๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Ayetleri Tefsiri => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 03 Nisan 2011, 00:13:44



Konu Başlığı: Oruç Bahisleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 03 Nisan 2011, 00:13:44
Oruç Bahisleri Ve İlk Oruç Şeklinin Neşredilmesi

Yüce AllaL buyuruyor ki:

Ey îmân edenler! Oruç sizden, öncekilere {yani, kendilerine İncil'in indirildiği isa'nın ümmetine} yazıldığı {yani, farz kılındığı} gibi size de yazıldı {yani, farz kılındı; —çünkü Müslümanlar Ramazan ayından önce Aşure Günü oruç tutuyorlardı. Bunun üzerine, "size de yazıldı" buyruğu indi-} -itti-ka etmeniz için- (yani, yatsı namazından ve uyku­dan uyandıktan sonra yemekten, içmekten ve ci-madan sakınmanız için} sayılı günler[131] {yani, Ra­mazan ayının günleri}. Sizden hasta veya yolcu olan kimse (oruç tutamazsa, tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. (Baka-.".. ,-îra/lS3-184)

Şanı yüce Allah İslâm'ın ilk dönemlerinde bize şunu farz kılmıştı: Ramazan ayında güneş battığında, oruçlu olmayana helâl olan şeyler, oruçluya da helâl oluyordu. ; Fakat, gündüz oruç tutup da yatsıyı kılan yahut yatsıyı kılmadan Önce uyuyan kimseye -yatsıdan sabaha kadar-haram olan şeyler haram oluyordu. İşte bizden önceki îsâ (a.s) ümmetine de oruç bu şekilde farz kılınmıştı. Bu şe­kildeki oruç Müslümanlara ağır geldi.[132]

Dedi: Ömer b. el-Hattâb -Allah'ın selâmı, rahmeti ve rızası ona olsun- yatsı namazını kıldıktan sonra -Yüce Allah'ın bu hususta bir ruhsat vermesi için- hanımı ile cima etti. Sonra pişman olup ağladı. Sabah olunca Ne-bfnin (s.a) yanma giderek şöyle dedi:

— Ey Allah'ın Rasûlü! Böyle bir hatadan dolayı kendi adıma sana Özür beyan ediyorum. Namazdan sonra hanı­mımla cima ettim. Benim için bir ruhsat var mı?

Nebî (s.a) şöyle buyurdu:

— Bunu yapmamalıydın ey Ömer!

Ömer (r.a) üzüntülü bir şekilde geri döndü. Nebi (s.a) akşam vakti Ensâr'dan Sırma b. Enes b. Adî b. en-Nec-car'm oruçtan bitkin düşmüş olduğunu görerek sordu:

— Ey Ebû Kays! Neyin var, niçin çok bitkin bir şekil­de akşamı ettin?

Sırma dedi ki:

— Ey Allah'ın Rasûlü! Dün, gündüz boyunca bahçem­de çalıştım. Akşam olunca eşimin yanına gittim. Eş;m ba­na sıcak bir şeyler yedirmek istedi, fakat gecikti, ben de yattım. Beni uyandırdığında, artık yemek yemek bana haram olmuştu. Oruçtan da çok bitkin düşmüştüm.

Bu sırada Müslümanlardan bazı kimseler de yatsı na­mazından ve uyuduktan sonra neler yaptıklarını itiraf ederek, "Çıkış yolu nedir, nasıl tevbe edebiliriz?" dediler. Bunun üzerine onlar hakkında şu buyruk indi:

Kullarım sana Beni sorarlarsa, muhakkak ki Ben pek yakınım {yani, Benim onlara, -dualarını kabul etme hususunda- pek yakın olduğumu bildir}. Ba­na dua ettiğinde dua edenin duasına icabet ede­rim. O halde onlar da {Bana itaat etmek suretiyle} çağrıma icabet etsinler ve Bana îmân etsinler {ya­ni, Benim onlara pek yakın olduğuma, dualarına icabet ettiğime inansınlar}. Umulur ki onlar rüşde erişirler (yani, böylece hidâyet bulurlar). (Baka­ra/186)

Ardından, Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak {yani, onlarla cima etmek} size helâl kılındı... (Baka­ra/187) âyetiyle, namazdan ve gece uyuduktan sonra -bizden öncekilerin üzerine yazılan— Ramazan ayında haram olan şeyler Müslümanlar için neshedildi.[133] Ömer (r.a) yaptığını yaptıktan sonra Müslümanlara ruhsat ve­rildi.

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak {yani, onlarla cima etmek} size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise {yani, onlar sizin için bir sükûn kaynağıl, siz de onlar için bir elbisesiniz {yani, siz de onlar için bir sükûn kaynağısınız}. Allah nefislerinize karşı hainlik ettiğinizi {yani, sizin -Ömer'in ve onun gibi yapanların- yatsı namazından sonra eşleriyle cima etmek suretiyle hainlik ettiğinizi} bildiği için tevbenizi kabul etti {yani, sizi cezalan­dırmaktan vazgeçti), sizi affetti {yani, size sitem etmeyerek öylece bıraktı}. Artık onlara yaklaşın {yani, geceleyin onlarla cima edebilirsiniz} ve Al­lah'ın sizin için yazdığını {yani, nasib ettiği evlat­ları! isteyin! (Bakara/187)

Dedi: Sırma b. Enes hakkında da şu buyruklar indi:

...Fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden tarafınızdan seçilinceye kadar yeyin-için {yani, gündüzün aydın­lığı gecenin karanlığından ayırdedilebüecek halde görülünceye kadar -ki gecenin tamamı bu hususta bir ruhsattır- yeyip içebilirsiniz; -"fecr"den kasıt ise, "doğu tarafında enine görülen aydmlık"tır-}, sonra orucu geceye kadar tamamlayın![134] (Baka­ra/187)

Dedi: Orucun emredildiği ilk sıralarda Müslümanlar muhayyer bırakılmışlardı; dileyen oruç tutar, dileyen oruç tutabildiği ve yolcu da olmadığı halde oruç tutmaz, buna karşılık fidye verirdi, yani tutmadığı her gün için bir yoksula yarım sa' buğday verirdi.

Ona [oruca] takat getirenler ise, bir miskin doyu­mu fidye uersinler.Bununla beraber kim fazladan hayır yaparsa {yani, kim her gün için bir yerine iki  ya da üç yoksul doyurursa), bu, onun için daha ha­yırlıdır {yani, tek bir yoksul doyurmaktan daha hayırlıdır}. Ancak, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır {yani, yoksullara yemek yedirmekten daha hayırlıdır), eğer bilirseniz. (Bakara/183-184)

İşte orucun ilk şekli böyleydi. Daha sonra Yüce Allah muhayyerliği kaldırarak, ona Syani, oruç tutmaya) takat getirenler ise, bir miskin doyumu fidye versinler buyruğu­nu neshetti. Bunu da şu âyet neshetti:

O Ramazan ayı ki, Kur'ân onda indirildi; {yani, Kur'ân yedinci semâda bulunan Levh-i Mahfuzdan Ramazan ayında bulunan Kadr Gecesi'nde dünya semâsına indirildi; —ardından Yüce Allah Kur'ân hakkında buyurdu ki:-} insanları hidâyete (yani, dalâletten kurtarıp hidâyete} erdirmek, doğru yolu {yani, helâli-haramı} ve hak ile bâtılı ayırdeden öl­çüyü bildirmek üzere {yani, Kur'ân, insanları din ile ilgili kuşku ve şaşkınlıklardan kurtarmak üze­re indirilmiştir}. Öyleyse sizden her kim bu aya eri­şirse {yani, kim aile halkı arasında olup Ramazan ayına kavuşursa}, onu oruçlu geçirsin {bu buyrukla Yüce Allah aile halkı arasında olan (yolcu olma­yan) kimsenin Ramazan ayma erişip de oruç tutabilecek durumda olması halinde oruç tutmasını farz kılmaktadır}; kim de hasta veya yolcu olursa ' (ve bu nedenle oruç tutamazsa; hasta iyileştiğinde, yolcu da evine döndüğünde oruç tutamadığı} o günler sayısınca diğer günlerde [oruç tutsun: diler­di  se peşpeşe, dilerse ayrı ayrı günlerde tutsun}. Allah size kolaylık diler [yani, hasta ve yolcuya oruç tutmama ruhsatını vermek suretiyle dîninizde size kolaylık sağlamıştır},güçlük dilemez [yani, dinde size darlık/zorluk vermek istemez -hasta ve '  yolcuya oruç açma ruhsatı vermemiş olsaydı, zorluk olurdu-}; ta ki o sayılı günleri tamamlayasınız [yani, Ramazan ayının sayılan belli günlerini tamamlayasınız} da, sizi hidâyete iletmesine karşılık Allah'ı yüceltesiniz [yani, tazim edesiniz} ve şükredeşiniz [135] yani, din hususunda sizleri doğruya ilet­me nimetine mukabil Rabbinize şükredesiniz}. (Bakara/185)

Dedi: Mukâtil bize Nâfî'den, o İbn Ömer'den, o da Ne-DÎ'den (s.a) şöyle rivayet etti:

Ayların kimi 30, kimi 29 gün çeker. Öyleyse siz hilâli görünce oruç tutun, hilâli görünce de orucu bırakın!

Dedi: Bize Mukâtil Muhammed b. el-Münkedir'den, o Câbir b. 'Abdullah'tan, o da Nebî'den (s.a) tahdis edip de­di ki: Hilâli görünce oruca başlayın, hilâli görünce de orucu bırakın. Eğer hava bulutlu olur da hilâli gö­remezsiniz, (ayı) otuz güne tamamlayın. Şüphesiz ki sizin bayram gününüz, oruç açtığınız gündür. Kurban bayramı gününüz de kurban kestiğiniz gündür.

Dedi: Bize Mukâtil 'Amr b. Şu'ayb'tan, o babasından, o da dedesinden şöyle rivayet etti: "Nebî'yi (s.a) yolculuk­ta oruç tutarken de, oruç tutmazken de gördük."

Mukâtil el-Alâ b. Hâris'ten, o Mekhul'den, o Ebu'd-Derdâ'dan dedi ki: "Oruç tutarsan ecir alırsın, oruç tut­mazsan mazeret sahibisin."

Mukâtil 'Amr b. Şu'ayb'tan, o babasından, o dedesin­den, o da Nebî'den (s.a) -Ramazan ayında kasdî olarak hanımı ile cima eden bir kimse hakkında— şunları söyle­diğini nakletti:

(Ramazan ayında kasdî olarak eşiyle cima eden , kimse) bir köle azat eder, bulamazsa bir deve ya ,. da inek kurban eder ve o günün orucunu kaza if.u.)   eder. Bunu da bulamazsa peşpeşe iki ay oruç tu­tar. Eğer buna da güç yetiremezse, altmış yoksulu doyurur ve o günün orucunu kaza eder.

Dedi: Mukâtil'in bize 'Atâ'dan, onun tbn 'Abbâs'tan, onun Nâfi'den,[136] onun da İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre, o, gebe ya da emzikli kadının, çocuğunun zarar gö­receğinden veya hastalanacağından korkması halinde oruç tutmayıp, buna karşılık fidye: "her gün için bir yoksula yarım sa' buğday" verebileceği, ayrıca orucunu kaza etmeyeceği hükmünü verdi.

Mukâtil'in Ebû 'Ubeyde'den, onun da Enes b. Mâ-lik'ten rivayet ettiğine göre, Enes b. Mâlik, vefat ettiği yıl, yaşlılıktan dolayı oruç tutmadı, kazasını da yapma­dı.

Sücûda dâir hadis: Dedi: Bize Mukâtil 'Atâ'dan, o'  Umm ed-Derdâ'dan, o da Ebu'd-Derdâ'dan şöyle tahdis etti: "Üç husus nübüvvet işlerindendir: İftarı yapmakta acele etmek, secdeyi geciktirmek ve namazda sağ eli sol ,  elin üzerine koymak." [137]


[131] I/28a: Eyyâmun ma'dûdât [sayılı günler]. Bu günlerin sayısı kırktan aşağıdır. Kırktan yukarı olduğu takdirae "ma'dû-dât/sayılı" diye nitelendirilemez.

[132] I/28b: Orucun ilk durumunda, kişi yatsıyı kıldimi, yahut yatsı­yı kılmadan uyudumu (gece uyansa bile), gündüz vakti oruçlu­ya haram olan yenıek-içmek ve cima, ona da haram oluyordu.

[133] Kenarda, "önceki ve neshedilen oruç tarzı" diye bir yan başlık kaydedilmiştir.

[134] I/28b-29a: Allah nefislerinize karşı hainlik ettiğinizi bildiği için buyruğundaki hâinlik'ten kasıt, "ma'siyeftir. Bunun bir benzeri de, Hainlik ettiler {yani, ma'siyet işleyerek kocalarına muhalefet ettiler) (Tahrîm/10) âyetidir. Bir başka yerde de Yüce Allah, Sen onların daima hainliklerini göreceksin {yani, onların dâima isyan içerisinde olduklarını gö­receksin) (Mâide/13) buyurmaktadır.

...Artık onlara yaklaşın {yani, hanımlarınızla gecenin tümünde helâl olan yerden yaklaşarak cima edebilirsiniz). Sırma b. Enes hakkında da şu buyrukları indirdi: Fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin-için îyanİ, sizin için sabah olduğu; gündüzün aydınlığı gecenin karanlı­ğından açıkça seçildiği zamana kadar yeyip içebilirsiniz). Beyaz iplik ta .iri, "doğu tarafında enine doğru görülen sabahın ilk aydınlığadır. Siyah iplik'ten kasıt da "gecenin karanlığadır.

[135] Elimizdeki yazmanın [23a] sahifesinin kenarında şu ibareler yer almaktadır: Yüce Allah'ın, Ona takat getirenler... buyruğu­nun, o Ramazan ayı ki... âyeti ile neshedileliğinin açıklanması.

[136] Metinde de aynen bu şekildedir. Buna göre, sahabeden olan İbn 'Abbas, tabiînden olan Nâfi'den rivayet etmiş olmaktadır.  (Çeviren)

[137] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 99-106.