Konu Başlığı: İhramlı İken Av Hayvanı Öldürmenin Cezası Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Mart 2011, 01:44:21 İhramlı İken Av Hayvanı Öldürmenin Cezası Mâide sûresinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ey îmân edenler! İhramlı iken {yani, hacc veya umre için ihrama girmiş iken] avı {yani, kara avı- öldürmeyin, içinizden kim onu kasden {yani, öldürmek kasdıyla) Öldürürse, cezası {yani, avı öldürmenin cezası), öldürdüğü hayvanın benzeridir buna, sizden iki âdil kimse {yani, Müslünıanlardan dînin inceliklerini bilen güvenilir iki adam) hükmeder- Kabe'ye {yani, Mekke'ye -Harem'in tümü Mekke'dir-} ulaştırılacak bir kurbanlıktır. Yahut {Öldürülen avın keffâreti), yoksullara {yani Harem bölgesindeki yoksullara) yemek yedirme Şeklinde bir keffarettir {yani, o avın kıymeti kadar Mekke'deki fiyatlarla yiyecek satın alıp yoksullara tasadduk etmektir: her yoksula yanmşar sa' buğday vermektir! veya bunun dengi {yani, yedirilecek yemeğin dengi} oruç tutmaktır {yani, her yarım sa' karşılığında yoksullar sayısınca bir gün oruç tutamaktır —bu orucu isterse Mekke'de, isterse başka yerde tutar-}, ta ki ettiğinin vebalini (yani, günahının cezasını} tatsın. Allah geçmiştekileri affet-mistir {yani, haram kılınmadan evvel geçmişte av ai? hayvanı öldürenlere keffaret yoktur}. Fakat kim İ( bir daha i av hayvanının öldürülmesinin yasaklanmasından sonra yaparsa, Allah {keffâretin dışında cezalandırmak suretiyle de} ondan onun intikamını alır. Zira Allah azizdir {yani, mülkünde Kendisine karşı konuşamayandır), intikam alandır {yani, Kendisine karşı gelip isyan edenlerden intikam alandır). (Mâide/95) Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ey îmân edenler! Allah gaybta jgıyaben Kendisinden korkanları {yani, görmediği halde Allah'tan korkup da ihramh iken avlanmayanları} ayırdet-mek için {yani, görmek için) avdan, ellerinizin {yani, silahsız olarak elle yakalanabilen küçük av hayvanları ve yavrularından) mızraklarınızın {yani, ok ve mızrakla ele geçirilebilecek büyük av hayvanlarından) erişebileceği bir şeyle {yani, Özel olarak bir kısım kara avı ile —çünkü haram olan kara avıdır-} sizi muhakkak deneyecektir. Artık kim bundan sonra {yani, bu yasaktan sonra kasdî olarak av hayvanı Öldürmek suretiyle} aşırı giderse, onun için pek acıklı bir azap {yani, canı yanacak şekilde dövülme) vardır. {Ayrıca keffaret ile birlikte elbiseleri de müsadere edilir). (Mâide/94) Daha sonra Yüce Allah, ihramlı olan kimselere helâl olan avı açıklayarak şöyle buyurmaktadır: Deniz avı {yani, balık -dedi: suda yavrulayıp baş-;. ka bir yerde yaşayamayan kuşlar da aynı şekilde ihramlı olan kimselere helâldir-} ve onu yemek {yani, tuzlu bahk} size {yani, ikâmet edene} de, yolcuya da bir fayda olmak üzere helâl kılındı. İhramda bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılındı. Sonunda {âhirette} huzuruna toplanacağınız {ve size amellerinizin karşılığım verecek olan) Allah'a ittika edin! (Mâide/96) Dedi: Bize Mukâtil'in 'Atâ'dan naklettiğine göre, ihramlı bir kimse yabanî bir eşeği ya da bir deve kuşunu öldürecek olursa, ceza olarak Mekke'deki yoksullara vermek üzere bir deve keser. Mukâtil'in Dahhak'tan, onun da Ali'den (r.a) naklettiğine göre, boynuzlu geyik, dağ keçisi ve benzeri hayvanları avlayan kimsenin bir inek kesmesi gerekir. Dedi: îhramlıyken ceylan avlayan kimsenin, bir yaşını bitirmiş bir koyun kesmesi gerekir. Dedi: Bize Mukâtil 'Atâ'dan, o da İbn Abbas'tan naklen dedi ki: "Güvercin ve benzerlerinde bir koyun kesilir." Dedi: 'Atâ, yabanî eşeğin ya da deve kuşu yavrusunun avlanmasının cezasının, benzeri (yaşta) bir deve yavrusu olduğunu söylemiştir. Dedi: Geyik, dağ keçisi ve benzeri hayvanların yavrularını avlamanın cezası, benzer yaştaki bir inek yavrusu-dur. Dedi: Kuşların yavrularını yahut güvercin yavrusunu avlamanın cezası ise onun gibi bir koyun yavrusudur. Mukâtil'in Ebu'z-Zübeyr'den, onun da Câbir'den rivayet ettiğine göre Ömer b. Hattab (r.a), "tarla faresinin avlanması halinde dört aylık bir keçi oğlağı, keler avlanıl-ması halinde sütten kesilip yeyip-içmeye başlamış bir oğlak verilir" diye hükmetmiştir. Mukâtil 'Atâ'dan, o Câbir'den, o da Nebî'den (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: Deve kuşu yumurtası karşılığında, bir gün oruç tutulur yahut bir yoksula yemek yedirilir. Dedi: Bize Mukâtil 'Atâ'dan, o da İbn Abbas'tan naklen dedi ki: "Güvercin ve benzeri kuşların yumurtaları karşılığında, eğer yavru varsa bir dirhem, şayet yoksa yarım dirhem Mekke yoksullarına sadaka verilir." Mukâtil 'Atâ'dan şöyle dediğini nakletmektedir: "Hediye kurbanı, keffaret, avlanmaya karşılık ceza, fidye yahut da Müslümanlar için yapılmış bir adak ölecek olursa, yükümlü kişinin bunların bedelini vermesi gerekir. Şayet yolda sakatlanır ve Harem bölgesine girmeden önce onu kesecek olursa, kendisi ondan yiyebilir, başkasına da ye-direbilir. Çünkü bunu yoksullara dağıtmakla yükümlüdür. Şayet Beyte [Kabe'ye] girmeden önce Harem bölgesinde onu kesip yoksullara yedirirse, sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Çünkü Harem'in tamamı Mekke demektir." Şevval yahut Zilkade ayında Mekke'ye gelirse, arzu ettiği takdirde Nahr gününden önce Mekke'de bunları kesebilir. Sonra da kestiği (ceza ya da adak kurbanını) yoksullara tasadduk eder ve ondan bir şey yemez. Zilhic-ce'nin ilk on gününde hediye kurbanı ile birlikte Mekke'ye gelen bir kimse Nahr günü gelmeden önce kurbanını kesmez. O gün kurbanını Mina'da keser ve yoksullara dağıtır. Dedi: Yüce Allah için adanan, fakat yoksulların söz konusu edilmediği hediye kurbanı ile nafile hediye kurba- m, haccetmekten herhangi bir sebeble alıkonulmuş kimsenin hediye kurbanı ile hacc ve umre için kesilen hediye kurbanı Nahr günü kesilmelidir. Ondan sahibi de yiyebilir, fakat çoğunluğunu yoksullara yedirmelidir. Kaybolan ya da Harem bölgesine girmeden önce yolda sakatlanan nafile hediye kurbanını (Harem dışında) kesebilir. Sonra da ayakkabısını onun kanma batırır ve hediye kurbanı olduğunun bilinmesi için sağ böğrüne yapıştırır. Kendisi de, yol arkadaşları da ondan yemez, yenilmesini de emretmez. Onlardan sonra gelenler ondan yiyebilirler. Fakat onun bedelini kesme yükümlülüğü yoktur. Ondan yiyecek olursa yediğinin bedelini ödemesi gerekir. [154] [154] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 127-131. |