๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2010, 20:59:33



Konu Başlığı: Âdil Hakim Âdil Hükümdar
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2010, 20:59:33


Âdil Hakim, Âdil Hükümdar
 

İslâm adaleti tevzi1 hususunda daha çok iki sınıf üzerinde dur­muştur. Birincisi ülkeyi idareyle görevli bulunan hükümdar ve çevresindeki önemli makam sahipleridir, ikincisi ise, adlî mekanizmada görev alan hâkimlerdir.

Âdil hükümdar kendi anlayış, inanç, karakter ve adalete olan bağlılığına göre hareket eder ve önemli makamlara bu çizgide olan in­sanları seçip getirir. Böylece balık baştan kokmamış olur.

Adli mekanizmanın başında yer alan hakimlerin adalete sıkı sıkıya bağlı olmaları, Allah'tan ve ahiretteki çetin hesaptan korkmaları, insanlar arasında adaleti gözetmeleri, adalette sür'at göstermeleri ülkeyi huzur ve güvene kavuşturur. Zalim zorbaların, mürtekip ve mürteşilerin, haklara tecavüz eden inançsızların cesaretini kırar ve böylece haksızlığa uğrayan vatandaşlar için sağlam bir ümit kapısı gerçekleşmiş olur.

Adalette Sür'at:

Gerek Rasülullah (a.s.) Efendimiz zamanında, gerekse dört halife döneminde ve gerekse Abbasiler, Büyük Selçuklular ve Anandolu Sel-suçluları ve Osmanlılar döneminde adalette sürat değişmeyen bir pren­sip olarak dikkate alınmış ve 'kadılar bu hususta büyük bir titizlik göstermişlerdir.

Rasülullah (a.s.) Efendimiz nasıl kendisine intikal eden davaları günübirlik çözüp karara bağlamışsa, sözünü ettiğimiz çağlarda da ona yakın bir sürat gösterildiğini kaynak hukuk kitaplarımız detaylı biçimde aktarmaktadır.

Bağdat arşivinde elde edilen belgelerden edinilen bilgiye göre; Bağdat'ta hakimin verdiği bir hüküm ve kararı temyiz etmek üzere harekete geçen davacı veya davalının temyiz layihasının istanbul'a gid­ip geri gelmesi hiç bir zaman 40 günü geçmemiştir. O günkü im­kansızlıklar içinde, seri vasıta bulunamazken bu kadar sürat gösterilmesi koca imparatorluğun 619 yıl üç kıta üzerinde yaşayan in­sanların hak ve hukukunu nasıl koruduğuna yeterli şahit ve belgelerd­en biridir.

Tarihçi Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi adlı iki ciltlik ese­rinde bu önemli konu üzerinde durarak Batılı diplomatların ve hu­kukçuların Osmanlılarda devamedegelen adli mekanizmanın süratle çalışması hakkındaki yazılarını birer belge anlamında böyle nakletmiş bulunuyor:

"Kadı, davalı ile davacıya eşit muamele etmekle mükellefti. Dava­da taraf olanlarla hiç bir şahsi  alaka kuramaz,  onlarla  gizlice

konuşamaz, muhakeme ederken espri, hususi jest, mimik, işaret yapa­maz. Taraflardan birinin tarafını tutan söz söyleyemez. îki tarafı din­lerken dikkatsiz ve kayıtsız davranamaz. Celse hiç bir kuvvet ta­rafından ihlal edilemez. Bizzat padişah bir celseye müdahale edemez. Katip bütün söylenenleri yazar, zapta geçer. Sonra kadı, hükmünü im­zalar. Kadı, yakınlarından birinin davasına -aleyhine de hükmetse-bakamaz. Hiç bir yakınını şmme şahidi gösteremez. (d'Ohsson, VI, 182-4, 204).

"Osmanlı düzeninde derhal tevzi edilmeyen adalet, adaletsizlik sayılır. Hızlı yargı, Osmanlı hukuk sisteminin esasıdır." (d'Ohsson, VI, 204-5).

"En mühim davalar, bir saat içinde hükme bağlanır ve hüküm derhal infaz edilir. Avrupa'mızda olduğu gibi hükmü geciktirecek oyun­lardan hiç biri uygulanmaz." (Lod Paul Ricaut, II, 327).

"Medeni olsun, cezaya müteaalik bulunsun hiç bir dava Türkiye'deki kadar hızlı halledilmez. En büyük davalar üstüste celse ile 3 veya 4 gün sürebilir." (Stochove, Voyage du Leyant, 148) [181]

Adil hükümdar Nurdan Minberler Üstünde Taltif Edilecek:

Yedi kimse vardır, bunlar kıyamet gününde Allah'ın gölgesinden başka bir gölgenin bulunmadığı bir sırada Allah'ın rahmet gölgesi altında bulunur: Onlardan biri de adil hükümdardır. O dünya hayatında ülkesinde cennet havası estirip adaletle iş gördüğü, hakları koruduğu için ahirette ilahi iltifata mazhardır.

Rasülullah (a.s.) Efendimiz böyle olan hükümdarları övmüş ve on­ları her zaman cennet ile müjdelemiştir: "Üç kimse vardır, onların duaları reddolunmaz: İftar edinceye kadar oruçlunun, adaletle iş gören hükümdarın ve zulme uğrayan mazlumun..." [182]

"Cennet ehli (daha çok şu) üç sınıftan oluşur: İlahi tevfika mazhar olmuş adil hükümdar, müslüman olan her yakınına karşı yufka yürekli olan merhametli adam ve iffetli, namuslu olan çoluk çocuk sahibi kimse..." [183]

"Adil hükümdarın bir günü, altmış yıllık (nafile) ibadetten daha üstündür. Yeryüzüne hakka dayalı bir haddın (cezanın) uygulanması, kırk sabah yağmurdan daha faydalı ve verimli­dir: [184]

Rasülullah'ın (a.s.) Ebu Hureyre'ye (r.a.) şöyle buyurduğu belirtil­miştir: "Ya Eba Hureyre! Bir saatlik adalet, gündüzü namaz, ge­cesi oruçla geçirilen altmış yıllık (nafile) ibadetten daha üstündür." [185]


Konu Başlığı: Ynt: Âdil Hakim Âdil Hükümdar
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 02 Temmuz 2014, 19:11:50
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berkatühü;

4850 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim kadılık talep eder ve bunun gerçekleşmesinde şefaatçilere başvurursa (iş) kendisine yıkılır (Allah'ın yardımı olmaz). Kime de o iş zorla verilirse, Allah onu doğruya sevkedecek bir melek gönderir."
Ebu Dâvud, Akdiye 3, (3578); Tirmizi, 1, (1323, 1324).


4851 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim müslümanların kadılık hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmüne galebe çalsa cennete girer. Zulmü adaletine galebe çalsa, ateş onundur."
Ebu Dâvud, Akdiye 2, (3575).

Peygamber efendimiz(sallahu aleyhi ve sellem) hayatında gerçekten çok adaletli bir yönetici ve herkese hakkını veren bir insandı....
Adaletli insan deyince ilk akla Hazreti Ömer (as) gelir..O da peygamber efendimiz(sallahu aleyhi ve sellem) kadar adaletliydi..Paylaşım için Allah celle celaluhu razı olsun...