Konu Başlığı: Başın Tamamını Veya Bir Kısmını Meshetmek Gönderen: Zehibe üzerinde 23 Ağustos 2010, 17:37:38 Başın Tamamını Veya Bir Kısmını Meshetmek
Abdestte üç azanın yıkanması emredilirken başın meshedilmesi emredilmiştir. Bu, sıcak ve soğuk mevsimlerle ilgili ve koruyucu hekimliğe yönelik bir emirdir. Başın her abdest alırken diğer organlar gibi yıkanması emredilseydi, özellikle soğuk mevsimlerde, rakımı çok yüksek yerlerde hayli zorluk, sıkıntı ve rahatsızlığa sebep olabilirdi. İnsan sağlığına çok önem veren dinimiz böylece başın meshedilmesiyle yetinmemizi, hatta bunun bir abdestte tekrar edilmemesini buyurmuştur. Yukarıda bazı konuları işlerken bu arada başın meshedilmesine de dokunulmuş, bazı açıklamalar yapılmıştı. Ne var ki, konu üzerinde hayli inceleme, araştırma, istidlal ve görüşler bulunmaktadır. O bakımdan onu müstakil bir başlık altında izah etmemize lüzum vardır. İlgili hadîsler ve rivayetler: Abdullah b. Zeyd'den (r.a.) yapılan rivayette, şöyle demiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz başını eliyle mesnetti, önce öne doğru, sonra arkaya doğru götürdü; başının ön cephesinden başladı, sonra iki elini kafasına (başının arka kısmına) doğru götürdü, sonra da ilk başladığı yere doğru çevirip getirdi."[519] Rübeyyi, bint Muâvviz'den (r.a.) yapılan rivayette şöyle deniliyor: "Resûlüllah (a.s.) onun yanında abdest alıp başını meshetmiş: Başının tamamını saçların üstünden her tarafını sonuna kadar meshedip bu arada (üstüste taranmış bulunan) saçların duruşunu oynatmamıştır."[520] Enes (r.a.)'den yapılan rivayette şöyle demiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'i abdest alırken gördüm, üzerinde Kıtriyye sarığı bulunuyordu. Elini sarığın altına sokup başının ön kısmını mesnetti, sarığı çözüp açmadı."[521] Hadîslerin ışığında müctehid imamların istidlal, ihticac ve görüşleri: a) Hanefîlere göre: Başı bir defa meshetmek farzdır. Kur'ân'da bu hususta ilâhî emir ve beyân vardır. Mutlak emir ise tekrarı gerektirmez. Meshte farz olan miktar üzerinde farklı görüşler ortaya konmuştur: el-Asıl'da, bunun elin üç parmağının kapsayacağı miktar olarak belirtilmiştir. el-Hasen'in Ebû Hanîfe'den yaptığı rivayete göre, İmam bunu başın dörtte biri olarak takdir etmiştir. Züfer'in de kavli bu doğrultudadır. Kerhî ile Tahavî, Hanefî imamlarından naklen nasiye miktarı olduğunu söylemişlerdir. İmam Mâlik başın tamamı, hiç değilse çoğu meshedilmediği takdirde farz yerine gelmez ve yapılan mesh caiz olmaz, demiştir. İmam Şafiî ise, mesh denilecek kadar el dokundurulursa, farz yerine gelmiş olur; isterse baştaki saçtan üç kıla dokunulmuş olsun, ictihadındadır.[522] Başın tamamını kaplarcasına meshetmek sünnettir. Nitekim Abdullah b. Zeyd (r.a.), Resûlüllah (a.s.) Efendimizin başının tamamını meshettiğini, iki elini ıslatıp başının üzerinde götürüp getirdiğini rivayet etmiştir. Başın meshinde ön kısımdan başlamak da sünnettir. Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in de öyle yaptığı tesbit edilmiştir. Çünkü abdest azasını yıkamada ve gusülde hep sağdan ve azanın başından başlamak sünnettir; o halde mesihde de başın ön kısmından başlamak aynı hükme dahildir.[523] Aynı zamanda başın bir defa meshedilmesi, tekrar edilmemesi sünnettir. Üç defa meshedilmesi mekruhtur.[524] b) Şafiî'lere göre: Başın tamamını meshetmek sünnettir. Bu hususta Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri Sünnet-i İttiba' söz konusudur. İki eli başın ön kısmı üzerine koyup arka kısmına doğru götürerek tekrar başladığı yere döndürmekle bu sünnet gerçekleşir. Sarığı çıkarmakta zorluk varsa, eli sarığın altına sokup nasiyeyi (başın ön cephesi) meshettikten sonra sarığın üzerine sürmekle sünnet yerine getirilebilir. Afdal olanı ise, başın meshinde nasiyeden daha az bir kısımla yetinmemektir. Böylece hilaftan çıkılmış olur.[525] c) Hanbelîlere göre: Abdestte başın meshedilmesi hususunda hiçbir hilaf söz konusu değildir, yani buna muhalefet eden olmamıştır. Çünkü Cenâb-ı Hak "Başınızı mesnedin!" buyurarak kesin beyânda bulunmuştur. Ancak ne miktar meshedileceği hakkında farklı görüş ve ictihatlar vardır. İmam Ahmed'den yapılan bir rivayete göre, herkes hakkında başın tamamını meshetmek vâcibdir. Bu aynı zamanda el-Harakî'nin de sözünün zahiridir. İmam Mâlik'in de mezhebidir. İmam Ahmed'den yapılan bir diğer rivayette ise, başın bir kısmını meshetmek yeterlidir, şeklinde tesbit edilmiştir. Yine İmam Ahmed'in bu husustaki ictihadı şöyledir: Erkeklerin başlarının tamamını, kadınların ise ön kısmını meshetmeleri vâcibdir.[526] d) Mâlikîlere göre: Başın tamamını meshetmek abdestin dördüncü farzıdır. Sınırı ise, ön cepheden mutad saç bitiminden başlar ensedeki saç bitimine kadar sürer. Göz ile kulak arasında zülüf ve zülüfle kulak arasındaki beyazlık, aynı zamanda üs kesimden kulak ile baş arasındaki beyazlık bu sınıra dahildir. Uzun saç, az olsun çok olsun meshedilir, bu vâcibdir.[527] e) el-Müzenî ve İbn Aliyye de tamamının meshedilmesinin vâcib olduğunu söyleyenler arasında bulunuyor. f) Sevrî ve Evzaî'ye göre, başın bir kısmını meshetmek kâfi gelir. Özellikle ön cepheyi meshetmekle farz yerine gelmiş olur. Leys de aynı görüştedir.[528] Vâcibdir diyenler, hem âyetin açık delâletine, hem de fiil-î Resûlüllah'a dayanmışlardır. Çünkü "Başınızı mesnediniz!" cümlesinde geçen "baş" tabiri, hakikî mânada başın tamamı hakkında konulmuştur. Bir kısmını kasdetmek mecaz anlamdadır. Sünnettir diyenler, "bi-rüûsiküm"deki (b) harfini tab'iz mânasına alıp bununla başın bir kısmını meshetmekle farzın yerine geleceğine kail olmuşlardır. İmam Sibveyh'i ise, (b) harfinin burada tab'iz mânasına geldiğini red ve inkâr etmiştir. Bununla beraber âyetin delâletinde bir mücmellik söz konusu ise, Resûlüllah'ın fiili bunu beyân etmektedir. "Vacib olan mücmeli beyân da vâcibdir" kaidesi hatıra gelir. Ancak âyetin mücmel olduğu kabul edilmemiş, birçoğu tarafından reddedilmiştir. Çünkü cümle olarak başın tamamına da, bir kısmına da delâlet etmektedir. Bu durumda vâcib olan, mutlak meshtir, bu başın tamamı da olabilir, bir kısmı da olabilir. Hangisi yerine getirilirse, emre uyulmuş sayılır. Nitekim Ebû Davud'un Enes (r.a.)'den yaptığı rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Peygamber (a.s.) Efendimiz elini sarığının altına sokup başının ön kısmını meshetti, sarığını çözmedi..."[529] Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin naklettikleri Muğîre hadîsinde ise şöyle denilmektedir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz abdest aldı, nasiyesi üzerine ve sarığı üzerine meshetti."[530] Sahih kabul edilen bu iki rivayet, başın tamamının meshedilebileceği gibi, bir kısmının da meshedilmesinde bir sakınca olmadığını göstermektedir. Nitekim 504 no'lu hadîs, başın tamamının meshedilmesinin cevazına delâlet etmektedir. Başın meshinde tekrar olmadığını söyleyenler ekseriyettedir. Sadece İmam Şafiî ve bazı arkadaşları diğer abdest azasında olduğu gibi, üç defa tekrarlanır, demiştir. Tekrarı mekruhtur diyenler bu hususta birçok deliller serdederek Ebû Habbe'nin rivâyetiyle ihticac etmişlerdir. Adı geçen şöyle demiştir: "Hz. Ali'yi (r.a.) abdest alırken gördüm, iki elini iyice temizleyinceye kadar yıkadı, sonra ağzına üç defa su alıp çalkadı, üç defa burnuna su çekip sümkürdü. Yüzünü üç defa yıkadı, kollarını da üç defa yıkadı. Başını bir defa meshetti. Sonra da ayaklarını topuklarına kadar yıkadıktan sonra şöyle dedi: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in abdestinin nasıl olduğunu size göstermek istedim..."[531] Ayrıca Taberâni el-Evsat'da Enes'den, Peygamber (a.s.) Efendimiz "başını bir defa meshetti" mealindeki rivayeti nakletmiştir. Hafız İbn Hacer, bu Hadisin isnadının sahih olduğunu belirterek istidlale elverişli bulunduğunu söylemiştir. Diğer yandan Ebû Dâvud, İbn Ebî Leylâ tarıkıyla şu rivayeti yapmıştır: "Ali'yi (r.a.) abdest alırken gördüm... Başını bir defa meshettikten sonra şöyle dedi: İşte Resûlüllah (a.s.) Efendimiz böyle abdest almıştır..." Nesâî ise Hüseyin b. Ali'den (r.a.) rivayetle Hz. Ali'nin abdest alırken başını bir defa meshettiğini nakletmiştir. İmam Şafiî ise, bu hususta diğer bir rivayetle istidlal etmiştir. O da, Hz. Osman ile Hz. Ali'nin (r.a.) abdest alırken başlarını üçer defa meshettiği şeklindedir. Bu rivayetin üzerinde hayli durulmuş ve sıhhatli olup olmadığı söz götürür, denilmiştir. Ancak Ebû Dâvud, Bezzar ve Darekutnî'nin yaptıkları rivayette, Hz. Osman'ın (r.a.) abdest alırken "başını üç defa meshetti" denilmektedir ki, bu rivayetin sahîh olduğu kabul edilmiştir. İsnadında Abdurrahman b. Verdan bulunuyorsa da, Ebû Hatim onun rivayetinde beis yoktur. İbn Mâin ise, onun rivayet ve isnadı sahihtir, demiştir. İbn Hibban onu sıkat (güvenilir râviler) arasında zikretmiştir. Darekutnî onun kavl olmadığını söylemiştir.[532] Aynı rivayetin Ebû Alkame'den nakledildiği de söz konusudur ki, Abdulkerim tarikiyle Hamran'dan rivayet edilmiş ve isnadının zayıf olduğu belirlenmiştir. Çıkarılan Hükümler: 1- Başı mutlak anlamda meshetmek farzdır.. 2- Başın tamamını meshetmek sünnettir. 3- Meshi tekrarlamak mekruhtur. Abdest azası üçer defa yıkanırsa da mesh ancak bir defa yapılır. (İmam Şafiî'ye göre, tekrarlanması müstehabdır.) 4- Meshden maksad, kullanılmadık suya batırılan ıslak elle başa dokunmaktır. 5- İmam Ebû Hanîfe'ye göre, başın dörtte birini meshetmekle farz yerine gelmiş olur. İmam Şafiî'ye göre, bir parmakla olsun meshetmekle farz gerçekleşmiş olur. İmam Mâlik'e göre ve bir rivayette İmam Ahmed'e göre, başın tamamını meshetmek farzdır. |