๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 13 Ağustos 2010, 14:22:06



Konu Başlığı: Alımsatım Akdinde Kaparo
Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Ağustos 2010, 14:22:06


Kaparo (Pey Akçesi) Alımsatım Akdinde Kaparo
 

İtalyanca bir kelime olan "kaparo", daha çok alım-satımda cay­mayı Önlemek için verilen pey akçesi demektir.

İslâm'da alım-satım akdinde hıyar-i meclis, hıyar-i ayb ve üç günlük muhayyerlik gibi şartlara yer ve cevaz verildiğinden bir mal ve eşya karşılığı olmayan kaparoya lüzum görülmemiştir. Bununla beraber cumhurun hilafına Ahmed b. Hanbel'in buna cevaz verdiği görülmektedir. Oysa kaparo konusu birçok su-i isti'male müsait olduğundan bu ictihad ile amel etmenin pek yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.

islâm fıkhında buna "urbûn" ve "urban" terimleriyle yer veril­mekte ve terkip olarak "Be'yû'l-urban" ve "Bey'ul-urburi" denilmekte­dir. [166]

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

Artır b. Şuayb'den, o da babasından ve dedesinden rivayetle, adı geçen şöyle haber vermiştir: "Peygamber  (s.a.v.)  Efendimiz

buy'û'l-urban'ı men'etti." [167]

Zeyd b. Eşlem'den yapılan rivayete göre, ,Resulüllah (s.a.v.) E'fendimiz'den alım-satımda urbandan soruldu; Efendimiz onun helal olduğunu söyledi." [168]

Yahya'nın İmam Malik'den, onun da kendi tesbitine göre, sika (güvenilir) den yaptığı rivayete göre, Amr b. Şuayb'den, onun da ba­basından, dedesinden yaptığı rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Egendimiz alım-satımda kaparoyu (pey akçesini) men'etti." [169]

İmam Malik bu konuda şöyle diyor:

"Bizim görüşümüze göre -ki Allah daha iyisini bilir- bey'û'l-öan şöyledir: Adam bir köle satın alır veya bir hayvan kiralar, sonra kendisinden satın aldığı veya kiraladığı adama şöyle der: "Sana • dinar veya dirhem veya daha fazlasını veya daha azını veriyorum, y\e ki, eğer ben malı alırsam ve kiraladığım hayvana binersem, na verdiğim pey akçesi satın aldığım mala veya kiraladığım hay-nın icarına mahsup edilir. Ama malı satın almayı terkeder veya tyvanı kiralamaktan vazgeçersem, sana pey akçesi olarak verdiğim nin olsun.."

îşte bu karşılığı olmadığı için batıldır.. [170]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

906 nolu Amr b. Şuayb hadisi taşıdığı isnad yoluyla munkati' enedinden bir kişi düşen veya meçhul bir kişi zikredilen hadis) dir. itekim İmam Malik bu hadisi naklederken isim verme-den sika tab-ini kullanmış ve böylece mübhem bir durum meydana getirmiştir, ncak unutmamak gerektir ki, İmam Malik "sika" dan rivayet ederk-q güvenmeyeceği kişilerden hadis rivayet etmediğini ve etmiyeceğini elirtmek istemiştir.

Aynı hadisi îbn Mace, Malik'ten, onun da Abdullah b. Amir el-islemî'den rivayet ettiğini belirterek İmam Malik'in sika dediği ravi-dn Abdullah olduğunu belirtmek istemiştir. Oysa gerek Abdullah, ;erekse isnadında yer alan İmam Malik'in kâtibi Habib zayıf kabul ıdilmiş olup onların rivayetiyle ihticac edilmeyeceği söz konusudur.

Bazı tesbitlere göre, İmam Malik'in sika dediği kişi İbn .vehî'â'dır. îbn Adiy bu zatın da zayıf olduğunu söylemiştir. Zehebî ise Abdullah b. Amir el-Eslemî hakkında bir tesbit yapamamış, ama imam Malik'in kâtibi Habib hakkında şu bilgileri vermiştir: "İmam \hmed "O sika değildir" derken îbn Main "O bu alanda kayde değer bir şey değildir" demiş; îbn Davud "O insanların en yalancısıdır" diy-2rek yaptığı tesbiti ortaya koymuştur." [171]

Aynı hadisi Darekutnî ve Hatib Malik1 den, o da Amr b. Hars'den, o da Amr b. Şuayb'den rivayet etmiştir. İsnadında el-Haysem b. Yoman bulunuyor. Bu zat hakkında farklı tesbitler yapılmıştır: el-Ezdî onun zayıf olduğunu söylerken, Ebû Hatim onun saduk olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Beyhakî bu hadisi Malik

tarikiyle değil başka bir tarikle rivayet etmiş bulunuyor. Böylece mezkur hadis çeşitli tariklerle rivayet edilerek kuvvet kazanmış oluy­or. O bakımdan cumhur bu rivayetlerle istidlal ederek ahm-satımda pey akçesi (kaparo) almanın caiz olmadığım belirtmiştir. [172]

907 nolu Zeyd b. Eşlem hadisi mursel (senedinden bir sahabi düşen hadis) tir. Aynı zamanda isnadında İbrahim b. Ebî Yahya bu­lunuyor ki, bu zat zayıftır. O bakımdan cumhur bu rivayetle istidlal etmemiştir.

Sonuç olarak, Hanefî, Şafiî ve Maliki fukahası, başta müctehidler olmak üzere alım-satınıda kaparo (pey akçesi) almayı caiz görmemişler ve bunun karşılığı olmayan bir menfaat olduğunu belirterek İslâm'ın ahm-satım kural ve hükümlerine ters düştüğünü söylemişlerdir. İmam Ahmed ise, buna cevaz vermişse de ilim çevresince pek itibar görmemiştir.

Nitekim ilim adanılan alım-satınıda pey akçesi (kaparo) al­manın sakıncalı olduğunu belirtirken iki fasit şartı kapsadığına dik­kat çekmişlerdir. Biri, almak istediği malı almaktan vazgeçecek olur­sa bıraktığı kaparoyu satıcı meccanen bırakması, diğeri ise, satıcı satıştan vazgeçtiği takdirde aldığı kaparoyu müşteriye reddetmesi..

Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne'de bu konuya yer vererek kısa bir açıklamada bulunmuş ve cumhurun görüşünü belirterek İmam Ah-med'in cevaz verdiğine değinmiştir. [173]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Alım-satınıda iki şart ileri sürmek caiz değildir. -

2- Ahm-satımda pey akçesi (kaparo) vermek ve almak istediği malı almaktan vezgeçtiği takdirde verdiği kaparoyu mal sahibine meccanen karşılıksız olarak bırakmak cumhura göre caiz değildir.

3-  İmam Ahmed'e göre, pey akçesi vermek ve satın almaktan vezgeçildiği takdirde onu mal sahibine karşılıksız olarak bırakmak caizdir.

Ancak hem bu husustaki hadis zayıf olup istidlale salih değildir, hem de bu tür iki şartlı bir ahm-satım sistemi İslâm'ın beyi' hususun­daki genel kaidezine ters düşmektedir.

4- O bakımdan kaparo konusunda cumhurun görüşüyle amel et­mek İslâm'ın ruhuna daha uygun ve koyduğu genel kurallara daha yakındır. [174]