Konu Başlığı: Bazı Davranış Ve Vasıflarıyla ' Anılan Kimselerin İsimleri Gönderen: Ekvan üzerinde 03 Mart 2011, 01:10:39 Bazı Davranış Ve Vasıflarıyla ' Anılan Kimselerin İsimleri Her sağlam gemiyi zorla gasbeden (Kehf/79) kişinin adı, İbnu'l-Culendî'dır. Öldürüldüğünden söz edilen çocuğun (Kehf/74) adı, Huseyn b. Kazerî'dir. İki yetim çocuğun (Kehf/82) adları da, Asram ve Su-reym'dir. Bize kardeşinden, o babasından tahdis edip dedi: Bize 'Abdu'I-Hamid b. Salih tahdis edip dedi: Bize İsmâîl b. Ebî Ziyad, Cuveybir'den, o Dahhak'tan, o da İbn *Ab-bas'tan [298] tahdis edip dedi: Bir adam İbn 'Abbas'a gelerek dedi ki: — Ben helak oldum. İbn Abbas sordu: — Yavaş ol, nasıl? Adam cevab verdi — Kur'ân lafizlarmdaki ihtilaflar sebebiyle kuşkuya düştüm. Eğer sen bana bunları açıklarsan ne a'lâ. Aksi takdirde önceki dînime dönerim. İbn Abbas dedi: — İçinde bu kabilden ne varsa söyle! Bunun üzerine Adam dedi ki: — ALLAH bir yerde, O gün aralarında ne soy-sob vardır, ne de soruşurlar (Mü'minûn/101) derken; bir başka yerde, O gün onlardan bazısı bazısına dönmüş soruşuyorlar (SâfFât/28 ve 50) diyor ki bunlar birbirleriyle tutarsızlık arzetmektedir. Yine ALLAH bir yerde, Rabbimiz ALLAH hakkı için biz müşriklerden değildik (En'âm/23) derken; diğer bir yerde, İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede? (En'âm/22) diyor ki bunlar arasında bir çelişki vardır. Adam devam etti: — Yine ALLAH bir yerde, Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa semâ mı? Onu bina etti, boyunu yükseltti, nizamına koydu, gecesini kararttı, gündüzünü çıkardı. Ardından arzı yayıp döşedi (Nâziat/27-30) derken; bir başka yerde, Siz yeri iki günde yaratana mı küfrediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz1? O alemlerin Rabbidir. Ona I arza üstünden ağır baskılar yaptı... Sonra, duman halinde bulunan semâya yöneldi (Fussilet/9-11) diyor ki bunlar arasında da bir tutarsızlık vardır: Hangisi önce yaratıldı: gök mü, yer mi? Adam sözüne devamla: — Yine ALLAH, ALLAH semt idi, basîr idi (Nisâ/134), Allah gafur idi, rahîm idi (NisâY96) diyor. Bu geçmişte bir defa olup bitti mi? Yine ALLAH, Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse gerçekten onun İçin dar bir geçim vardır (Tâ-Hâ/124) diyor. Halbuki biz, zikirden yüz çevirmekle birlikte geniş ve bol bir geçim içerisinde bulunanlar olduğunu görmekteyiz. Adam misal vermeyi sürdürerek dedi: — Yine ALLAH, Erkek olsun, kadın olsun kim mü'min olarak sâlih amel işlerse, kuşkusuz ona tayyib bir hayat yaşatırız (Nâhl/97) diyor. Oysa biz, mü'min olduğu halde dar ve sıkıntılı hayat yaşayan kimseler görüyoruz. Adam sözünü sürdürdü: — Yine ALLAH bir yerde, O gün insana ve cinne zenbin-den sorulmaz (Rahmân/39) derken; bir başka yerde, Rab-bine andolsunki onların hepsine yaptıklarından soracağız (Hicr/92-93) diyor. Adam sözüne devamla: — ALLAH'ın, Kim Benim hidâyetime uyarsa, o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz (Tâ-Hâ/123) buyruğundaki "hi- dâyef'in mahiyeti nedir? Adam şu soruyla sözünü tamamladı: — ALLAH'ın, Fakat insan irâde eder: emamının fücurunu (Kıyâme/5) buyruğunda geçen "emam/önündeki" kelimesiyle kasdedilen, Önündeki her bir şey midir? Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: — O gün aralarında ne soy-sob vardır, ne de soruşurlar (Mü'minûn/101) buyruğunda sözü edilen durum, baygınlık nefhası sırasında olacaktır. Bu halde aralarında akrabalık bağı olmayacağı gibi, birbirlerine soru da sormayacaklardır. O gün onlardan bazısı bazısına dönmüş soruşuyorlar (Sâffât/28 ve 50) buyruğunda söz konusu edilen durum da, kıyamet [kabirden kalkışl vakası sırasında olacaktır. Onlar ayağa kalkacak ve birbirlerine aralarındaki hakları sorup isteyeceklerdir. İbn Abbas sözüne devamla dedi: — Rabbimiz ALLAH hakkı için biz müşriklerden değildik (En'âm/23) buyruğunda sözü edilen durum ise şudur: Yüce ALLAH, Müslümanları hesaba çekip de onların şirk gibi bağışlanmayacak büyük günahları olmadığı ortaya çıkınca, müşrikler birbirlerine, "Gelin biz de, günah ve ma'siyetler işledik, fakat şirk koşmadık diyelim" diyecekler. Yüce ALLAH Müslümanlardan sonra onlara yönelip, İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede1? (En'âm/22) dediğinde, onlar Rabbimiz ALLAH hakkı için biz müşriklerden değildik (En'âm/23) diyecekler. Yüce ALLAH'ın, "Diller yalan söylediğine göre dillerine mühür vurun azaları konuşsun" buyurması üzerine azaları, dünyada yaptıklarını anlatacak, işte o vakit, inkâr edenler ve Nebî'ye isyan edenler temenni edecekler ki: Yerlebir edilselerdi de ALLAH'tan bir sözü gizlemeselerdi (Nisâ/42) buyruğunda belirtilen durum gerçekleşecek ve azaları ALLAH'tan hiçbir şey gizlemeye-cektir. İbn Abbas izahını sürdürerek dedi: — Sözünü ettiğin gök ve yer ile ilgili âyetlere (Nâzi-at/27-30) gelince: Yüce ALLAH gökleri yerden, cenneti cehennemden, nuru karanlıktan, yeri dağlardan önce yaratmıştır. O'nun arzı dayayıp döşemesi ise, arzı yayması ve orada dağları, meraları, kumlukları, tepeleri ortaya çıkarmasıdır. İbn Abbas sözlerini şöyle sürdürdü: — Sözünü ettiğin, ALLAH semî idi, basîr idi (Nisâ/134), ALLAH gafur idi, rahim idi (Nisâ/96), ALLAH aziz idi, hakim idi (Nisâ/56) ve benzeri âyetlere gelince, Yüce ALLAH varken beraberinde hiçbir şey yoktu. O mahlukatı yaratınca onlara vahdaniyetine has olan isimlerini bildirdi. Bu ve benzeri âyetlerde kasdedilen şudur: ALLAH ezelde de ebed-te de semi/işiten idi, ezelde de ebedte de basîr/gören idi, ezelde de ebedte de azîz idi, ezelde de ebedte de rahim idi, Mahlukatı yaratmadan önce de, yarattıktan sonra da böyle idi. İbn Abbas açıklamasına devamla dedi ki: — Sözünü ettiğin, Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse gerçekten onun için dar bir geçim vardır (Tâ-Hâ/124) buyruğuna gelince, eğer buradaki geçim, yiyecek, içecek ve giyecek kabilinden şeyler olsaydı, kâfire bir yudum su dahi verilmezdi. Dolayısıyla kasıt, hayır kapılarının ona daraltılmasıyla onun için haram bir geçimdir ve o hayır kapılarından hiç birine yol bulamaz. Mü'min hakkında ise, Erkek olsun, kadın olsun kim mü'min olarak sâlih amel işlerse, kuşkusuz ona tayyib bir hayat yaşatırız (Nahl/97) buyurulmaktadir ki, mü'mine hoş ve temiz bir rızık ve sâlih amel nasib ederiz demektir. İbn Abbas sözlerini şöyle sürdürdü: — Rabbine andolsunki onların hepsine yaptıklarından soracağız (Hicr/92-93) âyetlerindeki "sormak"tan kasıt, kötü amelleri niçin işlediklerinin ve maksatlarının so-rulmasıdır. O gün insana ve cinne zenbinden sorulmaz (Rahmân/39) âyetine gelince, ALLAH kullarının bütün amellerini kayd u zabt etmiş olduğundan, insana ya da cine -Öğrenmek için- günahını sormayacaktır, çünkü zaten bilmektedir. İbn Abbas devamla: — Kim Benim hidâyetime uyarsa, o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz (Tâ-Hâ/123) âyetindeki "hidâyet" ile, "Kur'ân-ı Kerîm" kasdedilmiştir. Onun helâlini helâl, haramını haram bilen kimseyi Yüce ALLAH dünyada dalâlete düşmekten, âhirette de bedbahtlıktan korur. İbn Abbas son olarak da şöyle dedi: — Fakat insan irâde eder: emamınm fücurunu (Kıyâ-me/5) âyetinde kasdedilen, insanın ma'siyetlere dalması, burnunun dikine gitmesi, kendisine emir verilmesini ve yasak konulmasını istememesi, günah işlemekte elini çabuk tutması, tevbeyi ertelemesi ve nihayet en kötü durumda iken ecelin gelip onu yakalamasıdır. Bunun üzerine adam kalkıp İbn Abbas'ın başım, ellerini ve dizlerini öptü. Bize kardeşinden, o babasından tahdis edip dedi: Bize Muhammed b. 'Abdu'r-Rahmân es-Sülemî tahdis edip dedi: Bize Ukbe tahdis edip dedi: Bize el-Evzaî tahdis edip dedi: Bize Hassan b. Atiyye Mekhul'den tahdis edip dedi: "Her kim, 'Kendisinden başka ilah olmayan, hayy ve kay-yum olan ALLAH'tan mağfiret diler ve O'na tevbe ederim' derse, savaştan kaçmış dahi olsa günahları bağışlanır." Bize kardeşinden, o babasından tahdis edip dedi: Bize Muhammed b. 'Abdu'r-Rahmân tahdis edip dedi: Bize Ukbe tahdis edip dedi: Bize el-Evzaî tahdis edip dedi: Bana Hüseyn b. Harmele en-Nehdî tahdis edip dedi: Ebû Bekr, Aişe'nin yanına girdi ve ona dedi ki: — Rasûlullah'ın gönlünün hoş olduğu bir zamanda o'ndan sana dua etmesini istesen, hiç kuşkusuz umduğunu elde edersin. Bunun üzerine Aişe şunu anlattı: — Rasûlullah (s.a) oyuncaklarımla oynarken yanıma gelerek sordu: — Ey Ebû Bekr'in kızı, ne yapıyorsun? Ben cevab verdim: ! — Ey ALLAH'ın Rasûlü! Bunlar benim bebeklerimdir. Rasûlullah (s.a) güldü. Sonra ondan bana dua etmesini istedim. Rasûlullah da şöyle dua etti: — ALLAHım! Ebû Bekr'in kızı Âişe'nin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışla! Benim çok sevinmem üzerine Rasûlullah (s.a) sordu: — Ey Âişe bu seni sevindirdi mi? Cevab verdim: — Evet. Rasûlullah tekrar sordu: — Hoşuna da gitti mi? Ben yine cevab verdim: — Evet. Ardından Nebî (s.a) buyurdu ki: — Nefsim elinde bulunana yemin ederim ki, benim üzerimden böyle bir gün geçmemiştir. Bize kardeşinden tahdis edip dedi: Bana babam, tahdis edip dedi: Bize Muhammed b. 'Abdu'r-Rahmân tahdis edip dedi: Bize Ukbe tahdis edip dedi: Bana el-Evzaî tahdis edip dedi: Bana Yahya b. Ebî Kesir tahdis edip dedi: Rasûlullah (s.a) buyurdu ki: Sizden bir kimse bir kadını görüp de beğenecek olursa, hanımının yanma gitsin ve onunla cima etsin. Böyle yapması nefsinin isteğini geri çevirir. Bize kardeşinden tahdis edip dedi: Bize babam tahdis edip dedi: Bana Muhammed tahdis edip dedi: Bana Ukbe tahdis edip dedi: Bana el-Evzaî tahdis edip dedi: Bana Ebû Bekr tahdis edip dedi: Bana Mücâhid b. Cebr'in tahdis ettiğine göre Ömer b. 'Abdu'1-Azîz kendisine, gemileri su almaya başlayan ve çıplak olarak karaya çıkan yolcuların nasıl namaz kılacaklarını sordu. Dedi: Dedim ki: "İmamları ortalarında bulunduğu halde tek saf hâlinde namaza dururlar, her biri sol eliyle de fercini -fercine dokunmadan- kapatarak namazlarını kılarlar." Kardeşinden dedi: Bana babam tahdis edip dedi: Bana Muhammed tahdis edip dedi: Bana Ukbe Evzaî'den tahdis edip dedi: Bana Yahya b. Ebî Kesir tahdis edip dedi: Bana Hazim el-Medenî tahdis edip dedi: Bana Ebû Hureyre tahdis edip dedi: Rasûlullah (s.a) buyurdu ki: — Kim namazı kılınıncaya kadar cenazenin ardından giderse, ona bir kîrat vardır. Kim de gömülünceye kadar peşinden giderse, ona da iki kîrat vardır. — Ey ALLAH'ın Rasûlü! İki kîrat nedir?" diye sorulunca da şöyle cevab verdi: — Onların en küçüğü Uhud gibidir. [299] Kitab Burada Sona Erdi, Hamd Âlemlerin Rabbi ALLAH'adır Kitab burada sona erdi, hamd alemlerin rabbi Allah'adır. O'na tayyib ve mübarek zatının celaline ve saltanatının azametine yakışır şekilde pek çok hamdîer olsun. Efendimiz Muhammed'in, o'nun âlinin ve tayyib-tahir ashabının üzerine de ALLAH'ın pek çok salât u selâmı kıyamet gününe kadar kesintisiz devam etsin. ALLAH bütün ashâbtan razı olsun. Bu esere yapılan talikler, 792 yılının Cumade'l-Evvel ayının dördüne [Salı gününe] rastlamış bulunmaktadır. ALLAH akıbetini asırlar boyu güzel eylesin. Bunu gerçekleştiren, kusurlarını itiraf eden, mukaddes Rabbinin affını ümit eden ALLAH'a muhtaç kul Muhammed b. Harun b. Muhammed el-Cüneynî'ye, anne-ba-basma ve Kendisine tevbe ve mağfiret için dua edenlere, bütün müslim-mü'min erkek ve kadınlara -hayatta olanlarıyla ölmüşleriyle- ALLAH mağfiret buyursun. Kitab bitti, bizi yaratan ALLAH'a hamd ile, Kuşkusuz O, ölümden sonra bizi diriltecektir. Kesin olarak biliyorum ki, el çürüyüp gidecektir ' Toprağın altında, fakat yazdıkları diri kalacaktır.[300] [298] Hâmiş'te, "Bir adamın İbn Abbas'a soru sorması ve verdiği cevab" şeklinde bir başlık açılmıştır. [299] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 320-327. [300] Şiirin son beytinin bir satırı, kitabın kenarları düzeltilirken kesilmiştir. Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 328. |