๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Ağustos 2010, 06:28:09



Konu Başlığı: Elin Ayasındaki Islaklıkla Başı Meshetmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Ağustos 2010, 06:28:09
Elin Ayasındaki Islaklıkla Başı Meshetmek

 

Bilindiği gibi, abdest müsta'mel olmayan bir su ile alınır. O ba­kımdan bir azada kullanılan suyu ikinci bir azada kullanmak caiz görülmemiştir. Baş da abdest azasından biridir; yıkanmaz meshedilir. Çünkü bu hususta Kur'ân'da açık ve kesin beyân vardır.

Meselenin içyüzü, anahattı bu olmakla beraber, abdest alıp kol­ları yıkadıktan sonra elleri yeniden suya dokundurmadan mevcut ıslaklığıyla başı meshetmek farzı yerine getirmek için yeterli midir? Bunun cevabını, müctehid imamların ictihad ve teshillerini be­lirtirken vermeye çalışacağız. Şimdi ise, konuyla ilgili hadis-i şe­rifi naklederek taşıdığı hükümleri belirtelim:

Süfyan es-Sevri’den, Abdullah b. Muhammed b. Akil'den rivayet edilmiştir. Abdullah: Rübeyyi' binti Muâvviz b. Âfrâ' bana haber verdi, diyor ve sonra (naklettiği hadîste) Resûlüllah'ın (a.s.) abdest alışını anlatıyor, ezcümle şunu bildiriyor:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz elinde abdest suyundan kalan ıslaklıkla iki defa başını meshetti, önce başının gerisinden başladı ve sonra alnına doğru çe­virip getirdi. Ayaklarını da üçer defa yıkadı."

Bu hadîsi Ahmed ve Ebû Dâvud muhtasaran rivayet etmişler­dir ki lâfzı şöyledir:

"Şüphesiz ki Resûlüllah (a.s.) Efendimiz elle­rinde kalan suyun artanıyla başını mesnetti."

Tirmizi, "Abdullah b. Muhammed b. Akil sadûk (doğru) dur.. Ancak bazıları onun hıfzı yönünü dikkate alarak hakkında konuş­muşlardır (hafızasının biraz  zayıf  olduğunu  belirtmişlerdir),"  di­yor. İmam Buharî ise: Ahmed, İshak ve el-Humeydî,  Abdullah'ın naklettiği hadîsle ihticac edegelmişlerdir, demiştir.

Hadis-i şerifin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:

1- Başı meshetmek farzdır.

2- Başı meshetmek için elleri kullanılmadık su ile ıslatmak ge­rekli değildir.

3- Bu durumda müsta'mel suyun abdestte kullanılması caiz midir?

4- Başı bir defa mı, iki defa mı meshetmek farzdır?

5- Ayakları yıkamak farzdır.

6- Ayakları üçer defa yıkamak farz mıdır?

Bu konuda müctehid imamların ictihad ve görüşleri:

a) İmam Ebû Hanîfe'ye ve bazı arkadaşlarına göre, abdest alırken başı meshetmek için elleri yeniden kullanılmadık su ile ıs­ıtmaya gerek yoktur. Kolları yıkadıktan sonra ellerde kalan ıslaklık bunun için yeterlidir. Ancak bu sırada başka bir azasındaki ıslaklığa dokunup onunla başını meshetmesi yeterli olmaz.[36]

Hanefîler, yukarıdaki hadîsin sıhhatini dikkate alarak buna cevaz vermişlerdir. Kullanılmadık yeni bir su ile eli ıslatmanın şart olmadığını belirterek bu farzın yerine  gelebileceğini kabul etmişlerdir. Ancak eli kullanılmadık su ile ıslatarak öylece başı meshetmenin daha uygun olacağına da işarette bulunmuşlardır.

b) Hanefi fukahasından el-Hâkimü'ş-Şehîd'e göre, kolları yıkadıktan sonra ellerde kalan ıslaklıkla başı meshetmek caiz değildir. Ayrıca İmam Kerhi de Câmi-i Kebir’inde, Buhari ve Müslim'den yaptığı rivayetlerin ışığında abdest alırken ellerinde kalan ıslaklık­la başı meshetmenin caiz olmadığına dikkatleri çekmiş, bu durumla yeterli olmayacağını, herhalde kullanılmadık yeni bir suyla ıs­latıp öylece meshetmenin gerektiğini belirtmiştir.[37]

c) Mâlikî'lere göre, eldeki mevcut ıslaklıkla başı meshetmek kerahetle caizdir.

d) Şafiî'lere göre, baştaki kıllardan birkaçının ıslanması bile mesh yerine geçer. Onlardan bazısına göre ise, ıslak bulunan elin dokunması da yeterlidir. Bununla beraber kullanılmadık bir su ile ıslatıp meshetmek daha uygundur.

Başı meshetmek, Kitap ve Sünnet, bir de icma' ile sabittir. Farz olduğunda şüphe yoktur. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz her abdest al­dığında ya başının tamamını ya da bir kısmını mutlaka meshetmiştir.

Başı meshederken ellerdeki mevcut ıslaklıkla yetinmek doğru olur mu? Yukarıdaki hadîsin açık anlatımından bunun yeterli ol­duğu anlaşılıyorsa da bu konuda rivayet edilen ve kullanılmadık bir su ile ıslatıp meshedilmesini öngören hadîsler vardır. Bunlardan dört kadarını nakletmekle yetinmek istiyoruz:

"Şüphesiz ki Peygamber (a.s.) Efendimiz (abdest alırken) ba­şını ellerindeki kalan sudan (ıslaklıktan) başkasıyla meshetmiştir."[38]

Abdullah b. Zeyd'den (r.a.) yapılan rivayete göre, adı geçen, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in abdest alıp başını ellerinde kalan suyla değil başkasıyla ıslatıp meshettiğini gördüğünü bildirmiştir.[39]

"Doğrusu Peygamber (a.s.) Efendimiz abdest aldı ve başını meshetmek için kullanılmadık yeni su aldı..."[40]

"Şüphesiz ki Peygamber (a.s.) Efendimiz abdest aldığında ba­şını meshetmek için eline yeni su alıp (öylece meshetmeyi gerçek­leştirdi)."[41]

Bu rivayetleri reddeden olmamıştır. O halde Resûlüllah (a.s.) Efendimiz çoğu zaman elini yeniden ıslatarak, bazan da mevcut ıs­laklıkla yetinerek başını meshetmiştir. Çünkü eldeki mevcut ıslak­lık bir bakıma müsta'mel sayılmaz, kullanılan sudan arta kalanı­dır. O bakımdan müctehid imamların bir kısmı mevcut ıslaklıkla meshetmenin yeterli olacağına kail olmuşlardır.

Ayrıca yaptığımız nakilleri kuvvetlendiren bir başka hadîs, emir sıygasıyla rivayet edilerek, mesele daha da açıklığa kavuştu­rulmuştur:

"Başın için yeni bir su al!"[42]

Eğer bu hadîs sahihse -ki sahîh olduğunu sanıyorum- başı meshederken elleri kullanılmadık taze su ile ıslatmak, bir emr-i Re­suldür. Ne var ki, müctehid imamların çoğu bu hadîsi sözü edilen meselede hüccet olarak almamıştır.

Hadîsi sened olarak alırsak, ilk naklettiğimiz hadîste Peygamber (a.s.) Efendimiz'in elindeki mevcut ıslaklıkla yetinerek başını meshetmesini ona has bir fiil sayarız. Nitekim Şevkani de aynı görüşü izhar ederek dikkatleri çekmek istemiştir. Çünkü O'nun bazı filleri, ümmetine has sözlerine muarız olabilir, yani o fiil ona has olup ümmetine teşmil edilmez. Bununla beraber konunun başlangıcında belirttiğimiz gibi, ellerin mevcut ıslaklığı, müsta'mel sayılma­yabilir. O takdirde mevcut hadîsler arasında tezad kalkar, biri di­ğerini izah etmiş olur.

Abdestte ayakları yıkamak da farzdır. İlgili âyetle ve Resûlüllah (a.s.)'ın kavli ve fiilî hadîsleriyle sabit olmuştur. Üç defa yıkanması farz değildir, kemâl-i teharete yönelik bir fiildir. Âyette sadece "ayaklarınızı da topuklara kadar yıkayın!" emri yer almıştır ki bu üç defaya delâlet etmez; bir defa iyice yıkamakla emir gerçek­leşmiş olur. İkinci ve üçüncü defa yıkamak belirttiğimiz hikmete yö­nelik olarak sünnet kılınmıştır. Dört mezhep imamları bu hususta müttefiktir.

Başın iki defa meshedilmesine gelince:

İlgili hadisin açık beyânına bakılırsa, Resûlüllah (a.s.) Efendi­miz abdest alırken başını iki defa meshetmiştir. Tirmizi'nin Hz. Ali'­den (r.a.) sahih senedle rivayet ettiği hadîste ise, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin başını bir  defa meshettiği belirtilmiştir.[43]

O halde bu konuyu namazın farzları bölümünde açıklamaya bıra­kıyoruz. Çünkü içinde bulunduğumuz konu, müsta'mel suyun ab­dest ve gusülde kullanılıp kullanılmayacağıyla ilgilidir. Ayrıca Ebû Davud'un Enes (r.a.)'den yaptığı sahih rivayette de Resûlüllah'ın (a.s.) elini ıslatıp sarığını çıkarmaksızın onun altına sokup nasiye kısmını meshettiği ve bunu bir defa yaptığı görülmektedir. Allah daha iyisini bilir...