Konu Başlığı: Helaya Girme Çıkma Adab Ve Ahkamı Gönderen: Zehibe üzerinde 24 Ağustos 2010, 10:42:50 Helaya Girme-Çıkma Adab Ve Ahkamı
İslâm, günlük hayatımızın hemen her bölüm ve safhasıyla yakından ilgilidir. Sabahleyin yataktan kalkıp akşam üzeri evimize dönünceye ve tekrar yatağımıza uzanıncaya kadar bütün söz ve davranışlarımıza ışık tutar, yön verir ve bizi en iyiye, en güzele, en doğruya çevirip yönlendirir. Tabii ihtiyacımızı gidermek için helaya bile girip çıkmamızla ilgili adâb ve kurallar koymuş, hemen her yerde ve her konuda Allah'ı hatırlamamızı, O'na güvenip sığınmamızı, O'nun yardımını dilememizi emretmiştir. Çünkü varlık âleminde her şey insan için, insan da Allah için yaratılmıştır. O, Allah'ın yeryüzünde halîfesi kılınmış, ne yaparsa O'nun rızası doğrultusunda yapması emredilmiştir. Helaya girip-çıkma adâb ve ahkâmı bizi birçok mikroplardan, basillerden ve pisliklerden korumaya yöneliktir. Koruyucu hekimlikle içiçedir. Bütün bunlar şunu gösteriyor: İslâm Dini, ondört asır önce medeniyetin, insanca yaşamanın, sağlığı koruyup sıhhatli bir ömür sürmenin; ilmin ve ahlâkın temelini atmış, dünya milletlerine öncülûk ederek cehaleti boğmuştur. Şimdi konumuza mesned teşkil eden ve ilim adamlarının istidlalinin kaynağını oluşturan hadîs-i şerifleri naklediyoruz: Ashab-ı Kirâm'dan Enes b. Mâlik (r.a.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz helaya girdiği zaman şöyle derdi: "Allahîm! Doğrusu ben hubs ve habâis'ten sana sığınıyorum."[253] Said b. Mensur ise kendi Sünen'inde şunu rivayet etmiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz (Helaya girdiği zaman) şöyle derdi: "Bismillah, Allah'ım! Şüphesiz Ki Ben Hubs Ve Habaisden Sana Sığınıyorum."[254] Aişe (r.a.)'dan yapılan rivayette demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz heladan çıkınca "Gufrâneke=Senin mağfiretini dilerim" derdi."[255] Bu istek, helada bulunduğu sürece Allah'ı anamadığının, zikirde bulunamadığının mahviyet ve ince duygusunun tezahürü sayılır. İbn Huzeyme ve İbn Hibbân bu hadîsin sahih olduğunu belirtmişlerdir.[256] Yine Enes b. Mâlik (r.a.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz heladan çıktığı zaman şöyle derdi: "Benden eziyeti gideren ve bana afiyet veren allah'a hamd olsun!"[257] Bu hadîsin râvilerinden Harun b. İshak'ın güvenilir olduğunu Nesâî belirtmiştir. Abdurrahman el-Muharibî'nin güvenilir olduğunu hem Nesâî, hem de İbn Maîn tesbit etmişlerdir. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, tabii ihtiyacını giderdikten sonra, aldığı gıdalardan vücuda yararlı olanının vücuda yayılmasını, yararlı olmayanının dışarı atılmasını sağlayan Allah'a hamdederek her olayda, her şeyde O'nun yüksek kudretini, eşsiz sanatını görmekteydi. Böylece gerçek mü'minin hemen her şeyde Allah'ın kudret ve azamet, sanat ve latafet damgasını gören kimse olduğu ortaya çıkıyor. Çok mükemmel bir plân ve programa göre vücut mekanizmasının çalıştığını idrak ederek Allah'a hamdetmek kadar tabii ne olabilir?.. Hadîs-i şeriflerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Helaya girerken Allah'ın ismini anmak sünnettir. 2- Helaya sol ayak atılarak girilir. Bu kimine göre sünnet, kimine göre müstehabdır. 3- Heladan sağ ayak atılarak çıkılır. Bu da ya sünnet veya müstehabdır. 4- Helaya girilirken henüz avret yerini açmadan, hubs ve habâis'den Allah'a sığınmak sünnettir. 5- Heladan çıkıldığında, eziyeti giderip afiyet veren Allah'a hamd etmek sünnettir. Hadislerin ışığında müctehid imamların istidlal, ictihad ve görüşleri: a) Hanefilere göre, helaya girerken sol ayağını atıp girer, çıkarken sağ ayağını atıp çıkar. Helaya girmeden önce kovulmuş şeytandan Allah'a sığınır. Şöyle ki: içeri girmeden, avret yerini henüz açmadan ve taavvuzdan önce Allah'ın ismini anar (Bismillah der). Sonra da hubs've habâis'den (her türlü murdarlıktan, cin ve Şeytandan, mikrop ve hastalıktan) Allah'a sığınırım, der.[258]. Yine Hanefi mezhebine göre, Fetavâ-yı Hindiyye'de şöyle deniliyor: "Helaya sol ayak atılarak girilirken şöyle dua etmek müstehabdır: Allahım! hubs ve habaisden sana sığınırım. Heladan çıkarken şöyle duâ eder: Hamd olsun o Allah'a kî, benden bana eziyet vereni giderdi ve bana afiyet verip yararlı olanı bıraktı.[259] b) Şafiî'lere göre, helaya giren kimse sol ayağını atıp girer; çıkarken sağ ayağını atıp çıkar. Beraberinde Zikrullah (âyet, esmâ-i hüsnâ, Allah ve peygamber ismi) dan bir şey taşımaz. Helada konuşmaz. Aksine hareket etmek mekruhtur, haram değildir. Bununla beraber yanında Zîkrullah bulunduğu halde girer (girmek zorunda kalır) se, elini onun üzerine kapatır veya sarığının içine yerleştirir. (Cebinde ve cüzdanında bulundurur). Zaruret olmadıkça, Kur'ân'a üstün saygı ve tekrîm bakımından Mushaf'la birlikte helaya girmek haramdır.[260] Tabii ihtiyacını gideren kimsenin helaya sol ayağını atarak girmesi ve sağ ayağını atarak çıkması; üzerine ta'zîme değer (âyet, Allah ve Peygamber ismi gibi kutsal) şeyleri bulundurmaması sünnettir. Bunları taşıması (helaya girerken üzerinde bulundurması) mekruhtur.[261] Hanbelilere göre, helaya girerken sol ayağı, çıkarken sağ ayağı atmak; girerken "Hubs ve Habâis'ten, kovulmuş şeytanın murdarlık ve pisliğinden Allah'a sığınırım"; dışarı çıkarken "Senin mağfiretini dilerim! Benden eziyeti giderip afiyet veren Allah'a hamd olsun" demek müstehabdır.[262] Mâlikîler de aynı görüştedirler... Konuyla ilgili diğer rivayetler ve tahliller: Enes b. Mâlik (r.a.)'dan yapılan rivayette, demiştir ki: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz helaya girdiğinde yüzüğünü çıkarırdı."[263] Tirmizi bu hadîsin sahih olduğunu söylemiştir. Çünkü Resûlüllah (a.s.) yüzüğünün üzerinde Muhammed Resûlüllah ibaresinin yazılı olduğu sahih rivayetlerle sabit olmuştur. Üzerinde Allah ve Resul isimleri bulunan bir yüzükle helaya girmemiş, bununla hem üstün saygısını ifâde etmiş, hem de ümmetine yol gösterip ışık tutmuştur. Aynı hadîsi İbn Hibbân ve Hâkim de ihraç etmişlerdir. Nesâi, bunun gayr-i mahfuz bir hadîs olduğuna kail olmuştur. Ebû Dâvud ise bunu münker saymıştır.[264] Dârekutnî bundaki ihtilâfı zikredip şaz olduğuna işaret etmiştir. Bilindiği gibi, güvenilir bir râvînin aynı konuda güvenilir olan diğer râvilere muhalif olarak rivayet ettiği hadîse Şaz denir. Gayr-i sahih denilmez. İmam Münzirî ise, bu hadîsin râvîlerinin hemen hepsinin sıka yani güvenilir olduğunu söyleyerek sahih kabul etmiştir. Ebu'1-Feth el-Kuşeyri de bu görüş ve tesbitte ona uymuştur. Nitekim İmam Beyhakî buna bir şâhid çıkararak zayıflığına ve fakat ricalinin güvenilir olduğuna işarette bulunmuştur. Hâkim de bu mânaya yakın şu rivayeti yapmıştır: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bir yüzük takınmıştı ki, üzerindeki nakış Muhammed Resûlüllah idi. Helaya gireceği zaman onu parmağından çıkarıp bir kenara kordu." Hâkim'in bu rivayeti üzerinde durulmuş, el Cevzekanî zayıf olduğunu söylemiştir. Ricali güvenilir kişilerse de aralarında metruk kabul edilen Muhammed b. İbrahim er-Râzî bulunuyordur. Bütün bu tahlillerle beraber, Resûlüllah'ın (a.s.) yüzüğünün üzerinde böyle bir ibarenin bulunduğu kesinlik kazanmıştır.[265] O bakımdan müctehid imamlar bu rivayetlere dayanarak, üzerinde Allah ve peygamber ismi ve bir âyet yazılı bulunan yüzük ve benzeri eşyayı kaybolma tehlikesi yoksa, ortam müsaitse çıkarıp öylece helaya girmenin müstehab olduğuna kail olmuşlar. Nitekim Ahmed b. Hanbel, bu kabil şeyleri koruyabileceğini, yere düşürmeyeceğini kestirse bile, bir zaruret yokken beraberinde helaya taşıması mekruhtur; çıkarıp dışarı koyması müstehabdır. Ancak üzerinde bu kabil ibare bulunan dirhemle birlikte helaya girmekte bir sakınca yoktur, demiştir.[266] Konu Başlığı: Ynt: Helaya Girme Çıkma Adab Ve Ahkamı Gönderen: Pelinay üzerinde 07 Eylül 2014, 19:38:10 Esselamü aleykum ; bilgilerimizi tazelemiş olduk vesilenizle..Alah razı olsun..önemli bir konu..Rabbm hayatımızın her safhasında edeb üzere yaşayabilmeyi nasip etsin inşallah..
Konu Başlığı: Ynt: Helaya Girme Çıkma Adab Ve Ahkamı Gönderen: Rüveyha üzerinde 29 Ocak 2015, 23:56:44 Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Amin ecmain İnşaAllah.Edep üzere yaşamak çok önemli.Mevlam edepten ayırmasın İnşaAllah.
|