๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Ayetleri Tefsiri => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 24 Mart 2011, 19:49:45



Konu Başlığı: Vasilere, Yetimlerin Mallarında ,Yapmaları Emredilen
Gönderen: Ekvan üzerinde 24 Mart 2011, 19:49:45

Vasilere, Yetimlerin Mallarında ,Yapmaları Emredilen Uygulama

Gatafanlılardan bir adamın yanında yetim olan yeğe­nine ait çok miktarda bir mal vardı. Yetim buluğa erince malını amcasından istedi. Malını vermek istememesi üze­rine amcasını Nebî'ye (s.a) şikâyet etti. Bunun üzerine, yetimlerin vasilerine hitaben şu buyruk nazil oldu:

{Velayetiniz altındaki} yetimlere mallarını verin! Tayyibi habis ile değişmeyin {yani, helâl olan mal­larınızı haram mallarla değişmeyin: mallarınızı saçıp savurmayın-, helâl olan mallarınızı bırakarak onların size haram olan mallarını yemeyin}. Onla­rın mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin (ya­ni, hepsini birbirine karıştırarak kendi mallarınızla birlikte onların mallarını da yemeyin}. Muhak­kak ki o, büyük bir hûb- {yani, ism/günah} olur. (Nisâ/2)

Nebî ona bu âyeti okuyunca adam, "Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne itaat ettik. Büyük hûb'tan Allah'a sığınırız" de­di ve yetime malını verdi. Genç yetim de malını Allah yo­lunda infak etti. Durum Nebî'ye (s..a) ulaştığında şöyle buyurdu:

— Ecir sabit oldu, fakat günah kaldı Ashâb sordu:

—.Ey Allah'ın Rasûlü! Ecrin nasıl sabit olduğunu an­ladık. Peki günah nasıl kaldı?

Nebî (s.a) buyurdu ki:

— Genç çocuk için ecir sabit oldu, günahı ise babasına kaldı. 

{Ey yetimlerin vasileri!} Yetimleri {yani, yetimlerin akıllarını) nikâh çağına {yani, ergenlik yaşına} er­dikleri zamana kadar deneyin. Şayet onlarda bir rüşd görürseniz {yani, onların dîne bağlılıklarında bir güzellik görür, mallarını da koruduklarını/ko­ruyabileceklerini anlarsanız} mallarını kendilerine teslim edin {yani, büyüdüklerinde yetimlere malla­rını verin}. Büyüyecekler de mallarını alacaklar diye onların mallarını saçıp savurarak tez elden yemeyin {yani, yetim ergenlik yaşına gelir de malıalır korkusu ile onun malını haksız bir şekilde alelacele yemeye kalkışmayın}... {Ey yetimlerin vasileri}! Mallarını kendilerine {yani, ergenlik çagına ulaşan yetimlere} teslim ettiğiniz zaman da, onlara karşı, {mallarını kendilerine teslim ettiğini­ze dâir} şahid bulundurun, Hesab Borucu {yani, şahid) olarak Allah yeter. (Nisâ/6)

Sizinle onlar arasındaki bu duruma hiç kimse Al­lah'tan daha iyi şâhid olamaz. Bununla birlikte ergenlik yaşma ulaşmadan rüşdü görülecek olsa dahi yetime mal-lannı vermeyin!

En'ânı sûresinde de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Bir de yetimin malına rüşdüne erinceye {yani, on-sekiz yaşına gelinceye} kadar en güzel olandan {yani, yetimin malını kârlı bir şekilde çoğaltma dişmda} başka bir şekilde yaklaşmayın! (En'âm/152)

Benzeri bir buyruk da İsrâ sûresinde (34. âyet) bulun­maktadır.

Yüce Allah Nisa sûresinde şöyle buyurmaktadır:

Kuşku yok ki zulümle {yani, haksız yere helâhnîş gibi} yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına an­cak bir ateş yemiş olurlar. Onlar yakında alevli bir ateşe gireceklerdir. (Nisâ/10)

Dedi: Bu âyet nazil olunca Müslümanlar yetimlerin odalarını ve onlara ait malları bir kenara ayırdılar. Bu hem onlara, hem de yetimlere ağır geldi. Bunun üzerine Nebî'ye (s.a) dediler ki: "Biz yetimleri ve mallarını ayır­dık, fakat hepimiz yetime ayrı bir ev ve onun ihtiyaç du­yacağı şeyleri ayıracak imkâna sahip değiliz. Acaba mes­ken, yiyecek, hizmetçi ve benzeri hususlarda bir arada ol­mamız uygun olur mu? Bununla birlikte onlardan bize bir şey geçecek olursa, mutlaka onlara daha üstünü ula­şacaktır." Bunun üzerine yetimlerin mallarını kendi mal­larıyla karıştırmalarına ruhsat verildi, fakat onların mal­larından Bakara sûresinde bir istisnada bulunularak şöy­le buyuruldu:

Şayet onlarla (mesken, yiyecek-içecek, hizmetçi, binek ve benzeri hususlarda) bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir. (Bakara/220)

Dedi: Allah Teâlâ bu buyrukta -fesad olmamak şartıy­la- yetimlerin mallarıyla kendi mallarım karıştırmaları­na izin vermekle birlikte, yetimlerin mallarını haksızca yemeye müsaade etmemiştir. Ayrıca, yanında yetime ait değerlendirdiği mal bulunan kimseye de şöyle hitab et­miştir:

İhtiyacı olmayan, tenezzül {yani, yetimlerin malla­rından hiçbir şey almayarak tenezzül} etmesin, muhtaç olan da örfe göre yesin {yani, temel ihti­yaçlarını karşılayacak kadar borç alsın. Eli rahatlaymca borcunu geri ödesin. Ölene kadar ödeyebilme imkânı olmazsa günahı yoktur}. (Nisâ/6)

İşte böylece yetimlerin mallarından bundan fazlasını yemeye ruhsat verilmemiştir. [168]


[168] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 149-152.