๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 30 Temmuz 2010, 18:09:29



Konu Başlığı: Had Suçu ve Cezası Töhmet İle Vacip Olmaz
Gönderen: Zehibe üzerinde 30 Temmuz 2010, 18:09:29
Had Suçu ve Cezası Töhmet (İşlendiği Sanılan Henüz Gerçekliği Meydana Çıkmamış Suç İhtimali) İle Vacip Olmaz.
 

İslam hukuk sisteminde şüphe ve ihtimallere dayanılarak suç ve cezalar sübut bulmuş kabul edilmez. Haddin vacip olabilmesi için şahsın bizzat o suçu ikrarı veyahut onun o suçu işlediğine dair bey-yine (şahit) gereklidir ve şarttır. Zira bu hukuk sisteminde beraet-i zim­met asıldır. Yani suç sübut buluncaya kadar şahıs suçsuz kabul edilir; birtakım zan ve şüphelere dayanılarak şahıs cezalandırılmaz.

O bakımdan islam hukukunda şu iki kaide de yer almaktadır: "Had cezası töhmet ile vacip olmaz." "Had cezası şüphelerle sakıt olur." [328]

Böylece hiçbir şahis hakim huzuruna çıkarılmadan ve suçu sübut bulmadan cezalandırılamaz. O kadar ki bundan bir önceki kısımda zina ettiğim itiraf eden bir kimseye had cezası uygulanabilmesi için bu itiraf ve ikrarını mutlaka hakim huzurunda veyahut o nisbette yetkili bir makam karşısında açıklaması gerekir denilmişti. Şurada burada, rast-gele bir yerde "ben zina ettim" diyen kimsenin bu ikrarı suç sayılmamaktadır. Ancak şu adamla veya şu kadınla zina ettim diyen kişi hakkında suç ortağı olarak gösterdiği kimse hakime başvurup falan ' kişi beni zina ile suçlamaktadır. Davacıyım, iddiasını isbat etmelidir, değilse hadd-i kazf cezası verilmelidir derse, hakim onun bu davasını dinler ve ittiham edeni isbata çağırır. îsbat edemediği, yani dört erkek şahitle bu iddia ve suçlamasını isbat edemediği takdirde hakkında hadd-i kazf cezası uygulanır. Bu da seksen değnek vurulmasıdır.[329]

 

İlgili Hadisler
 

İbn Abbas'dan (r.a.) yapılan

Lina suçu işlediği şüphesini uyandırıyordu. Bununla beraber Şüpheyle amel edilmedi ve kadın cezasız olarak kocasından ayrıldı.)

Şeddad b. İlhad (r.a.) diyor ki: "Bu öyle bir kadındır ki, Ra­sulüllah efendimiz (s.a.v.) onun hakkında şöyle buyurmuştur:

"Eğer ben bir kimseyi beyyinesiz recmetmiş olsaydım, mut­laka bu kadını recmederdim! Sadece bu değil, o kadın İslamda alenen fuhuş günahı içinde bulunuyordu." (Ama beyyine ol­madığı için suçu sübut bulmamıştır.) [330]

Yine İbn Abbas'dan (r.a.) yapılan bir diğer rivayette adı geçen şöyle demiştir;

Rasulüllah (s.a.v.) efendimiz buyurdu ki: "Eğer ben bir kim­seyi beyyinesiz recmetmiş olsaydım, herhalde falaneyi (Aclani'nin karısını) recmederdim. Gerçekten onun anlatım tarzm-dan ve tavrından ortaya (zina) şüphesi çıkıyordu ve ki­min onun yanına girdiği azçok anlaşılıyordu." (Ama o suçunu açık ve net olarak ikrar etmiyordu ve zina suçu işlediğine dair dört erkek şahit de bulunmuyordu." [331]

Ebu Hüreyre'den (r.a.) yapılan rivayete göre, Rasulüllah efendimiz r .a.v.) şöyle buyurdu:'Hududu savma imkanı bulabildiğiniz süre-jce savıp uygulamaya geçmeyiniz." [332]

Hz.Aişe'den (r.a.) yapılan rivayete göre, adı geçen, (s.a.v.) efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

tin imkan bulabildiğiniz nisbette müslumanlardan hadları savı-nTz. Haddan kurtulmak için bir çıkış olduğu takdirde onları sa-hverip kendi hallerine bırakınız. Çünkü imamın affetmede ya-J3 hlta, ceza vermekte yapacağı bir hatadan hayırlıdır." [333]

Yine İbn Abbas'dan (r.a.) yapılan rivayete göre, adı geçen, Hz. Ömer'in (r.a.) şöyle dediğini haber vermiştir: "Allah'ın indirdiği (ayet ve ahkam) dan biri de recim ayetidir. Biz o ayeti okuduk, akle-dip hafızamıza aldık ve kulak verip iyice anladık. Rasulüllah efendimiz (s.a.v.) (o ayete dayanarak) recmetti, ondan sonra biz de resmettik. Korkarım ki insanlar üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra bir sözcü kalkıp şöyle desin: "Vallahi Allah'ın kitabında recim (ayet ve hükmü) bulunmuyor." Böylece onlar Allah'ın indirdiği bir farizayı terkten dolayı sapıtırlar. Recim hükmü zina eden erkek ve kadın üzerine Allah'ın kitabında haktır; şu şartla ki beyyine ikame edildiği veyahut hamilelik veya şahsın itirafı ortaya çıktığı zaman recim uygulanır." [334]

 

Müctehidlerin ve İlim Adamlarının İstidlal ve İhticacları
 

Bundan önceki kısımlarda zina suçunun ancak dört erkek şahidin şehadetiyle ve bir de şahsın ikrar ve itirafıyla sübut bulabileceğini be­lirtmiştik. Mezhep imamlarıyla ilim adamları bu hususta farklı bir görüş, bir yorum, bir ictihad ortaya koymamışlardır. Hepsine göre de beraet-i zimmet asıldır. Suç sabit oluncaya kadar şahıs suçsuzdur. [335]

 

Tahliller
 

890 nolu îbn Abbas hadisi sahih olup istidlale ve ihticaca salihtir. [Hadis, ortada beyyine (dört erkek şahit) veyahut şahsın açık ikrarı ol­madıkça birtakım şüphe, ihtimal ve karinelerle kişi hakkında had ce­zasının uygulanamayacağına delalet etmektedir. Zira suçların tesbi-İtinde şüphelere, ihtimallere ve bazı karinelere yer vermek suretiyle (kişiyi suçlu kabul edip hakkında had cezası uygulamak, hukuk sistemi­nin temelini oluşturan ve amacını belirleyen adalet temelinden yıkılır; I haklar birbirine karışıp masum insanların bir kısmı veya çoğu kendini töhmet, şüphe ve ihtimal rüzgarından koruyamaz hale gelirdi.

Nitekim Rasulüllah'm (s.a.v.) huzurunda kocasıyla mülâanede bu­lunan kadının gerek tavırları, gerek kullandığı kelimeler ve halk arasında bıraktığı şüpheli durumlar onun ahlaksız bir kadın olduğunu gösteriyordu. Ancak zina ettiğine dair ne ikrarı ve itirafı vardı, ne de aleyhine şehadette bulunan dört erkek şahit bulunuyordu. O bakımdan Rasulüîlan (s.a.v.) hukukun ana kaidelerine sadık kalıp onun recmine, yani taşlanarak öldürülmesine karar vermemiştir. Şüphesiz Ra­sulüllah'm (s.a.v.) bu açık beyanı ve uygulamadaki hassasiyeti kıya­mete kadar islam hâkimleri için en sağlam kıstas olarak bulunuyor.

891 nolu İbn Abbas hadisinin isnadı Ibn Mace'de şöyle geçmek­tedir: Abbas b. Velîd ed-Dımeşk'ı, Zeyd b. Yahya b. Ubeyd, Leys b. Sa'd, Ubeydullah b. Ebî Cafer, Ebu'l-Esved, Urve ve İbn Abbas... Ravilerden Abbas sadûktur. Zeyd b, Ebî Yahya sika (güvenilir)dir. Geriye kalan ri­calinin hepsi de rical-i sahihtir.

Ancak hadis metni muhtelif rivayet ve kitaplarda az değişik şekilde nakledilmiştir. Manâ ve hüküm olarak aynıdır.

Her iki hadis birbirini kuvvetlendirmekte ve ihticaca salih olduk­larında şüphe kalmamaktadır.

892  nolu Ebu Hüreyre hadisim İbn Mace zayıf bir isnadla tahric etmiştir. Zira isnadında İbrahim ibn Fazl bulu nuyor ki bu zat zayıf ka­bul edilir. [336]

Zayıf raviler arasında dört tane İbrahim b. Fazl bulunuyor. Bun­lardan İbrahim b. Fazl b. Ebi Süveyd, sikat (güvenilir raviler) arasında bulunuyor. Diğer üçü zayıf raviler arasında yer alır. Ebu Hüreyre ha­disinin isnadında yer alan İbrahim ise Mahzûm kabilesindendir. Zayıf bir şeyh olarak bilinir. îbn Maîn onun hakkında: "Zayıftır, hadisi yazılmaz" derken, Nesai ve muhaddislerden bir cemaat: "O metruktür" demişlerdir. [337]

Ancak manâ ve hüküm yönünden bu zayıf hadisi destekleyen sa­hih hadisler bulunuyor.

893 no'lu Hz. Aişe hadisini aynı zamanda Hakim ve Beyhaki tah­ric etmişlerdir. Ancak isnadında Yezid b. Ebi Ziyad bulunuyor ki bu zat zayıftır. Tirmizi de bu hususa temas etmiş bulunuyor. Hem Tirmizi'nin tesbitine göre, hadîs mevkufen rivayet edilmiştir. Bundan maksat hadis sahabeden rivayet edilmiş, Hz. Peygamber efendimizden (s.a.v.) söz edilmemiş olan rivayettir.

Ama bu manâda ashabdan birçok rivayetler bulunuyor. Hepsi de aynı anlamda görüş beyan etmişlerdir. Ancak Buhari, ^"ezid'in münkerü'l-hadis olduğunu belirtmiştir. Nesai de aynı görüştedir. [338]

Aynı hadis Veki1 tarikiyle de rivayet edilmiştir ki, Beyhaki "Veki'in rivayeti sevaba daha çok yakındır. Yani onda isabet oranı daha yüksektir" demiştir.

Bu babda Hz. Ali'den (r.a.) merfuan yapılan rivayette şöyle buyu-rulmuştur:

"Hududu (had suç ve cezalarını) şüphelerden dolayı savınız (uygulamayınız)."

Ancak bu hadisin isnadında el-Muhtar b. NarV bulunuyor ki, Bu-hari onun münkerü'l-hadis olduğunu söylemiştir. Bu şu demektir: "el-Muhtar zayıf bir ravi olup sika kabul edilen raviye muhalif olarak hadis rivayet etmiştir."   Nesai: "O sika değildir" demiş, îbn Hibban onun münkerü'l-hadis olduğuna dikkat çekmiştir. [339]

Bu konuda en sahih hadisi Süfyan es-Sevri'nin Asım b. Ebi Vail'den onun da Abdullah b. Mes'ud'dan (r.a.) rivayetidir. Buyuruluyor ki: "Hududu (had suç ve cezalarını) şüphelerden dolayı savın (uygulamayın). Müslümanlardan da gücünüz ve imkanınız yet­tiği nisbette öldürme (cezasını) defediniz."

Fıkıhta ise bu konuda ortaya şu hüküm konmuştur: "İmam (hakim veya yetkili zat) kendi bilgisine dayanarak had cezası uygulaya­maz. Mutlaka beyyine veyahut şahsın ikrarı şarttır. Nitekim Ebu Bekir Sıddik'in (r.a.) içtihadı bu anlamdadır. İmam Malik, imam Ebu Hanife ve İmam Şafii ile İmam Ahmed'in kavli de budur. [340]

894 no'lu îbn Abbas hadisi sahih olup istidlal ve ihticaca salihtir. Hadis, recimle ilgili ayetin indiğine ve bir süre tilavet olarak da Kur'an'da yer aldığına ve sonra da lafzı kaldırılıp hükmünün baki kaldığına delalet etmektedir.

Bu ayetin tilavetinin kaldırılmasının bazı sebepleri vardır. Ama başta geleni ayetin husus ifade etmesidir. Zira ayet metninde "şeyh" ve "şeyha" isimleri yer almıştır ki, bu daha çok yaşlı kişilere delalet etmek­tedir. Oysa aklı başında ergen olan her kadın ve erkeğin evli oldukları takdirde -suçun da sübutu halinde- recmedilmeleri vacib olur. Daha önceki zina ve recim konusunda sözü edilen ayetten kısmen söz etmiştik. Burada münasebet düştüğü için tekrar nakletmemizde fayda vardır. Ayet indiğinde Ahzab suresinde yer almıştır. Ancak bize kadar ulaşan rivayetlere ayet metni iki değişik lafızla nakledilmiştir: Birinci­si: "Şeyh ve şeyha (yaşlı erkek ve yaşlı kadın veya evli erkek, evli kadın) zina ettiklerinde, Allah'tan ibret verici bir ceza olarak onları recmedin. Allah çok üstün ve yegane hikmet sahibidir." [341] İkincisi ise şöyledir: "Şeyh ve şeyha zina ettiklerinde onları (cinsel arzularını) yerine getirip tattıkları lezzet sebebiyle el­bette recin edin." [342]

Arap dilinde ve edebiyatında "şeyh" daha çok şu üç manâda kul­lanılmıştır:

a) Yaşı elliyi aşan...

b) İlm-u irfanı olan...

c) Kavim ve kabile reisi olarak bulunan...

Şeyh ve şeyha isimleri, tilaveti kaldırılan ayette, yaşı elliyi aşkın olan erkek ve kadınla ilgilidir. Bunların evli olup olmamasıyla ilgili bir kayıt mevcut değildir. O bakımdan bu ayet umum ifade etmektedir, yani evli ve bekar, dul olan her yaşlıya şamil gelmektedir. Diğer yandan husus ifade etmektedir. Zira sadece yaşlılara delalet vardır. Ergen ve evli olup yaşları henüz onbeşle elli arasında olan erkek ve kadın zina ettikleri takdirde bu ayete dayanarak onları recmetmek caiz ve sahih olur mu? Böylece recim, tilaveti kaldırılan ayetlç sabit olduğu gibi sünnet ve icma' ile sabit olmuştur. Ancak hadisler ve uygulamalar ayet­teki bir yandan umum ifadeyi, diğer yandan hususiyet arzeden anlatımı açıklamakta ve ergen olup aklı başında evli hür kimseler yaşları ister ellinin altında, ister üstünde olsun zina ettikleri ve suçları sübut bul­duğu takdirde re cm edilmelerinin vacip olduğunu bildirmektedir. Nite­kim gerek Rasulüllah, gerekse dört halife zamanındaki uygulama da böyle idi. [343]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Kişinin suçlu sanılmasından dolayı had cezası uygulanmaz.

2- Zina  suçu  ancak  dört   erkek  şahidin   şartlarına  uygun şehadetiyle veyahut kişinin ikrar ve itirafıyla sübut bulur ve o takdirde had cezası uygulanır.

3- Suç sübut buluncaya kadar kişi suçsuz kabul edilir.

4- Hakim veya yetkili makam sadece kendi bilgi ve içtihadına day­anarak had cezasına karar veremez.

5- Ortada beyyine ve itiraf yok, sadece birtakım şüpheler ve söylentiler varsa, hakim şüphe ve söylentiye istinaden had cezasına karar veremez.

6-  Had cezasını savmak mümkün olduğu sürece onu savmak sünnettir.

7- Zira affetmede hata yakmak, cezada hata yapmaktan hayırlıdır.

8- Had cezasından kurtulmak için bir çıkış varsa her halde onu dikkate alıp zanlıyı salıvermek uygun olur. [344]


Konu Başlığı: Ynt: Had Suçu ve Cezası Töhmet İle Vacip Olmaz
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Şubat 2019, 21:03:23
Esselamu aleykum. Zinadan uzak kalan  Zina  isleyene de hak ettiği cezayı verenlerden olalim inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Had Suçu ve Cezası Töhmet İle Vacip Olmaz
Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Şubat 2019, 15:29:36
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun