Konu Başlığı: Âdet Ve Temyiz Ölçüsünü Kaybeden Gönderen: Zehibe üzerinde 22 Ağustos 2010, 01:46:14 Âdet Ve Temyiz Ölçüsünü Kaybedenin Ayhalini Altı Veya Yedi Gün Hesaplaması Genellikle kadınlar ayda altı veya yedi gün ayhali kanı görürler. Bunun istisnası vardır. Ama istihaza kanı da arayere girince böyle bir ayarlama, yani ayda altı veya yedi günün ayhali kanının devam ettiğine hükmetmeye ihtiyâç vardır. O bakımdan Cahş kızı Hamene (r.a.)'den yapılan rivayette demiştir ki: Ben şiddetli istihaza kanı gören bir kadın olduğumu Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e gelip anlatarak ondan fetva taleb ettim. O sırada Resûlüllah'ı (a.s.) kızkardeşim Cahş kızı Zeyneb'in evinde buldum. Gelen kanın çokluğu beni namaz ve oruçtan alıkoyduğunu söyledim. Bunun üzerine aramızda şu konuşma geçti: "Sana pamuk (kullanmanı tavsiyeyle) vasfederim. Çünkü pamuk kanı giderir." "Akan kan ondan daha çoktur." "O halde bir elbise tutun..." "Gelen kan ondan da çoktur." "Kanı durduracak şekilde gemle (sıkıca bağlamaya bak)."4 "Ama ben akıttıkça akıtıyorum, durmuyor ki..." Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) şöyle buyurdu: "O halde sana iki tavsiyede bulunacağım, hangisini yaparsan senin için yeterli olur. Ama her ikisini yapmaya gücün yeterse, onu da sen daha iyi bilirsin! Doğrusu sendeki kan, şeytanın dürtmelerinden bir dürtmedir. O bakımdan sen kendini altı veya yedi gün ayhali say (Allah'ın ilminde böyle takdir edildiğini hesapla). Sonra guslet, tâ ki kendini iyice temizlenmiş ve ayıklanmış görünce yirmidört gece ve gündüze ait veya yirmiüç gece ve gündüze ait namazı kıl ve oruç da tut. Şüphesiz ki bu sana kâfi gelir. Bunun gibi her ay aynı şeyi yap, nasıl ki kadınlar ayhalleri ve temizlenmelerinde belli bir vakit belirliyorlarsa, sen de öyle yapmaya bak. Ve eğer öğleyi (vaktin sonuna doğru) geciktirmeye ve ikindiyi (vaktin evveline alıp) acele etmeye gücün yeterse (vaktin buna müsait olursa), guslettikten sonra öğle ve ikindi namazlarını bir arada kılarsın, sonra akşam namazını geciktirip yatsı namazını (vaktin evveline) alarak acele edersin. Sonra da gusledip bu iki namazın arasını birleştirir (birarada) kılabilirsen, öyle yap! Sabah namazı için de guslet ve öylece namaz kıl. İşte böylece namaz kıl ve oruç tut, eğer güç getirebiliyorsan, belirtilen şekilde hareket et!" Sonra da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz devamla, "İşte bu iki husustan (ikincisi) en çok beğendiğimdir..." buyurdu. [428] Hadîsin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır: 1- Kadınların kendileriyle ilgili mes'eleleri ilim adamlarına sorup öğrenmeleri vâcibdir. Kendileri bu vücubu yerine getirmedikleri takdirde başka birinin aracılığıyla sorup öğrenirler. 2- Ayhali veya istihaza olan kadının pamuk tutunması sünnettir. Özellikle istihaza olan kadının, kanı iyice zaptedip dışarı sızmaması için daha başka bez ve benzeri şeyler kullanması müstehabdır. 3- Kadın özür sahibi olup devamlı rahminden kan geldiğine göre, ayhali günlerini kesinlikle bilmiyor ve iki kanı birbirinden ayırd edemiyorsa, her ay yirmi üç veya yirmi dört gün namaz kılar, altı veya yedi gün âdet görme günleri kabul edip namazı ve orucu bırakır. O kandan temizlendiğine kanaat getirince yıkanır ve yine namaz ve orucuna devam eder. 4- Ayrıca her namaz için gusletmesinin uygun olacağı belirtiliyor. Daha da kolaylık sağlamak için, öğle namazını vaktin sonuna geciktirip ikindi namazını da vaktin evveline almak suretiyle her iki namaz için bir gusül ve akşam namazını vaktin sonuna, yatsı namazını da vaktin evveline alıp onlar için de bir gusül yaparak kılmak da müstehabdır. Ayrıca sabah namazı için de ayrı bir gusletmesi tavsiye olunmuştur. 5- Bu son şeklin daha uygun olduğu belirtilmiştir. Müctehid imamların görüş, istidlal ve ihticacları: Daha önce de belirttiğimiz gibi, müctehid imamlar istihaza olan kadının her namaz veya iki namaz için bir defa gusletmesi hakkındaki rivayetlerle amel etmemiş, onları İhtîcaca elverişli bulmamışlardır. Sadece abdest almasının lüzumu üzerinde ittifakla durulmuş ve bu husustaki sahih hadislerle istidlal ve ihticac edilmiştir. Yukarıdaki Hamene binti Cahş hadisini aynı zamanda İbn Mâce, Dârekutnî ve Hakim de tahrîc etmişlerdir. Tirmizi bu hadisin hasen olduğunu Buhari'den nakletmiştir. İsnadında ise İbn Akil bulunuyor ki, o bu hadîsle teferrüd etmiştir; ilim adamları sözü edilen hususu dikkate alarak onun bu rivâyetiyle ihticac edilemiyeceğini söylemişlerdir.[429] İbn Mende ise bu hadîsin hiçbir vechile sahih olmadığını, çünkü ilim adamlarının İbn Akîl'in rivayetinin metruk olduğunda birleşmişlerdir. İbn Dakik ise bu görüşe katılmamış ve İbn Akîl hakkında icma' ve ittifak olmadığına dikkatleri çekmiştir. Nitekim Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahuye ve el-Humeydî onun hadîsiyle ihticacda bulunmamışlardır. İbn Ebi Hatim ise, adı geçen zât hakkında babasından sorduğunu, onun pek kavi olmadığını söylediğini nakleder. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Tirmizî, Buharî'nin sözünü ettiğimiz hadîs için hasen dediğini nakletmiş ve ancak Buhari, rivayet zincirinde İbrahim b. Muhammed b. Talha bulunuyor ki, bu zatın İbn Akîl'den böyle bir hadîs işittiğini bilemiyorum demiştir. Şevkanî ise Buharî'nin bu sözüne itiraz ederek şöyle diyor: "İbrahim b. Muhammed b. Talha; Ebû Ubeyd el-Kasım b. Selâm ile Ali b. Medenî'nin tesbitlerine göre, hicrî 110 yılında vefat etmiştir ve tabiindendir. Abdullah b. Amir b. Âs'dan, Ebû Hüreyre'den ve Hz. Aişe'den (Allah hepsinden razı olsun) hadîs istima' etmiştir. İbn Akil ise, o da Abdullah b. Ömer'den, Câbir b. Abdillah'dan, Enes b. Mâlik'den ve Rabi' b. Muavviz'den rivayetler yapmıştır. Bu durumda İbn Akif'in İbrahim b. Muhammed'den işitmediği söylenemez. Çünkü İbrahim ondan daha yaşlıdır. el-Hattabî ise, ilim adamlarının hadîsi metruk saydıklarını söyler. İbn Hazım ise, onu bütünüyle reddeder. İbn Akil'dan şerik (veya Şüreyk) ve Züyer b. Muhammed rivayet etmişlerdir ki bu ikisi de zayıftır. Zehebî, Darekutnî'nin Züheyr b. Muhammed için zayıf dediğini naklederken Şerîk'in meçhul olduğunu belirtmiştir.[430] İbn Arabî ise bu hadisi sahih kabul ederek her vakit namazı için veya iki namazı birleştirmek suretiyle gusletmenin müstehab olduğunu söylemişse de onun bu görüşü ilgi görmemiştir. Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, gerek müctehid imamlar, gerekse hadîs âlimlerinin çoğu Hamene hadîsiyle ihticacın uygun olmayacağını belirtmiş ve özellikle mezheb sahibi müctehidler her namaz içini gusletmeyi müstehab bile saymamışlardır. Çünkü hadîsin zayıf olduğunu söyleyenler çoğunluktadır ve bu görüş ve tesbit ağırlık kazanmıştır. Diğer yandan aynı konuyla ilgili Adiy b. Sabit rivayeti söz konusudur. Bu zatın babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz müstehaza hakkında şöyle buyurmuştur: "Ayhali olduğu günler namazı bırakır, sonra gusledip her namaz için abdest alır, oruç tutar ve namaz kılar."[431] Tirmizî bunu tahsînlememiş, yani "hasen"dir, dememiştir. Çünkü Adiy b. Sâbit'den rivayet edenler zayıf kabul edilmiştir. Ebu’l-Yakzan (Osman b. Umeyr b. Kays) onlardan biridir. Yahya b. Main, onun hadîsi kayde değer bir şey değildir. Ebû Hâtîm'e göre, İbn Mehdî onun hadîsini terketmiştir. O bakımdan kendisi de bu hadîsin zayıf olduğuna parmak basmış ve hattâ münker olduğunu söylemiştir. İbn Ahmed el-Hakim ise onun kaviy olmadığını belirtmiş, Nesâî de aynı görüşte olduğunu ifade etmiştir. Darekutnî onun zayıf olduğuna dikkatleri çekerken İbn Hibban onun hadîsiyle ihticac caiz değildir, demiştir. Nitekim Tirmizî diyor ki: "Buharî'den Adiy b. Sâbit'i, babasını ve dedesini sorduğumda şöyle dedi: Dedesinin ismini bilmiyorum..." Böylece ilgili konuda bu hadîsle de istidlal ve ihticacın doğru olmayacağı, çoğu ilim adamlarınca belirlenmiştir. Sadece her namaz için bir abdest ifadesi, diğer sahih hadislerle birleşmektedir. Bu konuda çoğuna göre, sahih rivayetlerden biri Hz. Aişe'nin (r.a.) naklettiği Fatıma bint Ebî Hubeyş'in hadîsidir. Adı geçen kadın, Peygamber (a.s.) Efendimiz'e gelerek dedi ki: "Doğrusu ben istihazali bir kadınım. Hiç de temiz kalmıyorum. Namazı bırakayım mı?" Peygamber (a.s.) ona: "Hayır, ayhali günlerinde namazdan uzak dur, sonra guslet ve her namaz için bir abdest al, sonra da namazı kıl, isterse kan hasır üzerine damlasın!"[432] Bunu aynı zamanda Tirmizî, Ebu Dâvud, Nesâî ve İbn Hibban tahric etmişler; Müslim ise kendi Sahihinde rivayet etmiş ancak "her namaz için abdest al!" cümlesine yer vermemiştir. Bu fazlalığı Daremî ve Tahavî de rivayet etmişlerdir. Buharî de aynı fazlalığı tahrîc etmiş, ancak hadîsin muallel olduğunu, Habib'in Urve b. Zübeyir'den işitmediğini; Urve el-Müzenî'den işittiğini belirtmiştir. Çünkü isnadda ismi geçen Urve, eğer Urve b. Zübeyir ise o takdirde isnad munkati'dir Çünkü Habîb b. Ebû Sabit mudallistir. Yok Urve'den maksat, Urve el-Müzenî ise, o da meçhuldür. Hadîs başka tariklerden de rivayet edilmiştir. O bakımdan müctehidlerin bir kısmı ihticaca elverişlidir, diyerek her namaz için bir abdestin vücubunu belirtmiştir. Gusül ise, ayhali günleri tamamlanınca bir defa gerekir. Konu Başlığı: Ynt: Âdet Ve Temyiz Ölçüsünü Kaybeden Gönderen: Ceren üzerinde 06 Şubat 2019, 21:44:39 Esselamu aleykum. Ayhali halinde ıslamın izin verdigi ölçüde yaşayan dikkat eden ve ayhali bittiğinde gusul edip ibadetlerine devam eden kullardan olalim inşallah. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. .
|