Konu Başlığı: İçkinin (Helâlliğinin) Neshedilip Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Mart 2011, 20:58:32 İçkinin (Helâlliğinin) Neshedilip NahI sûresinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden de hem içki çıkarırsınız {yani, hurma ve üzümden çıkan sarhoşluk verici içki ve nebîz elde edersiniz}, hem de güzel bir rızik {yani, onlardan meyveler, yanısıra da sıkılarak elde edilen ve sarhoşluk ver meyen içecekler} elde edersiniz. (Nahl/67) : Dedi: Bu âyet nazil olduğunda içki [hamr] helâl idi. Daha sonra, Yüce Allah'ın Bakara süresindeki şu buyrukları nazil oldu: Sana hamrı {(yani, bütün çeşitleriyle içkiyi/sarhoşluk veren içecekleri)} ve meysiri {yani, bütün ,V» çeşitleriyle kumarı) soruyorlar. (Bakara/219) Câhiliye döneminde bir kimse, "Kesilip paylaştırılacak deve katılımcıları nerde?" der ve bunun üzerine bir grup kalkıp aralarında ortaklaşa bir deve satın alırlar, her kişinin de bir payı olurdu. Sonra kura çekerler, kurayı kazanan kişiler bedel ödemeye katılmazlardı. Nihayet sonuncuları kalır ve devenin bedelinin tamamını öderdi. Üstelik etten de bir pay almazdı. Diğerleri deveyi aralarında eşit olarak paylaşırlardı. Dedi: Buna "meysir" adını vermelerinin sebebi, onların "Devenin bedelini (Ödemeyi) kolaylaştırın [yessirû]" demelerinden ötürüdür. De ki: "O ikisinde de hem büyük bir günah {çünkü içki içmek ve kumar oynamak sonucunda namazın ve Allah'ın anılmasının terki söz konusudur}, hem de insanlar için bazı faydalar {yani, alınan bir lezzet, ticaret yoluyla bir kâr ve kumar oynayan kimseye düşen bir pay} vardır. Ama günahları {yani, h , haram kılınışlarından sonra günahları} faydalarından {yani, haram kılınışlarından önceki faydalarmdan} daha büyüktür." (Bakara/219) Yüce Allah içki ve kumarı bu şekilde yermekle birlikte, henüz onları haram kılmadı. Dedi: Müslümanlar faydalarını umarak içki içmeye devam ettiler. O sırada helâl idi. Nebî'nin (s.a) ashabından birisi bir ziyafet hazırlayarak ashâbtan birtakım kimseleri davet etti ve onlara içki sundu. Nihayet içki onları etkilemeye başladı. Namaz vakti -ki akşam namazı idi- gelince, en iyilerinden birisi olan 'Ali b. Ebî Tâlib namaz kıldırmak üzere öne geçti. Kâfîrûn sûresini okudu. Başında da, sonunda da yanlışlık yaptı. Bunun üzerine, namaz vakitlerinde içki içmeyi nesheden ve bir öncekinden daha ağır bir hüküm ihtiva eden Nisa süresindeki şu buyruk nazil oldu[185] Ey îmân edenler! Namaza yaklaşmayın sarhoşken {yani, içkiden dolayı sarhoş iseniz namaza yaklaşmayın} ne söylediğinizi {yani, namazda ne okuduğunuzu} bitinceye kadar! (Nisâ/43) Bunun üzerine Ömer b. Hattab (r.a) dedi ki: "Kuşkusuz Yüce Allah içkinin haramlığı hususunda hüküm koymaktadır. Kanaatimce onu büsbütün haram edecektir." Bundan böyle sabah namazından sonra içki içiyor, sonra uyuyorlar, öğle namazına kadar sarhoşlukları geçiyordu. Daha sonra yatsıyı kılana kadar içmiyorlardı. Sonra içip yatıyorlardı. Sabah olduğunda sarhoşlukları geçmiş oluyordu. Ensar'dan bir adam bir ziyafet hazırladı ve Sa'd b. Ebî Vakkas'ı (r.a) davet etti. Bir deve başı kızartmıştı. Yemek yeyip içki içtiler -Dedi: Bu da içkinin haram kılınışından önce idi- ve sarhoş oldular. Ardından neseb-leriyle övünmeye koyuldular, şiirler okudular. Ensarî devenin çene kemiğini alıp Sa'd'm başına indirdi. Sa'd'm başından akan kanlar yüzüne indi. Sa'd, Nebî'ye (s.a) gidip Ensarîyi şikâyet etti. Bunun üzerine içkiyi haram kılan buyruk nazil oldu. Bu durum, Ahzâb gazvesinden sonra olmuştu. Böylece içkinin helâl olduğunu ifade eden tüm âyetler neshedildi. Bunları, Mâide sûresinde bulunan Yüce Allah'ın şu buyruğu neshetti: Ey îmân edenler! Hamr {yani, bütün çeşitleriyle içki/sarhoşluk veren içecekler} kumar, dikili taşlar {Arab müşriklerinin diktiği ve tapınıp kendileri için kurban kestikleri taşlar) ve fal okları {yani, câhiliye döneminin işlerini kendilerine göre paylaştırdıkları belirli oklar} şeytanın amelinden birer ricstir {yani, içki, kumar, dikili taşlar ve fal OKiarı, günah olan pis işlerdendir}... (Mâide/90) Bu okların birisi üzerinde, "Rabbim bana emretti"; diğeri üzerinde ise, "Rabbim bana yasakladı" ifadesi vardı. Bir iş yapmak istediklerinde bunları çekiyorlar, "Rabbim bana emretti" yazılı ok çıkarsa, tasarladıkları işi yapıyor, "Rabbim bana yasakladı" yazılı ok çıkarsa, yapmak istedikleri işi yapmıyorlardı. ...Artık bunlardan kaçının {yani, bunlar haramdır}... (Mâide/90) Nitekim Yüce Allah (bir başka yerde benzer tabirlerle), O halde rics olan evsândan {yani, putlara ibâdetten} ictinâb edin (Hacc/30)81 buyurarak, putlara ibâdeti haram kıldığı gibi, burada da içkiyi haram kılmaktadır. ...ki felaha eresiniz. Muhakkak şeytan içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmayı {nitekim, Ensarî, içki yüzünden Sa'd b. Ebî Vakkas'm başını yarmıştıi, sizi Allah'ı anmaktan: namazdan alıkoymayı irâde eder. Artık vazgeçtiniz değil mi?(Mâ-ide/90-91) "Artık vazgeçtiniz değil mi?" cümlesi, haram kılmanın ardından yapılan bir tehdittir. Bunun üzerine onlar da, "Rabbimiz, vazgeçtik" dediler. Nebi (s.a) de, "Kimin yanında içki varsa, onu satmasın ve içmesin" buyurdu. Hamişte, 'İçkinin helâl olduğunu ifade eden her âyet bu âyet ile neshe dilmiştir" başlığı yer almaktadır. Allah'a itaat edin, Rasûl'e de itaat edin {yani, içki, kumar, dikili taşlar ve fal oklarının haram kılınışı hususunda Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne itaat edin}. Eğer yüz çevirirseniz {yani, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne itaatten yüzçevirirseniz} bilin ki, Rasûlümüze [yani, Muhammed'e} düşen, açıkça tebliğden {yani, içkinin, kumarın, dikili taşların ve fal oklarının haram olduğunu açıklamaktan/açıkça bildirmekten} ibarettir. (Mâide,'j2) Dedi: Bize Mukâtil Ebû 'Ubeyde'den, o Enes b. Mâ-lik'ten naklen dedi ki: "Hamrı [içkiyi] haram kılan hüküm indiğinde Medine'de hamr diye bir şey yoktu. Onlar "fadih" denilen bir şey içiyorlardı." Dedi: Biz testileri çıkardık ve yola döktük, kimi de testisini kırdı. Dedi: Yine Mukâtil bize 'Abdullah b. Bureyde'den, o babasından, o da Nebî'den (s.a) şöyle dediğini tahdis etti: Azız ve celîl olan Allah bizzat hamrı ve sarhoşluk " veren her içkiyi haram kıldı. içkinin haram kılınması ile ilgili âyet nazil olunca, Yahudi Huyey b. Ahtab, Nebî'nin (s.a) ashabından bazılarına sordu: — Peki sizden içki içen ve ölüp gidenlerin hâli ne olacak? Onlar da bu durumu Rasûlullah'a (s.a) aktararak dediler ki: — Kardeşlerimiz içki içtikleri halde öldüler ve öldürüldüler; (şimdi onların hâli ne olacak?11 Bunun üzerine Yüce Allah şöyle buyurdu: îmân edip sâlih ameller işleyenlere, bundan böyle ittika ettikleri {yani, m a'siy etlerden ve haram kılınışından sonra içki içmekten sakındıkları) ve îmânlarında Syani, tasdiklerinde} sebat ile sâlih ameller işlemeye devam ettikleri, sonra ittika ve îmânlarında rusuh buldukları, sonra ihsan ettikleri {ve içki içmedikleri} takdirde, taı tıklarından {yani, haram kılmışından önce içtikleri içkiden} ötürü bir cünah {yani, harec} yoktur. Böyle hareket eden kimse, ihsan edici olur}. Allah muhsinleri sever. (Mâide/93) Nebî (s.a) buyurdu ki: Bana, "Sen de onlardansın [muhsinlerdensin]" denildi. Mukâtil Muhammed b. Münkedir'den, o Câbir b. 'Abdullah el-Ensarî'den, o da Nebî'den (s.a) şöyle buyurduğunu nakletti: Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır. [186] [185] Hamişte, "Namaz vakitlerinde içki içmek neshedildi, onu bu âyet neshetti" başlığı yer almaktadır. [186] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 168-173. |