๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 17 Ağustos 2010, 07:13:18



Konu Başlığı: Allah Yolunda Şehid Edilenler Yıkanmaz
Gönderen: Zehibe üzerinde 17 Ağustos 2010, 07:13:18
Allah Yolunda Şehid Edilenler Yıkanmaz
 

Peygamberlik mertebesinden sonra bir fani için en yüksek mertebe, şüphesiz ki Allah yolunda düşmanla çarpışırken şehid olmaktır. Zira bu durumda mü'min en çok sevdiği canını ver­mekte, ilahi rızaya erişmeyi canından çok daha aziz ve kıymetli kabul etmektedir. O bakımdan şehidin üzerindeki elbisesi onun kefeni, akan kanı onun gasli sayılır. Zira o, ahiret gününde kanlı elbisesiyle, misk kokusundan daha güzel ve çarpıcı bir koku neşrederek kalkar.

Bunun için şehidler yıkanmaz, kefenlenmez ve o halde def­nedilirler. Ancak namazlarının kılınıp kılınmayacağı hakkında fa­rklı rivayet ve ictihadlar vardır.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, şöyle haber vermiştir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz Uhud Savaşında öldürülen (şehid edilen) lerden iki adamı bir araya getirip bir tek elbise içinde bulundurur ve sonra şöyle sorardı:

"Bu ikisinden hangisi Kur'an'dan daha çok (bilgi ve ezber) almıştır?"

Onlardan birine işaret edilince, Rasulüllah (s.a.v.) önce onu kabre indirirdi. Böylece Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz onların kanlarıyla defnedilmesini emretti. Yıkanmadılar ve üzerlerine namaz da kılınmadı."[113]

İmam Ahmed'in rivayetinde ise şöyle buyurulmuştur:

"Rasulüilah (s.a.v.) Uhud'da şehid edilenler hakkında şöyle buyurdu:

"Onları yıkamayın. Çünkü her yara veya her kan kıyamet gününde misk neşreder."

Ve Peygamber (s.a.v.) onların cenaze namazını kılmadı."[114]

Muhammed b. İshak, el-Meğazi'de Asım b. Ömer b. Katade'ye isnad ederek Mahmud b. Lebid'den şunu rivayet etmiştir: Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:

"Şüphesiz sizin ar­kadaşınızı melekler yıkadı".

Bununla Hz. Hanzele'yi kaste­diyordu.

"Onun ev halkından bir sorun, durumu ne idi?"

Gidilip Hanzele'nin eşinden soruldu. O şöyle bilgi verdi:

"O savaşa çağrı sesini işitince cünüp bir halde çıktı." Bunun üzerine Rasulüilah (s.a.v.): 

"İşte bundan dolayı melekler onu yıkadı" buyurdu.[115]

Ebu Selam, Peygamberin ashabından bir adamdan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"Cüheyne kabilelerinden birinin üzerine hücum ettik. İlk etapta müslümanlardan bir adam, onlardan bir adamı düelloya çağırdı ve çarpışırken o müslüman hata yaparak kendi silahıyla kendini öldürmüş oldu. Bunun üzerine Ra­sulüllah (s.a.v.) Efendimiz "Ey müslüman topluluğu, kardeşinize yetişiniz!" buyurdu. Koştular, ama ölmüş bir halde buldular. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz onu kendi el­bisesine kanıyla birlikte sardı, namazını kılıp defnetti. Ashab-ı Kiram:

"Ya Rasulallah! O şehid midir?" diye sordu­lar. Efendimiz onlara:

"Evet.." dedi ve ilave etti:

"Ben de on­dan yana şahidim."[116]

 

Hadislerin Işığında Müctehidlerin İstidlal Ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre: Savaş ehlince, İslami devlete karşı baş kaldırıp isyan edenlerle veya yol kesenlerle vuruşma esnasında öldürülen müslüman veya savaş alanında vücudunda yara izi olduğu halde ölü olarak bulunan müslüman, şehid kabul edilir.

Şehid olan müslüman kendi elbisesiyle kefenlenir, namazı kılınır ve yıkanmadan defnedilir. Üzerindeki elbiselinden kefen olmaya müsait olanlar bırakılır, şapka, ayakkabı, kemer, silah ve benzeri şeyler alındıktan sonra defin işi sağlanır.

Savaşta yaralanıp bir süre hayatta kalan, yiyen, içen ve akleden durumda olan kimse ölünce hem yıkanır, hem de kefenlenip namazı kılınarak öyle defnedilir.[117]

b) Şafiilere göre: Kafirlerle savaşırken öldürülen kimse şehiddir. Bu durumda yıkanmaz ve üzerine namaz kılınmaz da öylece defnedilir. Savaş bittikten sonra aldığı yaradan dolayı ölen veya asi kuvvetler tarafından öldürülen kimse mezhebin en zahir kavline göre şehid sayılmaz, gayr-i zahir kavle göre sayılır.

Cünüp olduğu halde şehid edilen kimse yıkanıp öylece def­nedilir. Aynı zamanda şehid üzerindeki elbiseyle birlikte defnedilir. Elbisesi onun kefeni olur.[118]

c) Hanbelilere göre: Savaş meydanında iken ölen, yani öldürülen kimse şehiddir; yıkanmaz ve namazı kılınmaz, o vaziy­ette defnedilir. İmam Ahmed'den gelen bir rivayete göre, şehidin namazını kılmak müstehabdır. Cünüp olarak şehid edilen kimse yıkanır.

Şehid olan kimsenin üzerindeki elbisesi kefen sayılır; ancak silah ve benzeri eşya üzerinden alındıktan sonra defnedilir. Savaş alanında düşmana silah kullanırken hata ile silahı kendisine dok­unur da ölürse, yine şehid sayılır.[119]

d) Malikilere göre: Şehid, savaşçı kafirin öldürdüğü veya müslümanlarla kafirler arasında vuku' bulunan savaşta öldürülen kimsedir. İster bu savaş küfür diyarında, ister İslam diyarında ol­sun fark etmez. Şehid yıkanmaz ve namazı kılınmaz.

Savaş esnasında henüz savaşa başlamadan gafil veya uyku halinde öldürülür veya bir müslüman onu kafir sanarak öldürür veya atların ayakları altında çiğnenip ölür ve savaşta kendi kul­landığı silah ve oku kendisine isabet edip ölürse, yine de şehid sayılır ve bu durumda yıkanmaz ve namazı kılınmaz.

Şehid, üzerinde taşıdığı elbisesiyle gömülür. Yetmediği tak­dirde ilave yapılır. Ayakkabısı, şapkası veya külahı çıkarılmaz. Parmağındaki yüzük, belindeki kemer fazla kıymetli değilse onlar da alınmaz.[120]

 

Tahliller Ve Diğer Rivayetler
 

622 nolu Cabir hadisinde, iki kişinin bir elbise (kefen) içinde defnedildiğine delalet eden bir anlatım tarzı vardır. Bu, ya kefen olacak bir elbise ikiye bölünerek her birine ayrı bir kefen sarıldığıyla, ya da mecazi bir tabir olup iki kişinin bir kabre gömülmesiyle yorumlanabilir. Ancak Cabir'den yapılan bir diğer rivayette bu iki yorumu da reddeder anlamda bir cümle yer al­maktadır. O da şöyledir:

"O gün Rasulüllah (s.a.v.) babamla am­camı alaca renkli yünden mamul bir örtüyle kefenledi.."

Bununla beraber o yün örtüyü ikiye bölüp öylece herbiri için ayrı bir kefen oluşturulduğu manası da çıkarılabilir. Zira konu­muzla ilgili hadiste "Uhud savaşında şehid edilen iki adamı biraraya getirir ve sonra da "Bu ikisinden hangisi Kur'an'dan daha çok (bilgi ve ezber) almıştır" diye sorar. Onlardan birine işaret edilince, önce onu kabre indirirdi" buyuruluyor ki, biraraya getirilen iki kişinin ayrı kefenlendiği ve onlardan daha bilgili olanına definde öncelik tanındığı ortaya çıkıyor ve bu sebeple iki kişinin bir kefen içine sarıldığı görüşünün isabetli olmadığı anlaşılıyor.

Ayrıca Tirmizi'de iki ve üç kişinin aynı kabre gömüldüğü tasrih edilerek bu konudaki diğer rivayetlere de yer veriliyor. Nitekim Abdürrezzak'tan yapılan rivayette şöyle deniliyor:

"Rasulüllah (s.a.v.) iki ve üç adamı bir kabre gömmek sure­tiyle defnediyordu." Aynı zamanda Ashab-ı Sünen'in tesbit et­tikleri bir rivayet de bunu kuvvetlendirmekte ve şüpheleri gidermektedir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Ensara, iki ve üç adamı birarada bir kabre defnetmelerini emretti." Tirmizi bu rivayeti sahihlemiştir.

Bir erkekle bir kadının aynı kabre birarada gömülmesine ge­lince:

Abdürrezzak'ın isnad-ı hasen ile Vasile b. Eska' (r.a.) den yaptığı rivayete göre şöyle denilmiştir: "Rasulüllah (s.a.v.) Efen­dimiz erkekle kadını birarada aynı kabirde defnetti. Ancak defin işinde önceliği erkeğe tanıdı, kadını onun arkasından defnetti."

Burada kuvvetli ihtimalle, Rasulüllah (s.a.v.) şehid edilen kadınla erkeği aynı kabre defnederken aralarına engel olarak to­prak yerleştirdiği söylenebilir.[121]

Yine ilgili hadisin açık anlatımından, Kur'an'da ve diğer fay­dalı ilimlerde daha bilgili olan kimseye definde öncelik tanımanın ve şehid edilen mü'mini yıkamadan defnetmenin sünnet olduğu anlaşılıyor. Ekserin görüşü de böyledir. Tabii müctehidlerden bir kısmına göre, yıkanır.

Bu konuda diğer rivayetler ise şöyledir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Uhud'da öldürülen mü'minlerin namazını kılmadı ve onları yıkamadı."[122]

"Bir adam, atılan okun göğsüne veya boğazına isabet etmesiyle oluverdi. Olduğu gibi elbisesi ona kefen olarak sarıldı ki biz de orada Rasulüllah (s.a.v.) ile beraber bulu­nuyorduk."[123]

"Rasulüllah  (s.a.v.) Efendimiz, Uhud'da öldürülen (şehid edilen) mü'minlerin üzerinde bulunan demir, deri (ve benzeri eşyanın) alınmasını ve kanlarıyla, elbiseleriyle birlikte defnedilmelerini emretti."[124]

Ancak bu son rivayetin isnadında Ali b. Asım bulunuyor ki bu zat hakkında çok şeyler söylenmiştir. Yakub b. Şeybe, onun diyanet, salah ve hayır ehlinden olduğunu ve takva konusunda çok titiz davrandığını ve böylece hata yapmayacağını belirtmiştir. Ahmed b. Hanbel ondan hadis alıp rivayet etmiştir. Ama Yezid b. Harun, onun yalancı olduğunu; İbn Main ise, onun kayda değer bir muhaddis olmadığını söylemiştir.[125]

623 nolu Muhammed b. İshak hadisi başkaları tarafından da rivayet edilmiştir. İbn Hibban kendi sahihinde tahric ederken, Hakim, Beyhaki ve Taberani kendi eserlerinde buna yer ver­mişlerdir. Ancak Hakim'in yaptığı rivayetin isnadında Mualla b. Abdirrahman el-Vasıtî bulunuyor ki, Darekutni onun zayıf ve ya­lancı olduğuna dikkat çekerken, Ebu Hatim onun metrukü'l-hadis olduğunu söylemiştir. İbn Medeni ise, onun hadis uydurduğunu belirtmiş; İbn Adiy ise, "Onun rivayetinde bir sakınca yoktur" diy­erek ayrı bir tesbit ortaya koymuştur.[126]

Taberani'nin isnadında ise, Ebu Şeybe el-Vasıtî bulunuyor ki, Şevkani onun cidden zayıf olduğunu belirtmiştir.[127]

Bu babda Taberani'nin İbn Abbas (r.a.) dan yaptığı rivayette ise şöyle buyurulmuştur:

"Hamza b. Abdilmuttalib ile Hanzele b. Rahib cünüp bulundukları halde ölüm darbesi alıp vefat ettiler. Rasulüllah (s.a.v.) onlar hakkında şöyle buyurdu:

"Meleklerin onları yıkadığını gördüm."

Ancak bu hususun Hamza (r.a.) hakkında garip olduğu söylenebilir. Zira rivayeti kuvvetlen­diren bir başka rivayet yoktur.

625 nolu Ebu Selam hadisi hakkında Ebu Davud susup bir şey dememiştir. Ancak isnadında Sellam b. Sellam bulunuyor ki bu zat meçhuldür.

Hadis, şehidin namazının kılınacağına delalet etmektedir. Ancak kılınmayacağıyla ilgili rivayetler bu hususta hem daha sa­hih, hem de ilim adamları arasında ağırlık kazanmıştır.

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Savaş alanında veya İslami devlete baş kaldıran veya yol kesen eşkiya tarafından öldürülen bir müslüman, şehid kabul edi­lir.

2- Şehidler, üzerlerindeki elbiseleri yettiği halde başka bir kefene gerek gorülmeksizin o elbiseleriyle defnediliyor; yani üzerlerindeki elbiseleri onların kefeni olur.

3- Şehidler yıkanmayıp kanlarıyla birlikte defnedilirler.

4- Şehidlerin namazı, İmam Ebu Hanife'ye göre kılınır. Diğer üç imama göre kılınmaz.

5- Şehidlerin üzerindeki elbise soyulmaz. Ancak silah, külah, ayakkabı, bel kemeri ve benzeri teçhizat alındıktan sonra defnedi­lir.

6- Cünüp olduğu halde şehid edilen kimse yıkanır.

7- Savaş alanında silahını düşmana karşı kullanırken hata ile silahı kendisine isabet edip ölürse, yine de şehid sayılır.

8- Savaşta düşman askeri sanılıp öldürülen müslüman da şehiddir ve şehidlere has işleme tabidir.

9- Savaşta yaralandıktan sonra yemek yer, konuşur ve bir süre yaşadıktan sonra ölürse, artık şehid sayılmaz; yani yıkanır, kefenlenir, namazı kılınıp öylece defin edilir.

10- Savaşta öldürülen müslümanlar defnedilirken, Kur'an ilimlerinde daha çok tahsil yapıp bilgili olanlara ve Kur'an'ı daha iyi ezberleyip amel edenlere öncelik tanınır.

11- Savaşta şehid edilenlerden iki ve üç kişi bir kabre konu­labilir.


Konu Başlığı: Ynt: Allah Yolunda Şehid Edilenler Yıkanmaz
Gönderen: Ceren üzerinde 10 Haziran 2018, 04:17:50
Esselamu aleykum. Islam yolunda iman yolunda yada devlete baş kaldirmislarin karşısında şehid düşen kişi yikanmaz.Rabbim bizleri de islam yolunda iman yolunda şehid olarak ölen kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Allah Yolunda Şehid Edilenler Yıkanmaz
Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Haziran 2018, 15:43:51
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri mücahid kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Allah Yolunda Şehid Edilenler Yıkanmaz
Gönderen: Sevgi. üzerinde 11 Haziran 2018, 04:05:48
Aleykümüsselam şehitler Peygamberlerden sonra gelir Allah yolunda şehit olanlar elbiseleri ile gömülebilir onların makamı cennette çok yüksektir