hadisi İbn Adiy, İmran b. Husayn'dan rivayet etmiştir ki, isnadı zayıftır. O bakımdan Selman hadisiyle ihticac edilmişse de İbn Adiy hadisiyle istidlal edilmemiştir.

1092 nolu Muaz hadisi murseldir. Çünkü Muaz b. Zühre, Rasulüllah'a (s.a.v.) ulaşmamıştır. Aynı hadisi Taberani el-Kebir'de ve Darekutni, İbn Abbas'dan rivayet etmişlerse de sened­inin zayıf olduğu tesbit edilmiştir.

Bu manada bir hadisi Ebu Davud, Nesai, Darekutni, Hakim ve başka muhaddisler İbn Ömer'den şöyle rivayet etmişlerdir: Yukarıdaki cümlelerden sonra şu fazlalık yer almaktadır:

"Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, ecir ve mükafaat sübut buldu, inşaallah."

Darekutni bunun isnadının hasen olduğunu belirt­miştir.

Bu babda Taberani'nin Enes'den (r.a.) yaptığı rivayette, adı geçen şöyle haber vermiştir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz iftar edince şöyle derdi:

"Bismillah... Allah'ım! Senin (rızan) için oruç tuttum, Senin rızkınla iftar ettim."

Ne var ki, bu hadisin isnadı zayıftır. Çünkü ricali arasında Davud b. Zibirkan bulunuyor ki bu zat metruktür. İbn Main, onun rivayetinin kayde değer olmadığını, Ebu Zür'a ise onun metruk olduğunu, Ebu Davud, onun zayıflar arasında yer aldığını; Cevzecanî ise onun yalancı olduğunu belirtmiştir.[162]

Bu babda İbn Mace'nin Abdullah b. Amr (r.a.) dan yaptığı rivayette, Rasulüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir:

"Oruçlunun reddolunmayan duası vardır."

Nitekim İbn Ömer (r.a.) iftar ederken şu duayı da yapardı:

"Allah'ım! Her şeyi kapsayıp kuşatan geniş rahmetin hakkı için benim günahlarımı bağışla."

Enes ile Selman hadisleri iftarın hurma ile yapılmasının meşruiyetine delalet etmektedir. Enes hadisi ise, yaş hurmanın daha iyi olduğunu gösteriyor.

1093 nolu Ebu Zer hadisinin isnadında Süleyman b. Ebi Os­man bulunuyor ki, Ebu Hatim bu zatın meçhul olduğunu belirt­miştir. Zehebi de onun meçhul olduğuna dikkat çekmiştir.[163] Ancak bu babda Nesai'nin Ebu Leyla el-Ensari'den; Ebu Avane'nin de kendi sahihinde Enes hadisinin bir benzerini rivayet ettiklerini görüyoruz. Aynı zamanda Hafız Bezzar ve Nesai'nin buna benzer bir diğer hadisi İbn Mes'ud (r.a.) den rivayet etmişlerdir. Yine Nesai'nin bu konuda Ebu Hüreyre (r.a.) den yaptığı bir diğer rivayet bulunuyor.

Diğer yandan İbn Mace'nin ve Hakim'in bu konuda şu lafızla yaptıkları bir rivayet vardır:

"Sahur yemeğiyle gündüz orucu­na karşı yardım ve destek arzulayın. Gündüzün ortasında biraz uyumakla gece kalkıp ibadet etmekten yana yardım ve destek talep edin."[164]

Bunun hayli şahitleri bulunuyor. Ezcümle İbn Hibban'ın şu lafızla yaptığı rivayetini gösterebiliriz:

"Mü'mine sahur yemeği olarak hurma ne güzeldir."

"Şüphesiz Allah ve melekleri sahura kalkanları rah­met ve gufranla anarlar."

Yine İbn Hibban'ın yaptığı rivayette, bunları kuvvetlendirir anlamda şu lafızla bir hadis bulunuyor:

"Sahura kalkın da is­terse bir yudum su olsun için."

Rasulüllah'ın (s.a.v.) sahuru geciktirme hususundaki fiilini Zeyd b. Sabit (r.a.) şöyle bildirmiştir: "Rasulüllah'ın (s.a.v.) sa­hur yemesiyle namaza girmesi arasındaki zaman, adamın elli ayet okuyacak kadar (geçecek zaman) di."

Bu hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir ki, isnadı sa­hihtir. Ancak belirtilen süre bir had değildir. Bundan çok veya az da olabilir. Sonra Rasulüllah'ın (s.a.v.) bu süreyi bir ihtiyat dönemi olarak belirlediği de söylenemez. Zira diğer hadisler ve müctehidlerin ictihad, istidlal ve ihticacları böyle bir ihtiyat vakti­ni tesbit ve tayin etmemiştir.

Bu babda Buhari'nin Enes'den yaptığı rivayette şöyle buyurulmuştur:

"Sahur berekettir; artık onu terketmeyin."

Böylece bütün rivayetler, sahurun meşruiyetine delalet etmektedir. Ancak sahur vacip değil, sünnettir.

 

Çıkarlan Hükümler
 

1- Güneş batınca iftar vakti girmiş olur ve bir bakıma oruçlu iftar etmiş sayılır.

2- Güneş batıp vakit girince hemen iftar etmek sünnettir.

3- Akşam namazını kılmadan önce birkaç taze veya kuru hurma ile iftar etmek müstehabdır. Hurma bulunmadığı takdirde bir veya üç yudum su ile iftar etmek müstehabdır.

4- İftar etmeyi akşam namazından önce yapmak, yani so­fraya oturup doyuncaya kadar yeyip öyle kalkıp namaz kılmak caizse de, müstehab değildir.

5- Sahura kalkmak sünnet veya müstehabdır.

6- Sahur berekettir.

7- Sahuru geciktirmek sünnettir. Ancak şek vaktine kadar geciktirmek uygun değildir. Şek vakti, özellikle bulutlu, sisli hava­larda fecr-i sadıkın doğup doğmadığı kestirilemediği zaman parçasıdır.

8- Sabah namazı için bir ihtiyat süresi belirlemeye lüzum yoktur. Rasulüllah'ın (s.a.v.) sahur ile sabah namazı arasında elli ayet okuyacak bir süre bulunması, ihtiyatî değil, sahurun ne ka­dar geciktirilmesiyle ilgili bir ölçüdür.

9- İftardan sonra me'sur duayı okumak müstehabdır.

10- Sofrada fazla oturup akşam namazını geciktirmek, sünnete aykırıdır.


Konu Başlığı: Ynt: İftar ve Sahur Adabı
Gönderen: Ceren üzerinde 14 Şubat 2019, 16:26:59
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri peygamber efendimizin sünnetine tabi kalarak iftar ve sahurunu gerçekleştirip feyzine erisen kullardan eylesin inşallah. ...


Konu Başlığı: Ynt: İftar ve Sahur Adabı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 14 Şubat 2019, 19:30:00
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri hakkıyla oruc tutanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: İftar ve Sahur Adabı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 15 Şubat 2019, 03:37:01
Aleyküm Selam. Rabbim bizlere layıkıyla orucunu tutan kullarından olabilmeyi nasip etsin inşaAllah
  Bilgiler için Allah razı olsun